Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İnsan Olmak İçin İnsan Doğmuş Olmak Yetmez (1 Kullanıcı)

Seyren

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2012
Mesajlar
1,036
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
4213084211_a2edf6449d.jpg


İnsan olmak için insan doğmuş olmanın yetmediğini yakinen hissettiğimiz günlerde yaşıyoruz.
Herkesin bir şey olma noktasında ölçütleri var ve hayatı o metreyle ölçüyor...
Bizim parametrelerimiz farklı olmak zorunda...
Hz. Ademin iki oğlundan mazlum ve haklı olna bir ölçüttür...
ashab ateşler içinde yanmalarına rağmen kazanan olmaları bir ölçüttür.
Hz. İbrahimin tek başına bir ümmet olması bizim için ölçüttür.
Bu çağın maşrapasına sığmasalarda...

ölçütlerimiz evet yalnızca gördüklerimizdem ibaretti..
doğruya doğru eyriye eyri dedklerimiz kelimlerimizn nimet olduğunu bile bile savurganlığından sa hiç bıkmadığımız..
hayatında itnia gösterdği görevinde tek bir kelmesinden ızdırap duyup bir halifeya kafa tutan "O" insan kadar yüreğimiz bizi götürmedi dorğulara..
kimi zaman doğru bu kardeşim ATEŞ yanarsın dedklerimiz yadaATEŞİ bizede anlatın dedklerimiz/kıırldılar küstüler bize..
ateşin büyüğü küçüğü olmazdı ..
ateş ateşti oysa ve dokunduğu yerde illa iz bırakandı..
şu doğrultuda itina gösteriyormuş gibi göründüğümüzALLAHA kulluk vazifemizde ve ALLAH tan fazla itina ile bağlandığımız kullar varolduğu müdddetce /
YARADAnın kalbe sığdığını unutanup elbette değil Everesti dünyayı ben yarattım demekten geri kalmayacak..
sahi bizim hayatımızda kaç UMEYR kaldı..
yada Allahın emri için KULa kul olmaktan vazgeçen UMEYR..elbette biz kula kul olmaktan vazgeçmedikçe ne ÖMER gibi halifeler gelir başımıza nedeAllahın emri için ÖMERLERE kafa tutanUMEYR ler ..
..ve ONLARki bakıldığında ALLAHI hatırlatırlar..
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
İnsan, ucu bucağı bilinmeyen varlık alemi içinde, eşsiz bir konuma sahiptir. Ruhuyla, cesediyle Allah’ın en büyük sanat eseridir. Kur’an-ı Kerim, insanın bu özellikteki yaratılışını “Ahsen-i takvim” şeklinde ifade eder.
En güzel konumda yaratılan insan, arzın halifesidir. Yani, içinde yaşadığımız şu dünya sarayının halifesi, sultanı insandır. Bir devlet başkanı nereye gitse, basın mensupları onun peşindedirler. Ağzından çıkan her şeyi kaydederler. Onun gibi, yeryüzünde halife olarak gönderilen her insan, bu yüce rütbesinden dolayı “Kiramen ve Katibin” denilen meleklerce yakın takip altındadır. Bu melekler, o insanın her sözünü ve amelini kaydederler.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
İnsan, emanet-i kübranın hamilidir. Gökler, yer ve dağlar, o büyüklükleriyle beraber, Allah’ın emanetini taşıyabilecek kabiliyetten uzaktırlar. Onlar, ancak insan için birer tefekkür sayfası olabilirler. Şu hadis-i kudsi’de de, bu manayı te’yid eder: “Ne gökler ne de yer beni içine alamadı. Fakat mü’min kulumun kalbine yerleştim.”

Ne dağlar, ne sahralar güneşi kemaliyle gösterir. Fakat küçük bir ayna, net bir şekilde güneşi yansıtır. Mekandan münezzeh olan Allah’ın mü’min kulunun kalbine yerleşmesini bu misalle daha iyi anlayabiliriz. Demek ki, mü’minin kalbi Allah’ı bilebilecek hassas ve şeffaf bir aynadır. Kalb için “Nazargah-ı İlahi” denilmesi de bu noktadandır.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Cismen küçük olan insan, manen bir alemdir. Bu hakikat şöyle ifade edilir: “İnsan küçük bir alem olduğu gibi, alem dahi büyük bir insandır.” Alemde ne varsa nümuneleri insanda vardır. Ruhu ruhlar aleminden, hafızası Levh-i Mahfuzdan, hayali alem-i misalden haber verir. Elementleri kainattaki elementlerdendir. Vücudundaki tüyler yeryüzündeki ağaçlardan; kemikler yeryüzündeki taş ve kayalardan; bedeninde cereyan eden kan; ve gözünden, kulağından, burnundan ve ağzından akan ayrı ayrı sular yeryüzündeki nehirlerden ve çeşmelerden, madeni sulardan izler taşır.

 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
İnsan, mahlukatın en şereflisidir. “Biz Ademoğullarını mükerrem kıldık” ayeti bunu ilan eder. Ayetin devamında, bu mükerremiyete nümune olmak üzere, insana verilen nimetlerden ikisine dikkat çekilir:

1. İnsanın karada ve denizde taşınması,
2. En güzel (tayyib) rızıklarla rızıklandırılması.

Evet, at ve deve gibi hayvanlar, insandan daha büyük olduğu halde, insana itaat etmektedirler. O büyük deve, küçük bir çocuğun bile önünde diz büküp, onu sırtına almaktadır. Ayrıca, insanlığa bir nimet olarak sunulan otomobil, tren gibi vasıtalar; kayık, gemi gibi deniz araçları ayetin işaret ettiği nimetlerdendir.

İnsanın “tayyib” yiyeceklerle rızıklandırılması hususu da, gerçekten çok düşündürücü bir olaydır. Yeşil ot veya sarı samanla gıdalanıp süt veren hayvanlar, insana süt gibi latif bir gıdayı takdim ediyorlar. Hatta, canlarını sunmaktan kaçınmıyorlar. Gagasıyla yerden her türlü tanecikleri kursağına indiren tavuk, yumurta gibi lezzetli bir hediyeyi insana getiriyor. Balarısı, çiçekten çiçeğe dolaşıp, şifalı bir balı insana yediriyor...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
İşte, bütün bu gibi durumlar, insanın ne kadar nazik ve nazenin bir varlık olduğunu gösterir. İnsanların Rabbi olan Allah, onlara çok iyi bakıyor, ikram ediyor. Halbuki insan, kendi zatında çok fakir bir varlık. “Ey insanlar! Siz Allah’a karşı fakir kimselersiniz” ayeti insanın bu yönüne dikkat çeker. Evet, isterse dünyanın en zengin kişisi olsun, herkes Allah’a muhtaçtır. Onun yaratmasına, Onun rızıklandırmasına, Onun ebediyet yurduna muhtaçtır.

Böyle fakir bir varlığın muhatab-ı İlahi olması ne büyük bir lütuftur. Bazı büyük makam sahipleri, alt derecedeki insanları muhatap almaktan kaçınırken, bütün alemlerin Rabbi, insanı kendine “özel muhatap” seçmiştir. Kur’an-ı Kerimde, “Ey insan! Ey Ademoğulları! Ey iman edenler!” şeklindeki seslenişler insana yapılmıştır.

İşte Kur’an’ın ayetleri ışığında bakıldığında insanın mahiyeti bu tarzda iken, Kur’an’ın nuruyla insana bakmayanlar, bu mahiyeti görememişlerdir. Kimi onu bir madde yığını sanmış, kimi maymunun bir üstünde yer alan bir hayvan kabul etmiş, kimi onu “ekonomik bir canlı” şeklinde değerlendirmiş...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt