Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İnkar Edenlerin Ölüm Anındaki Pişmanlıkları (1 Kullanıcı)

Hasan011974

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Haz 2009
Mesajlar
289
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Yaşadıkları süre boyunca insanlara pek çok kez cennet ve cehennemin varlığı, ahiret için hazırlık yapmaları gerektiği hatırlatılır. Ancak inkarcılar her seferinde yüz çevirir ve kendilerine verilen fırsatları değerlendiremezler. Ölümle karşılaştıklarında yaşadıkları büyük pişmanlığın asıl sebeplerinden biri de, "kendi elleriyle" kendilerini bu duruma sokmuş olmalarıdır. Kimse onları zorlamamıştır, onlar kendi iradeleriyle hareket ederek bu kötü sonu kendileri seçmişlerdir.

İnkarcılar bu yanlış seçimin sonucunda ölüm anı ile birlikte azabı yaşamaya başlarlar. Bu azabın başlangıcı ise, Allah'ın ayetlerde bildirdiği gibi, ölüm anında yaşanan büyük korkudur. O gün insanların yaşadığı korkuyu Rabbimiz şöyle bildirir:

(Ölüm korkusundan) ayaklar birbirine dolaştığında;
O gün sevk, yalnızca Rabbinedir.
Fakat o, ne doğrulamış ne de namaz kılmıştı.
Ancak o, yalanlamış ve yüz çevirmişti.
Sonra çalım satarak yakınlarına gitmişti.
Sen buna müstahaksın, dahasına da müstahaksın.
Yine müstahaksın, dahasına da müstahaksın. (Kıyamet Suresi, 29-35)

Ancak unutmamak gerekir ki bu korkuyu sadece inkar edenler yaşarlar. Çünkü iman eden insanlar zaten tüm hayatlarını Allah'ın hoşnutluğunu ve sevgisini kazanmak için çalışarak geçirirler. Bu nedenle umut içerisindedirler.

İnkar edenler ise ölümle birlikte büyük bir pişmanlık yaşarlar, ancak bu başlarına gelecek azapların hiçbirini engellemeye yaramaz. Allah inkar edenlerin canlarının büyük bir acı ve zorluk içerisinde alınacağını bildirir:

... Sen bu zalimleri, ölümün 'şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen... (Enam Suresi, 93)

Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak? (Muhammed Suresi, 27)

Ölüm anında inkarcıların yaşadıkları bu durumu, dünya şartları içinde kavrayabilmek elbette mümkün değildir. Ancak Allah insanların düşünmesi ve böyle bir durumla karşılaşmaktan sakınmaları için bunun haberini bildirmiştir. Ölüm melekleri ayetlerde de açıklandığı gibi inkar edenlerin sırtlarına ve yüzlerine vura vura canlarını alacaklardır. İnkarcılar bir yandan fiziksel bir acı duyacaklardır. Elbette bu acıyla birlikte pişmanlığı da yaşamaya başlayacaklardır. Çünkü bu andan sonra artık geri dönüş imkanları kalmamıştır.

Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, ölüm anında insan başına gelenlerin tümünü belki de her zamankinden daha açık bir şuurla, hissederek yaşar. Onun için artık sonsuz bir hayat başlamıştır. Ölüm sadece bir geçiş aşaması ve ruhun bedenden ayrılarak sonsuzluk mekanına gidişidir.

İnkarcılar canları alınırken kendilerine çektirilen acıdan dolayı, Allah'ın dilemesi dışında sonsuza kadar sürecek olan büyük bir azapla karşı karşıya olduklarını anlarlar. Tüm hayatlarını Allah'ın dininden yüz çevirmiş olarak geçiren bu kimseler, o anda kendilerini azaptan kurtarması ve affetmesi için var güçleriyle Allah'a yalvarırlar. Pişmanlıkla bir daha dünyaya döndürülmeyi, salih amellerde bulunmayı ve kaybettiklerini telafi etmeyi isterler. Ancak bu istekleri kabul edilmez çünkü onlara, Allah'ın bir ayetinde bildirdiği gibi "öğüt alacak olanın öğüt alabileceği kadar bir süre" verilmiş, cennet ve cehennem hayatı hatırlatılmış ama onlar bile bile bu gerçekten yüz çevirmişlerdir. Kendilerine bir kez daha böyle bir imkan tanınmış olsa, onların tüm bu pişmanlıklarını unutarak yine inkarı tercih edeceklerini Allah Kuran'da şöyle bildirmiştir:

Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: "Rabbim, beni geri çevirin. Ki, geride bıraktığım (dünya)da salih amellerde bulunayım." Asla, gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir... (Mü'minun Suresi, 99-101)

İnkar edenler dünyada Allah'a bile bile secde etmemiş, O'nun hükümlerini yerine getirmemiş ve O'nun emrettiği güzel ahlakı yaşamaktan kaçınmışlardır. Ölümle birlikte ise artık ne kadar isteseler de buna güç yetiremeyeceklerini Allah şöyle açıklar:

Ayağın üstünden (örtünün) açılacağı ve onların secdeye çağrılacakları gün, artık güç yetiremezler. Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük', kendilerini de zillet sarıp-kuşatmış. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi. (Kalem Suresi, 42-43)

Ölüm ile birlikte Allah'ın vaat ettiği her olayın gerçek olduğunu kavrayan bu kimselerin pişmanlığını artıran bir konu daha vardır. Dünyada iken inanmadıkları, sözlerini ciddiye almadıkları ve hatta alay ettikleri müminler, o gün inkar edenlerin çektiği azapların hiçbirini yaşamazlar. Onlar tüm hayatlarını samimiyetle Allah'ın rızasını isteyerek geçirmelerinden dolayı sonsuza kadar her şeyin en güzeliyle mükafatlandırılırlar. Onların canı inkarcılarınkinin tam tersine, hiç acı çekmeden "yumuşakça" alınır. (Naziat Suresi, 2) Allah'ın bir ayetinde bildirdiğine göre melekler, ölüm anında müminleri selamlar ve onlara cennet müjdesini verirler:

Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." (Nahl Suresi, 32)

Bu, inkar edenler için bir başka manevi azaptır. Çünkü dünyada müminlere tanınan imkanlar ve fırsatlar kendilerine de verilmiştir. Ancak onlar dünya hayatının geçici menfaatlerinden yararlanabilmek uğruna, bile bile cenneti kaybetmişlerdir. Dünyanın kısa bir deneme yeri olduğu, ahiretin asıl hayat olduğu hatırlatıldığı halde bunu anlamazlıktan gelmişlerdir. Bu yüzden dünyada ahiret için kazançlı olabilecek hayırlar işlememişlerdir. Oysa Allah'ın emrettiği güzel ahlakı yaşamak, salih bir mümin olmak yalnızca samimi bir niyet etmek ve bu niyette irade göstermekle her insan için mümkündür. İşte tüm bunları düşünmek inkar edenlerin içindeki pişmanlığı daha da artırır.

Allah bir ayette, "Yoksa kötülüklere batıp-yara alanlar, kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı mı sandılar? Hayatları ve ölümleri bir mi olacak? Ne kötü hüküm veriyorlar." (Casiye Suresi, 21) şeklinde buyurarak herkesin yaşam şekline göre sadece hak ettiği karşılığı alacağını haber verir.

Bunun yanında cehennem azabının kendileri için hazır edildiğini bilmenin verdiği korku da inkarcıların pişmanlıklarını kat kat artıracaktır. Zira o ana kadar sadece canlarının acıyla çekilişinin verdiği azabı yaşamışlardır. Ancak sonrasında kendilerini nelerin beklediğini de çok iyi anlamışlardır.

İnkar edenlerin ölüm ile başlayan bu pişmanlıkları Allah dilediği sürece devam edecektir. Geçen her dakika, her saat ve her gün hiç bitmeyen azabın içinde kalacak ve pişmanlıktan kurtulamayacaklardır.

Halbuki böylesine büyük ve sonsuz bir pişmanlığı yaşamamak insanın kendi elindedir. Ölümün ve ahiretin gerçekliğini anlamak için onlarla karşılaşmayı beklemeye gerek yoktur. İnsan için Allah'ın vaadi yeterlidir. Ölümün sonrasında Allah'ın adaleti kesin olarak yerini bulur, inkar edenler cehennemle azaplandırılır ve iman edenler de cennete kavuşurlar.

Öyleyse henüz ölümle karşılaşmamış her insanın yapacağı en akılcı davranış Allah'a sığınmak ve O'nun rahmetini dilemek olacaktır. Ayrıca Allah'ın insanlara yol gösterici olarak gönderdiği Kuran'ı ve Peygamber Efendimiz (sav)'in sünnetini çok iyi öğrenmek, ve kendilerine gösterilen yol doğrultusunda yaşamaktır. Ölüm gerçeğini düşünmeyerek ölümden uzak durmak değil, aksine ölümün yakınlığını düşünerek harekete geçmek insana fayda sağlayacaktır.

Allah'a yönelip dönen insan dünyada ve ahirette Rabbimizin rızasını kazanır ve hoşnut edilmiş olarak cennete girer. Allah müminleri Kuran'da bu gerçek ile şöyle müjdeler:

Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis, Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön. Artık kullarımın arasına gir. Cennetime gir."(Fecr Suresi, 27-30)

Ölümün pişmanlığından kurtulmak ve sonsuz cennetin güzelliklerine kavuşmak isteyen insan, ölümü ve sonrasını şimdiden düşünmeli ve kendisini yaratan Rabbimizin hak olan yolunu seçmelidir..


Selam ve dua ile..
 

buket58

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Haz 2009
Mesajlar
1,331
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
inkar etsek neye yarar allah(cc) herşeyi bildikten sonra ...............mümine doru konuşmak yaraşır
 
H

hado77

selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü
şedit bir çekişle canı çekmek, pamuğu dikene dolayıp parça parça olana kadar yün eğirir gibi eğirmek. azap melekleri ve özel hz. azrail(AS) ın can alırken gösterdiği şiddet. azap meleklerinin şekli ve kişinin azaba müstehak olan hali ve bu kişinin asaleti ile can yakıcı azaba müstehak olma. kişi işlediği amelleri ile dünyada zahiri cehennemlere girer, sigara alkol sair uyuşturucu maddeleri kullanır ve bu maddeler ile zehirlenen vücudu yıllar içinde içinden çıkılmayacak hastalıklara düçar olur. çok yemek yemekte bunlardan biridir. azap melekleri de olsa rahmet melekleri de olsa yaptıkları kullara amellerini göstermek olması bakımından, kişi zaten yanlış amelinin ezasını çeker. hal o hal olur ki kişinin son anları sıkıntılı ve ağır geçer. en güzeli doğru yaşamak ve sonun zahiren iyi olması.
kişi enfüsi olarak zaten o gayyalarda bulunma hali mevcut olmakla daima kontrol ve tedavi amaçlı bir takım cerrahi ameliyelere tabi olur. ruh bunalımları tatminsizlik, birer duygu olmakla hep sonradan yaratılan şeylerdir. zor kullanmak veya dıştan müdahale hallerinden ALLAH(cc) bizleri korusun. bu yüzden azap melekleri zaten genelde yoldaşımız olmak bakımından hayatımızın pek ayrılmayanlarıdır desek yanılmış olmayız. doğumla gelen hastalıklar müstesna olmakla bir çok hastalık hali sonradan kapılır. meleklerin öne veya arkaya vurması haram mala işaret etmesi bakımından manidardır. haram mal bir çok hayasızlığın başıdır. bir çok manevi ve maddi sapkınlığa yol açabilir. kişinin fazla yemesi de harama yatkınlığı artırıyor bilginize sunarım. doğru yaşadım sanırken bir de haram olmasa da düşmüş gibi oluyorsunuz, dikkat etmenizi tavsiye ederim. o meleklerin can alışlarındaki ameliye ALLAH(cc) ilmiyle kişiye özel bir durum,. ama iyi yaşayan iyi ölür gerçeği o azap için gelenleri rahmetli bir arkadaşa çevirecektir inşaallah. her kul gibi kelamullahta beyan üzere melekler de kulların amellerini yani ruhlarını yükseltir. iyi ameller illiyine giderken kötü ameller siccine düşer ve kul gün içinde inhiraflar yaşar birden çok hal alır. kişiyi tanıyamazsınız, bir öyle bir böyle olur. bu şundandır. gün içinde kulun amelleri ALLAH(cc) arz-ı endam eder, ve au ameller bir kitapta yazılır. yazılırken kulun itiraz etmemesi için kula ait birtakım emarelerde bu yazıya katılır ki ileride kul bu ameliyeye itiraz etmesin. kişisel imza diyebileceğimiz bu durum da kul amelin doğrultulması için yaptığını tersten yapma yani ters yüz edilen dünyada yeniden yaşamaya zorunlu bırakılabilir. kul yaptığı ve imzası olan amelleri tanır. kişinin mizacı ile karakteri ile hem dem edilmişlik budur. kul sevilme ve nefret hallerini anlar algılar, kendi hali ona yabancı edilmez tanır tanımaz arasında olduğu halleri gün ve ömür içinde tebdil edilir kişi böylece tartılıp düzeltilen amelleri ile yaratılış merhalelerinden geçer. hiç iyiylik işlemeyen kul, yaratılışın ilk merhalesinde kalma durumu olabilir, ALLAH(cc) açık rahmetini o kullarda görebilirsiniz. genelde ne söylenirse itirazsız yaparlar. o yüzden rahmet peygamberinin rahmeti olmak ümmetine farz olmakla o kimselere hakkı anlatmak nispeten daha kolaydır. onlar ayrı gayrı yaşadığından kolayca haklısınız ama ile başlayan cümleler kursa da aslında korumasız bir bedene sirayet söz konusudur ve çok dikkatli olarak estağfirullahlarla selavatlarla o kişilerin gönül kapıları açılmalı ve rahmet talebinde bulunulmalıdır. bazen kağıttan ince hale gelebilirler ALLAH(cc) göstermesin madden ve manen hemen kırılıp ümitsiz bir hal alabilirler.en sıkıntılı kimse hak adına bir şeyler bilenlerde yaşanır, bu da tecrübeyle sabittir. azap melekleri hal lisanı olur ve insanın karşısına bir surette çıkar aslolan ALLAH(cc) tanımak ve anlamak ise onların geliş ve yaratılış nedenlerini anlamak ve bu yolları kapatmak gerekir. en kısa yolu derhal bir günah göründüğü anda estağfirullah demek ve o kanala bir azabın gelmesine mani olmak. kişiyi güzel sözle uyarmak ve dinin rükünlerini anlatma çabasında olmak. bazen sırf o mekanda bulunmak bile sorumluluğu yani azaptan bir payla paylanmayıa neden olabiliyor. o yüzden derhal tevbe ve mekanda ALLAH(cc) lafzını okumak, böylece gadab-ı ilahiyi azaltmak ben burdayım ya rab demek. yoksa mekanı melekler sarar o günahı kapatmak için. ve onalrın sert şedit yüzleri veya anlayışları olabilir.ALLAH(cc) bizlerden razı olsun.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt