Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İnanan Sarsılsada,Devrilmeyendir.. (1 Kullanıcı)

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
KIYAM

"Gevşeklik göstermeyin, tasalanmayın; Eğer iman ediyorsanız üstünsünüz." (Âl-i İmrân, 3/139)



Hâlihazırdaki tablo oldukça ürpertici; ancak iman, ümit ve Allah'a teveccüh sayesinde aşılmayacak gibi de değil. Eğer insan, güneşe doğru yürür veya uçarsa, gölgesini arkasına almış olur; sırtını güneşe dönerse bu defa da gölgesinin arkasında kalmış olur. Bu itibarla gözlerimiz hep sonsuz ışık kaynağında olmalıdır.






Evet her şey, Âkif'çe ifadesiyle: Allah'a dayanıp, sa'ye sarılıp, hikmete râm olmaktan geçmektedir. Ülkede iç içe kriz yaşandığı bir gerçek; ancak, sebepleri bilinip, iman, ümit ve azimle karşı çıkıldığında, bu kabil krizler hemen her zaman aşılmış; aksine problemler vehim ve hayallerle köpürtülüp ya da onlar üzerinde politika yapıldığında şişmiş, büyümüş, olduğunun üstünde bir görünüme ulaşmış ve psikolojik tahribatıyla içinden çıkılmaz hâle gelmiştir.









Günümüzde, târihî tekerrürler devr-i dâimlerinden biriyle daha karşı karşıya bulunuyoruz; her tarafta üst üste felâketler, her yerde toplumu sarsan musibetler; depremler, seller, yangınlar, trafik faciaları ve bilmem daha ne belâlar.! Sonra değişik türden zulümler, istibdatlar, komplolar, cinayetler, vicdanlara baskılar.. ve onca mazlumiyetlere, mağduriyetlere rağmen "belâ-yı dertten" âh etmeyen iradesizler, sessizler..






buna karşılık insanlara zulüm ve gadirde bulunan, zulmederken de ağlayıp-sızlayıp mazlumu haksız göstermeye çalışan şarlatan zalimler değişik sâiklerden ötürü her zaman öfkeyle oturup-kalkan muvazenesiz yığınlar; onları her an biraz daha şiddete, hiddete iten farklı çevreler: Mütegallipler , vurdumduymazlar, idare bilmezler ve tahrikçiler..



aldatmayı akıllılık, hırsızlığı mârifet sayan hortumcular; hortumculardan pay alan fırsatçılar teşriî masûniyete sığınan haram hor ahlâk zedeler tekvînî masûniyet (!) gücünü "Hak kuvvettedir." deyip sonuna kadar kullanan Yezid ve Şimirzâdeler .. rüşvetçiler, irtikapçılar, ihtilâsçılar , silah kaçakçıları, uyuşturucu şebekeleri ve uyuşturucular ve daha adı konmamış ne mel'ûn organizasyonlar..!













Evet, bugün hemen her bucakta ürperten bir hazân ve her yerde insanî değerler ayaklar altında; ne insana saygı var ne de evrensel değerlere. Üç-beş tane saygılı gibi davranan bulunsa da, onlar da gösterdikleri saygıya ücret peşinde. Kitleler, her kesimiyle hemen her yerde yığın telâkki edilmekte; yığınların hâli ise en acı şekliyle gelip yüreklere oturmakta. İş-aş-ekmek vaadi seçim zamanlarında sıkça duyulan sözlerden. Bugüne kadar onunla da yüz yüze görüşüp tanışma imkânı olmadığından şimdilerde o türlü vaadlere de kimse itibar etmiyor. Her yerde ilim Allah'a emanet!.







Mârifet Kafdağı'nın arkasında sanat ideolojilere kavaslık yapıyor.. pek çoğu itibarıyla ilim yuvaları taklide teslim.. hakikat aşkı, ilim tutkusu, araştırma şevki iltifat görmeyen gayretler.. iltifat görmeyen bir kısım gayretler de ihtimal birer hobiden ibaret bugünümüzü-yarınımızı emanet edeceğimiz hayatî müesseselerde hayattan eser yok..





propagandalara bakınca, dünyalara yetecek kadar bir güce sahip gibiyiz; oysaki realiteler bir kasabaya bile yetmediğimizi haykırıyor. Ahlâkî değerler, sorumluluk duygusu, hak düşüncesi, adalet mülâhazası açısından dünya standartlarının çok çok altında olduğumuz apaçık:









Çoğumuz itibarıyla ne ar, ne hayâ, ne hakka saygı ne de düşünceye hürmetimiz var Allah korkusu, fazilet hissi çoktan unutulmuş kuldan utanma ise şimdilerde o can sıkan duygudan da (!) kurtulma peşindeyiz bir yığın kalpsizler, ruhsuzlar hâline geldiğimiz yüzlerimizden okunuyor; çoğumuzda ne merhamet ve şefkat hissi ne de hürmet duygusu kaldı. Dini, diyaneti eski-püskü-partal bir müessese kabul edenlerin sayısı hiç de az değil.. her yerde dinî duygular harap, dindarlık makhur; her tarafta lâubâlîlik ve ahlâkî çöküntü; her yanda iç içe hıyanet ve her bucakta âh u efgan.. insanî duygular açısından erozyona uğramış ruhlarda hissizlik, hareketsizlik veya "Âlemi ben mi kurtaracağım?" mazeretleri müteessir gönüller heyecanlarının esiri ve muvazenesiz "Gün bugündür, dem bu demdir." diyenlerin sayısı belli değil..







hayatını köşe dönmeye veya köşe kapmaya bağlamışların adedini Allah bilir. Bütün bunlara karşılık azıcık duyan ve düşünen kafalar ise, kaba kuvvetin balyozları altında inim inim.. millete hizmet edenlerin kaderi ezilmek ve samimiyetle çarpan sinelere karşı her köşe başında ayrı bir şeytanî tuzak..


şimdilik sessiz duranlara bir şey diyen yok.. yarın, öbür gün ne olacak, onu da bekleyip göreceğiz…






Hemen her fırsatta iman, İslâm ve insanî değerlerin karşısına çıkan marjinal fakat çığırtkan bir kesim var ki dine, imana düşman oldukları kadar hür düşünceye, gerçek demokrasiye, insan haklarına karşı da fevkalâde saygısızlar. Bunlar, kendilerine ters gelen her düşünce, her görüşe karşı hemen savaş ilân etmekte; farklı görüş taşıyan hemen herkesi karalamakta; haysiyetleriyle, şerefleriyle oynamakta, hatta baş edemedikleri düşünceleri kontrgerillâlarla ortadan kaldırarak muhalif her sesi kesmekteler.






Hele bunların içinde öyle tipler var ki ne fikir namusu tanırlar ne de ruh iffeti. Bugün doğru dediklerine yarın rahatlıkla yalan diyebilir; bugün alkışlayıp göklere çıkardıklarını yarın yerin dibine batırabilirler. İki yüzlü bu fıtrat garibelerinin hiç değişmeyen bir yanları varsa o da, her zaman yüzüp gezmeleri ve her zaman yılan gibi zehirlemekten lezzet almalarıdır. Hele bazılarında bir küfür yobazlığı var ki hiç sorma!. Ne Allah bilir ne de Peygamber tanırlar..






bunlar basiretleri açısından kördürler görmezler, kulakları sağırdır işitmezler . Ne ruhla münasebetleri vardır, ne de beyinle ciddî bir alâkaları, ne Allah'a karşı saygı taşırlar, ne de Peygamber hürmeti bilirler.. çoğu öyle mük'ap cahildir ki; bilmezler, bilmediklerini de bilmezler, ama kendilerini bilir sanırlar.



Hâsılı, bugün, olmamasını arzu ettiğimiz ne kadar menfilik varsa, her yerde diz boyu, hatta ondan da öte; yıllardan beri milletçe beklediğimiz şeylere gelince onlardan da hiç mi hiç haber yok.






Manzara bu olunca, ümitten, azimden söz etmek de oldukça zor; ama biz milletçe bu zoru aşma mecburiyetindeyiz. Bugün başımıza gelenler, gelecekte de katlanarak karşımıza çıkabilir.. ülke bir baştan bir başa mezaristan hâlini alabilir.. milletin azmi, ümidi tıpkı bir kefen gibi onun başına geçirilebilir.. ırmaklar Revan Nehri'ne, çöller Kerbelâ'ya, düşmanlar Şimir'e, aylar Muharrem'e dönüşebilir.. kundaklamayı kundaklamalar takip edebilir.. dev yangınlar olabilir, yangınlar evlerimizin-barklarımızın yanında, beklentilerimizi, plânlarımızı da kül edebilir..








dost-düşman herkes bizi yalnız bırakabilir; yalnız bırakmaktan da öte hiç ummadığımız kimselerce arkadan hançerlenebiliriz. Evet, işte düşmanların böyle esirip köpürdüğü, dostların vefasızlık gösterip bizi bütün bütün terk ettiği durumlarda dahi kat'iyen teslim olmamalı, eğilmemeli; iman ve ümitlerimize dayanarak dimdik ayakta durmalı ve bir küheylan gibi hız kesmeden çatlayıncaya kadar koşmasını bilmeliyiz. Hatta hâlihazırdaki fecâyi ve fezâyi şimdikinin kat katına ulaşsa..











etrafımız âh u efgan ile inlese.. çevremizdeki çığlıklar gidip tâ asumana dayansa.. yaşanan ızdıraplar magmalar gibi köpürüp yüreklere vursa ve bütün bir millet çaresizlikle kıvranıp dursa.. düşünen başlar üzerinde kılıçlar kavisler çizse, beyinler balyozlarla ezilse.. dört bir yanda sadece zalimlerin "hay-huy"u duyulsa.. en canlı, en temiz vicdanları simsiyah bir yeis sarsa.. hanlar devrilip hânümanlar yerle bir olsa..








ay batsa, güneş sönse, nazarlarla beraber gönüller de karanlığa gömülse.. kuvvet gemi azıya alsa, hak kaba kuvvetin paletleri altında kalıp ezilse.. her yerde dişli dişini gösterip gezse, zayıf dilini tutup sessizlik murâkabesine dalsa..





bütün mukavemetsiz ruhlar bir bir yıkılsa ve kalbzedeler üst üste devrilse… Her şeye ragmen biz duruşumuzu, tavrimizi degiştirmeden konumumuzun hakkini vermeli, yerimizde durmali , herkesin başvuracagi bir güç, bir ümit kaynagi olmali ve sönmeye yüz tutan bütün meş'aleleri yeniden tutuşturmaya çalişmaliyiz. Allah'a inancimiz tam ise, ümit, azim, kararlilik şiarimiz olmali; millete hizmet de vazifemiz.
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
" O kadar Hakk'a saygi duymali ve o denli hayatimizi başkalarinin mutlulugu içinde görmeliyiz ki, yemeyip yedirdigimizi, giymeyip giydirdigimizi ve kendimize ragmen yaşadigimizi görenler, emanette emin bir kisim kimselerle karşilaşmanin mutlulugunu yaşasinlar. Biz o denli nezih yaşamaliyiz ki; haramlar, gayrimeşrular degil hayatimizi, rüyalarimizin ufkunu bile kirletmemeli.. aslinda böyle bir kirlenme, kim bilir belki de hiç beklenmedik şekilde ne irtifa kayiplarina sebebiyet veriyordur..!



Konumunun hakkini veremeyip bulundugu noktadan kayanlarin iflâh oldugu hiç görülmemiştir. Kaldi ki biz, degil bir kisim dünyevî mülâhazalar, yaşama sevdasini ya da menfaat ve çikar düşüncesini dahi intihar sayma konumundayiz. Dahasi biz Cennet'i bile kullugumuza gaye yapmaktan kaçinmali ve bütün gönlümüzü Hak rizasinin engin vâridâtina baglayarak şahsî isteklerimize karşi kat'î bir tavir alma durumundayiz.




Hiçbir zaman almayi düşünmeden hep vermeli , geriye dönecegini beklemeden de sürekli ihsanda bulunmaliyiz.. ve "Cânân" deyip sefere azmettigimiz bu kutlular yolunda hiç ama hiç mi hiç "can" sevdasina düşmemeliyiz. Dünden bugüne bu kutlular yoluna baş koyanlar dört bir yanda düşmanlik duygularinin körüklendigi, dost gönüllerin bile vefasizlik edip hasimlari sevindirdigi, varligini kine, nefrete baglamiş ruhlarin diş gicirdatip hiddetle üzerlerine geldikleri durumlarda bile ne yeis, ne sarsinti, ne öfke ne de düşmanca duygularla onlara karşilik vermeyi düşünmemiş; kötülükleri hep iyilikle savmiş ; fena muameleleri hüsnühâl, yumuşak beyan ve farkli ihsanlarla rehabilite ederek, âdeta bütün kirilmalari ve tahribati tamire çevirmiş ve yikma düşüncelerine yapma hamleleriyle mukabelede bulunmuşlardir.






Bu itibarla da -maâzallah- bir gün ülkede her şey alt-üst olsa, yiginlar gidip karanliklara gömülse, yollar harap olup köprüler yikilsa; bu insanlar paniklemeyi inanç ve iradelerine karşi saygisizlik sayarak yeis ve durgunluk içinde ölüm görüntüleri sergilemektense, başkalarinin yaşama hislerini harekete geçirmek için uçma gayretlerinde bulunacak ve her hâlleriyle, yürüyebilene yollarin açik oldugunu haykiracaklardir. Ben inaniyorum ki, bu azim kahramanlarina, bugün olmasa da yarin mutlaka bir inayet eli uzanacak.. yollarini kesen tipi-boran dinecek.. kar-buz eriyip gidecek ve çevrelerindeki birkaç asirlik o kupkuru çöller cennetlere dönecek ve mutlaka talih onlara da gülecektir.





Yeis, yol kesen bir gulyabani , acz ve çaresizlik düşüncesi ise ruhu öldüren birer hastaliktir. Şanli geçmişimizde yol alanlar, hep imanla, ümitle yol almişlardir. Kendini acz ve ümitsizlige salanlar da yollarda kalmişlardir. Hissizler, hareketsizler yol alamazlar.. uyuyanlar hedefe ulaşamazlar.. hele azmini , iradesini yitirenler asla uzun zaman ayakta kalamazlar. Şimdi eger, yarinlarimizi düşünüyor ve dipdiri gelecege varmayi düşlüyorsak, yollarin yürünerek alinabilecegini ve zirvelere azim, irade ve plânlarla ulaşilabilecegini asla hatirdan çikarmamaliyiz.







Ulaşilmaz gibi görünen zirveler şimdiye kadar defaatle aşildi; defaatle yüksek tepeler azmin, iradenin ayaklarina yüz sürdü ve onlarda ulaşilmaz şahikalara ulaşma azmini coşturdu. Aslinda hangi devirde olursa olsun yürüdügü yolun, yöneldigi gayenin ve dayanip bel bagladigi kuvvetin farkinda olanlar bu şuur ve kendi iç dinamikleri sayesinde tekrar tekrar o zirveleri aşmiş ve o şahikalara ulaşmişlardir. Arz onlarin ayaklarinin altinda küçüldükçe küçülmüş, gökler onlarin irfanlarina sine açmiş, mesafeler onlarin gayretlerine selâm durmuş ve karşilarina çikan engeller de onlari hedefe taşiyan birer köprü hâline gelmiştir..







evet bu babayigitler karşisinda karanliklar her zaman bozgun yaşamiş , musibetler rahmete inkilâp etmiş, sikintilar kurtuluş yolu olmuş, tazyikler de birer terakki rampasi... Işte böyle birinin bugününü bütün bütün yiksalar, o yönelir yarinlara ve yoluna o kulvarda devam eder; yarinlarini da yok etseler atini mahmuzlar ve öbür günlere koşar. Baş edemezler böyle biriyle ve edememeliler de. Zira o imani, azmi, ümidi sayesinde, bozgunlar yaşadigi ya da yikildigi durumlarda bile hep bir başka muvaffakiyet ve zaferin projeleriyle serinlemiştir. Ve yine böyle biri, önünde kinlerin, nefretlerin kudurup durdugu, ufkunu üst üste karanliklarin sardigi anlarda bile asla ümitsizlige düşmemiş ve panige kapilmamiştir .







Zira o, ne sadece dün, ne bugün ne de yarindir. O bütün bu zamanlarin hepsine sözünü geçirme konumunda bir "sahibu'l-vakt" ve bir "ibnü'z-zaman"dir.1 Bilir yaşadigi zamanin dilini, bildigi gibi dinin ruhunu, Kitab'inin esrarini. Görüldügü ve hissedildigi her yerde hatirlatir Saadet Çagi'nin insanlarini. O, duygulari, düşünceleri, iffeti, ismeti, vefasi, sadakati ve egilip bükülme bilmeyen saglam karakteriyle âdeta granitten bir âbide gibidir; çevresinde her şey üst üste devrilse alimallah tirnak kadar bir parçasi dahi kopup düşmez.




Öyle ümit ediyoruz ki; işte bu saglam karakter sayesinde, bugün olmasa da yarin mutlaka, hicranla yanan sinelerin hicrani dinecek, asirlardan beri iki büklüm yaşayanlar bellerini dogrultarak var olduklarini haykiracak, zulmetlere yenik ruhlar dirilip çevrelerini saran karanliklari kovacak ve herkes olaganüstü bir gayret ve performansla kendi ruh ve mânâ köklerinin kilavuzlugunda bütün engelleri aşarak, özüyle bütünleşip talihinin zirvesine ulaşacaktir. Millet Ruhu Bir yigit vardi gömdüler şu karşi bayira...






Arkadan kefenini, gömlegini soydular. “Aman kalkar!” deyip üstüne taşlar koydular, Bir yigit vardi; gömdüler şu karşi bayira. Yigidim, hele anlativer olup biteni! Sen dertli, vatan dertli, oturup aglayalim... Aglayip da sînelerimizi daglayalim, Yigidim, hele anlativer olup biteni. Ses ver yigidim, yoksa beni duymuyor musun! Yillar var ki hep hayâlinle oynaşiyorum, Kalkip gelecegin ümîdiyle yaşiyorum... Ses ver yigidim, yoksa beni duymuyor musun?! Sirtimda ârdan bir gömlek, yillarin vebâli, Ümitle işildayan gönlüm, seni bekliyor; Kâh göklerde uçup, kâh yerlerde emekliyor.





Sirtimda ardan bir gömlek, yillarin vebâli. Her tarafta harâb eller, baykuşlara bayram, Köprüler birbir yikilmiş ve yollar yolcusuz, Gelip ugrayani kalmamiş çeşmeler, susuz.. Her tarafta harâb eller, baykuşlara bayram. Irâdelerde çatirti, ruhlarda müthiş şok, Târihi yagmaladi bir düzine tâlihsiz; Degerler altüst oldu, mukaddesât sâhibsiz, Irâdelerde çatirdi, ruhlarda müthiş şok. Tipki rüyâlarda oldugu gibi diril, gel! Beyaz atinin üzerinde bir sabah erken; Gözlerim kapali rûhumda seni süzerken Tıpkı rüyâlarda olduğu gibi diril, gel! Devlet-i Ebed Müddet Battı diyorlar, ama bir gün yine doğacak, Er-geç ışık gelip karanlıkları boğacak..





Saracak nûr üstüne nûr arzı dörtbir yandan, Kurtulacak insanlık şu binbir hafakandan; Göz yaşından rahmet bulutları çelik-çavak, Her yana inci inci damlalar yağdıracak. Bütün ölüler dirilip çıkacak mezardan, Ellerinde bir demet gül bu yeni bahardan.. Sonra bir bir ölüm çukurlarını geçecek, Varıp Hızır’la o sırlı halvete erecek; Dudaklarında pırıl pırıl kâseler nurdan, İçecekler "âb-ı hayat" fışkıran pınardan.





Îmânı, aşkı, ümidiyle tam şahlanarak, Ve bendine sığmayan sel gibi çağlayarak, Bir yep yeni dirilişe doğru bütün millet.. Dillerde kudsî türkü "Devlet-i ebed müddet" Kasvet dolu son bir devreyi daha aşacak Ruhların beklediği zirveye ulaşacak...






Hiç durma yürü gönlünde nûr, dilde hikmet Yolun sonuna az kaldı; hele biraz gayret!. Kıvran daha bir süre düşünce azâbıyla! Ve rûhunda duyduklarının ızdırâbıyla, Yüksel Sonsuz’a doğru ve milleti de yükselt! Yükselt ki, biraz ilerde tarih-i şehâmet...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
~*~

Selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü değerli Resul Abimiz.
Allah c.c razı olsun, güzel ve tesirli bir paylaşımdı.. Mü'min için bir yol haritası ve pusula görevinde bir makale.. Rahman c.c, birçok ayetinde ''Yalnızca 'iman ettim' demekle bırakılıvereceklerini mi sandılar?'' buyuruyor.. Dünyada iken rıza-i ilahi ve cennetle müşerref olmayı bekleyen bizlerin, zahmet çekmeden birtakım şeylere ulaşabileceğini düşünmesi Allah c.c'nin sünnetine de terstir.. Suyu getirenle, testiyi kıranı kul bile bir tutmazken, yüce adalet sahibi olan Rabbimizin de sınamadan, ağır imtihanlardan geçirmeden kuluna ödül vereceği düşünülemez.. Dünya hayatının bir gereği olarak kul, dikenli yollarla, çelmelerle, yokuşlarla ve kendisini yolundan caydırmaya azmetmiş her türlü barikatla karşılaşacaktır.. İnsan olması hasebiyle bunlardan zaman zaman etkilenecek ve yılgınlığa dahi düşecektir..Bu bir sarsılmadır.. Önemli olan o sarsılma sürecinin ne kadar zamanda atlatılacağıdır. Sarsılışlara rağmen yıkılmadan, pes etmeden devam edebilmesidir müminin şiarı..Allah c.c bizleri hak yolunda sebat ve azimle ilerleyenlerden eylesin inşallah.. Karşılaştığımız her zorluğun, bir imtihan olduğunu unutmamak duası ile.. İman varsa imtihan da var..

Rabbimize emanet olunuz..Selam ve dua ile.

~*~
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
~*~




Selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü değerli Resul Abimiz.
Allah c.c razı olsun, güzel ve tesirli bir paylaşımdı.. Mü'min için bir yol haritası ve pusula görevinde bir makale.. Rahman c.c, birçok ayetinde ''Yalnızca 'iman ettim' demekle bırakılıvereceklerini mi sandılar?'' buyuruyor.. Dünyada iken rıza-i ilahi ve cennetle müşerref olmayı bekleyen bizlerin, zahmet çekmeden birtakım şeylere ulaşabileceğini düşünmesi Allah c.c'nin sünnetine de terstir.. Suyu getirenle, testiyi kıranı kul bile bir tutmazken, yüce adalet sahibi olan Rabbimizin de sınamadan, ağır imtihanlardan geçirmeden kuluna ödül vereceği düşünülemez.. Dünya hayatının bir gereği olarak kul, dikenli yollarla, çelmelerle, yokuşlarla ve kendisini yolundan caydırmaya azmetmiş her türlü barikatla karşılaşacaktır.. İnsan olması hasebiyle bunlardan zaman zaman etkilenecek ve yılgınlığa dahi düşecektir..Bu bir sarsılmadır.. Önemli olan o sarsılma sürecinin ne kadar zamanda atlatılacağıdır. Sarsılışlara rağmen yıkılmadan, pes etmeden devam edebilmesidir müminin şiarı..Allah c.c bizleri hak yolunda sebat ve azimle ilerleyenlerden eylesin inşallah.. Karşılaştığımız her zorluğun, bir imtihan olduğunu unutmamak duası ile.. İman varsa imtihan da var..

Rabbimize emanet olunuz..Selam ve dua ile.

~*~





Aleyküm Selam Mücahide Kardeşim

Amin Ecmain Cümlemizden İnşaallah.
Senin'de belirttiğin gibi, Cenneti Kazanabilmenin Bir Bedeli Var.
Hiç bir şey gayesiz yaratılmamıştır.
Allah Cümlemizi yaratılış fıtr'i gayesine uygun yaşayabilen Kullarından eylesin (amin)
Kalıcı Katkı ve yorumlarından dolayı Teşekkür ederim.

Allah'a emanet olunuz
Selam ve dua ile...
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
B)''ANLATAMADIK KİMSEYE ; BİZE EYYÜBUN SABRI DÜŞTÜ ''B)
msn20ifadeleri2016xm9.gif


Allah'a Emanet Olunuz
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ankara
selamun aleykum.
Rabbimiz razı olsun.
yılgınlık gösterenlerden olmama ümid ve duasıyla...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Allahcc yar ve yardımcın olsun GÖNÜLDAŞ...
 

berat05

Yönetici
Katılım
26 Eki 2007
Mesajlar
7,767
Tepki puanı
1,044
Puanları
163
Yaş
49
Konum
Gönlün olduğu yerde
esselamün aleyküm

esselamün aleyküm

Değerli Abimiz

Allah c.c. razı olsun...
Kıymetli ve içerikleri düşündürücü yazılardan biriydi..

Paylaşımlarınızın devamı ümidi ve duası ile
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt