Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İNKARCILARIN ALAYLARINA SABRETMEK (1 Kullanıcı)

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Cahiliye toplumunda bir kişiyle alay edildiğinde, ona iftira atıldığında veya bu kişi yapmadığı şeylerle itham edildiğinde, söz konusu kişi bu durumdan üzüntü ve sıkıntı duyar. Bunu bilen cahiliye toplumu insanları da karşılarındaki kişilerin şevkini kırmak, onları zayıflatmak ve yılgınlaştırmak kastıyla bu yöntemi uygularlar. Nitekim müminlere karşı alaycılık silahını kullanmaktaki amaçları da budur. Ancak inkarcıların müminlere karşı umdukları neticeyi almaları asla mümkün olmaz. Çünkü inkarcıların alaycı tavırlarıyla, sözleriyle, asılsız ithamlarıyla karşılaşmak müminlerin zaten bekledikleri bir durumdur. İnkarcıların bu şekilde davranacakları Kuran'da müminlere bildirilmiş ve müminler bu duruma karşı uyarılmışlardır:

Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir. (Al-i İmran Suresi, 186)

Görüldüğü gibi Allah müminleri böyle bir duruma karşı kesin olarak uyarmıştır. Dolayısıyla inkar edenlerin onlarla alay etmeleri, müminlerin imanlarının açık bir göstergesidir. Bu nedenle Allah'a iman eden bir insan böyle bir olayla karşılaştığında değil üzülmek, aksine sevinir ve hatta Allah'ın vaadinin gerçekleşmesi dolayısıyla kişinin imanının arttığı görülür. Yani inkarcıların müminlerle alay etmeleri, sanıldığı gibi onların aleyhine bir olay değildir. Tam tersine Allah'ın yarattığı her olay gibi onların hayrınadır. Onların ahlaklarındaki üstünlüğü, imanlarındaki derinliği ve ahiretteki derecelerini artıran bir olaydır.

Şu halde müminlerin din ahlakından uzak insanların alaycı tavırları karşısında üzülmeleri de söz konusu olamaz. Bu tavırlar ancak onlar için bir rahmettir ve müminler gösterdikleri sabır sayesinde Allah'ın rızasını ve cennetini umarlar. Başka bir ayetinde Allah müminlere böyle bir durum karşısında sabretmeleri gerektiğini şöyle bildirmiştir:

Onların demelerine karşı sen sabret ve onlardan güzel bir ayrılma tarzıyla (düşünce ve eylem bakımından köklü bir tutum) ile kopup-ayrıl. (Müzemmil Suresi, 10)

Bununla beraber müminlerin şevklerini artıracak bir diğer konu da Allah'ın alay edenlere karşı müminlere yardım edeceğini vaat etmiş olmasıdır. Allah bu gerçeği "Şüphesiz o alay edenlere (karşı) Biz sana yeteriz." (Hicr Suresi, 95) ayetiyle müjdelemiştir. Kuşkusuz bu, müminler için çok güven verici bir durumdur. Dini yaşamayan insanlar müminlere zarar vermek için her ne yaparlarsa yapsınlar amaçlarına ulaşmaları mümkün değildir. Yaptıkları herşey müminlerin lehinedir. Çünkü bir ayette haber verildiği gibi; ". Allah, kafirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez." (Nisa Suresi, 141) Allah başka ayetlerinde de müminlere olan desteğini şöyle haber vermiştir:

. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağuttur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 256-257)

Ayrıca şunu da belirtmekte fayda vardır: Müminler inkarcıların her türlü yakıştırmalarından uzak, çok üstün ve yüksek ahlaklı insanlardır. Bu güzel hallerinin karşılığını ise dünyada ve ahirette alırlar. Dünyada kendileriyle alay edilmesi ise müminlerin üstünlüğünü, faaliyetlerinin gücünü ve inkarcılar üzerindeki etkileyiciliklerini gösterir. Bu, aynı zamanda halk arasında yaygın olan "meyve veren ağaç taşlanır" sözünün de bir örneğidir. Onların fikri yöndeki gücünü, üstün ahlakını gören inkarcılar, müminlerin yolunu kesmeye, onları iftira ve yalanlarla karalamaya çalışırlar. Çünkü müminlerin dünyaya dirlik ve düzen getireceğini bildikleri için, kendilerince önceden tedbir alıp bunu engellemek için uğraşırlar. Örneğin müminlerin Kuran ahlakını anlatmalarını, insanları bu konuda aydınlatmalarını alaya alırlar. Veya onların Allah'ın varlığının delillerini duyurmak için yaptıkları faaliyetlerle alay ederler. İşte tüm bunları yapmaktaki amaçları, Allah'ın Kuran'da bildirdiği gibi "hakkı batıl ile geçersiz kılma" istekleridir. (Kehf Suresi, 56) Ancak Allah Kuran'da Müslümanlara şöyle müjde vermiştir:

De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur." (İsra Suresi, 81)

Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)
 

ADALETIMAHZA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2006
Mesajlar
3,630
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Web Sitesi
www.islamiportal.net
RE: İNKARCILARIN ALAYLARINA SABRETMEK

BAKARA SURESİ 13 - Onlara: "İnsanların (müslümanların) inandığı gibi inanın." denilince, "Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?" derler. İyi bilin ki, asıl beyinsiz kendileridir fakat bilmezler.


ALLAH RAZI OLSUN.BEN DE KATKI KOYAYIM DEDİM.A.E.O.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: İNKARCILARIN ALAYLARINA SABRETMEK

Avukat yazdı:
BAKARA SURESİ 13 - Onlara: "İnsanların (müslümanların) inandığı gibi inanın." denilince, "Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?" derler. İyi bilin ki, asıl beyinsiz kendileridir fakat bilmezler.


ALLAH RAZI OLSUN.BEN DE KATKI KOYAYIM DEDİM.A.E.O.

rabbim cümlemizden razı olsun.. katkınız için de çok teşekkür ederim. çok iyi yapmışsınız. selametle kalın.
 

~Elçi~

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2007
Mesajlar
2,893
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağuttur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 256-257)

Esselamun aleyküm canım kardeşim B) çok güzel bir paylaşımdı Rahman razı olsun.
Rabbim sizi en güzeliyle mükafatlandırsın inşaallah.
Bu devirde inkarcılara karşı Rabbim bolca sabırlar ihsan etsin.İnkarcıların hak ettiği Vad gününü bulmalarını bekliyoruz.
Rabbim bizlerin imanını zayi etmesin, kabul buyursun inşaallah.
Baki selam ve dua ile Aliyeciğim.B):H
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velileri ise tağuttur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 256-257)


Esselamun aleyküm canım kardeşim B) çok güzel bir paylaşımdı Rahman razı olsun.
Rabbim sizi en güzeliyle mükafatlandırsın inşaallah.
Bu devirde inkarcılara karşı Rabbim bolca sabırlar ihsan etsin.İnkarcıların hak ettiği Vad gününü bulmalarını bekliyoruz.
Rabbim bizlerin imanını zayi etmesin, kabul buyursun inşaallah.

Baki selam ve dua ile Aliyeciğim.B)


Ve aleyküm selam canım kardeşim. Beğendiğinize çok sevindim Zeynep Rukiye'm, ahsen-ül'ismeyn kardeşim. Amin, ecmain inşallah, Rabbimiz c.c sizin de emeklerinizi tesirli eylesin, arzdan arşa kadar, tüm yaratılmışlar adedince sevabınızı bahşeylesin inşallah.Amin.

Rabbimiz c.c'nin bizlere mutlaka geleceğini vaad buyurduğu günlerin özlemcisiyiz, Rabbimiz c.c o gün gelene kadar alay ve her türlü sözümona tecrit ve bizleri yıldırma girişimlerini neticesiz bıraksın ve Er-Rakib ism-i celilesinin bir tecellisi olarak onları muvaffak etmesin..Bizleri ise her türlü zorlu imtihana karşı ayakları ve imanı sabit, azimli ve kararlı kılsın..Herşeye sabır canım kardeşim..Siz de daimi ve baki dualar ile Rabbimize emanetsiniz..Dualarda buluşmak duasıyla inşallah..;)B)
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
ALLAH(cc) RAZI OLSUN..

ALLAH(cc) RAZI OLSUN..

İNKARCILARIN ALAYLARINA SABRETMEK
Cahiliye toplumunda bir kişiyle alay edildiğinde, ona iftira atıldığında veya bu kişi yapmadığı şeylerle itham edildiğinde, söz konusu kişi bu durumdan üzüntü ve sıkıntı duyar. Bunu bilen cahiliye toplumu insanları da karşılarındaki kişilerin şevkini kırmak, onları zayıflatmak ve yılgınlaştırmak kastıyla bu yöntemi uygularlar. Nitekim müminlere karşı alaycılık silahını kullanmaktaki amaçları da budur. Ancak inkarcıların müminlere karşı umdukları neticeyi almaları asla mümkün olmaz. Çünkü inkarcıların alaycı tavırlarıyla, sözleriyle, asılsız ithamlarıyla karşılaşmak müminlerin zaten bekledikleri bir durumdur. İnkarcıların bu şekilde davranacakları Kuran'da müminlere bildirilmiş ve müminler bu duruma karşı uyarılmışlardır:

Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir. (Al-i İmran Suresi, 186)

EsSelamuAleykümVeRahmetullahiVeBerekatuhu
Aliye Yeğenim..

Güzel ve mutlaka okunması gereken bir konu..Cahiliye toplumlarının davranış biçimi olan bu tasvip edilemeyecek tavır bazen inanan insanlar arasında da maalesef yaşanabilmekte..
Belki de bilgisizlikten kaynaklanan bu durumun düzeltilmesi kardeşlik şuurunun da bir göstergesi olacağı inancındayım..
Çünkü müslümana bu tavrı gösteren kendi inanışı dışındaki biri olsa..uyarıldığı gibi ayrılır gider..ancak böyle bir durumu kendi kardeşi olarak benimsemesi gereken birine yapmak veya onun tarafından böyle bir duruma düşürülmek muhakkak ki yakışıksız bir davranış olacaktır..Hassas ve dikkat edilmesi gereken güzel bir konuydu..Hayra vesile olması duasıyla..
Allah(CC) razı olsun..Elinize-emeğinize sağlık..
Selam ve baki dualarımla Allah(CC)'a emanet olunuz..

 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
İNKARCILARIN ALAYLARINA SABRETMEK
Cahiliye toplumunda bir kişiyle alay edildiğinde, ona iftira atıldığında veya bu kişi yapmadığı şeylerle itham edildiğinde, söz konusu kişi bu durumdan üzüntü ve sıkıntı duyar. Bunu bilen cahiliye toplumu insanları da karşılarındaki kişilerin şevkini kırmak, onları zayıflatmak ve yılgınlaştırmak kastıyla bu yöntemi uygularlar. Nitekim müminlere karşı alaycılık silahını kullanmaktaki amaçları da budur. Ancak inkarcıların müminlere karşı umdukları neticeyi almaları asla mümkün olmaz. Çünkü inkarcıların alaycı tavırlarıyla, sözleriyle, asılsız ithamlarıyla karşılaşmak müminlerin zaten bekledikleri bir durumdur. İnkarcıların bu şekilde davranacakları Kuran'da müminlere bildirilmiş ve müminler bu duruma karşı uyarılmışlardır:

Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir. (Al-i İmran Suresi, 186)

EsSelamuAleykümVeRahmetullahiVeBerekatuhu
Aliye Yeğenim..

Güzel ve mutlaka okunması gereken bir konu..Cahiliye toplumlarının davranış biçimi olan bu tasvip edilemeyecek tavır bazen inanan insanlar arasında da maalesef yaşanabilmekte..
Belki de bilgisizlikten kaynaklanan bu durumun düzeltilmesi kardeşlik şuurunun da bir göstergesi olacağı inancındayım..
Çünkü müslümana bu tavrı gösteren kendi inanışı dışındaki biri olsa..uyarıldığı gibi ayrılır gider..ancak böyle bir durumu kendi kardeşi olarak benimsemesi gereken birine yapmak veya onun tarafından böyle bir duruma düşürülmek muhakkak ki yakışıksız bir davranış olacaktır..Hassas ve dikkat edilmesi gereken güzel bir konuydu..Hayra vesile olması duasıyla..
Allah(CC) razı olsun..Elinize-emeğinize sağlık..
Selam ve baki dualarımla Allah(CC)'a emanet olunuz..


Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü kıymetli Talip amcam..
Güzel dualarınıza amin inşallah amcam..Şüphesiz ki içimizde var, evet. Haklısınız..Allah c.c ıslah eylesin, şuur ve izan nasip eylesin..Biz duacı olalım yine de amcam inşallah..Mesele, itikatle alaya varmadığı müddetçe şahsi konulardaki alaylar kaale dahi alınmamalı bence amcam..Bu konularda duyarlı olduğunuzu biliyorum..Dualarımızda daimsiniz.Allah c.c sizden de ebeden razı ve memnun olsun inşallah.Rahman ve Rahim olan Dost'a emanetimizsiniz inşallah..Kardeşinizden selamlar var :), arkadaşlarım da size selamlar yolluyorlar ve duacılar amcam..Selam ile inşallah..
 

Turgay.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Şub 2008
Mesajlar
337
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
59
İnkarcılar İçin Ebedi Pişmanlığın Başlangıcı: Ölüm

Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi şerle de hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz. (Enbiya Suresi, 35)


Ölüm, ahiretin varlığına inanmayan kimseler tarafından bir son, bir yokoluş gibi algılanır. Oysa bu hatalı bir düşüncedir; çünkü ölüm bir son değil aksine bir başlangıçtır. İman edenler için kusursuz, tüm eksikliklerden arındırılmış sonsuz bir cennet hayatının başlangıcıdır. İnkar edenler için ise büyük bir azabın yaşanacağı cehennem hayatına geçiş aşamasıdır.

Bu gerçeği kavrayan insanlar, ölümle birlikte dünyada güzel bir sonu ve ahirette güzel bir başlangıcı aynı anda yaşarlar. İnkar edenler ise kendilerine önceden haber verilen bu gerçeği göz ardı etmelerinin telafi edilemez pişmanlığı ile karşılaşırlar. Allah onlar için azap dilediği sürece her an bu pişmanlığı hisseder ve bundan kurtulmanın da hiçbir yolunu bulamazlar.

İnsanların çoğu her ne kadar ölümle karşılaşana kadar onu düşünmek istemeseler de bu, kesin olarak gerçekleşecek bir olaydır. Çünkü Allah ölümü dünya hayatının kesin bir sonucu olarak yaratmıştır. Şimdiye kadar tek bir insan bile ölümü kendinden uzaklaştırabilmeyi başaramamıştır. Kimsenin malı, parası, itibarı ya da dostları bu konuda ona bir fayda sağlayamamıştır. Her insan mutlaka ölümle karşılaşır. Allah Kuran'da bu gerçeği pek çok ayetle haber verir:

Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur; yüksekçe tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile... (Nisa Suresi, 78)

De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp buluşacaktır. Sonra gaybı da müşahade edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir." (Cuma Suresi, 8)

Oysa Allah, kendi eceli gelmiş bulunan hiçbir kimseyi kesinlikle ertelemez. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Münafıkun Suresi, 11)

Öyleyse ölümü ve ölümden sonra karşılaşılacak hayatı düşünmemek, insanı bu gerçekle yüz yüze gelmekten kurtarabilir mi?

Elbette ki bu sorunun yanıtı "hayır"dır. Madem insan ölüm karşısında çaresizdir, bu durumda yapılacak en akılcı davranış, Allah'ın kesin olarak gerçekleşeceğini bildirdiği ahiret hayatına şimdiden hazırlık yapmaktır.

Dünya hayatına kendini kaptırarak ahireti düşünmeyi ihmal edenler ölüme hazırlıksız yakalanırlar. "Şimdi nasıl olsa genciz dünyanın tadını çıkaralım, yaşlanınca ya da ölüme yaklaşınca da ahireti düşünürüz" diyenler, hiçbir zaman böyle bir fırsatları olmayacağını anlarlar. Çünkü ölüm Allah'ın takdir ettiği anda gerçekleşen bir olaydır. Ve insan yaşlılığa ulaşmadan genç yaşta da ölebilir. Bu durumda sadece ileriye yönelik planlar yapıp, Allah'ın emirlerini yerine getirmeyi ertelemek insanın büyük bir pişmanlık yaşamasına neden olur.

Tüm hayatını Allah'ı düşünmekten uzak geçiren ama öleceğini anladığında tevbe eden kimseler de böyle bir pişmanlıkla karşılaşırlar. Çünkü böyle bir tevbe sadece ölüm korkusundan kaynaklanan, samimi bir düzelme, arınma niyeti taşımayan, dolayısıyla da Allah katında kabul edilmeyen bir tevbe olabilir. Söz konusu kişiler bu gerçeği bildikleri halde tüm hayatları boyunca nefisleri için yaşamayı tercih etmiş ve kendilerine tanınan sürenin sona erdiğini anladıklarında da, çıkar yolları kalmadığını görmenin telaşıyla, kendilerini kurtarmaya çalışmışlardır. Ama böyle yaparak bir sonuca ulaşamazlar çünkü Allah onların samimiyetsizliğine şahittir. Rabbimizin, ayetlerde bildirdiği gibi Allah insanların içlerinde olanı, kimsenin bilmediği en gizli düşüncelerini bilendir. Sadece ölüm korkusuna dayalı bir tevbeyi kabul etmeyeceğini ise Allah şöyle haber vermiştir:

Tevbe; ne kötülükleri yapıp edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azap hazırlamışızdır. (Nisa Suresi, 18)

Allah böyle insanlara bir fırsat daha verildiğinde, yine nankörlük edeceklerini de pek çok ayetinde bildirmiştir. Bu konudaki bir ayet şöyledir:

Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık." Hayır, önceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı. Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir. Çünkü onlar, gerçekten kafirlerdir. (Enam Suresi, 27-28)

Bu nedenle "nasıl olsa son anda iman eder, tevbe ederim" gibi bir düşünceye kapılmak son derece hatalıdır ve insanları cehennem azabından kurtaramaz. Öyleyse insan ölümle karşılaştığında kendisi için ebedi bir pişmanlığın başlamasını istemiyorsa, bu dünyada mutlaka Rabbimize kavuşacağının ve dünyada yaptıklarının karşılığını göreceğinin bilinciyle yaşamalıdır.


İnkar Edenlerin Ölüm Anındaki Pişmanlıkları

Yaşadıkları süre boyunca insanlara pek çok kez cennet ve cehennemin varlığı, ahiret için hazırlık yapmaları gerektiği hatırlatılır. Ancak inkarcılar her seferinde yüz çevirir ve kendilerine verilen fırsatları değerlendiremezler. Ölümle karşılaştıklarında yaşadıkları büyük pişmanlığın asıl sebeplerinden biri de, "kendi elleriyle" kendilerini bu duruma sokmuş olmalarıdır. Kimse onları zorlamamıştır, onlar kendi iradeleriyle hareket ederek bu kötü sonu kendileri seçmişlerdir.

İnkarcılar bu yanlış seçimin sonucunda ölüm anı ile birlikte azabı yaşamaya başlarlar. Bu azabın başlangıcı ise, Allah'ın ayetlerde bildirdiği gibi, ölüm anında yaşanan büyük korkudur. O gün insanların yaşadığı korkuyu Rabbimiz şöyle bildirir:

(Ölüm korkusundan) ayaklar birbirine dolaştığında;
O gün sevk, yalnızca Rabbinedir.
Fakat o, ne doğrulamış ne de namaz kılmıştı.
Ancak o, yalanlamış ve yüz çevirmişti.
Sonra çalım satarak yakınlarına gitmişti.
Sen buna müstahaksın, dahasına da müstahaksın.
Yine müstahaksın, dahasına da müstahaksın. (Kıyamet Suresi, 29-35)

Ancak unutmamak gerekir ki bu korkuyu sadece inkar edenler yaşarlar. Çünkü iman eden insanlar zaten tüm hayatlarını Allah'ın hoşnutluğunu ve sevgisini kazanmak için çalışarak geçirirler. Bu nedenle umut içerisindedirler.

İnkar edenler ise ölümle birlikte büyük bir pişmanlık yaşarlar, ancak bu başlarına gelecek azapların hiçbirini engellemeye yaramaz. Allah inkar edenlerin canlarının büyük bir acı ve zorluk içerisinde alınacağını bildirir:

... Sen bu zalimleri, ölümün 'şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen... (Enam Suresi, 93)

Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak? (Muhammed Suresi, 27)

Ölüm anında inkarcıların yaşadıkları bu durumu, dünya şartları içinde kavrayabilmek elbette mümkün değildir. Ancak Allah insanların düşünmesi ve böyle bir durumla karşılaşmaktan sakınmaları için bunun haberini bildirmiştir. Ölüm melekleri ayetlerde de açıklandığı gibi inkar edenlerin sırtlarına ve yüzlerine vura vura canlarını alacaklardır. İnkarcılar bir yandan fiziksel bir acı duyacaklardır. Elbette bu acıyla birlikte pişmanlığı da yaşamaya başlayacaklardır. Çünkü bu andan sonra artık geri dönüş imkanları kalmamıştır.

Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, ölüm anında insan başına gelenlerin tümünü belki de her zamankinden daha açık bir şuurla, hissederek yaşar. Onun için artık sonsuz bir hayat başlamıştır. Ölüm sadece bir geçiş aşaması ve ruhun bedenden ayrılarak sonsuzluk mekanına gidişidir.

İnkarcılar canları alınırken kendilerine çektirilen acıdan dolayı, Allah'ın dilemesi dışında sonsuza kadar sürecek olan büyük bir azapla karşı karşıya olduklarını anlarlar. Tüm hayatlarını Allah'ın dininden yüz çevirmiş olarak geçiren bu kimseler, o anda kendilerini azaptan kurtarması ve affetmesi için var güçleriyle Allah'a yalvarırlar. Pişmanlıkla bir daha dünyaya döndürülmeyi, salih amellerde bulunmayı ve kaybettiklerini telafi etmeyi isterler. Ancak bu istekleri kabul edilmez çünkü onlara, Allah'ın bir ayetinde bildirdiği gibi "öğüt alacak olanın öğüt alabileceği kadar bir süre" verilmiş, cennet ve cehennem hayatı hatırlatılmış ama onlar bile bile bu gerçekten yüz çevirmişlerdir. Kendilerine bir kez daha böyle bir imkan tanınmış olsa, onların tüm bu pişmanlıklarını unutarak yine inkarı tercih edeceklerini Allah Kuran'da şöyle bildirmiştir:

Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: "Rabbim, beni geri çevirin. Ki, geride bıraktığım (dünya)da salih amellerde bulunayım." Asla, gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir... (Mü'minun Suresi, 99-101)

İnkar edenler dünyada Allah'a bile bile secde etmemiş, O'nun hükümlerini yerine getirmemiş ve O'nun emrettiği güzel ahlakı yaşamaktan kaçınmışlardır. Ölümle birlikte ise artık ne kadar isteseler de buna güç yetiremeyeceklerini Allah şöyle açıklar:

Ayağın üstünden (örtünün) açılacağı ve onların secdeye çağrılacakları gün, artık güç yetiremezler. Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük', kendilerini de zillet sarıp-kuşatmış. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi. (Kalem Suresi, 42-43)

Ölüm ile birlikte Allah'ın vaat ettiği her olayın gerçek olduğunu kavrayan bu kimselerin pişmanlığını artıran bir konu daha vardır. Dünyada iken inanmadıkları, sözlerini ciddiye almadıkları ve hatta alay ettikleri müminler, o gün inkar edenlerin çektiği azapların hiçbirini yaşamazlar. Onlar tüm hayatlarını samimiyetle Allah'ın rızasını isteyerek geçirmelerinden dolayı sonsuza kadar her şeyin en güzeliyle mükafatlandırılırlar. Onların canı inkarcılarınkinin tam tersine, hiç acı çekmeden "yumuşakça" alınır. (Naziat Suresi, 2) Allah'ın bir ayetinde bildirdiğine göre melekler, ölüm anında müminleri selamlar ve onlara cennet müjdesini verirler:

Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." (Nahl Suresi, 32)

Bu, inkar edenler için bir başka manevi azaptır. Çünkü dünyada müminlere tanınan imkanlar ve fırsatlar kendilerine de verilmiştir. Ancak onlar dünya hayatının geçici menfaatlerinden yararlanabilmek uğruna, bile bile cenneti kaybetmişlerdir. Dünyanın kısa bir deneme yeri olduğu, ahiretin asıl hayat olduğu hatırlatıldığı halde bunu anlamazlıktan gelmişlerdir. Bu yüzden dünyada ahiret için kazançlı olabilecek hayırlar işlememişlerdir. Oysa Allah'ın emrettiği güzel ahlakı yaşamak, salih bir mümin olmak yalnızca samimi bir niyet etmek ve bu niyette irade göstermekle her insan için mümkündür. İşte tüm bunları düşünmek inkar edenlerin içindeki pişmanlığı daha da artırır.

Allah bir ayette, "Yoksa kötülüklere batıp-yara alanlar, kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı mı sandılar? Hayatları ve ölümleri bir mi olacak? Ne kötü hüküm veriyorlar." (Casiye Suresi, 21) şeklinde buyurarak herkesin yaşam şekline göre sadece hak ettiği karşılığı alacağını haber verir.

Bunun yanında cehennem azabının kendileri için hazır edildiğini bilmenin verdiği korku da inkarcıların pişmanlıklarını kat kat artıracaktır. Zira o ana kadar sadece canlarının acıyla çekilişinin verdiği azabı yaşamışlardır. Ancak sonrasında kendilerini nelerin beklediğini de çok iyi anlamışlardır.

İnkar edenlerin ölüm ile başlayan bu pişmanlıkları Allah dilediği sürece devam edecektir. Geçen her dakika, her saat ve her gün hiç bitmeyen azabın içinde kalacak ve pişmanlıktan kurtulamayacaklardır.

Halbuki böylesine büyük ve sonsuz bir pişmanlığı yaşamamak insanın kendi elindedir. Ölümün ve ahiretin gerçekliğini anlamak için onlarla karşılaşmayı beklemeye gerek yoktur. İnsan için Allah'ın vaadi yeterlidir. Ölümün sonrasında Allah'ın adaleti kesin olarak yerini bulur, inkar edenler cehennemle azaplandırılır ve iman edenler de cennete kavuşurlar.

Öyleyse henüz ölümle karşılaşmamış her insanın yapacağı en akılcı davranış Allah'a sığınmak ve O'nun rahmetini dilemek olacaktır. Ayrıca Allah'ın insanlara yol gösterici olarak gönderdiği Kuran'ı ve Peygamber Efendimiz (sav)'in sünnetini çok iyi öğrenmek, ve kendilerine gösterilen yol doğrultusunda yaşamaktır. Ölüm gerçeğini düşünmeyerek ölümden uzak durmak değil, aksine ölümün yakınlığını düşünerek harekete geçmek insana fayda sağlayacaktır.

Allah'a yönelip dönen insan dünyada ve ahirette Rabbimizin rızasını kazanır ve hoşnut edilmiş olarak cennete girer. Allah müminleri Kuran'da bu gerçek ile şöyle müjdeler:

Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis, Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön. Artık kullarımın arasına gir. Cennetime gir."(Fecr Suresi, 27-30)

Ölümün pişmanlığından kurtulmak ve sonsuz cennetin güzelliklerine kavuşmak isteyen insan, ölümü ve sonrasını şimdiden düşünmeli ve kendisini yaratan Rabbimizin hak olan yolunu seçmelidir.
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
Teşekkür Ederim..

Teşekkür Ederim..

Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü kıymetli Talip amcam..





Güzel dualarınıza amin inşallah amcam..Şüphesiz ki içimizde var, evet. Haklısınız..Allah c.c ıslah eylesin, şuur ve izan nasip eylesin..Biz duacı olalım yine de amcam inşallah..Mesele, itikatle alaya varmadığı müddetçe şahsi konulardaki alaylar kaale dahi alınmamalı bence amcam..Bu konularda duyarlı olduğunuzu biliyorum..Dualarımızda daimsiniz.Allah c.c sizden de ebeden razı ve memnun olsun inşallah.Rahman ve Rahim olan Dost'a emanetimizsiniz inşallah..Kardeşinizden selamlar var :), arkadaşlarım da size selamlar yolluyorlar ve duacılar amcam..Selam ile inşallah..




EsSelamuAleykümVeRahmetullahiVeBerekatuhu Can Yeğenim..

Sadece şunu ifade etmek isterim ki..hiç bir kırgınlığım kendi adıma değildir..
kendi nefsime ağır gelmeyecek bir şey,başkasına yapıldı mıydı..gerçekten üzülüyorum..Neyse..uzattım hakkınızı helal ediniz..video yapımı üzerine şu sıralar uğraş vermekteyim..ve yetişirse mesela bugün de bir tane gelecek inşaAllah..
Kardeşime siz de selamımı iletirseniz sevinirim..yarenlere de unutmayınız..
Filistin ve Ümmetin diğer zulm altında olan kardeşleri için dua inşaAllah..
Allah(CC) razı olsun..



Selam ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..
 

umeyye

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Şub 2007
Mesajlar
1,936
Tepki puanı
0
Puanları
36
Es Selamü Aleykün Can Kardeşim Aliye
Eline emeğine yüreğine sağlık Mevla kat kat ecir ihsan eylesin işl. O kadar güzel ve güncel bir konuya temas etmişsin ki RAHMAN razı olsun

Talip amca Kardeşiminde belirtiği gibi mutlaka okunması ve iyi aneliz edilmesi gereken bir konu . Malesef günümüz toplumlarında İnanan kişiler karşı inkarcı güruhun saldırısı bütün şiddet ve çirkinliği ile gözler önünde .Bu bazen sokkakta bazen okulda bazen de basın ve yayın organları ile İnanclı Müsliman ların Şahsşi ve dini değerlerine saldırılıyor.Bu saldırı veçirkinliğe kaeşı Müsliman dimdik daha da kuvvetl ve karalı olamalıdır.

Selam ve Baki Dua ile ALLAH (c.c.) emanet ol
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
EsSelamuAleykümVeRahmetullahiVeBerekatuhu Can Yeğenim..







Sadece şunu ifade etmek isterim ki..hiç bir kırgınlığım kendi adıma değildir..

kendi nefsime ağır gelmeyecek bir şey,başkasına yapıldı mıydı..gerçekten üzülüyorum..Neyse..uzattım hakkınızı helal ediniz..video yapımı üzerine şu sıralar uğraş vermekteyim..ve yetişirse mesela bugün de bir tane gelecek inşaAllah..

Kardeşime siz de selamımı iletirseniz sevinirim..yarenlere de unutmayınız..

Filistin ve Ümmetin diğer zulm altında olan kardeşleri için dua inşaAllah..

Allah(CC) razı olsun..












Selam ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..


Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü ebeden ve daimen kıymetli, yüce gönüllü amcam..Sizi anlıyorum..Yazdıklarınızda haklısınız.. Ben bunlara sebep olan bir numaralı şeyin, sizin de belirttiğiniz gibi cahillik ve nefse kölelik olduğunu düşünüyorum.. Öyle insanlar var ki, Allah'ın kelamını maddi beklentiler uğruna kullanmakla, Allah'ın emirlerini samimice yaşamamakla, insanlara zarar vermeyi kendi eğlencesi yapmakla, itikat ve amelde gerekli olgunluğa ulaşmamış, ham kalmış, taklidi iman yapan birçok insan içimizde mevcut yazık ki..Bahsettiğiniz durumlar ''imanın kişide pişmediği'' durumlardır, kıymetli amcam.. İçlerinde bulundukları toplumda basiret ve feraset sahibi olan insanlar, onların oyunlarından, gerçekte ne olduklarından haberleri olan ve ayetlerle de sabit olmak üzere ''münafık'' hükmündeki bu kişilere karşı ne yapması gerektiğinin de idrakinde olan kişiler mutlaka olacaktır..Ve böyle kişiler, biiznillah müfsidlerin, bozmaya, ifsad etmeye yönelik tüm eylemlerinden de kendisini korur..Emr-i bil maruf gereği yine de güzellikleri anlatır, yapmayacak olursa da bizim bundan kazancımız da olmaz, kaybımız da.. Bundan dolayı amcam kırgın olmanızı istemem, üzülmenizi de Rabbimiz c.c için istemem.. Allah c.c, iman olgunluğu ve tekrar belirtmekte fayda görüyorum bu kelimeyi, ''şuur'' nasip eylesin..Nefsi ve cahili davrananların da en önemli eksiği budur.. Rabbimiz c.c Filistindeki, Lübnandaki, Iraktaki, Çeçenistandaki Tüm mustazaf kardeşlerimizin yar ve yardımcısı olsun, kafirlere iki cihanda da zillet, ümmetimize ise izzet ve muzafferiyet bahşeylesin inşallah..Her zaman dualarımızdalar inşallah Amcam.

Kıymetli Talip amcam, her daim dualarımdasınız, dostlarım, yarenlerim ve ailemden sizlere selamlar, saygılar var.. Rahman c.c eksikliğinizi göstermesin inşallah, Can'a hitap Talip Amcam..Allah c.c sizden de razı olsun..Selam ve baki dua ile, En Yüce Dost'a emanetimizsiniz inşallah..Bu arada videonuzu merakla bekliyorum amcam:)..Rabbimiz c.c kolaylıklar versin inşallah..
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Es Selamü Aleykün Can Kardeşim Aliye

Eline emeğine yüreğine sağlık Mevla kat kat ecir ihsan eylesin işl. O kadar güzel ve güncel bir konuya temas etmişsin ki RAHMAN razı olsun

Talip amca Kardeşiminde belirtiği gibi mutlaka okunması ve iyi aneliz edilmesi gereken bir konu . Malesef günümüz toplumlarında İnanan kişiler karşı inkarcı güruhun saldırısı bütün şiddet ve çirkinliği ile gözler önünde .Bu bazen sokkakta bazen okulda bazen de basın ve yayın organları ile İnanclı Müsliman ların Şahsşi ve dini değerlerine saldırılıyor.Bu saldırı veçirkinliğe kaeşı Müsliman dimdik daha da kuvvetl ve karalı olamalıdır.

Selam ve Baki Dua ile ALLAH (c.c.) emanet ol

Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü çok değerli abimiz, Allah c.c razı olsun bu güzel yorumunuz için..
Amin, inşallah abim, Mevla c.c cümlemizin ecrini ahsen suretiyle, hayırlı olanla versin, bizlerden razı olsun inşallah.. Evet haklısınız abim, Talip amcamız, yüreğine sağlık olsun inşallah, çok güzel yorumlamış her zamanki gibi.. Rabbimiz c.c her şerden bizleri emin kılsın, yolundan ve rızasından ayırmasın inşallah.. Her ne saldırı olursa olsun, gerek şahsiyetlere, gerekse itikatlere, ibadetlere... Biz müslümanlar kimsenin saldırısıyla bir şey kaybedecek insanlar değiliz..Bunları kendine alışkanlık edinmiş provakatör insanların, zaten var olmayan şahsiyetlerini daha da yitirmesi olur bu..Allah c.c'nin izniyle Müslümanlar bir şey kaybetmeyenlerdir..Siz de selam ve baki dua ile En Yüce'ye emanetsiniz inşallah...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
İnkarcılar İçin Ebedi Pişmanlığın Başlangıcı: Ölüm

Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi şerle de hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz. (Enbiya Suresi, 35)


Ölüm, ahiretin varlığına inanmayan kimseler tarafından bir son, bir yokoluş gibi algılanır. Oysa bu hatalı bir düşüncedir; çünkü ölüm bir son değil aksine bir başlangıçtır. İman edenler için kusursuz, tüm eksikliklerden arındırılmış sonsuz bir cennet hayatının başlangıcıdır. İnkar edenler için ise büyük bir azabın yaşanacağı cehennem hayatına geçiş aşamasıdır.

Bu gerçeği kavrayan insanlar, ölümle birlikte dünyada güzel bir sonu ve ahirette güzel bir başlangıcı aynı anda yaşarlar. İnkar edenler ise kendilerine önceden haber verilen bu gerçeği göz ardı etmelerinin telafi edilemez pişmanlığı ile karşılaşırlar. Allah onlar için azap dilediği sürece her an bu pişmanlığı hisseder ve bundan kurtulmanın da hiçbir yolunu bulamazlar.

İnsanların çoğu her ne kadar ölümle karşılaşana kadar onu düşünmek istemeseler de bu, kesin olarak gerçekleşecek bir olaydır. Çünkü Allah ölümü dünya hayatının kesin bir sonucu olarak yaratmıştır. Şimdiye kadar tek bir insan bile ölümü kendinden uzaklaştırabilmeyi başaramamıştır. Kimsenin malı, parası, itibarı ya da dostları bu konuda ona bir fayda sağlayamamıştır. Her insan mutlaka ölümle karşılaşır. Allah Kuran'da bu gerçeği pek çok ayetle haber verir:

Her nerede olursanız, ölüm sizi bulur; yüksekçe tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile... (Nisa Suresi, 78)

De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp buluşacaktır. Sonra gaybı da müşahade edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir." (Cuma Suresi, 8)

Oysa Allah, kendi eceli gelmiş bulunan hiçbir kimseyi kesinlikle ertelemez. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Münafıkun Suresi, 11)

Öyleyse ölümü ve ölümden sonra karşılaşılacak hayatı düşünmemek, insanı bu gerçekle yüz yüze gelmekten kurtarabilir mi?

Elbette ki bu sorunun yanıtı "hayır"dır. Madem insan ölüm karşısında çaresizdir, bu durumda yapılacak en akılcı davranış, Allah'ın kesin olarak gerçekleşeceğini bildirdiği ahiret hayatına şimdiden hazırlık yapmaktır.

Dünya hayatına kendini kaptırarak ahireti düşünmeyi ihmal edenler ölüme hazırlıksız yakalanırlar. "Şimdi nasıl olsa genciz dünyanın tadını çıkaralım, yaşlanınca ya da ölüme yaklaşınca da ahireti düşünürüz" diyenler, hiçbir zaman böyle bir fırsatları olmayacağını anlarlar. Çünkü ölüm Allah'ın takdir ettiği anda gerçekleşen bir olaydır. Ve insan yaşlılığa ulaşmadan genç yaşta da ölebilir. Bu durumda sadece ileriye yönelik planlar yapıp, Allah'ın emirlerini yerine getirmeyi ertelemek insanın büyük bir pişmanlık yaşamasına neden olur.

Tüm hayatını Allah'ı düşünmekten uzak geçiren ama öleceğini anladığında tevbe eden kimseler de böyle bir pişmanlıkla karşılaşırlar. Çünkü böyle bir tevbe sadece ölüm korkusundan kaynaklanan, samimi bir düzelme, arınma niyeti taşımayan, dolayısıyla da Allah katında kabul edilmeyen bir tevbe olabilir. Söz konusu kişiler bu gerçeği bildikleri halde tüm hayatları boyunca nefisleri için yaşamayı tercih etmiş ve kendilerine tanınan sürenin sona erdiğini anladıklarında da, çıkar yolları kalmadığını görmenin telaşıyla, kendilerini kurtarmaya çalışmışlardır. Ama böyle yaparak bir sonuca ulaşamazlar çünkü Allah onların samimiyetsizliğine şahittir. Rabbimizin, ayetlerde bildirdiği gibi Allah insanların içlerinde olanı, kimsenin bilmediği en gizli düşüncelerini bilendir. Sadece ölüm korkusuna dayalı bir tevbeyi kabul etmeyeceğini ise Allah şöyle haber vermiştir:

Tevbe; ne kötülükleri yapıp edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azap hazırlamışızdır. (Nisa Suresi, 18)

Allah böyle insanlara bir fırsat daha verildiğinde, yine nankörlük edeceklerini de pek çok ayetinde bildirmiştir. Bu konudaki bir ayet şöyledir:

Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık." Hayır, önceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı. Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir. Çünkü onlar, gerçekten kafirlerdir. (Enam Suresi, 27-28)

Bu nedenle "nasıl olsa son anda iman eder, tevbe ederim" gibi bir düşünceye kapılmak son derece hatalıdır ve insanları cehennem azabından kurtaramaz. Öyleyse insan ölümle karşılaştığında kendisi için ebedi bir pişmanlığın başlamasını istemiyorsa, bu dünyada mutlaka Rabbimize kavuşacağının ve dünyada yaptıklarının karşılığını göreceğinin bilinciyle yaşamalıdır.


İnkar Edenlerin Ölüm Anındaki Pişmanlıkları

Yaşadıkları süre boyunca insanlara pek çok kez cennet ve cehennemin varlığı, ahiret için hazırlık yapmaları gerektiği hatırlatılır. Ancak inkarcılar her seferinde yüz çevirir ve kendilerine verilen fırsatları değerlendiremezler. Ölümle karşılaştıklarında yaşadıkları büyük pişmanlığın asıl sebeplerinden biri de, "kendi elleriyle" kendilerini bu duruma sokmuş olmalarıdır. Kimse onları zorlamamıştır, onlar kendi iradeleriyle hareket ederek bu kötü sonu kendileri seçmişlerdir.

İnkarcılar bu yanlış seçimin sonucunda ölüm anı ile birlikte azabı yaşamaya başlarlar. Bu azabın başlangıcı ise, Allah'ın ayetlerde bildirdiği gibi, ölüm anında yaşanan büyük korkudur. O gün insanların yaşadığı korkuyu Rabbimiz şöyle bildirir:

(Ölüm korkusundan) ayaklar birbirine dolaştığında;
O gün sevk, yalnızca Rabbinedir.
Fakat o, ne doğrulamış ne de namaz kılmıştı.
Ancak o, yalanlamış ve yüz çevirmişti.
Sonra çalım satarak yakınlarına gitmişti.
Sen buna müstahaksın, dahasına da müstahaksın.
Yine müstahaksın, dahasına da müstahaksın. (Kıyamet Suresi, 29-35)

Ancak unutmamak gerekir ki bu korkuyu sadece inkar edenler yaşarlar. Çünkü iman eden insanlar zaten tüm hayatlarını Allah'ın hoşnutluğunu ve sevgisini kazanmak için çalışarak geçirirler. Bu nedenle umut içerisindedirler.

İnkar edenler ise ölümle birlikte büyük bir pişmanlık yaşarlar, ancak bu başlarına gelecek azapların hiçbirini engellemeye yaramaz. Allah inkar edenlerin canlarının büyük bir acı ve zorluk içerisinde alınacağını bildirir:

... Sen bu zalimleri, ölümün 'şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen... (Enam Suresi, 93)

Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak? (Muhammed Suresi, 27)

Ölüm anında inkarcıların yaşadıkları bu durumu, dünya şartları içinde kavrayabilmek elbette mümkün değildir. Ancak Allah insanların düşünmesi ve böyle bir durumla karşılaşmaktan sakınmaları için bunun haberini bildirmiştir. Ölüm melekleri ayetlerde de açıklandığı gibi inkar edenlerin sırtlarına ve yüzlerine vura vura canlarını alacaklardır. İnkarcılar bir yandan fiziksel bir acı duyacaklardır. Elbette bu acıyla birlikte pişmanlığı da yaşamaya başlayacaklardır. Çünkü bu andan sonra artık geri dönüş imkanları kalmamıştır.

Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, ölüm anında insan başına gelenlerin tümünü belki de her zamankinden daha açık bir şuurla, hissederek yaşar. Onun için artık sonsuz bir hayat başlamıştır. Ölüm sadece bir geçiş aşaması ve ruhun bedenden ayrılarak sonsuzluk mekanına gidişidir.

İnkarcılar canları alınırken kendilerine çektirilen acıdan dolayı, Allah'ın dilemesi dışında sonsuza kadar sürecek olan büyük bir azapla karşı karşıya olduklarını anlarlar. Tüm hayatlarını Allah'ın dininden yüz çevirmiş olarak geçiren bu kimseler, o anda kendilerini azaptan kurtarması ve affetmesi için var güçleriyle Allah'a yalvarırlar. Pişmanlıkla bir daha dünyaya döndürülmeyi, salih amellerde bulunmayı ve kaybettiklerini telafi etmeyi isterler. Ancak bu istekleri kabul edilmez çünkü onlara, Allah'ın bir ayetinde bildirdiği gibi "öğüt alacak olanın öğüt alabileceği kadar bir süre" verilmiş, cennet ve cehennem hayatı hatırlatılmış ama onlar bile bile bu gerçekten yüz çevirmişlerdir. Kendilerine bir kez daha böyle bir imkan tanınmış olsa, onların tüm bu pişmanlıklarını unutarak yine inkarı tercih edeceklerini Allah Kuran'da şöyle bildirmiştir:

Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: "Rabbim, beni geri çevirin. Ki, geride bıraktığım (dünya)da salih amellerde bulunayım." Asla, gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir... (Mü'minun Suresi, 99-101)

İnkar edenler dünyada Allah'a bile bile secde etmemiş, O'nun hükümlerini yerine getirmemiş ve O'nun emrettiği güzel ahlakı yaşamaktan kaçınmışlardır. Ölümle birlikte ise artık ne kadar isteseler de buna güç yetiremeyeceklerini Allah şöyle açıklar:

Ayağın üstünden (örtünün) açılacağı ve onların secdeye çağrılacakları gün, artık güç yetiremezler. Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük', kendilerini de zillet sarıp-kuşatmış. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi. (Kalem Suresi, 42-43)

Ölüm ile birlikte Allah'ın vaat ettiği her olayın gerçek olduğunu kavrayan bu kimselerin pişmanlığını artıran bir konu daha vardır. Dünyada iken inanmadıkları, sözlerini ciddiye almadıkları ve hatta alay ettikleri müminler, o gün inkar edenlerin çektiği azapların hiçbirini yaşamazlar. Onlar tüm hayatlarını samimiyetle Allah'ın rızasını isteyerek geçirmelerinden dolayı sonsuza kadar her şeyin en güzeliyle mükafatlandırılırlar. Onların canı inkarcılarınkinin tam tersine, hiç acı çekmeden "yumuşakça" alınır. (Naziat Suresi, 2) Allah'ın bir ayetinde bildirdiğine göre melekler, ölüm anında müminleri selamlar ve onlara cennet müjdesini verirler:

Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." (Nahl Suresi, 32)

Bu, inkar edenler için bir başka manevi azaptır. Çünkü dünyada müminlere tanınan imkanlar ve fırsatlar kendilerine de verilmiştir. Ancak onlar dünya hayatının geçici menfaatlerinden yararlanabilmek uğruna, bile bile cenneti kaybetmişlerdir. Dünyanın kısa bir deneme yeri olduğu, ahiretin asıl hayat olduğu hatırlatıldığı halde bunu anlamazlıktan gelmişlerdir. Bu yüzden dünyada ahiret için kazançlı olabilecek hayırlar işlememişlerdir. Oysa Allah'ın emrettiği güzel ahlakı yaşamak, salih bir mümin olmak yalnızca samimi bir niyet etmek ve bu niyette irade göstermekle her insan için mümkündür. İşte tüm bunları düşünmek inkar edenlerin içindeki pişmanlığı daha da artırır.

Allah bir ayette, "Yoksa kötülüklere batıp-yara alanlar, kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı mı sandılar? Hayatları ve ölümleri bir mi olacak? Ne kötü hüküm veriyorlar." (Casiye Suresi, 21) şeklinde buyurarak herkesin yaşam şekline göre sadece hak ettiği karşılığı alacağını haber verir.

Bunun yanında cehennem azabının kendileri için hazır edildiğini bilmenin verdiği korku da inkarcıların pişmanlıklarını kat kat artıracaktır. Zira o ana kadar sadece canlarının acıyla çekilişinin verdiği azabı yaşamışlardır. Ancak sonrasında kendilerini nelerin beklediğini de çok iyi anlamışlardır.

İnkar edenlerin ölüm ile başlayan bu pişmanlıkları Allah dilediği sürece devam edecektir. Geçen her dakika, her saat ve her gün hiç bitmeyen azabın içinde kalacak ve pişmanlıktan kurtulamayacaklardır.

Halbuki böylesine büyük ve sonsuz bir pişmanlığı yaşamamak insanın kendi elindedir. Ölümün ve ahiretin gerçekliğini anlamak için onlarla karşılaşmayı beklemeye gerek yoktur. İnsan için Allah'ın vaadi yeterlidir. Ölümün sonrasında Allah'ın adaleti kesin olarak yerini bulur, inkar edenler cehennemle azaplandırılır ve iman edenler de cennete kavuşurlar.

Öyleyse henüz ölümle karşılaşmamış her insanın yapacağı en akılcı davranış Allah'a sığınmak ve O'nun rahmetini dilemek olacaktır. Ayrıca Allah'ın insanlara yol gösterici olarak gönderdiği Kuran'ı ve Peygamber Efendimiz (sav)'in sünnetini çok iyi öğrenmek, ve kendilerine gösterilen yol doğrultusunda yaşamaktır. Ölüm gerçeğini düşünmeyerek ölümden uzak durmak değil, aksine ölümün yakınlığını düşünerek harekete geçmek insana fayda sağlayacaktır.

Allah'a yönelip dönen insan dünyada ve ahirette Rabbimizin rızasını kazanır ve hoşnut edilmiş olarak cennete girer. Allah müminleri Kuran'da bu gerçek ile şöyle müjdeler:

Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis, Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön. Artık kullarımın arasına gir. Cennetime gir."(Fecr Suresi, 27-30)

Ölümün pişmanlığından kurtulmak ve sonsuz cennetin güzelliklerine kavuşmak isteyen insan, ölümü ve sonrasını şimdiden düşünmeli ve kendisini yaratan Rabbimizin hak olan yolunu seçmelidir.


Değerli katkınız için çok teşekkür ederim kardeşim. Emeğinize sağlık.Allah c.c razı olsun, tesirli eylesin inşallah..Selam ve dua ile.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt