EHL-İ BEYT
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 21 Mar 2009
- Mesajlar
- 731
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 46
Bismillahirrahmanirrahim
İmam Hüseyin (a.s), Benihaşim, Muhacir ve Ensar’dan seçkin şahsiyetlerin katılımıyla düzenlenmiş olan çok önemli bir mecliste[1] şöyle bir hutbe irat ettiler:
“Allah aşkına söyleyin; acaba Ali b. Ebi Talib (a.s)’ın Resulullah (s.a.a)’in kardeşi olduğunu, ashap ve yaranı arasında uhuvvet (kardeşlik) akdi yaptığında Ali (a.s)’yi kendisine kardeş seçip “Sen dünya ve ahirette benim kardeşimsin, ben de senin kardeşinim” diye buyurduğunu bilmiyor musunuz?”
(Mecliste hazır bulunanlar) “Evet, Allah’ı şahid tutarız ki öyledir” dediler.[2]
İmam (a.s):
“Allah aşkına söyleyin; acaba Resulullah (s.a.a)’in cami ve evinin yerini aldığını, sonra caminin kenarında on oda bina ettiğini, bunlardan dokuz tanesini kendisine ve o odaların vasatında yer alan onuncusunu da babam Ali (a.s)’a mahsus kıldığını, daha sonra babam Ali’nin odasının kapısı hariç bütün odaların camiye açılan kapılarını kapattığını[3] ve sahabeden bazıları (bu hususta) itiraz edince de: “Ben sizin kapılarınızı kapatıp onun (Hz. Ali -a.s-) kapısını açık bırakmadım; fakat Allah-u Teâla sizin kapılarınızın kapatılıp onun kapısının açık bırakılmasını emretti bana” buyurduğunu, sonra halkı, Hz. Ali (a.s) hariç camide yatmaktan nehyettiğini ve Hz. Ali (a.s)’ın odasının caminin içerisinde ve Resulullah (s.a.a)’in odasının kenarında yer aldığını ve (bazen) bu odada cünüp olduğunu ve bu odalarda Resulullah (s.a.a) ve Ali (a.s)’a evlatlar verildiğini bilmiyor musunuz?”
(Mecliste bulunanlar ) “Evet, Allah şahittir ki öyledir” dediler.[4]
İmam (a.s):
“Acaba Ömer b. Hattab’ın, camiye bakmak için evinin duvarından göz miktarınca bir delik açmak istediğini, fakat Resulullah (s.a.a)’in buna müsaade etmediğini ve sonra hitabesinde: “Allah-u Teâla beni tertemiz bir cami yapmakla görevlendirdi, işte bunun için ben ve kardeşim (Ali) ve evlatlarından başka hiçbir kimsenin camide ikamet etmeye hakkı yoktur” diye buyurduğunu bilmiyor musunuz?”
(Mecliste bulunanlar) “Evet, Allah şahittir ki öyledir” dediler.
İmam (a.s):
“Allah aşkına söyleyin Resulullah (s.a.a)’in, Ali’yi “Gadir-i Hum”da velayet makamına atadığını ve “Hazır bulunanlar gayıp olanlara bunu ulaştırsın”[5] diye buyurduğunu bilmiyor musunuz?”
(Mecliste bulunanlar) “Evet biliyoruz, Allah buna şahittir” dediler.
İmam (a.s):
“Allah aşkına söyleyin bakalım; Resulullah (s.a.a)’in, Tebuk gazvesinde Ali (a.s)’a: “Sen baba nispet, Harun’un Musa’ya olan nispeti gibisin”[6] Ve: “Sen benden sonra her Müminin velisi (önderi)sin”[7] diye buyurduğunu bilmiyor musunuz?”
(Meclistekiler bulunanlar) “Evet, Allah şahittir ki biliyoruz” dediler.
İmam (a.s):
“Allah aşkına söyleyin; Resulullah (s.a.a)’ın, Necran ehlinden olan Hıristiyanları mübaheleye (lanetleşmeye) davet ettiği vakit, Hz. Ali, eşi ve iki evladından başka kimseyi getirmediğini biliyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz, doğrudur” dediler.[8]
İmam (a.s):
“Allah aşkına söyleyin bakalım, Resulullah’ın “Hayber” savaşında, İslam sancağını Ali’nin eline verdiğini ve “Şimdi bu sancağı, Allah ve Resulünü seven, Allah ve Resulü de kendisini seven, düşmana dönüp dönüp saldıran, aslâ firar etmeyen ve Allah’ın, Hayber kalesini kendisinin eliyle fethedeceği bir kimsenin eline veriyorum” şeklindeki sözünü biliyor musunuz?”
(Mecliste bulunanlar) “Evet, biliyoruz, Allah buna şahittir” dediler.[9]
İmam (a.s):
“Acaba Resulullah (s.a.a)’ın Berâat suresini Ali (a.s) vasıtasıyla Mekke’ye ulaştırdığını ve “Benim mesajımı ben ve benden olan kimseden başkası ulaştıramaz.” diye buyurduğunu biliyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz; Allah buna şahittir” dediler.[10]
İmam (a.s):
“Acaba Resulullah (s.a.a)’in, karşılaştığı bütün zor durumlarda ve her hayati meselede Ali (a.s)’a olan sonsuz güveninden dolayı zorlukları halletmek için onu ileri sürdüğünü ve kendisini hiçbir zaman adıyla çağırmadığını ve daima kardeşim diye çağırdığını biliyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz; Allah buna şahittir.” söylediler[11].
İmam (a.s):
“Acaba Resulullah (s.a.a)’in Hz. Ali, Cafer ve Zeyd arasında hakemlik yaptığında: “Ya Ali sen bendensin, ben de sendenim ve sen benden sonra her müminin velisi (önderisin)” diye buyurduğunu biliyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz; Allah buna şahittir” dediler.[12]
İmam (a.s):
“Acaba Ali (a.s)’ın Resulullah (s.a.a) ile her gün ve her gece özel bir görüşmesi olduğunu ve bu görüşmelerde Ali (a.s) soru sorduğunda Resulullah (s.a.a)’in ona cevap verdiğini, sustuğunda da Resulullah (s.a.a)’in kendisinin konuşmaya başladığını biliyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz; Allah da buna şahittir” dediler[13].
İmam (a.s):
“Acaba Resulullah (s.a.a)’ın kızı Fatıma (a.s)a: “Ben seni Ehl-i Beytimin en hayırlısı, İslam açısından onların en ilki, hilim açısından onların en halimi ve ilim açısından onların en alimi olan bir kimseyle evlendirdim” diye buyurarak Ali (a.s)’ı, Cafer-i Tayyar ve Hamza-i Seyyid-uş Şüheda’dan da üstün tuttuğunu bilmiyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz; Allah buna şahittir” dediler.[14]
İmam (a.s):
“Acaba Resulullah (s.a.a)’in: “Ben Ademoğullarının efendisiyim, kardeşim Ali Arapların efendisidir. Fatıma cennet ehlinin hanımlarının en üstünüdür, iki evladım Hasan ve Hüseyin de cennet gençlerinin efendileridir.” şeklindeki sözünü biliyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz; Allah buna şahittir” dediler.[15]
İmam (a.s):
“Acaba Resulullah (s.a.a)’in Ali (a.s)’ı kendisine gusül vermekle görevlendirdiğini ve Cebrail’in bu işte ona yardımcı olacağını haber verdiğini bilmiyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz, Allah buna şahittir” dediler.[16]
İmam (a.s):
“Acaba Resulullah (s.a.a)’in son hutbesinde Müslümanlara hitaben: “Ben sizin aranızda iki değerli şey bırakıyorum; (biri) Allah’ın kitabı, (diğeri ise) Ehl-i Beytimdir; onlara sarılırsanız kesinlikle sapmazsınız” şeklinde buyurduğunu biliyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz; Allah buna şahittir” dediler[17].
[01] - Bu meclise sahabe, tabiin ve sahabenin evlatlarından 1.000'i aşkın kişi katılmıştır.
[02] - Sünen-i Tirmizi, c. 5.
[03] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3815. Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 331, c. 2, s. 26.
[04] - Sünen-i Tirmizî, c. 5. el-Menakıb, H. 3811. Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c . 1, s. 331.
[05] - Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 109 ve 134.
[06] - Sahih-i Müslim, c. 4, H. 2404. Sünen-i Tirmizî, c. 5. El-Menakıb, H. 3808, 3813. Sünen-i İbn-i Mace “Mukaddime” H. 115. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 109, 133.
[07] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3796. Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 331.
[08] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3808. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3 s. 150.
[09]- Sahih-i Müslim, c. 4, H. 2404. Sünen-i Tirmizî, H. 3808, 2405, 2406, Sünen-i İbn-i Mace “Mukaddime” H. 117.
[10] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3803.
[11] - Sünen-i Tirmizî, c. 5; el-Menakıb, H. 3796.
[12] - Sünen-i Tirmizî, c. 5; el-Menakıb, H. 3806.
[13] - Nezm-u Durer-is Simtayn, s. 128. Şerh-i Nehc’ul-Belaga-i İbn-i Ebî'l-Hadid, c. 9, s. 174.
[14] - Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 124.
[15] - Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 151.
[16] - Sünen-i İbn-i Mace, “Mukaddime” H. 118. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 167.
[17] - Sahih-i Müslim, c. 4, H. 2408. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 14. c. 4. s. 367.
İmam Hüseyin (a.s), Benihaşim, Muhacir ve Ensar’dan seçkin şahsiyetlerin katılımıyla düzenlenmiş olan çok önemli bir mecliste[1] şöyle bir hutbe irat ettiler:
“Allah aşkına söyleyin; acaba Ali b. Ebi Talib (a.s)’ın Resulullah (s.a.a)’in kardeşi olduğunu, ashap ve yaranı arasında uhuvvet (kardeşlik) akdi yaptığında Ali (a.s)’yi kendisine kardeş seçip “Sen dünya ve ahirette benim kardeşimsin, ben de senin kardeşinim” diye buyurduğunu bilmiyor musunuz?”
(Mecliste hazır bulunanlar) “Evet, Allah’ı şahid tutarız ki öyledir” dediler.[2]
İmam (a.s):
“Allah aşkına söyleyin; acaba Resulullah (s.a.a)’in cami ve evinin yerini aldığını, sonra caminin kenarında on oda bina ettiğini, bunlardan dokuz tanesini kendisine ve o odaların vasatında yer alan onuncusunu da babam Ali (a.s)’a mahsus kıldığını, daha sonra babam Ali’nin odasının kapısı hariç bütün odaların camiye açılan kapılarını kapattığını[3] ve sahabeden bazıları (bu hususta) itiraz edince de: “Ben sizin kapılarınızı kapatıp onun (Hz. Ali -a.s-) kapısını açık bırakmadım; fakat Allah-u Teâla sizin kapılarınızın kapatılıp onun kapısının açık bırakılmasını emretti bana” buyurduğunu, sonra halkı, Hz. Ali (a.s) hariç camide yatmaktan nehyettiğini ve Hz. Ali (a.s)’ın odasının caminin içerisinde ve Resulullah (s.a.a)’in odasının kenarında yer aldığını ve (bazen) bu odada cünüp olduğunu ve bu odalarda Resulullah (s.a.a) ve Ali (a.s)’a evlatlar verildiğini bilmiyor musunuz?”
(Mecliste bulunanlar ) “Evet, Allah şahittir ki öyledir” dediler.[4]
İmam (a.s):
“Acaba Ömer b. Hattab’ın, camiye bakmak için evinin duvarından göz miktarınca bir delik açmak istediğini, fakat Resulullah (s.a.a)’in buna müsaade etmediğini ve sonra hitabesinde: “Allah-u Teâla beni tertemiz bir cami yapmakla görevlendirdi, işte bunun için ben ve kardeşim (Ali) ve evlatlarından başka hiçbir kimsenin camide ikamet etmeye hakkı yoktur” diye buyurduğunu bilmiyor musunuz?”
(Mecliste bulunanlar) “Evet, Allah şahittir ki öyledir” dediler.
İmam (a.s):
“Allah aşkına söyleyin Resulullah (s.a.a)’in, Ali’yi “Gadir-i Hum”da velayet makamına atadığını ve “Hazır bulunanlar gayıp olanlara bunu ulaştırsın”[5] diye buyurduğunu bilmiyor musunuz?”
(Mecliste bulunanlar) “Evet biliyoruz, Allah buna şahittir” dediler.
İmam (a.s):
“Allah aşkına söyleyin bakalım; Resulullah (s.a.a)’in, Tebuk gazvesinde Ali (a.s)’a: “Sen baba nispet, Harun’un Musa’ya olan nispeti gibisin”[6] Ve: “Sen benden sonra her Müminin velisi (önderi)sin”[7] diye buyurduğunu bilmiyor musunuz?”
(Meclistekiler bulunanlar) “Evet, Allah şahittir ki biliyoruz” dediler.
İmam (a.s):
“Allah aşkına söyleyin; Resulullah (s.a.a)’ın, Necran ehlinden olan Hıristiyanları mübaheleye (lanetleşmeye) davet ettiği vakit, Hz. Ali, eşi ve iki evladından başka kimseyi getirmediğini biliyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz, doğrudur” dediler.[8]
İmam (a.s):
“Allah aşkına söyleyin bakalım, Resulullah’ın “Hayber” savaşında, İslam sancağını Ali’nin eline verdiğini ve “Şimdi bu sancağı, Allah ve Resulünü seven, Allah ve Resulü de kendisini seven, düşmana dönüp dönüp saldıran, aslâ firar etmeyen ve Allah’ın, Hayber kalesini kendisinin eliyle fethedeceği bir kimsenin eline veriyorum” şeklindeki sözünü biliyor musunuz?”
(Mecliste bulunanlar) “Evet, biliyoruz, Allah buna şahittir” dediler.[9]
İmam (a.s):
“Acaba Resulullah (s.a.a)’ın Berâat suresini Ali (a.s) vasıtasıyla Mekke’ye ulaştırdığını ve “Benim mesajımı ben ve benden olan kimseden başkası ulaştıramaz.” diye buyurduğunu biliyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz; Allah buna şahittir” dediler.[10]
İmam (a.s):
“Acaba Resulullah (s.a.a)’in, karşılaştığı bütün zor durumlarda ve her hayati meselede Ali (a.s)’a olan sonsuz güveninden dolayı zorlukları halletmek için onu ileri sürdüğünü ve kendisini hiçbir zaman adıyla çağırmadığını ve daima kardeşim diye çağırdığını biliyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz; Allah buna şahittir.” söylediler[11].
İmam (a.s):
“Acaba Resulullah (s.a.a)’in Hz. Ali, Cafer ve Zeyd arasında hakemlik yaptığında: “Ya Ali sen bendensin, ben de sendenim ve sen benden sonra her müminin velisi (önderisin)” diye buyurduğunu biliyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz; Allah buna şahittir” dediler.[12]
İmam (a.s):
“Acaba Ali (a.s)’ın Resulullah (s.a.a) ile her gün ve her gece özel bir görüşmesi olduğunu ve bu görüşmelerde Ali (a.s) soru sorduğunda Resulullah (s.a.a)’in ona cevap verdiğini, sustuğunda da Resulullah (s.a.a)’in kendisinin konuşmaya başladığını biliyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz; Allah da buna şahittir” dediler[13].
İmam (a.s):
“Acaba Resulullah (s.a.a)’ın kızı Fatıma (a.s)a: “Ben seni Ehl-i Beytimin en hayırlısı, İslam açısından onların en ilki, hilim açısından onların en halimi ve ilim açısından onların en alimi olan bir kimseyle evlendirdim” diye buyurarak Ali (a.s)’ı, Cafer-i Tayyar ve Hamza-i Seyyid-uş Şüheda’dan da üstün tuttuğunu bilmiyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz; Allah buna şahittir” dediler.[14]
İmam (a.s):
“Acaba Resulullah (s.a.a)’in: “Ben Ademoğullarının efendisiyim, kardeşim Ali Arapların efendisidir. Fatıma cennet ehlinin hanımlarının en üstünüdür, iki evladım Hasan ve Hüseyin de cennet gençlerinin efendileridir.” şeklindeki sözünü biliyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz; Allah buna şahittir” dediler.[15]
İmam (a.s):
“Acaba Resulullah (s.a.a)’in Ali (a.s)’ı kendisine gusül vermekle görevlendirdiğini ve Cebrail’in bu işte ona yardımcı olacağını haber verdiğini bilmiyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz, Allah buna şahittir” dediler.[16]
İmam (a.s):
“Acaba Resulullah (s.a.a)’in son hutbesinde Müslümanlara hitaben: “Ben sizin aranızda iki değerli şey bırakıyorum; (biri) Allah’ın kitabı, (diğeri ise) Ehl-i Beytimdir; onlara sarılırsanız kesinlikle sapmazsınız” şeklinde buyurduğunu biliyor musunuz?”
(Meclistekiler) “Evet, biliyoruz; Allah buna şahittir” dediler[17].
[01] - Bu meclise sahabe, tabiin ve sahabenin evlatlarından 1.000'i aşkın kişi katılmıştır.
[02] - Sünen-i Tirmizi, c. 5.
[03] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3815. Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 331, c. 2, s. 26.
[04] - Sünen-i Tirmizî, c. 5. el-Menakıb, H. 3811. Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c . 1, s. 331.
[05] - Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 109 ve 134.
[06] - Sahih-i Müslim, c. 4, H. 2404. Sünen-i Tirmizî, c. 5. El-Menakıb, H. 3808, 3813. Sünen-i İbn-i Mace “Mukaddime” H. 115. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 109, 133.
[07] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3796. Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 331.
[08] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3808. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3 s. 150.
[09]- Sahih-i Müslim, c. 4, H. 2404. Sünen-i Tirmizî, H. 3808, 2405, 2406, Sünen-i İbn-i Mace “Mukaddime” H. 117.
[10] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3803.
[11] - Sünen-i Tirmizî, c. 5; el-Menakıb, H. 3796.
[12] - Sünen-i Tirmizî, c. 5; el-Menakıb, H. 3806.
[13] - Nezm-u Durer-is Simtayn, s. 128. Şerh-i Nehc’ul-Belaga-i İbn-i Ebî'l-Hadid, c. 9, s. 174.
[14] - Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 124.
[15] - Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 151.
[16] - Sünen-i İbn-i Mace, “Mukaddime” H. 118. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 167.
[17] - Sahih-i Müslim, c. 4, H. 2408. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 14. c. 4. s. 367.