Bir mü’min, "Kur’an’a, Peygamber’e inandım" demek suretiyle İslam akaidini kabul ediyor. Bu da imanın altı şartını yerine getirmekle ancak mümkün olabiliyor...
Bir insanın Müslüman olabilmesi için İslam’ın altı şartını mutlak surette kabulü zaruridir. Bunlar nelerdir? Allah’ın birliğine, eşi ve benzeri olmadığına inanmaktır. Biz icmalî olarak, Cenab–ı Hakk’ın birliğine iman edip, O’nun sıfat–ı bari sahibi olduğunu kabul ederiz.
Bir Rabbin Allah olabilmesi için Kur’an’ın, bizzat Cenab–ı Hakk’ın vasfettiği ilahlık sıfatlarına malik olması lazımdır. Sen öyle bir Allah tarif edersin ki bu Allah –haşa– doğar, sonu olur. Bu itikattaki Rab, Allah olmaz. Yine sen "Allah" der, O’nun doğduğunu veya doğurduğunu söylersen şirk koşmuş olursun. Burada ifade etmeye çalıştığım husus, Kur’an’ın, İslam’ın, özellikle Hz. Muhammed’in (sav) beyanı veçhile iman esaslarını kabul etmek her Müslüman’ın üzerine farz–ı ayindir. Bir Müslüman, Allah’ın meleklerine de, Kur’an nasıl tarif etmişse öyle inanacaktır.
Bir kişinin Müslüman olabilmesi için 104 kitabın tamamına iman etmesi de şarttır. Bunların 100 tanesi suhuf/sahifeler şeklinde, dört tanesi de kitaptır. Peygamber Efendimiz’e gelen Kur’an’ı kabul etmeyen insana sen "Müslüman" diyemezsin. Bunu deme hakkını hiç kimse kimseye veremez. Çünkü imanın ölçüsünü koyan ne sensin ne de benim. Bazıları zannediyorlar ki, bu ölçüyü mezhep imamları koymuştur. İmanda ölçü, Allah’ın ve Resulü’nün dediğidir. Burada ne bir mezhep imamı, ne bir ulema ölçü koymamıştır. Konulan ölçüler Allah’a aittir, peygamberine aittir. Kur’an’ın değil tamamını, bir ayetini inkar etmek bile küfre mucip bir harekettir. Zira Cenab–ı Hak, "Onlar ki ayetlerimizden bazılarını kabul, bazılarını reddederler. Onlar kafirlerin ta kendisidir" (Nahl, 15/90–93 buyuruyor.
Başka? Bütün peygamberlere inanacagız. Özellikle son peygamber Hz. Muhammed’i (sav) tasdik edecek, O’nu kabul edecek ve O’nun yolundan gideceğiz. "Kabul ettim" diyorsun; ama Peygamberle ne ilgin, ne alakan var. Peygamber Efendimiz’in getirdiğini her mümin yaşamakla mükelleftir.
Bir insanın Müslüman olabilmesi için İslam’ın altı şartını mutlak surette kabulü zaruridir. Bunlar nelerdir? Allah’ın birliğine, eşi ve benzeri olmadığına inanmaktır. Biz icmalî olarak, Cenab–ı Hakk’ın birliğine iman edip, O’nun sıfat–ı bari sahibi olduğunu kabul ederiz.
Bir Rabbin Allah olabilmesi için Kur’an’ın, bizzat Cenab–ı Hakk’ın vasfettiği ilahlık sıfatlarına malik olması lazımdır. Sen öyle bir Allah tarif edersin ki bu Allah –haşa– doğar, sonu olur. Bu itikattaki Rab, Allah olmaz. Yine sen "Allah" der, O’nun doğduğunu veya doğurduğunu söylersen şirk koşmuş olursun. Burada ifade etmeye çalıştığım husus, Kur’an’ın, İslam’ın, özellikle Hz. Muhammed’in (sav) beyanı veçhile iman esaslarını kabul etmek her Müslüman’ın üzerine farz–ı ayindir. Bir Müslüman, Allah’ın meleklerine de, Kur’an nasıl tarif etmişse öyle inanacaktır.
Bir kişinin Müslüman olabilmesi için 104 kitabın tamamına iman etmesi de şarttır. Bunların 100 tanesi suhuf/sahifeler şeklinde, dört tanesi de kitaptır. Peygamber Efendimiz’e gelen Kur’an’ı kabul etmeyen insana sen "Müslüman" diyemezsin. Bunu deme hakkını hiç kimse kimseye veremez. Çünkü imanın ölçüsünü koyan ne sensin ne de benim. Bazıları zannediyorlar ki, bu ölçüyü mezhep imamları koymuştur. İmanda ölçü, Allah’ın ve Resulü’nün dediğidir. Burada ne bir mezhep imamı, ne bir ulema ölçü koymamıştır. Konulan ölçüler Allah’a aittir, peygamberine aittir. Kur’an’ın değil tamamını, bir ayetini inkar etmek bile küfre mucip bir harekettir. Zira Cenab–ı Hak, "Onlar ki ayetlerimizden bazılarını kabul, bazılarını reddederler. Onlar kafirlerin ta kendisidir" (Nahl, 15/90–93 buyuruyor.
Başka? Bütün peygamberlere inanacagız. Özellikle son peygamber Hz. Muhammed’i (sav) tasdik edecek, O’nu kabul edecek ve O’nun yolundan gideceğiz. "Kabul ettim" diyorsun; ama Peygamberle ne ilgin, ne alakan var. Peygamber Efendimiz’in getirdiğini her mümin yaşamakla mükelleftir.