nakşibendi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 12 Mar 2006
- Mesajlar
- 1,946
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Ey muhterem kardeşim, eğer İman'dan bahsedilecek ise ; muhakkak ki, insanların çoğu ya da hepsi, kendilerinin iman üzerinde olduklarını iddia etmektedirler:
"Sen ne kadar şiddetle arzulasan da, insanların çoğu iman edecek değildir." (Yusuf, 103)
Mü'minlerin çoğunda ancak toplu bir iman bulunur. Tafsilatlı olarak iman, ümmetin havassının (özel kimselerinin) ve Peygamber'e özellikle bağlı ve özgün kimselerin imanıdır. Aynı şekilde bu kişi, imanın apaçık taraftarıdır.
İnsanların çoğunda iman denildiğinde; sadece mevcudatın sahibi olanı ikrar etmeyi anlamaktadır. O'nun tek olduğunu, yeryüzünü, gökyüzünü ve ikisi arasında olanları yaratan olduğunu söylemektedirler. Buna ek olarak, Kureyş'in ve diğer kulların kimisinin putlarını da inkâr etmezler.
İnsanlardan başkalarına gelirsek, onlara göre de iman, sadece şehadet kelimesini getirmekten ibarettir; isterse bununla beraber amel işlesin ya da işlemesin, isterse kalbin tasdikine uysun, isterse uymasın.
Başkalarına göre de iman; mücerred olarak kalbin tasdik etmesidir. Allah'ın (c.c.) yerleri ve göğü yaratan olduğunu, Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) O'nun kulu ve Resûl'ü olduğunu kalbin sadece tasdik etmesidir, dil bunu ikrar etmese de, bir amel işlemese de, hatta Allah'a ve Resûl'üne sövse ve büyük günahları işlese de, kendisi Allah'ın (c.c.) vahdaniyetine ve Resûl'ünün peygamberliğine inanmışsa mü'mindir.
Yine başkalarına göre iman; Rab Teâlâ'nın sıfatlarını inkâr etmekle olur. O'nun arşının üzerinde yüce olmasını, kelimeleriyle konuşmuş olmasını, kitaplarını, işitmesini, görmesini, dilemesini, kudretini, iradesini, sevmesini, buğzetmesini ve diğer kendisinin ve Resûl'ünün vasf ettiklerini inkâr etmekle...
İşte onlara göre iman; bu hakikatlerin hepsini inkâr etmek ve inkarcıların görüşlerinin gereksinimlerine ve birbirleriyle çekiştikleri ve kimisinin görüşüne diğerinin bile katılmadığı yalancıların fikirlerine uymaktan geçer. Kuşkusuz bunlar Ömer b. Hattab ve İmam Ahmed'in dedikleri şu kimseler gibidirler:
"Kur'an hakkında ihtilaf içindedirler, Kur'an'a muhalefet ederler ve onun ihtilaflı gördüğünü onlar ittifaklı sayarlar."
Yine başkalarına göre iman; Peygamberin (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdikleri kaydına göre değil de, isteklerine ve nefislerinin kendilerini sürüklediği şeylere göre Allah'a ibadet etmektir.
Yine başkalarına göre iman; sadece güzel ahlâk, güzel muamele, güler yüz, herkese güzel zan beslemek ve insanlarla ve yanlışlarıyla uğraşmamaktır.
Yine başkalarına göre iman; dünyadan ve yaşantıdan tamamen uzak olmak, kalbi dünyadan silmek ve dünyadan zahid olmaktır. Bunlar şayet bu tip bir insanı görseler hemen "Bu iman ehli kimselerin efendisidir" derler. Bu kimse ilim ve amel bakımdan hiçbir şey yapmış olmasa bile..!
Şüphesiz ki onlardan daha da ileri gidenler var ki, o da imanı sadece ilim olarak görür; ameli hesaba katmaz..!
Hülâsa...
İşte bu zikredilenlerin hepsi de imanın hakikatini bilmiyorlar. Ne imanı yerine getiriyorlar ve ne de iman onlara girmektedir. Bu kimseler farklı farklıdır. Onlardan kimisi, imana ters olanı iman sayar.
Kimisi imanda şart olan bir şeyi yerine getirmeden ve ona hiç aldırış etmeden onu iman sayar.
Kimisi de imanı yok ettiği ve nakzettiği hâlde iman için onların şart olduğunu söyler ve kimisi de imana ait herhangi bir yönü bulunmayan şeyleri iman için şart koşar.
İman; bunların hepsinin ötesinde olan bir şeydir şüphesiz.
"İman"; Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiklerini bilmenin, onu akide olarak tasdik etmenin, dil ile ikrar etmenin, severek ve huşuyla teslim olmanın, bâtınen ve zahiren amel etmenin ve imkâna göre davet ve sevk etmenin gerçek oluşumudur.
İmanın kemal bulması ise; Allah (c.c.) için sevip O'nun için buğzetmek, Allah için verip Allah için kısmaktır ve tek olan Allah'ı, kendi ilâhı ve mabudu olarak görmektir.
Allah'a (c.c.) ulaşılacak yol ise; Resûl'üne gerek zahiren ve gerekse bâtınen tâbi olmaktan, Allah ve Resûl'ünden başkasına iltifat etmekten kalbin gözünü sakındırmaktan geçer.
Başarı Allah'tan dır.
Her kim nefsiyle değil de Allah ile meşgul olursa, nefsinin rızkına karşı Allah ona yeter.
Kim de insanlarla değil de Allah ile meşgul olursa, insanların rızkına karşı ona Allah yeter.
Kim de Allah ile değil de nefsiyle meşgul olursa, o kimseyi kendi nefsine havale eder.
Her kim de Allah ile değil de insanlarla meşgul olursa, Allah o kimseyi insanlara havale eder.
Bir Önceki Konu : http://forum.islamiyet.gen.tr/nasihatler/94749-cahilin-sikayeti.html
Not: Ey Muhterem kardeşim; her mü 'min şu fâni dünyadan ayrıldıktan sonra amel defterinin hayırla devam etmesini arzu eder ve gerekli olan salih amelin içinde bulunur. İşte mü'min bu salih amelini genişletmeye, bu uhrevi hayrı insanlığın menfaati için yaymaya çalışır, gayret eder, kötülüklerin ve yanlışlıkların düzeltilmesiyle meşgul olur. Onun bu doğrultuda menfaati Allah Teâlâ 'nın rızası ve hoşnutluğudur.«Bir işden maksad ne ise, hüküm ona göredir.» Benim bu işten maksadım riza-i ilâhî ile Peygamber (S.A.V.) in şefaatidir.Paylaşımlarımızın bunlara vesile olmasını Allah-u Teâlâ 'dan niyaz eder, dualarımızın kabulünü umar, hayır Dua'larınızı bekleriz.
"Sen ne kadar şiddetle arzulasan da, insanların çoğu iman edecek değildir." (Yusuf, 103)
Mü'minlerin çoğunda ancak toplu bir iman bulunur. Tafsilatlı olarak iman, ümmetin havassının (özel kimselerinin) ve Peygamber'e özellikle bağlı ve özgün kimselerin imanıdır. Aynı şekilde bu kişi, imanın apaçık taraftarıdır.
İnsanların çoğunda iman denildiğinde; sadece mevcudatın sahibi olanı ikrar etmeyi anlamaktadır. O'nun tek olduğunu, yeryüzünü, gökyüzünü ve ikisi arasında olanları yaratan olduğunu söylemektedirler. Buna ek olarak, Kureyş'in ve diğer kulların kimisinin putlarını da inkâr etmezler.
İnsanlardan başkalarına gelirsek, onlara göre de iman, sadece şehadet kelimesini getirmekten ibarettir; isterse bununla beraber amel işlesin ya da işlemesin, isterse kalbin tasdikine uysun, isterse uymasın.
Başkalarına göre de iman; mücerred olarak kalbin tasdik etmesidir. Allah'ın (c.c.) yerleri ve göğü yaratan olduğunu, Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) O'nun kulu ve Resûl'ü olduğunu kalbin sadece tasdik etmesidir, dil bunu ikrar etmese de, bir amel işlemese de, hatta Allah'a ve Resûl'üne sövse ve büyük günahları işlese de, kendisi Allah'ın (c.c.) vahdaniyetine ve Resûl'ünün peygamberliğine inanmışsa mü'mindir.
Yine başkalarına göre iman; Rab Teâlâ'nın sıfatlarını inkâr etmekle olur. O'nun arşının üzerinde yüce olmasını, kelimeleriyle konuşmuş olmasını, kitaplarını, işitmesini, görmesini, dilemesini, kudretini, iradesini, sevmesini, buğzetmesini ve diğer kendisinin ve Resûl'ünün vasf ettiklerini inkâr etmekle...
İşte onlara göre iman; bu hakikatlerin hepsini inkâr etmek ve inkarcıların görüşlerinin gereksinimlerine ve birbirleriyle çekiştikleri ve kimisinin görüşüne diğerinin bile katılmadığı yalancıların fikirlerine uymaktan geçer. Kuşkusuz bunlar Ömer b. Hattab ve İmam Ahmed'in dedikleri şu kimseler gibidirler:
"Kur'an hakkında ihtilaf içindedirler, Kur'an'a muhalefet ederler ve onun ihtilaflı gördüğünü onlar ittifaklı sayarlar."
Yine başkalarına göre iman; Peygamberin (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdikleri kaydına göre değil de, isteklerine ve nefislerinin kendilerini sürüklediği şeylere göre Allah'a ibadet etmektir.
Yine başkalarına göre iman; sadece güzel ahlâk, güzel muamele, güler yüz, herkese güzel zan beslemek ve insanlarla ve yanlışlarıyla uğraşmamaktır.
Yine başkalarına göre iman; dünyadan ve yaşantıdan tamamen uzak olmak, kalbi dünyadan silmek ve dünyadan zahid olmaktır. Bunlar şayet bu tip bir insanı görseler hemen "Bu iman ehli kimselerin efendisidir" derler. Bu kimse ilim ve amel bakımdan hiçbir şey yapmış olmasa bile..!
Şüphesiz ki onlardan daha da ileri gidenler var ki, o da imanı sadece ilim olarak görür; ameli hesaba katmaz..!
Hülâsa...
İşte bu zikredilenlerin hepsi de imanın hakikatini bilmiyorlar. Ne imanı yerine getiriyorlar ve ne de iman onlara girmektedir. Bu kimseler farklı farklıdır. Onlardan kimisi, imana ters olanı iman sayar.
Kimisi imanda şart olan bir şeyi yerine getirmeden ve ona hiç aldırış etmeden onu iman sayar.
Kimisi de imanı yok ettiği ve nakzettiği hâlde iman için onların şart olduğunu söyler ve kimisi de imana ait herhangi bir yönü bulunmayan şeyleri iman için şart koşar.
İman; bunların hepsinin ötesinde olan bir şeydir şüphesiz.
"İman"; Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiklerini bilmenin, onu akide olarak tasdik etmenin, dil ile ikrar etmenin, severek ve huşuyla teslim olmanın, bâtınen ve zahiren amel etmenin ve imkâna göre davet ve sevk etmenin gerçek oluşumudur.
İmanın kemal bulması ise; Allah (c.c.) için sevip O'nun için buğzetmek, Allah için verip Allah için kısmaktır ve tek olan Allah'ı, kendi ilâhı ve mabudu olarak görmektir.
Allah'a (c.c.) ulaşılacak yol ise; Resûl'üne gerek zahiren ve gerekse bâtınen tâbi olmaktan, Allah ve Resûl'ünden başkasına iltifat etmekten kalbin gözünü sakındırmaktan geçer.
Başarı Allah'tan dır.
Her kim nefsiyle değil de Allah ile meşgul olursa, nefsinin rızkına karşı Allah ona yeter.
Kim de insanlarla değil de Allah ile meşgul olursa, insanların rızkına karşı ona Allah yeter.
Kim de Allah ile değil de nefsiyle meşgul olursa, o kimseyi kendi nefsine havale eder.
Her kim de Allah ile değil de insanlarla meşgul olursa, Allah o kimseyi insanlara havale eder.
Bir Önceki Konu : http://forum.islamiyet.gen.tr/nasihatler/94749-cahilin-sikayeti.html
Not: Ey Muhterem kardeşim; her mü 'min şu fâni dünyadan ayrıldıktan sonra amel defterinin hayırla devam etmesini arzu eder ve gerekli olan salih amelin içinde bulunur. İşte mü'min bu salih amelini genişletmeye, bu uhrevi hayrı insanlığın menfaati için yaymaya çalışır, gayret eder, kötülüklerin ve yanlışlıkların düzeltilmesiyle meşgul olur. Onun bu doğrultuda menfaati Allah Teâlâ 'nın rızası ve hoşnutluğudur.«Bir işden maksad ne ise, hüküm ona göredir.» Benim bu işten maksadım riza-i ilâhî ile Peygamber (S.A.V.) in şefaatidir.Paylaşımlarımızın bunlara vesile olmasını Allah-u Teâlâ 'dan niyaz eder, dualarımızın kabulünü umar, hayır Dua'larınızı bekleriz.
Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..