Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"innalillah ve innaileyhiraciun" (1 Kullanıcı)

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
Mutlaka bir cenazeye gitmişinizdir. Ve o cenazede tabut ve tabutun üstünde bir yeşil örtü görmüşünüzdür. O yeşil örtünün üzerinde sırma ile yazılı bir ayet vardır. O ayette şöyle Kuran kesinlikle "öleceksiniz" demez, ölümü "tadacaksınız der; kişi ölümü tattığı anda ölmüş olduğunu farketmez.







Kişi kendi bedenini yıkayanı ve çevresindekileri görür, bilir, tanır. Kendi cenaze namazını kılanları, tabutun içinde ve üstü örtülü olmasına rağmen görür, bilir ve tanır. Mezardan uzaklaşanların ayak seslerini işitir. Sonra kabirin içindeyken iki melek gelir. Münker, Nekir adlarıyla, maruf. Ve ona bazı sualler sorar. O suallerinde cevabını verir.







Bir yerde bir koltukta oturuyorsunuz, çevrenizde de insanlar var. O anda elinizi kaldırmak istiyorsunuz, kaldıramıyorsunuz. Bir şey söylemek istiyorsunuz sesiniz çıkmıyor, bir anda paniğe düşüyorsunuz. Dikkat edin. Aklınız, şuurunuz, idrakiniz, bütün duyularınız yerinde, dışarıda olup bitenleri görüyorsunuz.





Fakat beden bir anda yığılıp kalmış. "Ölülerinizin yanında haykırıp, bağırıp, çagırmayın onlara eziyet edersiniz" Çünkü; o zaten ölü değil!! Derken alıyorlar bedeni koltuğun üstüne uzatıyorlar..






Siz orda çevrenizde ağlaşanları seyredip duruyorsunuz. Sonra alıyorlar sizi, götürüyorlar bir hamama sıcak bir yere, üstünüze suları döküyorlar, sizi evirip çeviriyorlar, siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın, dışarıyla iletişim kurmaya "Ben yaşıyorum!" demeye diyemiyorsunuz.







Ama sizi yıkayanları görüyorsunuz, biliyorsunuz, tanıyorsunuz. Tanıyorsunuz ama maddi dünyasıyla bağınız kopmuş. Param diyorsunuz, işim diyorsunuz, koltuğum diyorsunuz, anam, karım, çocuğum diyorsunuz hiç! Bunların hiç biri size ulaşamıyor. Ve bunlara dokunamıyorsunuz.







Ölümü tatma anındaki olayların bazı ana noktalarını vurgular. Öyleyse ölüm denen olayın ne olduğunu bir an için hatırlayalım. Şöyle anlatayım size ölümü;






Daha sonra sizi alıyorlar beyaz bir kefene sarıyorlar, tahta bir sandığın içine koyuyorlar, üstünüzü kapatıyorlar ama o tahta sizin görüşünüze mani olmuyor, Dışarıda olanları seyrediyorsunuz. Gözleri yaşlı, hüzünlü insanları görüyorsunuz Sonra götürüyorlar bir musalla taşına koyuyorlar.





Hüzünlü an, çevrenizde aglıyorlar, haykırıyorlar. Gözü yaşlı karınız, kocanız, çocugunuz, ananız, babanız, arkadaşlarınız, sevdikleriniz... Ve siz bunları da seyrediyorsunuz...





Sonra sizi alıyorlar bir mezarın yanına getiriyorlar. Koyuyorlar toprağın üzerine, mezar kazılıyor çevrenizde hüzünlü insanları görebiliyorsun Işte o anda hayatınızın en büyük paniği başlıyor. Yaşamınızın en büyük paniğini o anda yaşıyorsunuz.





Çünkü; aklınız, şuurunuz, idrakiniz, bütün duygularınız sizinle beraber, yani siz o anda yaşıyorsunuz, fakat bedeni içinde bir örtüde ve o mezarın içine konacağınızı, üstünüze toprağın atılacağını, ve orada hapis kalacağınızı, görüp hissediyorsunuz. Hz. Ömer(r.a) soruyor; Ya Resulallah! Ben mezara konduğum zaman şu andaki aklım, idrakim, duygularım, şuurum, aynen muhafaza olacak mı?




-Evet Ya Ömer! Aynen şu andaki aklın, idrakin, duygularınla varolacaksın.







Evet. Kişi o mezara gömülme anında hayatının en büyük paniğini yaşıyor. Diri diri toprağa gömülüyor Ve sizi en sevdiklerinizin elleriyle toprağa alıp o mezarın içine koyuyorlar, üstünüze toprağı atmaya başlıyorlar. Tahtalar konuluyor veya beton taşlar konuluyor, dışarıyla ilginiz kesiliyor. Ama dişardaki sesleri duyuyorsunuz, toprağın içinde canlı canlı hapis kaldığınızı hissediyorsunuz.








Evet bedende bir olay yok o ana kadar ama, siz o toprağın içinde canlı canlı hapissiniz. Bağırmak, haykırmak istiyorsunuz; Beni buraya bırakmayın!,beni buraya koymayın!, ben yaşıyorum!, canlıyım!, diriyim! Ben de sizin kadar şuurluyum! AMA ILETİŞİM YOK!







Bunlara ulaşamıyorsunuz, ve sizi oraya bırakıyorlar, üstünüze topraği kapatıyorlar, ışık kayboluyor, kapkaranlık bir mezarın içinde tek başınasınız...







Peygamberimiz(s.a.s) ş öyle diyor:" Kişi kabre konduğu zaman o panik içinde öyle bir haykırışla haykırır ki; feryadı arşa kadar yükselir.




Fakat ne yazık ki insan kulağı o haykırışı işitemez." Işte o panik anında düşünüyorsunuz ki, size dünyada iken söylenen; ölmek yok!, hayat devam ediyor!, öbür hayata kendini haziılamazsan pişman olursun! ikazları gelmişti, ulaşmıştı fakat bunları kaa'le almamıştın. Artık mezardan geri dönüş yok. Bitiyor,herşey son buluyor. Ve orada gerçekten iki melek geliyor, size bazı sualler soruyor.





Siz o panik halinizle ne derece cevap verebiliyorsunuz, size ait olan bir olay..







Sonra aradan zaman geçiyor, mezarın içinde yılan, çıyan, köstebek, fare kenarlardan çıkıyor geliyor sizin kaşınızı, gözünüzü, yanağınızı, ağzınızı, burnunuzu, karnınızı, bağırsaklarınızı yemeye başlıyor.



Ve siz mezarda kendi yeyinişi, bu hayvanlar tarafından parçalanışınızı seyrediyorsunuz, hissediyorsunuz. Evet fiziki bedeninize olan fiziksel bir azap size ulaşmıyor ama, kendinizi kabus görür şekilde düşünün, rüyada, yatakta...




Rüyanızda size gelen baskıları, birtakım hayvanların size verdiği zararı, veya bir uçurumdan düşüşünüzü bir bıçağın sizi kesişini, boğulmanızı, göğsünüze birinin oturup boğazınızı sıkmasını düşünün...O anda fiziksel bir olay yok ama, sizin yaşadığınız kabus. Işte mezarda öyle bir kabusun içine düşüyorsunuz ki, uyanma, geri dönme yolu yok. Ve böylesine başlayan bir ÖLÜM ÖTESI YAŞAM.







Yani siz ölümün ne olduğunu tadıyorsunuz. Tadış sizde bir şey değiştirmiyor. Herhangi bir şeyi tattığınız zaman nasıl şuurunuzda, idrakinizde bir değişme olmuyorsa, sadece o şeyin ne olduğunu anlıyorsanız, "ölümü tatmak" demek bu bedene kumanda edemez hale gelmeniz demek. Bu bedene kumanda edemez hale geliyorsunuz, işte bu "ölümü tatmak" denen olay. Ama yaşamınız devam ederek gidiyor o kabirde...
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
Size sorsam, bir aynaya baktığınız zaman ne görüyorsunuz? desem, hemen vereceginiz cevap şu olur. Aynaya baktığım zaman kendimi görürüm. Işte "aynaya baktığım zaman kendimi görürüm" cevabınız Peygamberi, Kuran'i, ve ölüm ötesi yaşamı inkardan başka bir şey değildir!






Eğer gördüğünüz aynada, sizin ben dediğiniz, kendim dediğiniz yapı ise bu beden belli bir seneler sonra toprak altında çürüyüp yok olacak ve bu hesaba göre sizinde yok olmanız gerekecektir.





Ama siz toprak altında Peygamberin bildirdiği bir şekilde yaşayacaksınız. Bu beden çürüyüp yok olmasına rağmen demek ki aynada ben dediğiniz, kendim dediğiniz şeyi görmüyorsunuz. Siz bir beden görüyorsunuz.







Sokakta bir araba görüyorsunuz, yaklaşıyorsunuz cama tıklıyorsunuz, cam açılıyor içerde bir adam, direksiyona yapışmıs "Kimsin sen?" diyorsun. "Ben 1956 model Chevrolet'im " diyor. Adama bakarsınız gülersiniz,kafayı üşütmüs zavallı dersiniz. "Sen Chevrolet değilsin kardeşim, sen insansın, arabanın direksiyonunda oturuyorsun, bir süre sonra da direksiyondan kalkıp arabadan çıkarsın! " dersiniz.






Adam size"Hayır öyle şey yok, herkes bana böyle dedi, herkes de bana böyle diyor, ben otomobılım" cevabını veriyorsa artık siz ona daha fazla bir şey söylemezsiniz. "Zavallı, Allah selamet versin" der geçersiniz.








Işte bugün birtakım insanlar, ben 56 doğumlu bilmem kimim, ben 48 doğumlu bilmem kimim, ben 38 doğumlu bilmem kimim diyorsa o 56 model Chevrolet'im diyen şoförden farkı yoktur. Siz belli bir süre için bu bedenle birlikte var olan, fakat bir süre sonra bu bedeni terkedip, bedensiz olarak yaşamaya devam edecek bir varlıksınız.





Işte din dediğimiz olgu burdan ileri geliyor, şu anda her ne kadar bu nedenle bu madde dünyasında yer alıyorsanız da, belli bir süre sonra, bu madde dünyasıyla tüm ilişkiniz kesilecek, paranız, koltuğunuz, karınız, kocanız, çoluğunuz-çocuğunuz, ananız, babanız v.s tümü geride kalacak, tek başinıza yepyeni bir hayata geçeceksiniz.





Eğer o hayatın şartlarına göre kendinizi hazırlayamadıysanız, hazırlama gereği duymadıysanız, siz ne olursa olsun o ortamda çok büyük bir sıkıntıya, azaba düşeceksiniz. Ergeç denize düşecek olan insan yüzme öğrenmek mecburiyetindedir. Yüzmeyi öğrenmediyse, o denizin içinde boğulur.





Bunun başka yolu yoktur.Ben dünyada böyle bir insandım, şöyle bir insandım, şunu yaptım, bunu yaptım. Sen dünyada nasıl bir insan olursan ol, eğer yüzmeyi öğrenmediysen, denize düşünce bogulursun. Sen eger gideceğin ölüm ötesi aleme gereken bir biçimde hazırlanmadıysan, o alemde yer alacak olan ruh bedenini gerektiği bir biçimde, gereken enerjiyle güçlendirmediysen ne olursan ol o alemin batağinda BOĞULURSUN.






E canım ben Peygambere inanıyorum, Allah'a inanıyorum ama gerektiği gibi hazırlanamıyorum. Lütfen Aldatmayalım kendimizi, mantığımzı çalıştıralım, beyni çalıstıralım gerçekçi düşünelim . Halimizi gemideki adama benzemesin.







Peygamber sana diyor ki;"Eğer benim dediklerimi anlayıp idrak edemiyorsan, bana hiç olmazsa inan, ölüm ötesinde böyle bir yaşam var, o yaşamın şartlarına göre tedbir alarak kendini kurtar. Sen diyorsun ki; "Ben sana inanıyorum" Sonra bildiğin gibi yaşıyorsun. Peygambere inanmaktan gaye, Peygamberin dediğini anlayıp idrak etmek, ve o bildirdiği tehlikeye karşı gereken tedbirleri almaktır.




Sen ona gerektigi gibi kulak vermiyor, dediklerini anlamıyor, gereken tedbirleri almıyorsan, ne kadar "inanıyorum, onu çok seviyorum" dersen de, o gittiğin ortamda içine düşeceğin azaptan kendini kurtaramazsın. Ona inanmaktan murat, onun önerdiği bir biçimde gereken tedbirleri almaktır. Peygamberin senin inanmana ihtiyacı yok ki...







Sen ya geleceği idrak edip, gereken tedbiri alarak kendini kurtaracaksın ve yahutta es geçeceksin. Gittiğin ortama gereken bir biçimde hazırlanmadığın içinde mahvolacaksın!





Diri diri kabire gömülüp, orada canlı canlı o azabı çekeceksin seneler ve seneler boyu.




Bulunduğun yerden bir başka yere 1-2 haftalığına gezmeye gitmeye kalkıyorsun, 6 ay evvelinden hazırlık yapıyorsun, oranın şartlarını öğreniyorsun, ne götüreyim, ne getireyim, yanıma ne alayım, orda nerede kalayım diye onu araştırıyorsun.





Ömür boyu, sonsuz yaşayacağın bir ortama gideceksin bir daha geri dönüş yok, oranın şartlarını araştırma gereği duymuyorsun. Ondan sonra akıllıyım diye geçiniyorsun. Bu mu aklın...





Hazırlanma kabul ama, evvela oranın ne olduğunu öğren ondan sonra hazırlanma, bilmediğin birseye nasil tedbir alirsin veye nasıl tedbir almama geregini duyarsın. Senin garanti senedin mi var? Şu kadar sene yaşayacağına dair.?




Bir damarındaki tıkanma, bir kalp krizi, bir beyin kanaması senin bir anda kaç yaşında olursan ol hayatının sonudur.




O andan itibaren sana ne karın, ne paran, ne kocan, ne anan, ne baban, ne bir başkası fayda edecek. Peki o ölüm denen olayla birlikte başlayacak olan ölüm ötesi yaşama hazırlanmadıysan seni kim kurtaracak, ne kurtaracak. Allah kerim canım, yukarıda ALLAH var canım nasıl olsa kurtarır deyip kendimizi aldatmayalım.



Lütfen bırakalım bu sonsuz aldatmacayı...

Yoksa vay halimize...ki vay..!!
 
A

Arzu_76

selamün aleyküm

Rabbim razı olsun kardeşim Rabbim gaflet uykusundan uyanmayı nasip etsin inşallah.

Hakkıyla yaşamayı nasip etsin

AMİN
 

Emine Emel

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Nis 2009
Mesajlar
397
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
s.a.
allah razı olsun
rabbim imanımızla ölmeyi nasip etsin inşallah
peygamberimize komşu olmayı
affedilenlerden olmayı nasip etsin inşallah
 

Emanet

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2008
Mesajlar
3,573
Tepki puanı
32
Puanları
48
Yaş
39
selamun aleyküm..
çok güzel bir paylaşımdı..RABBİM razı olsun..çok etkilendim,ürperdim..ölümü hatırladım yine yeniden..
selam ve dua ile
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,244
Tepki puanı
3,615
Puanları
163
Yaş
46
Peygamberimiz(s.a.s) ş öyle diyor:" Kişi kabre konduğu zaman o panik içinde öyle bir haykırışla haykırır ki; feryadı arşa kadar yükselir.

selamün aleyküm değerli abimiz.tüyler ürperten ,kendimizle yüzleşmemizi sağlayan bir paylaşım olmuş.dünyevi isteklerimizden kurtulmak için, ölümü hatırlatan bu paylaşımı sık sık okumak gerekir .Rabbim yolundan ayırmasın,imanımızı nefsimizin elinde değil nefsimizi imanımızın elinde mum gibi eritsin inşallah.Allaha emanet olunuz.
 

erzsalih

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2009
Mesajlar
967
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Emeğine Sağlık Allah senden razı olsun değerli kardesim. bize ölümün ne olduğunu nasıl bir sey olduğunu az çok yaşattın
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Selamünaleyküm abim.
Allah razı olsun ne kadar güzel anlatılmış ölüm ve sonrası yaşananlar
inanın için titreyerek gözümde yaşla okudum konuları
emeğine sağlık abi bu güzel hatırlatmalar için teşekkr ederim
Rabbim son nefesimizi iman ile şehadet kelimesiyle vermeyi nasip etsin bizlere..amin.
selam ve dua ile kalın...
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
Peygamberimiz(s.a.s) ş öyle diyor:" Kişi kabre konduğu zaman o panik içinde öyle bir haykırışla haykırır ki; feryadı arşa kadar yükselir.


selamün aleyküm değerli abimiz.tüyler ürperten ,kendimizle yüzleşmemizi sağlayan bir paylaşım olmuş.dünyevi isteklerimizden kurtulmak için, ölümü hatırlatan bu paylaşımı sık sık okumak gerekir .Rabbim yolundan ayırmasın,imanımızı nefsimizin elinde değil nefsimizi imanımızın elinde mum gibi eritsin inşallah.Allaha emanet olunuz.






Aleyküm Selam Kardeşim
Amin ecmain inşaallah.
Allah'a emanet olunuz
Selam ve dua ile...
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
Selamünaleyküm abim.
Allah razı olsun ne kadar güzel anlatılmış ölüm ve sonrası yaşananlar
inanın için titreyerek gözümde yaşla okudum konuları
emeğine sağlık abi bu güzel hatırlatmalar için teşekkr ederim
Rabbim son nefesimizi iman ile şehadet kelimesiyle vermeyi nasip etsin bizlere..amin.
selam ve dua ile kalın...






Aleyküm Selam Kardeşim
Amin ecmain inşaallah.
Allah'a emanet,emanete sahip olunuz
Selam ve dua ile...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt