*Imâm-i Rabbânî kuddise sirruh*
***LÂ ILÂHE ILLALLAH***
Bu zât, her sohbetinde Îmândan bahsederdi.
Bir insanin serefi, îmândan gelir derdi.
Onun nasîhatini dinliyen talebeler,
(Mümin nasil olmali?) diye suâl ettiler.
Buyurdu: ( O, Allahtan korkup, benzi sararir.
Kaçinir her günâhtan, emirlere sarilir.
Düsünür, mahser günü verecek hesâbini.
Titrer, hâtirladikça Cehennem azâbini.
Islemis bulundugu günâhlar sebebiyle,
Ayiplar kendisini, ugrasir nefsi ile.
Isledigi günâhlar, üzer ki öyle onu,
Göremez baskasinin ayip ve kusûrunu.
O, öyle kimsedir ki, elinden ve dilinden,
Yaninda bulunanlar, zarar görmez katiyyen.)
Yine bir sohbetinde buyurdu: (Bir insana,
Önce lâzim olan sey, ermektir Tam îmâna.
Yâni îtikadini, îmânini düzeltmek,
Her seyden daha önce lâzimdir insana pek.
Ehli sünnet denilen islâm âlimlerinin,
Bildirdikleri gibi bir Îmân lâzim ilkin.
Dogru îmân olmadan, insana, âhirette,
Cehennemden kurtulus, mümkün olmaz elbette.
Hak teâlâ bizlere, eyledi lütf-u ihsân.
Onun ihsâni ile biz Ona ettik îmân.
Lütfu ile degil de, Adâletiyle eger,
Muâmele etseydi, mahvolurduk hep bizler.)
Bir gün de buyurdu ki: (Lâ ilâhe illallah.
Bu Tevhîd hürmetine, affolur nice günâh.
Her kim bu Kelimeye inanirsa gönülden,
Îmânin bir zerresi verilir ona hemen.
O kimse, kalbindeki zerre kadar o îmân,
Sâyesinde, kurtulur cehennem azâbindan.
Bu ümmetin günâhi çok olsa da, ve lâkin,
Affi ve magfireti Sonsuzdur Rabbimizin.
Zîrâ O, doksandokuz rahmet hazînesini,
Bu günâhkâr ümmete ayirmistir hepsini.
Zîrâ bir hadîsinde buyurdu ki o Server:
(Lâ ilâhe illallah diyen, cennete girer.)
Bâzilari derler ki düsüp büyük gaflete:
(Insan, bir kelimeyle nasil girer cennete?)
Halbuki bu câhiller, bilmez ki sunu daha,
Kelime-i tevhîdi söyleyince bir defâ,
Dünyâda mevcûd olan bilcümle kâfirleri,
Affedip de, cennete koysalar, vardir yeri.
Bu Büyük kelimenin bereketini, eger,
Bilcümle mahlûkâtin herbirine bölseler,
Bir güne mahsus degil, tâ kiyâmete kadar,
Hepsine kâfî gelip, doyurur, hem de artar.)
***LÂ ILÂHE ILLALLAH***
Bu zât, her sohbetinde Îmândan bahsederdi.
Bir insanin serefi, îmândan gelir derdi.
Onun nasîhatini dinliyen talebeler,
(Mümin nasil olmali?) diye suâl ettiler.
Buyurdu: ( O, Allahtan korkup, benzi sararir.
Kaçinir her günâhtan, emirlere sarilir.
Düsünür, mahser günü verecek hesâbini.
Titrer, hâtirladikça Cehennem azâbini.
Islemis bulundugu günâhlar sebebiyle,
Ayiplar kendisini, ugrasir nefsi ile.
Isledigi günâhlar, üzer ki öyle onu,
Göremez baskasinin ayip ve kusûrunu.
O, öyle kimsedir ki, elinden ve dilinden,
Yaninda bulunanlar, zarar görmez katiyyen.)
Yine bir sohbetinde buyurdu: (Bir insana,
Önce lâzim olan sey, ermektir Tam îmâna.
Yâni îtikadini, îmânini düzeltmek,
Her seyden daha önce lâzimdir insana pek.
Ehli sünnet denilen islâm âlimlerinin,
Bildirdikleri gibi bir Îmân lâzim ilkin.
Dogru îmân olmadan, insana, âhirette,
Cehennemden kurtulus, mümkün olmaz elbette.
Hak teâlâ bizlere, eyledi lütf-u ihsân.
Onun ihsâni ile biz Ona ettik îmân.
Lütfu ile degil de, Adâletiyle eger,
Muâmele etseydi, mahvolurduk hep bizler.)
Bir gün de buyurdu ki: (Lâ ilâhe illallah.
Bu Tevhîd hürmetine, affolur nice günâh.
Her kim bu Kelimeye inanirsa gönülden,
Îmânin bir zerresi verilir ona hemen.
O kimse, kalbindeki zerre kadar o îmân,
Sâyesinde, kurtulur cehennem azâbindan.
Bu ümmetin günâhi çok olsa da, ve lâkin,
Affi ve magfireti Sonsuzdur Rabbimizin.
Zîrâ O, doksandokuz rahmet hazînesini,
Bu günâhkâr ümmete ayirmistir hepsini.
Zîrâ bir hadîsinde buyurdu ki o Server:
(Lâ ilâhe illallah diyen, cennete girer.)
Bâzilari derler ki düsüp büyük gaflete:
(Insan, bir kelimeyle nasil girer cennete?)
Halbuki bu câhiller, bilmez ki sunu daha,
Kelime-i tevhîdi söyleyince bir defâ,
Dünyâda mevcûd olan bilcümle kâfirleri,
Affedip de, cennete koysalar, vardir yeri.
Bu Büyük kelimenin bereketini, eger,
Bilcümle mahlûkâtin herbirine bölseler,
Bir güne mahsus degil, tâ kiyâmete kadar,
Hepsine kâfî gelip, doyurur, hem de artar.)