İnşaAllah
Nasreddin Hoca evde karısıyla beraber oturmuş ertesi günün planını yapıyordu. Karısına dedi ki:
- "Eğer yarın hava güzel olursa ormana ağaca giderim, iyi olmazsa hamama." Karısı Hoca'yı uyarmış:
- "İnşallah de Hocam." Hoca:
- "Hanım ne var bunda yarın hava ya iyi olur ya kötü ne var bunda." Ertesi gün olur ve sabah namazından sonra bulutsuz ve güneşli havaya gören Hoca keyifle ormanın yolunu tutar. Köyden epeyce uzaklaşmıştır ki askeri bir birlikle karşılaşır. Askerler Hoca'dan komşu kasabanın yolunu tarif etmesini isterler fakat askerlerle uğraşmak istemeyen Hoca bilmiyorum deyince komutan Nasreddin Hoca'ya:
- "Kavuğundan utan bir de yalan söylüyorsun! Çabuk düş önümüze ve en kısa yoldan bizi Sivrihisar'a götür!" diye hep kızar hem de yolda rehberlik etmesini emreder. Hoca askerlerle birlikte onca yolu teper ve Sivrihisar’a ulaşıp serbest kalınca tekrar evinin yoluna koyulur. Bu sırada nereden geldiği belirsiz kara bulutlar güneş batmadan her yeri karartırlar.. Bir şimşek ardına bir gümbürtü, rüzgâr fırtına derken bardaktan boşanırcasına yağmur başlar. Ancak gece yarısından sonra eve varabilen Hoca ayaklarına karasular inmiş, yarı ölü vaziyette kapının eşiğine yığılır. Kapının tokmağına güçlükle dokunur. Karısı içerden "kim o ?" diye seslenince, Hoca binbir güçlükle:
- "İnşaAllah benim karıcığım." diyebildi.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------,
İnşaallah demenin önemi:
İnşaallah, Allahü teâlâ dilerse olur manasına bütün işlerini Allahü teâlânın dilemesine havale etmek için söylenen sözdür.
Allahü teâlânın huzurunda itaat edenlerden olmak için, her işte inşaallah demelidir! Hadis-i şerifte, (İnsanlar için, inşaallah demekten daha faziletli itaat edicilik yoktur) buyuruldu.
(Şunu yapacağım) veya (Yarın şuraya gideceğim) denince de (İnşaallah) demelidir!
Bir kimse ile bir şey kararlaştırırken inşaallah denirse, sonradan o iş yerine getirilmezse, yalancı olunmaz. (Miftah-ül cenne)
Kesin işlerde de inşaallah denir. Mescid-i harama girileceğini Allahü teâlâ bildirdiği halde, inşaallah denmesini öğretmek için, (Mescid-i harama inşaallah gireceksiniz) buyurdu. (Feth 27)
İsmail aleyhisselamın, (Babacığım, sana emredilen ne ise, onu yap! İnşaallah beni sabredicilerden bulursun) dediği de Kur'an-ı kerimde bildirilmektedir. (Saffat 102)
Peygamber efendimiz de, mezarlığa uğrayınca, ölüm muhakkak olduğu halde, ilâhi terbiye gereği olarak, (İnşaallah biz de size kavuşacağız) buyurdu. (Müslim)
Peygamber efendimiz, duasının kabul olacağını âyet-i kerimeye istinaden kesin olarak bildiği halde şöyle buyurdu
Her Peygamberin duası kabul olur. Her Peygamber, ümmeti için dünyada dua etti. Ben ise, Kıyamette ümmetime şefaat izni verilmesi için dua ediyorum. Duam inşaallah kabul olacak. Müşrik olmayanların hepsine şefaat edeceğim.) [Müslim]
Hz. Süleyman’ın imtihanı
Kur'an-ı kerimde mealen; (Biz Süleymanı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. Daha sonra o, yine [Rabbine] döndü) buyurulmuştur. (Sad 34)
Fahreddin-i Razi hazretleri buyuruyor ki:
Süleyman aleyhisselam, bir gecede, zevcelerinin hepsini dolaşacağını, onlardan herbirinden birer erkek çocuk dünyaya geleceğini, Allah yolunda muharebe edeceklerini söyledi. Fakat, inşaallah demeyi unuttu. Sakat bir çocuk dünyaya geldi. Bunu götürüp, babasının tahtına bırakıverdiler.. Hadis-i şerifte, (Yemin ederim ki, Süleyman aleyhisselam inşaallah deseydi, dediği gibi olurdu) buyuruldu. (Buhari)
Resulullah efendimize; Ruh, Eshab-ı Kehf ve Zülkarneynden sorulunca; (Yarın gelin, haber vereyim) buyurmuş, inşaallah demeyi unutmuştu. Bu sebeple birkaç gün Resulullaha vahiy gelmedi. Sonra şu mealdeki âyet-i kerime nazil oldu:
(İnşaallah demeden hiçbir şeyi yarın yapacağım deme!) [Kehf 23, 24]
Peygamberler günah işlemez. Bunun gibi hareketlerine zelle denir.
Nasreddin Hoca evde karısıyla beraber oturmuş ertesi günün planını yapıyordu. Karısına dedi ki:
- "Eğer yarın hava güzel olursa ormana ağaca giderim, iyi olmazsa hamama." Karısı Hoca'yı uyarmış:
- "İnşallah de Hocam." Hoca:
- "Hanım ne var bunda yarın hava ya iyi olur ya kötü ne var bunda." Ertesi gün olur ve sabah namazından sonra bulutsuz ve güneşli havaya gören Hoca keyifle ormanın yolunu tutar. Köyden epeyce uzaklaşmıştır ki askeri bir birlikle karşılaşır. Askerler Hoca'dan komşu kasabanın yolunu tarif etmesini isterler fakat askerlerle uğraşmak istemeyen Hoca bilmiyorum deyince komutan Nasreddin Hoca'ya:
- "Kavuğundan utan bir de yalan söylüyorsun! Çabuk düş önümüze ve en kısa yoldan bizi Sivrihisar'a götür!" diye hep kızar hem de yolda rehberlik etmesini emreder. Hoca askerlerle birlikte onca yolu teper ve Sivrihisar’a ulaşıp serbest kalınca tekrar evinin yoluna koyulur. Bu sırada nereden geldiği belirsiz kara bulutlar güneş batmadan her yeri karartırlar.. Bir şimşek ardına bir gümbürtü, rüzgâr fırtına derken bardaktan boşanırcasına yağmur başlar. Ancak gece yarısından sonra eve varabilen Hoca ayaklarına karasular inmiş, yarı ölü vaziyette kapının eşiğine yığılır. Kapının tokmağına güçlükle dokunur. Karısı içerden "kim o ?" diye seslenince, Hoca binbir güçlükle:
- "İnşaAllah benim karıcığım." diyebildi.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------,
İnşaallah demenin önemi:
İnşaallah, Allahü teâlâ dilerse olur manasına bütün işlerini Allahü teâlânın dilemesine havale etmek için söylenen sözdür.
Allahü teâlânın huzurunda itaat edenlerden olmak için, her işte inşaallah demelidir! Hadis-i şerifte, (İnsanlar için, inşaallah demekten daha faziletli itaat edicilik yoktur) buyuruldu.
(Şunu yapacağım) veya (Yarın şuraya gideceğim) denince de (İnşaallah) demelidir!
Bir kimse ile bir şey kararlaştırırken inşaallah denirse, sonradan o iş yerine getirilmezse, yalancı olunmaz. (Miftah-ül cenne)
Kesin işlerde de inşaallah denir. Mescid-i harama girileceğini Allahü teâlâ bildirdiği halde, inşaallah denmesini öğretmek için, (Mescid-i harama inşaallah gireceksiniz) buyurdu. (Feth 27)
İsmail aleyhisselamın, (Babacığım, sana emredilen ne ise, onu yap! İnşaallah beni sabredicilerden bulursun) dediği de Kur'an-ı kerimde bildirilmektedir. (Saffat 102)
Peygamber efendimiz de, mezarlığa uğrayınca, ölüm muhakkak olduğu halde, ilâhi terbiye gereği olarak, (İnşaallah biz de size kavuşacağız) buyurdu. (Müslim)
Peygamber efendimiz, duasının kabul olacağını âyet-i kerimeye istinaden kesin olarak bildiği halde şöyle buyurdu
Hz. Süleyman’ın imtihanı
Kur'an-ı kerimde mealen; (Biz Süleymanı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. Daha sonra o, yine [Rabbine] döndü) buyurulmuştur. (Sad 34)
Fahreddin-i Razi hazretleri buyuruyor ki:
Süleyman aleyhisselam, bir gecede, zevcelerinin hepsini dolaşacağını, onlardan herbirinden birer erkek çocuk dünyaya geleceğini, Allah yolunda muharebe edeceklerini söyledi. Fakat, inşaallah demeyi unuttu. Sakat bir çocuk dünyaya geldi. Bunu götürüp, babasının tahtına bırakıverdiler.. Hadis-i şerifte, (Yemin ederim ki, Süleyman aleyhisselam inşaallah deseydi, dediği gibi olurdu) buyuruldu. (Buhari)
Resulullah efendimize; Ruh, Eshab-ı Kehf ve Zülkarneynden sorulunca; (Yarın gelin, haber vereyim) buyurmuş, inşaallah demeyi unutmuştu. Bu sebeple birkaç gün Resulullaha vahiy gelmedi. Sonra şu mealdeki âyet-i kerime nazil oldu:
(İnşaallah demeden hiçbir şeyi yarın yapacağım deme!) [Kehf 23, 24]
Peygamberler günah işlemez. Bunun gibi hareketlerine zelle denir.