sivetok
Kayıtlı Kullanıcı
İnsanların gözlerine öyle bir perde çekilmişki hep yalancı mutluluklar peşinde koşup sevgiyi dostluğu şükretmeyi unutmuşlar hangimiz öyle değilizki ?
2002 nin Haziran ayında bir köye gezmeye gitmiştim, köyün yakınlarında bir yerde indim biraz yürüdüğümde tarlada çalışan iki insanı gördüm tartışıyorlardı. birisi otuz otuzbeş yaşlarında uzun boyluydu diğeri ellinin üzerinde ak sakallı bir adamdı. genç olan yaşlı adama sen hırsızın birisin diye yüksek sesle bağırıyo küfürler ediyordu. tartışma git gide büyüdü tam o sırada yaşlı adama elindeki deynekle vurmaya başladı. ben o sırada içimde öyle bir acı duydumki hemen adamın önüne atladım sen ne yapıyorsun utanmıyormusun dedim. yaşlı adama vurmaya bu kezde bana sen ne karışıyorsun sen kimsin diye bağırmaya başladı. ben susarak yaşlı adamı elinden tutup yerden kaldırdım ve oradan uzaklaştırdım. sonra az ilerideki çeşmede yaşlı adam biraz dur dedi yüzünü yıkadı alnı kanıyordu yerden toprak aldı biraz suya dutup çamurlaştırarak alnına sürdü. sonra yüzünü ve alnını iyice yıkadı ve bana döndü çok sağol oğlum dedi.
Bana babam öleli 16 sene olmuş kimse oğlum dememişti böylesine sıcakca. tam o sırada yaşlı adamın alnına baktım gözlerime inanamadım ne bir yara nede bir çızık hiç birşey kalmamış yüzü bir nur gibi parlıyordu içimi anlatamadığım bir duygu kaplamıştı. kendimi alamıyarak sordum baba sen kimsin neden tartıştın o adamla dedim yaşlı adam yüzüme bakarak ben hep gezerim her yeri. acıkmıştım bahçesinden iki tane elma aldım sadece bu dedi ve yürümeye başladık ve bana dediki bu köy tüm ekinleri bişmiş dedi. ben yine şaşkın şaşkın hepsi duruyorya baba dedim hayır oğlum dedi onlar daha ekerken bişmişler dedi ve anladım ne demek istediğini haklısın baba dedim tekrar yüzüme bakarak bana üçkere sabret oğul dedi. ben yine şaşkınlıkla bişey söyleyemedim. beni öptü ve ben başka yerlere gitmem lazım dedi ve uzaklaşmaya başladı. o yaşlı dediğim adam okadar hızlı yürümeye başldı ki peşinden gitmeye çalıştım küçük bir ağaçlığın içine girdi onu orada kaybettim. aklımda okadar çok soru vardiki biran bana sabret sabret sabret sözleri aklıma geldi sanki içimdeki sıkıntıyı anlamıştı. içim okadar rahattı ki ben oradan köyün içine ilerlemeye başladım. köyde bir kalabalık toplanmış ağlıyorlardı merak ettim sordum ne oldu dedim genç bir çocuk şo karşıdaki bahçeli tarlanın sahibi gelirken traktörü devirmiş iki ayağıda ezilmiş onun için ağlıyorlar hastaneye götürmek için taksi bekliyorlar dedi........
işte biz insanlar herzaman aç gözlülüğümüzün sanki bu dünya bize kalacakmış gibi davranıyoruz gelin biraz olsun insanca yaşamasını bilelim. alıntı
2002 nin Haziran ayında bir köye gezmeye gitmiştim, köyün yakınlarında bir yerde indim biraz yürüdüğümde tarlada çalışan iki insanı gördüm tartışıyorlardı. birisi otuz otuzbeş yaşlarında uzun boyluydu diğeri ellinin üzerinde ak sakallı bir adamdı. genç olan yaşlı adama sen hırsızın birisin diye yüksek sesle bağırıyo küfürler ediyordu. tartışma git gide büyüdü tam o sırada yaşlı adama elindeki deynekle vurmaya başladı. ben o sırada içimde öyle bir acı duydumki hemen adamın önüne atladım sen ne yapıyorsun utanmıyormusun dedim. yaşlı adama vurmaya bu kezde bana sen ne karışıyorsun sen kimsin diye bağırmaya başladı. ben susarak yaşlı adamı elinden tutup yerden kaldırdım ve oradan uzaklaştırdım. sonra az ilerideki çeşmede yaşlı adam biraz dur dedi yüzünü yıkadı alnı kanıyordu yerden toprak aldı biraz suya dutup çamurlaştırarak alnına sürdü. sonra yüzünü ve alnını iyice yıkadı ve bana döndü çok sağol oğlum dedi.
Bana babam öleli 16 sene olmuş kimse oğlum dememişti böylesine sıcakca. tam o sırada yaşlı adamın alnına baktım gözlerime inanamadım ne bir yara nede bir çızık hiç birşey kalmamış yüzü bir nur gibi parlıyordu içimi anlatamadığım bir duygu kaplamıştı. kendimi alamıyarak sordum baba sen kimsin neden tartıştın o adamla dedim yaşlı adam yüzüme bakarak ben hep gezerim her yeri. acıkmıştım bahçesinden iki tane elma aldım sadece bu dedi ve yürümeye başladık ve bana dediki bu köy tüm ekinleri bişmiş dedi. ben yine şaşkın şaşkın hepsi duruyorya baba dedim hayır oğlum dedi onlar daha ekerken bişmişler dedi ve anladım ne demek istediğini haklısın baba dedim tekrar yüzüme bakarak bana üçkere sabret oğul dedi. ben yine şaşkınlıkla bişey söyleyemedim. beni öptü ve ben başka yerlere gitmem lazım dedi ve uzaklaşmaya başladı. o yaşlı dediğim adam okadar hızlı yürümeye başldı ki peşinden gitmeye çalıştım küçük bir ağaçlığın içine girdi onu orada kaybettim. aklımda okadar çok soru vardiki biran bana sabret sabret sabret sözleri aklıma geldi sanki içimdeki sıkıntıyı anlamıştı. içim okadar rahattı ki ben oradan köyün içine ilerlemeye başladım. köyde bir kalabalık toplanmış ağlıyorlardı merak ettim sordum ne oldu dedim genç bir çocuk şo karşıdaki bahçeli tarlanın sahibi gelirken traktörü devirmiş iki ayağıda ezilmiş onun için ağlıyorlar hastaneye götürmek için taksi bekliyorlar dedi........
işte biz insanlar herzaman aç gözlülüğümüzün sanki bu dünya bize kalacakmış gibi davranıyoruz gelin biraz olsun insanca yaşamasını bilelim. alıntı