Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

iMAM ZEYNEL ABiDiN (AS)'DAN İBRETLİ ÖYKÜLER (1 Kullanıcı)

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
1- Ham Öğüt!

Bir gün İmam Seccad (a.s), Mina’da Hasan-i Basri’nin halka mev’ize (öğüt) ettiğini görünce ona şöyle buyurdular:

“Ey Hasan! Sus da senden bir soru sorayım! Acaba işin sonunda kendin ile Allah arasındaki olan bu halinden razı olacak mısın?”

Hasan-ı Basri, "Hayır! Razı olmayacağım."dedi.

İmam Seccad (a.s)- “Acaba istediğin hal ve duruma ulaşmak için bu durumunu değiştirmeyi düşünüyor musun?” dedi.

Hasan-i Basri bu sözü duyunca başını önüne eğdi, sonra şöyle dedi:
“Bu durumu değiştirmek için her defasında kendimle aht ediyorum, ama maalesef böyle olmuyor, sadece sözde baki kalıyor (pratiğe geçmiyor).”

İmam Seccad (a.s)-
“Acaba Hz. Muhammed (s.a.a)’den sonra, seninle tanışlığı (akrabalığı) olan bir peygamberin geleceğini ümit ediyor musun?”diye sordu.
Hasan-i Basri, "Hayır."dedi.
İmam Seccad (a.s),
“Acaba bu dünyadan başka diğer bir dünyanın da olup orada iyi işler yapacağına ümitli misin?”diye sordu.
Hasan-i Basrî, "Hayır!"dedi.
İmam Seccad (a.s), “Acaba eğer bir kimsenin az bir aklı da olmuş olursa, senin kendinden razı olduğun miktarda kendisinden razı olur mu?
Oysa ki diğer bir peygamberin geleceğine ve başka bir dünyanın da olup orada iyi amaller yapmakla meşgul olacağına ümidin de yoktur!
Bu halinle halka öğüt mü veriyorsun?”dedi.
İmam Seccad (a.s) onun yanından uzaklaşınca, Hasan-i Basri;
“Bu şahıs kim idi?” dedi.
"Ali bin Hüseyn (Seccad) idi." dediklerinde;
“Bunlar (Ehl-i Beyt) ilim ve hikmet kaynağıdır” dedi.
Artık ondan sonra Hasan-i Basri’nin halka öğüt verdiğini kimse görmedi.


Bihar’ul-Envar, c. 46, s. 116.​
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
2- Peygamber (S.A.A)’in Hadisini Alaya Almanın Sonucu

İmam Zeyn’ul- Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur:
“İnsan halkla ne yapacağını bilmiyor!
Eğer Peygamber (s.a.a)’den duyduğumuz bazı meseleleri onlara söylemiş olursak alay edebilirler,
diğer taraftan da bu gerçekleri saklamayı istemiyoruz!”

Zamret bin Ma’bed, "Siz duyduğunuz şeyleri söyleyin. "dedi.

İmam (a.s), “Allah’ın düşmanını tabuta bırakıp kabristana götürdüklerinde ne söylediğini biliyor musunuz?” diye sordu.

Zamret, "Hayır."dedi.
İmam (a.s), “Allah’ın düşmanı onu götüren kimselere şöyle der:
“Acaba duymuyor musunuz?
Beni aldatan, beni bu duruma düşüren
ve beni kurtarmayan Allah’ın düşmanını size şikayet ediyorum.

Benimle dost olarak beni hor-hakir eden dostlardan,
kendilerini himaye ettiğim beni zelil eden evlatlarımdan
ve servetimi onun güzelliği için harcadığım fakat başkalarının oraya yerleştiği evimden şikayetim vardır!

Bana acıyın!
Bu kadar acele etmeyin!”dedi.
Zamret, "Eğer bu kadar güzel konuşabiliyorsa, hareket edip onu taşıyanların da boynuna binebilir!"dedi.

İmam (a.s): “Allah’ım! Eğer Zamret, Peygamber’in sözlerini alaya alıyorsa ondan intikam al!”diye beddua etti.

Zamret, kırk gün yaşadıktan sonra hayatını kaybetti
.
Onun cenazesi yanında olan kölesi, onun defin işlerinden sonra İmam Zeyn’ul- Abidin (a.s)’ın huzuruna gelip Hazretin kenarında oturdu.

İmam (a.s),“Nereden geliyorsun?”dedi.
Köle, "Zamret’in cenazesinin defninden dönüyorum.
Onun üzerine toprak döktüklerinde, hayatı zamanındaki kesin olarak tanıdığım sesini ondan duydum, şöyle diyordu:

“Ey Zamret! Bugün, sahip olduğun her dost seni hor-hakir etti,
sonuçta ebedi evin olan cehenneme yöneldin!”

İmam (a.s): “Allah’tan afiyet (kurtuluş) diliyorum.
Zira Peygamber’in hadisini alayya alanın cezası işte budur.”


Bihar’ul-Envar, c. 46, s. 142​
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
3- Helal Rızkı Talep Etmek Sadakadır

İmam Sadık (a.s)’dan şöyle nakledilmiştir:

“Ali bin Hüseyn (İmam Seccad) (a.s) sabahın erken vakitleri rızk elde etmek için evden dışarı çıktı.

Bir adam: "Yebne Resulillah (Ey Resulullah’ın torunu)! Nere gidiyorsunuz? diye sordu.

İmam (a.s)- “Aileme sadaka vermek için evden dışarı çıktım.”dedi.

Adam, "Ailenize nasıl sadaka veriyorsunuz?"diye sordu.

İmam, “Kim helal yoldan bir rızk elde ederse (ve onu ailesi için harcarsa) Allah katında onun için sadaka sayılır!” dedi.



Bihar’ul-Envar, c. 46, s. 67


 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
4- İmam (a.s)’ın Ka’be’nin Kenarındaki Münacatı

Tavus-u Yemani şöyle diyor:
Ali bin Hüseyin (a.s)’ın akşamdan sahur vaktine kadar Ka’be’nin etrafında tavaf ettiğini gördüm.
İbadetle meşguldü, hacılar evlerine gittiğinde ve orası sakinleşince göğe bakıp şöyle dedi:

“Allah’ım!
Yıldızlar ufuklarında kayboldular, halkın gözleri uykuya daldı, senin rahmet kapıların, dergahına muhtaç olanların hepsinin yüzüne açıktır.
Bana acıman, beni affetmen ve kıyamet günü mahşer sahrasında ceddim Muhammed’in çehresini (yüzünü) bana göstermen için senin azametli dergahına yönelmişim.”

Sonra sızlar ve ağlar bir halde şöyle dua ettiler:

“Allah’ım!
İzzet ve celaline ant olsun ki, günah işlemekle sana muhalefet etmeyi kast etmedim,
senin hakkında şüphe ettiğimden veya azabına cahil olduğumdan veyahut cezalandırmana itiraz ettiğimden dolayı sana isyan etmedim.
Sadece nefsim beni aldatmıştır,
senin (günahlarımı) açığa vurmaman da bu işi yapmak için bana yardım etmiştir."


Bihar’ul-Envar, c. 46, s. 81.​
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
5- Ahiret Yolculuğu İçin Azık!

Zühri şöyle diyor:

Karanlık ve soğuk bir gecede, Ali bin Hüseyin’i bir miktar yiyecek omzuna alıp giderken gördüm.
"Ey Resulullah’ın torunu!
Bu nedir?
Nereye götürüyorsun?"diye sordum.

İmam Zeynel Abidin (a.s),
“Ey Zühri!
Ben yolcuyum, bu da yol azığıdır;
(yolculuk anında eli boş ve azıksız kalmamam için) götürüp emniyetli bir yere bırakmak istiyorum!”
dedi.

Zohri, "Ey Resulullah’ın torunu!
Bu, benim kölemdir, müsaade edin bu yükü o götürsün ve istediğiniz yere ulaştırsın."dedi.

İmam Zeynel Abidin (a.s):
“Allah aşkına, bırak kendim kendi yükümü götüreyim,
sen kendi yoluna devam et, benimle işin olmasın!”dedi.

Zohri bir kaç gün sonra İmam (a.s)’ı görüp şöyle dedi:
“Ey Resulullah’ın torunu! Ben o gece hakkında konuştuğunuz yolculuktan bir eser görmedim.”

İmam Zeynel Abidin (a.s):
“Ahret yolculuğunu diyordum,
ölüm yolculuğunu kastetmiştim,
onun için hazırlanıyordum!”

dedi.

Daha sonra İmam Zeynel Abidin (a.s), o gece muhtaçların evine o azığı götürmekten hedefinin ne olduğunu izah edip şöyle buyurdu:

“Ölüm için hazırlanmak;
haramlardan uzak durmak
ve hayır işler yapmakla gerçekleşir.”


Bihar’ul-Envar, c. 46, s. 65​
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
6- Örnek Tavır

İmam Zeyn’ul- Abidin (a.s)’ın akrabalarından biri, İmam (a.s)’ın karşısında durarak Hazrete çirkin sözler söyledi.

İmam (a.s) onun cevabını vermedi.

Adam İmam (a.s)’ın yanından uzaklaşınca Hazret yarenlerine dönerek şöyle buyurdular:
“Bu adamın sözlerini duydunuz,
şimdi benimle birlikte onun yanına gelmenizi
ve benim ona karşı vereceğim cevabı da duymanızı istiyorum.”

İmam (a.s)’ın yarenleri cevaben şöyle arz ettiler:
“Biz hazırız, zaten onun cevabını burada vermenizi istiyorduk,
biz de edebildiğimiz kadar ona diyeceğimizi diyeceğiz.”

Daha sonra İmam (a.s) ayakkabısını giyerek yola koyuldu;
yol esnasında şu ayeti okuyorlardı:

"Onlar öfkelerini yenir ve insanların suçlarını affederler.
Allah iyi iş yapanları sever.”
(Âl- i İmran/134)​

Ravi diyor ki, biz İmam (a.s)’ın bu ayeti okumasıyla ona ağır bir söz söylemeyeceğini anladık.
O adamın evine geldiğimizde İmam (a.s) onu çağırmaları için şöyle buyurdular:

“Ona deyin ki, Ali bin Hüseyin’in seninle işi vardır.”
O adam İmam Zeyn’ul- Abidin (a.s)’ın kendisine yapmış olduğu küstahlığın cevabını vermeye geldiğini zannederek
kendini savunmak için hazırlıklı bir halde evden dışarı çıktı.
Ama İmam (a.s) onunla göz göze gelince şöyle buyurdular:

“Ey kardeş!
Az önce benim yanıma geldin, ağzına geleni bana söyledin,
eğer söylediğin o çirkin şeyler bende var ise ben istiğfar ediyor,
Allah’tan beni affetmesini istiyorum;
ama eğer söylediğin sözler bende yoksa Allah Teala seni affetsin.”


Ravi diyor ki:
O şahıs, İmam (a.s)’ın bu sözlerini duyunca, İmam (a.s)’a doğru ilerleyip O’nun anlından öperek şöyle dedi
“Evet, sizler benim o sözlerimden uzaksınız. Ben söylediğim o sözlere daha layığım.”



Bihar, c. 46, s. 54.
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
7- İmam Zeyn’ul- Abidin (a.s) ve İbadetin Önemi

Hz. Ali (a.s)’ın kızı Fatıma, bir gün İmam Zeyn’ul- Abidin (a.s)’ın, çok ibadet etmesinden dolayı güçsüz ve zayıf bir duruma düşmüş mübarek bedenini görünce, hemen Cabir’in yanına gelerek şöyle dedi:

“Cabir! Ey Resulullah’ın sahabesi!
Bizim sizin üzerinizde bir takım haklarımız vardır; onlardan biri şudur ki; eğer bizlerden birisinin çok ibadet etmekle kendisini tehlikeye düşürdüğünü gördüğünüzde canını koruması için onu uyarmanızdır.
Şimdi kardeşimin yadigarı olan Ali bin Hüseyin (a.s), çok ibadet etmekle kendisini zayıf bir duruma düşürmüş, onun alın ve dizleri nasır bağlamıştır.”

Cabir bu söz üzerine, dördüncü İmam (a.s)’ın evine doğru hareket etti.
Kapının önünde, Beni Haşim’den olan diğer çocuklarla oynayan bir çocuk gördü.
Cabir bu çocuğun yürümesine dikkatlice baktı, kendine;
“Bu yürüyüş Hz. Peygamber’in yürüyüşünün aynısıdır” dedi.
Daha sonra çocuğa; “Evladım ismin nedir?” diye sordu.
O çocuk: “Ben Ali bin Hüseyin’in oğlu Muhammed’im” dedi.

Cabir bu sözü ondan duyunca şiddetle ağlayarak şöyle dedi:
“Babam sana feda olsun! Yakına gel.”

İmam Muhammed Bakır (a.s), Cabir’in yanına geldi: Cabir İmam Muhammed Bakır (a.s)’ın gömleğinin düğmelerini açarak elini Hazretin göğsüne bıraktı ve öperek şöyle dedi:
“Ben Hz. Peygamber (s.a.a)’in selamını sana iletiyorum,
Resulullah bana seni görünce böyle davranmamı emretmişti.”


Daha sonra; “Değerli babandan, benim için izin al” dedi.

İmam Bakır (a.s) da, babasının yanına giderek yaşlı adamın hareketleriyle söylediği sözünü babasına nakletti:

İmam Zeyn’ul- Abidin (a.s) şöyle buyurdular:
“Oğlum! O Cabir’dir; söyle içeri gelsin.”

Cabir içeri girdiğinde İmam (a.s)’ı mihrapta, çok ibadet etmesi neticesinde bedeninin ezik ve güçsüz bir duruma düştüğünü gördü.
İmam (a.s) Cabir’e saygı için ayağa kalktı, onun hal ve hatırını sorarak kendi yanına oturttu.

Cabir şöyle arz etti:
“Ey Peygamber’in oğlu! Allah Teala cenneti siz ve dostlarınız, cehennemi ise düşmanlarınız için yaratmış olduğunu bildiğiniz halde, ibadet etmede bunca çaba ve zahmetin sebebi nedir?

İmam (a.s) şöyle buyurdular:
“Allah Teala Kur’ân’da Hz. Peygamber’e hitaben, “Senin günahlarının hepsini affetmişiz” buyurmasına rağmen yine de ceddim Resulullah’ın -anam babam ona feda olsun- ayakları şişecek bir şekilde ibadet ettiğini görmedin mi?
Hz. Peygamber’e; “Siz bu makama sahip olmanıza rağmen yine böylesine ibadet mi ediyorsunuz? dediklerinde Hazret şöyle buyurdular: “Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?”

Cabir, sözlerinin İmam (a.s)’a tesir etmeyeceğini ve O Hazreti bu meşakkatli tavırdan alı koymayacağını anlayınca şöyle arz etti:

“Ey peygamber’in oğlu!
O halde en azından canını koru.
Çünkü siz öyle bir ailedensiniz ki, bela ve sıkıntılar o aile vasıtasıyla def olur, rahmet yağmuru onların vücudu bereketiyle nazil olur.”


İmam (a.s) Cabir’in sözlerini dinledikten sonra şöyle buyurdular:
“Ey Cabir! Ben babalarıma kavuşana dek, onların tuttukları yol ve amellerden vazgeçmeyeceğim.”

Cabir İmam (a.s)’ın bu sözünü duyunca şöyle dedi:
“Allah’a and olsun ki, Hz. Peygamber’in evlatları arasında, Yusuf peygamberden başka Ali bin Hüseyin gibi bir kimseyi göremiyorum.

Allah’a and olsun ki, yüce şahsiyetin evlatları, Hz. Yusuf’un evlatlarından daha iyiler,
bunun evlatları arasında, yeryüzünün zulümle dolduğu bir sırada adaletle dolduracak olan bir kimse (Hz. Mehdi) vardır.”




Bihar, c. 46, s. 60.​
 

Zehra***Günesi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Haz 2009
Mesajlar
33
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
DOĞUMU:


Ikinci halife Ömer devrinde, İran müslümanlar eliyle feth edildiğinde, Yezd-i Gerd'in kızlarını Medine'ye götürdüler.Herkes, Medine Mescid'inde toplanarak Ömer'in ne emir vereceğini görmek istiyordu. Halife onları satmak istediyse de Ali (a.s) bu işi engelleyerek Ömer'e şöyle dedi: "Kızları serbest bırak, kimle isteseler evlensinler."Kızlardan biri Hüseyin bin Ali (a.s)'ı, öteki İmam Hasan-ı Mücteba (a.s)'ı seçtiler. Ali(a.s) Hz. Hüseyin'e şöyle buyurdu: "Bu kadına iyi bak. Çünkü ondan, Allah'ın yeryüzündeki en iyi varlığı ve tüm imamlann babası olan bir İmam dünya'ya gelecektir."Kısa bir süre sonra Ali bin Hüseyin'in vücudunun güneşi hicri 38.yılın Şaban ayının 5'i perşembe günü, Medine'de doğdu. Adı Ali, sonraları, lakabı Zeyn-el Abidin(1) ve Seccad(2) oldu.
--------------------------------------
1 - İbadet edenlerin ziyneti
2 - Çok secde eden kimse.
 

Zehra***Günesi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Haz 2009
Mesajlar
33
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
HZ ZEYNEL ABİDİN'İN AHLAKI ÖZELLIKLERI:


TAKVASI:


O Hazret'in özelliklerinden biri, takvası idi. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur. "Ali bin Hüseyin, Beni Haşim oğullarmdan, hareket ve tavırlarında Ali (a.s)'a ençok benzeyen kimse idi" Hz. Zeyn-el Abidin (a.s)'ın oğlu olan İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: "Bir gün babamın huzuruna vadığımda Allah'a ibadet ile meşgul olduğunu ve yüzünün renginin sararmış, gözleri ağlamaktan kızarmış, ayakları çok secde ve ibadet etmekten çatlayıp yaralanmış olduğunu gördüm. Şöyle arzettim; "sevgili babacığım, niçin ibadet ederken kendinden geçiyor, kendine zahmet ve eziyet veriyorsun? " Babam ağlayarak şöyle buyurdu: "Oğlum! Allah'a nekadar ibadet edersem edeyim, yine de ceddin Ali bin Ebu Talib'in ibadetlerinin yanında azdır." Tavus Yemani şöyle der. "O Hazret'i, Kabe'de secde halinde iken şöyle söylediğini duydum "Allah'ım! Senin kulun, senin evin de, sana muhtaç bir halde, senin rahmetini, ihsanını ve cömertliğini dilenmektedir."
 

Zehra***Günesi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Haz 2009
Mesajlar
33
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
HAYATA VE HALKI EĞİTMEĞE VERDİĞİ ÖNEM:


İmam Zeyn-el Abidin (a.s.) tıpkı ceddi gibi, tarla ve hurmalıklarda çalışırdı. Her hurma ağacının yanında iki rekat namaz kılar ve namaz vakitlerinde Allah'tan başkasına nazar ve dikkat edemeyecek kadar, kendinden geçerdi. 20 kez hacc için yaya olarak Mekke'ye gitti. Halkı Kuran'ın çekici nağmesiyle aydınlatıyor ve onları irşad ediyordu. Fedakarlık ve bağışlama gibi üstün vasıfları üzerinde toplayan eksiksiz bir kişiliğe sahipti. Yüzlerce fakir ve aç aileyi doyuruyor, evinde hergün bir kaç koyun keserek hepsini muhtaçlara dağıtıyordu. Çıplakları giydiriyor, onların borçlarını ödüyor, ama kendisi sade yemek yiyor ve gösterişsiz elbise giyiyordu. Birgün adamın birisi Hz. Zeyn-el Abidin'in huzuruna gelerek ona kötü sözler söylemeye başladı. İmam hiç sinirlenmeden ona doğru dönerek şöyle buyurdu: "Ey kardeşim! Eğer doğru söylüyorsan ve bu sıfatlar bende varsa, Allah beni affedip günahlarımı bağışlasın, ve eğer yalan söylüyorsan, Allah seni affedip günahlarını bağışlasın." Bunun üzerine adam utanarak, İmam'dan özür diledi. O hazret'in ashabından biri olan Ebu Hamza-i Somali, onun hizmetçisinden, İmam'ın ahlakını kısaca tarif etmesini isteyince. O, şöyle dedi: "Yıllardır onun hizmetindeyim. Ne gördüysem; dürüstlük, doğruluk, takva ve temizlik idi. Efendimin birçok sorunu olduğu halde sadece halkın yaşantısı ile ilgilenerek, onların sorunlarını hallederdi." Zeyd bin Üsame, ölüm döşeğinde iken, İmam-ı Seccad(a.s) Onu teskin etmek için yanına geldi. Zeyd ağlıyordu. İmam, Onun ağlamasının sebebini sorduğunda şöyle dedi: "Onbeşbin dinar borcum var. Borçluyum ama, servetim borcum kadar değil." İmam şöyle buyurdu: "Ağlama, gönlün rahat olsun, ben senin tüm borcunu ödeyeceğim." Akşamları karanlık çöküp herkes uykuya daldığında Hz.Seccad (a.s) kalkıp, tanınmamak için yüzünü kapar, daha sonra omuzunda taşıdığı yiyecekleri fakirlerin evine götürerek onlara dağıtırdı. Medine'de, çoğu gelirsiz ve yoksul olan yüze yakın aileye bakıyordu. İşin ilginç yanı, bu ailelerden hiçbiri, geçimlerini sağlayanın, İmam Zeyn-el Abidin(as) olduğunu bilmiyorlardı. Ama şehadetinden sonra, yardımlar kesildiğinde, onlara yardım eli uzatanın İmam olduğunu anlamışlardı.
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
HZ ZEYNEL ABİDİN'İN AHLAKI ÖZELLIKLERI:
TAKVASI:

O Hazret'in özelliklerinden biri, takvası idi. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur. "Ali bin Hüseyin, Beni Haşim oğullarmdan, hareket ve tavırlarında Ali (a.s)'a ençok benzeyen kimse idi" Hz. Zeyn-el Abidin (a.s)'ın oğlu olan İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: "Bir gün babamın huzuruna vadığımda Allah'a ibadet ile meşgul olduğunu ve yüzünün renginin sararmış, gözleri ağlamaktan kızarmış, ayakları çok secde ve ibadet etmekten çatlayıp yaralanmış olduğunu gördüm. Şöyle arzettim; "sevgili babacığım, niçin ibadet ederken kendinden geçiyor, kendine zahmet ve eziyet veriyorsun? " Babam ağlayarak şöyle buyurdu: "Oğlum! Allah'a nekadar ibadet edersem edeyim, yine de ceddin Ali bin Ebu Talib'in ibadetlerinin yanında azdır." Tavus Yemani şöyle der. "O Hazret'i, Kabe'de secde halinde iken şöyle söylediğini duydum "Allah'ım! Senin kulun, senin evin de, sana muhtaç bir halde, senin rahmetini, ihsanını ve cömertliğini dilenmektedir."

Selamün aleyküm,
Tekrar hoşgeldiniz diyorum;
Değerli paylaşımlarınız için çok teşekkür ederim.
Allah razı olsun

Allah'a emanet olun kardeşim.
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
8- Nasıl Dua Etmeli?


Bir kimse İmam Zeyn’ul- Abidin (a.s)’ın huzurunda iken şöyle bir dua etti:

“Allah’ım! Beni yaratıklarından hiçbirine muhtaç etme!”

İmam (a.s) adamın böyle bir dua ettiğini görünce şöyle buyurdular:

“Kesinlikle böyle bir dua etme!
Çünkü başkasına muhtaç olmayacak hiçbir kimse yoktur;
herkesin bir birine ihtiyacı vardır.
Ama dua ederken şöyle de:
“Allah’ım! Beni kötü kullarına muhtaç etme.”


Bihar, c. 48, s. 135​
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt