Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İman, çarşıda, pazarda satılmaz (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
İman, Peygamber efendimizin, Allahü teâlâ tarafından, Peygamber olarak, bütün insanlara getirdiği ve bildirdiği emirlerin hepsine güvenmek ve inanmaktır.

Allahü teâlâ, bütün insanlara, iman etmelerini emretti. İnsanlar arasından dilediklerine merhamet edip, bunların akla uyarak iman etmelerini nasip eyledi. Bu kullarının kalblerini iman ile doldurdu. Yunus suresinin yirmi beşinci âyetinde mealen; (Allahü teâlâ kullarını, selamet, saadet yeri olan Cennetine davet ediyor. Dilediğini bu yola kavuşturur) buyuruldu.

Akıllarına uymayıp, Allahü teâlânın davetini kabul etmeyenlerden, dilediklerini kendi azgın hallerinde bırakmakta, dilediklerini de yine ihsan ederek, dilediği zamanda hidayete kavuşturmaktadır. Kendi hallerinde bıraktıklarından, gafletten uyanarak doğru yolu arayanları da, merhamet ederek hidayete kavuşturacağını vaad etmektedir. Ankebut suresinin son âyetinde mealen; (Nefslerine uyanlardan, doğru yolu arayanları, saadete ulaştıran yollara kavuştururuz) buyuruldu.

Doğru yolu aramayıp, nefslerine uyarak iman etmeyenleri, azıp can yakanları, Cehennemde sonsuz olarak yakacağını haber veriyor. İslamiyet�i işitmeyen çok kimse, akl-ı selimleri olduğu için, bozulmuş, uydurulmuş dinlerin adamlarına aldanmamışlar, astronomide, fen bilgilerinde ve bilhassa tıp ilminde gördükleri nizamlı hadiselerin birbirlerine bağlantılarını düşünerek, yaratılışın sırlarını, bu hesaplı düzenin hakikatini anlamak istemişlerdir. Bunlar yine akl-ı selimleri sayesinde, İslamiyet�in bildirdiği güzel ahlakın birçoğunu bulup, Müslüman gibi yaşamış, kendilerine ve başkalarına faydalı olmuşlardır. Ve Allahü teâlânın, Ankebut suresinde vaad ettiği üzere bunlar, iman etmeye sebep olan rehberlere, kitaplara kavuşmaktadırlar. Allahü teâlânın kullarına ihsan ettiği en büyük nimeti, imandır yani Müslüman olmaktır. Bu en büyük nimeti, seçtiği kullarına verir. Allahü teâlânın seçtiğini beğenmemek, kendi beğendiğini ileri sürmek ne çirkin şeydir. Bir kimse, bu en büyük nimetin kıymetini bilmezse, bu nimet elden gider yani mürted olur haberi bile olmaz. Allahü teâlâ bu en büyük nimetin şükrünün nasıl yapılacağını, Kur�an-ı kerimde �Birbirinizi seviniz� buyurarak bildirmiştir. Müslüman, Müslümanı sevmeli hatta bu sevgi, aşk derecesinde olmalıdır. Çünkü Allahü teâlâ, bu kulunu seçmiş, ona iman nimetini ihsan etmiştir. Bu sebeptendir ki, bir Müslüman, bir başka Müslümanı gördüğünde, karşılaştığında, onun kalbini kırmamak, üzmemek, ona karşı yanlış bir harekette bulunmamak için renginin uçması, sararması gerekir.

Allahü teâlânın bir kuluna ihsan ettiği bu en büyük nimetin şükrü ise, bu nimetle şereflenmiş olanları yani Müslümanları sevmektir. Bu çok önemlidir.

İman nimeti ile şereflenen bir kimsenin, doğru iman nimeti ile şereflenmesi ise, çok daha büyük bir nimettir ve nimetlerde zirvedir. Bunun dışında başka şeylere bakmak, aşağıya bakmak, aşağı, adi olanı istemek demektir ve kendini zelil etmektir. Allahü teâlâ; (Nimetlerimin kıymetini bilirseniz arttırırım, bilmezseniz elinizden alır, şiddetli azap ederim) buyuruyor.

Bunun için, kavuştuğumuz nimetlere şükretmek, elimizden gitmemesi için çok korkmak lazımdır. Bu hâl, vaadi ilahidir. Allahü teâlâ ise, vaadinden dönmez, onu mutlaka yapar.

Her şey para ile satın alınabilir ama, iman asla satın alınamaz. Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri, sevdiklerine sık sık; �Allah bir kuluna iman vermiş ise, ne vermedi? İman vermedi ise, ne verdi?� buyururdu.

Hakim-i Tirmizi hazretlerine;
-İmanın gitmesine en çok sebep olan günah nedir? diye sorduklarında, buyurdu ki:
-Üç günah vardır: Birincisi; iman nimetine kavuştuğuna şükretmemek. İkincisi; imanın gitmesinden korkmamak. Üçüncüsü; müminleri incitmek ve onlara eziyet etmek. Biliniz ki, Peygamber efendimiz; (Haksız yere bir Müslümanı incitmek, Kâ�beyi yetmiş defa yıkmaktan daha büyük günahtır) buyurdular.

Netice olarak iman nimetinin gitmemesi için çok korkmalı, imanı muhafaza etmeye çalışmalıdır. Zira iman ve iman nimeti ile şereflenen Müslüman, çok kıymetlidir ve bu nimetlerin kıymetini bilmelidir. Zira iman, çarşıda, pazarda satılmaz, miras kalmaz. İyiliğe elverişli olmayan kişi, Peygamberi görse de Müslüman olamaz. İman nimetine kavuşanları, Allahü teâlâ seçiyor. Müslüman demek, Cenab-ı Hakkın seçtiği, dost edindiği insan demektir, ona göre hareket etmeli, kıymetini bilmelidir.

Yahya bin Muaz-ı Razi hazretleri buyuruyor ki:
�En çok sevindiğim ve sevdiğim şey, Allahü teâlânın bana ihsan ve ikram ettiği iman nimetidir. En çok korktuğum şey ise, onun benden gitmesidir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt