Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

iMAM HASAN (AS)DAN iBRETLi ÖYKÜLER (1 Kullanıcı)

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
1- İmam Hasan (a.s)’la İmam Hüseyin (a.s)’ın Yarışı

Bir gün İmam Hasan (a.s)’la İmam Hüseyin (a.s) yazı yazıyorlardı.
İmam Hasan (a.s) kardeşi Hüseyin (a.s)’a:
“Benim yazım senin yazından daha iyidir” dedi.

İmam Hüseyin (a.s):
“Hayır! Benim yazım daha iyidir” dedi.
Bu yüzden anneleri Hz. Fatıma (a.s)’ın yanına gidip:
“Anneciğim! Hangimizin yazısı daha iyidir?” dediler.
Hz. Fatıma (a.s) hiç birinin kalbini kırmamak için:
“Gidin babanızdan sorun” buyurdu.

Babalarının yanına gidip:
“Babacığım! Hangimizin yazısı daha güzeldir?” dediler.
Hz. Ali (a.s) hiçbirinin kalbini kırmamak için:
“Gidin dedeniz Resulullah (s.a.a)’den sorun” buyurdular.
Dedeleri Resulullah (s.a.a)’in yanına gelerek:
“Dede! Hangimizin yazısı daha güzeldir?” diye sordular.
Resulullah (s.a.a):
“Ben Cebrail’den sormadıkça sizin yazınız hakkında hakemlik yapmam” buyurdular.
Cebrail, Resulullah (s.a.a)’in huzuruna gelerek şöyle dedi:
“Ya Resulellah! Ben de onların arasında hakemlik yapmam; İsrafil’in onların arasında hakemlik yapması gerekir!” dedi.
İsrafil: “Ben de Allah Teala’dan sormadıkça onların arasında hakemlik yapmayacağım” dedi.
İşte bundan dolayı İsrafil:
“Allah’ım! Hasan’ın yazısı mı daha güzeldir, yoksa Hüseyin’in yazısı daha güzeldir?” diye sordu.
Allah-u Teala:
“Ben hakemlik yapmayacağım, anneleri Fatıma onların arasında hakemlik yapmalıdır” buyurdu.
Allah-u Teala’nın emri üzerine Hz. Fatıma (a.s) şöyle buyurdu:
“Ben sizin aranızda bu gerdanlığın tanelerini dağıtacağım, sizden hanginiz daha çok tane toplarsa, onun yazısı daha güzeldir.”
Daha sonra gerdanlığın tanelerini onların arasında dağıttı.
Allah-u Teala Cebrail’e yeryüzüne inmesini ve onların rencide olmaması için gerdanlığın tanelerini onların arasında eşit olarak bölmesini emretti.
Cebrail de onların ihtiramı ve tazimi için Allah-u Teala’nın emrini yerine getirdi.”

İşte böylece onlardan hiçbirinin kalbi kırılmadı ve her ikisi eşit olarak toplayıp hoşnut oldular.



Bihar, c.43, s.309

 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
2- Edebe Riayet

Bir gün İmam Hasan (a.s)’la İmam Hüseyin (a.s) bir mahalleden geçerken yaşlı bir adamın yanlış abdest aldığını gördüler.
Bu yüzden edebe riayet ederek dolaylı yolla doğru abdest almayı ona öğretmek istediler.
İlk önce yaşlı adamın onların sözlerini duyacağı bir şekilde abdest alma hususunda birbirleriyle tartışmaya başladılar.
Onlardan biri:
“Benim abdestim senin abdestinden daha doğrudur” dedi.
Diğeri: “Hayır benim abdestim daha doğrudur” dedi.
Daha sonra yaşlı adamın yanına gelerek:
“Amca! Biz senin yanında abdest alacağız, zahmet olmazsa hangimizin abdestinin daha doğru olduğunu söyle” dediler.
Sonra her ikisi o adamın karşısında doğru bir abdest aldıktan sonra: “Hangimizin abdesti daha doğru ve daha güzeldi?” diye sordular.
Yaşlı adam:
“Sizin her ikiniz de doğru ve güzel abdest aldınız.
Ama bu yaşlı cahil şimdiye kadar yanlış abdest alıyordu;
şimdi sizin bereketiniz ve ceddinizin ümmetine olan şefkatinizle doğru abdest almayı sizden öğrenmiş oldu” dedi.



Bihar, c.43, s.319​
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
3- Gıybet Edene Karşı Mantıklı Bir Tavır

Dedikodu ve gıybet eden bir şahıs, İmam Hasan (a.s)’ın huzuruna gelerek:
“Filan adam senin aleyhinde konuşuyor ve seni kötülüyor” dedi.

İmam Hasan (a.s) onun bu sözünden rahatsız olup surat asarak şöyle buyurdular:

“Sen beni zahmete düşürdün!
Bir Müslüman’ın gıybetini duyduğumdan dolayı hem kendi hakkımda Allah’tan mağfiret dilemeliyim,
hem de benim hakkımda dedikodu yapan ve benim gıybetimi ederek günah işleyen o şahıs hakkında dua etmem gerekir.”


Bihar, c.43, s.350


 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
4- Uyanık Köle

İmam Hasan (a.s)’ın hizmetçisi, cezalandırılmayı hakkeden bir suç işledi.
İmam (a.s) onun tembih edilmesini emretti.
Hizmetçi: “Ey mevlam! “Ve’l kazimin’el ğayz” (öfkelerini yenenler) dediğinde, İmam (a.s): “Ondan vazgeçin” buyurdu.
Hizmetçi: “Ey mevlam! “Ve’l afine aninnas” (insanları affedenler) dediğinde İmam (a.s): “Seni affettim” buyurdu.
Hizmetçi: “Ey mevlam! “Vallahu yuhibb’ul muhsinin” (Allah ihsan edenleri sever) dediğinde de
İmam (a.s): “Sen Allah rızası için artık hürsün, sana bağışladığım miktarın bir kaç katı daha senin içindir” buyurdu.


Bihar’ul-Envar,c.63, s.352​
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
5-Hz. Ali (a.s)’ın Oğlundan Daha Şecaatli

Cemel savaşında Hz. Ali (a.s), oğlu Muhammed-i Hanefiyye’yi çağırdı, mızrağını ona verip şöyle buyurdu:

“Bu mızrak ile düşman ordusuna saldır!”

Muhammed-i Hanefiyye mızrağı alıp düşmana saldırdı.
Düşman ordusundan bir grup kişi onun ilerlemesine mani oldular,
bir şey yapamayacağını görünce babasının yanına dönmek zorunda kaldı.

Sonra İmam Hasan (a.s) mızrağı alıp düşmana saldırdı, bir müddet sonra kanlı mızrağıyla babasının yanına geldi.
Muhammed-i Hanefiyye, İmam Hasan’ın o şecaatini görünce, mağlubiyet duygusuna kapıldığından dolayı kızarıp başı aşağı oldu.
Hz. Ali (a.s) onun bu halini görünce:
“Rahatsız olma, O Peygamber’in oğludur, sen ise Ali’nin oğlusun” buyurdular.

Diğer bir savaşta da düşmana saldırmakta ihtiyat edince Hz. Ali (a.s):
“Sen annene benzemişsin” buyurup kendisi onlara saldırdı.



Bihar’ul-Envar, c.43, s.345​
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
6- Muaviye’nin Evlilik Teklifine Olumsuz Cevap

Muaviye, Emir’ul-Muminin Hz. Ali (a.s)’ın şahadetinden sonra kudret tahtına oturup bütün İslamî ülkelerin hükümdarı oldu.
Muaviye tarafından Medine’nin valisi olan Mervan ondan taraf bir mektup aldı, o mektupta şöyle yazılmıştı:

“Abdullah bin Cafer’in (Hz. Ali’nin kardeşi oğlu) kızını oğlum Yezid’e iste, her ne kadar mihriye isterse kabul ederim, her ne kadar borcu olursa öderim, buna ilaveten bu vuslat, Beni Haşim ve Beni Ümeyye arasında da barışa sebep olacaktır.”

Mervan mektubu okuduktan sonra Abdullah bin Cafer’le görüştü ve onun kızını Yezid’e istedi.

Abdullah onun cevabında şöyle dedi:
“Bizim kadınların ihtiyarı (söz sahibi) Hasan bin Ali (a.s)’dır, kızımı ondan iste!” dedi.
Mervan, İmam Hasan (a.s)’ın yanına varıp Abdullah’ın kızını Yezid’e istedi. İmam Hasan (a.s) cevabında şöyle buyurdular:
“İstediğin kimseleri davet et; ben görüşümü o toplantıda açıklayacağım.”

Mervan da Beni Haşim ve Beni Ümeyye büyüklerini davet etti, hepsi hazır olduklarında Mervan ayağa kalkarak Allah’a hamd-u sena ettikten sonra şöyle dedi:

Muaviye, Abdullah bin Cafer’in kızı Zeyneb’i şu şartlarla Yezid’e istemem için beni memur etmiştir:

a) Babası ne kadar mihriye tayin ederse kabul ediyoruz.
b) Babası her ne kadar borçlu olursa öderiz.
c) Bu vuslat Beni Ümeyye ve Beni Haşim taifeleri arasında barışa sebep olacaktır.
d) Yezid, eşi olmayan bir ferttir! Canıma and olsun ki, sizin Yezid ile iftihar etmeniz, Yezid’in sizinle iftihar etmesinden daha çoktur!
e) Yezid öyle bir kimsedir ki, onun siması bereketine (yüzü suyu hürmetine) buluttan yağmur isteniliyor!

Mervan bunları dedikten sonra susup bir kenarda oturdu.

İmam Hasan (a.s) da Allah’a hamd-u sena ettikten sonra sözüne şöyle başladı:

a) “Mehriyeye gelince; biz Peygamber ( s.a.a)’in, kızları ve akrabalarının mihriyesi hakkındaki sünnetinden -400 veya 480 veyahut 500 dirhemden- öteye geçmeyiz.

b) “Babasının borçları” hakkındaki sözlerine gelince; bizim kadınlarımız ne zaman babalarının borçlarını ödemiş ki böyle bir söz öneriliyor!

c) “İki taifenin sulhu (barışı)” hakkındaki sözünüze ilişkin de söylemem gerekir ki, bizim size karşı düşmanlığımız, Allah için ve Allah yolunda idi. Öyleyse...

d) “Bizim Yezidin vücuduyla iftiharımız, onun bizimle iftihar bulmasından daha çoktur” sözünüze gelince;
eğer hilafet (saltanat) makamı nübüvvet (peygamberlik) makamından daha yüce olursu, bizim Yezid’le iftihar etmemiz gerekir;
ama eğer nübüvvet makamı hilafet makamından daha yüksek olursa, onun bizimle iftihar etmesi gerekir.”

e) “Yezid’in yüzünün bereketiyle buluttan yağmur isteniliyor” sözüne gelince; bu söz doğru değildir.
Çünkü bu söz, sadece Hz. Muhammed ( s.a.a) ve O’nun Ehl-i Beyti hakkında geçerlidir;
onların nurlu yüzlerinin bereketi hürmetine (Allah’tan) yağmur talep ediliyor.

Bizim görüşümüz bu konuda şudur ki, Abdullah’ın kızını, amcası oğlu Kasım bin Muhammed bin Cafer’e nikahlayacağız.
Ben şimdi onu, Kasım’a eş olarak nikahladım, mihriyesini de Medine’deki tarlamı tayin ettim...
Bu tarla onların geçimini sağlar ve artık başkalarına muhtaç olmazlar.

Mervan bu durumla karşılaşınca şöyle dedi:
“Ey Beni Haşim! Acaba bize karşı böyle mi davranıyor ve sözlerimize karşı böyle mi cevap veriyorsunuz?”

İmam Hasan (a.s) cevaben:
“Evet! Bu cevaplardan her biri, sizin sözlerinizin her tektekine karşılık idi” buyurdular.

Mervan olumlu cevap almaktan ümidini kesince, aralarındaki geçen macerayı bir mektupla Muaviye’ye bildirdi, Muaviye de mektubun cevabında şöyle dedi :

“Biz onlardan kız istedik onlar menfi (olumsuz) cevap verdiler;
ama eğer onlar bizden kız istemiş olurlarsa biz müspet (olumlu) cevap veririz!”



Bihar’ul-Envar, c.43, s.345​
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
7- Mali Yardımı Almanın Şartları

Bir gün Osman, caminin eşiğinde oturmuştu.
Bir fakir yanına gelerek maddi yardım istedi.
Osman, beş dirhem ona vermelerini emretti.
Fakir: “Bu miktar para bana yetmez; beni, daha çok yardım edecek birinin yanına gönderin” dedi.

Osman eliyle caminin bir köşesine işaret ederek:
“O gençlerin yanına git” dedi.

Orada oturan gençler ise, İmam Hasan, İmam Hüseyin ve Abdullah bin Cafer’di. Fakir adam onların yanına gitti,
selam verip muhtaç olduğunu söyledi.

İmam Hasan (a.s), İslam’ın rahmetlerinden su-i istifade edilmemesi için ona yardım etmeden önce şöyle buyurdular:

“Ey fakir! Başkalarından mali yardım istemek, sadece şu üç yerde câizdir:

1-İnsanın üzerinde ödemekten aciz olduğu diyet (kan parası) olursa

2- Ödemeye gücü yetmeyeceği, bel büken bir borcu varsa.

3- Fakir ve aciz olup da eli bir yere yetişmezse.

Bu üç durumdan hangisiyle karşılaşmışsın?”

Fakir adam: “Benim sıkıntım, bu üç şartın birinden ibarettir” deyince,
İmam Hasan (a.s), adamın bu sözü üzerine elli dinar,
İmam Hüseyin (a.s) kırk dokuz dinar,
Abdullah bin Cafer ise kırk sekiz dinar verdiler.

Fakir adam geri dönüp Osman’ın yanından geçerken Osman ona: “Ne yaptın?” diye sordu.
Fakir adam şöyle dedi:
“Senin yanına gelip para istedim, sen de bana bir miktar para verdin, ama bu paraları ne için istediğimi sormadın.
Ama o üç gencin yanına gidip yardım istediğimde onlardan biri (İmam Hasan -a.s-): “Ne için para istiyorsun?” diye sordu.
Sonra şöyle buyurdu: “Ancak üç durumda, başkalarından mali yardım istenilebilir:
“Aciz eden diyet, bel büken borç, boyun eğdiren fakirlik.”

Ben de: “Benim sıkıntım o üç durumdan biridir” dedim.
Bunun üzerine birincisi 50 dinar, ikincisi 49 dinar, üçüncüsü de 48 dinar verdiler.
Osman fakir adamın bu sözlerini duyunca şöyle dedi:
“Bu gençlerin benzeri kesinlikle bulunmaz; onlar ilim, hikmet, keramet ve fazilet kaynağıdırlar.”



Bihar’ul-Envar, c.44, s.119.​
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
8-*İmam Hasan (a.s)’ın Göz Yaşları


İmam Sadık (a.s) babasından ve o da babasından şöyle naklediyor:

“İmam Hasan (a.s) kendi zamanında insanların en çok ibadet edeni, en çok zahit olanı ve en üstünü idi.
Hacca gittiğinde yaya olarak gidiyordu ve çoğu zamanlar ayak yalın gidiyordu.
Ölümü hatırladığında ağlıyordu, huzurunda kabirden söz edildiğinde ağlıyordu,
kıyameti ve haşrolmayı hatırladığında ağlıyordu,
sırat köprüsünden geçmeği hatırladığında ağlıyordu,
halkın hesap için Allah Teala’nın huzurunda duracağını hatırladığında o günün vahşet ve korkusundan dolayı feryat ederek bayılıyordu.
Namaza durduğunda Allah korkusundan azaları titriyordu,
cennet ve cehennemi hatırladığında yılan ısıran birisi gibi kıvranıyordu,

Allah’tan cenneti isteyip cehennemden ise O’na sığınıyordu.
Kur’an’dan “Ya eyyuhellezine amenu” (Ey iman edenler) ayetini okuduğunda:
“Lebbeyk! Allah’umme lebbeyk”
(Emrine hazırım, Allah’ım emrine hazırım)
diyordu.
Her halinde Allah’ı anıyordu...”


Abdest aldığında azaları titriyordu, mübarek yüzü sapsarı oluyordu.
“Abdest alırken neden bu duruma düşüyorsunuz?” dediklerinde:
“Arşın Rabbinin huzurunda duran bir kimsenin renginin sararması ve azalarının titremesi gerekir” buyuruyordu.

Caminin kapısına ulaştığında yüzünü göğe doğru çevirerek şöyle diyordu:

“İlahî, misafirin kapının önündedir;
ey ihsanda bulunan Allah, günahkâr sana gelmiştir;
ey kerim ve şefkatli olan Allah,
indindeki güzelliklerden dolayı indimdeki çirkinliklerden geç!”



Bihar, c.43, s.331
Bihar, c.43, s.339​
 

YaralıGönül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 May 2009
Mesajlar
1,053
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
aralarından bir kaçını duymamıştım.
davamı gelir inşallah.
paylaşım için Allah razı olsun.
selam ve dua ile...




KAFİRLER İSTEMESEDE , ALLAH NURUNU TAMAMLAYACAKTIR.(saff/8)
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
aralarından bir kaçını duymamıştım.
davamı gelir inşallah.
paylaşım için Allah razı olsun.
selam ve dua ile...




KAFİRLER İSTEMESEDE , ALLAH NURUNU TAMAMLAYACAKTIR.(saff/8)


Selamün aleyküm kardeş;

Sen yeter ki iste güzel kardeşim;
Devamı gelir elbet;

Birazdan geliyor... :)
Senin için olsun bakalım.

Selam ve dualar bizden..
Allah'a emanet olun!
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
9- Vahiy Mektebinde Bir Çocuk

İmam Hasan (a.s) yedi yaşında Resulullah (s.a.a)’in meclisinde hazır oluyor ve Kur’an ayetlerini duyup onları ezberliyordu.
Sonra annesinin yanına gelerek ezberlediği ayetleri annesine okuyordu.
Emir’ul-Müminin Hz. Ali (a.s) eve geldiğinde, Hz. Fatıma (a.s) yeni nazil olan ayeti ona okuyordu.

Emir’ul-Müminin (a.s):
“Bu ayeti kimden öğrendin?” diye sorduğunda Hz. Fatıma (a.s):
“Oğlun Hasan’dan” diye cevap veriyordu.

Bunun üzerine bir gün Hz. Ali (a.s) (bu durumu görmek için) evin bir köşesine saklandı.
İmam Hasan (a.s) Resulullah (s.a.a)’den duymuş olduğu ayeti geçmiş günlerdeki gibi annesine okumak istediğinde dili tutulmaya başladı.

Hz. Fatıma (a.s) bu duruma şaşırdığında,
İmam Hasan (a.s):
“Anneciğim, şaşırma!
Şüphesiz büyük bir şahsiyet sözümü dinlemektedir;
onun dinlemesi beni söz söylemekten aciz bırakmıştır”
dedi.


Bu esnada Hz. Ali (a.s) dışarı çıkıp aziz oğlu İmam Hasan (a.s)’ı bağrına basarak onu öpüp okşadı.”



Bihar, c.43, s.338

 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
10- Şakacı Adam

İmam Hasan (a.s)’ın şakacı bir dostu vardı.
Bir müddet İmam (a.s)’ın yanına gelmedi.
Bir gün İmam (a.s)’ın yanına geldiğinde İmam (a.s) ona:
“Nasıl sabahladın?” diye sordu. Adam cevaben şöyle dedi:

“Ey Resulullah’ın oğlu!
Kendimin, Allah’ın ve Şeytanın isteğine aykırı olarak sabahladım.”

İmam (a.s) gülerek:
“Nasıl olur? İzah et” diye buyurdu.
Adam cevaben şöyle dedi:
“Çünkü Allah-u Teala kendisine itaat edip isyan etmememi istiyor;
oysa ben öyle değilim.
Şeytan da Allah’a isyan etmemi
ve O’na itaatte bulunmamamı istiyor;
oysa ben öyle de değilim.
Kendim de ölmememi ve sürekli dünyada kalmamı istiyorum;
oysa durum böyle de değildir;
nihayet bir gün bu dünyadan göçüp gideceğim.”

Bu sırada bir adam ayağa kalkarak şöyle dedi:
“Ey Resulullah’ın oğlu!
Neden biz ölümü sevmiyoruz?”

İmam (a.s) cevabında buyurdular ki:
“Bunun sebebi, dünyanızı onarıp ahiretinizi bozduğunuzdan dolayıdır.
İşte bundan dolayı onarılmış bir yerden virane bir yere gitmek istemiyorsunuz.”



Bihar, c.44, s.104

 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
11-İmam Hasan (a.s)’ın Dünyaya Ayak Basması


Umeys kızı Esma şöyle diyor:
İmam Hasan ve İmam Hüseyin doğduklarında ben Hz. Fatıma (a.s)’ın ebesi idim.

İmam Hasan dünyaya geldiğinde Peygamber (s.a.a) gelerek:
“Esma! Oğlumu bana getir” buyurdular.

Ben İmam Hasan’ı sarı bir beze sarararak O Hazretin yanına götürdüm.
Resulullah (s.a.a) o sarı bezi bir kenara iterek şöyle buyurdu:
“Esma! Ben size, çocuğu sarı bezle sarmayın demedim mi?”

Ben hemen İmam Hasan’ı beyaz bir beze sararak Peygamber (s.a.a)’in yanına götürdüm.

Peygamber (s.a.a) İmam Hasan’ın sağ kulağına ezan, sol kulağına ise ikamet okudu.

Daha sonra Hz. Ali’ye:
“Oğlumun ismini ne koydun?” diye sordu.

Hz. Ali (a.s): “Ya Resulellah!
Ben ona isim takmada Rabbimden öne geçmem” dedi.

Bu esnada Cebrail nazil olarak şöyle dedi:
“Ya Muhammed!
Allah-u Teâla sana selam ediyor ve buyuruyor ki:
Ali sana nispetle, Harun’un Musa’ya nispeti gibidir;
bundan dolayı bu oğluna, Harun’un oğlunun ismini tak.”


Resulullah (s.a.a):
“Harun’un oğlunun ismi ne idi?”

Cebrail:
“Onun ismi Şeber idi.”

Peygamber (s.a.a):
“Benim dilim Arap’çadır.”

Cebrail:
“Onun ismini Hasan bırak.”

Bu yüzden Peygamber (s.a.a) ona Hasan ismini taktı.

İmam Hasan (a.s)’ın doğumunun yedinci günü, Peygamber (s.a.a) iki alaca koç kurban kesti.
Onlardan birinin budunu bir altın dinarla beraber ebeye verdi.
Sonra İmam Hasan’ın saçını kesti,
onun ağırlığında fakirlere sadaka verdi
ve İmam (a.s)’ın başına heluk (zafaran ve diğer şeylerden yapılan güzel kokulu bir renk) sürdü.

Sonra şöyle buyurdu:
“Bebeklerin başına kan sürmek, cahiliyet adetlerindendir.”



(Cahiliyet döneminde bebeğin başına biraz kan sürüyorlardı.)

Bihar, c.43, s.238​
 

YaralıGönül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 May 2009
Mesajlar
1,053
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
Selamün aleyküm kardeş;

Sen yeter ki iste güzel kardeşim;
Devamı gelir elbet;

Birazdan geliyor... :)
Senin için olsun bakalım.

Selam ve dualar bizden..
Allah'a emanet olun!


Ve Aleyküm Selam güzel kardeşim.
Allah sevabını kat kat yazsın inşallah.
Allah razı olsun.
selametle...



KAFİRLER İSTEMESEDE , ALLAH NURUNU TAMAMLAYACAKTIR.(saff/8)
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
12- Müminin Zindanı Kafirin İse Cenneti

Bir gün İmam Hasan (a.s) yıkandıktan sonra yeni ve temiz elbiselerini giyerek
kendisine güzel koku sürdükten sonra tam bir vakar ve azamet içerisinde evden dışarı çıktı.
İmam (a.s)’ın güzel siması, her bakanı kendisine cezp ediyordu.
Dost ve hizmetçilerinden bir grup kimseyle birlikte Medine sokaklarının birinden geçiyordu.
Bu esnada fakirliğin kendisini çökerttiği, derisinin kemiklerine yapıştığı ve güneş ışınlarının yüzünü yaktığı Yahudi bir yaşlı adamla karşılaştı.
Bu adamın omzunda bir su tulumu vardı,
güçsüzlük yürümesine müsaade etmiyordu,
fakirlik ve ihtiyaç, ölümü ona tatlı kılmıştı ve hali her göreni üzüyordu.

Bu adam İmam Hasan (a.s)’ı o celal ve cemal ile görünce şöyle dedi:
“Rica ediyorum biraz durun ve sözümü dinleyin!”

İmam (a.s) onun bu sözü üzerine durdu.
Yahudi: “Ey Resulullah’ın oğlu! Biraz insaf et ve hak ver!”

İmam (a.s): “Ne hakkında?!”
Yahudi: “Deden Resulullah şöyle buyuruyordu:
“Dünya müminin zindanı, kafirin ise cennetidir.”
Ama şimdi görüyoruz ki dünya, nimet ve refah içerisinde olduğunuzdan dolayı sizin için cennettir;
azap ve işkence içerisinde yaşayan benim için ise cehennemdir.
Oysa sen mümin ve ben ise kafirim!”

İmam (a.s) o yaşlı Yahudi’nin cevabında şöyle buyurdu:
“Ey yaşlı adam!
Eğer perde gözlerinin önünden kalkmış olsaydı
ve Allah-u Teâla’nın, cennette benim ve bütün müminler için nasıl nimetler yarattığını görmüş olsaydın,
o zaman anlardın ki dünya bu güzelliğine rağmen benim için zindandır.
Yine eğer Allah-u Teâla’nın, senin ve tüm kafirler için nasıl bir azap ve işkence hazırladığını görmüş olsaydın,
o zaman tasdik edecektin ki dünya, bu kadar fakirlik ve perişanlığına rağmen senin için geniş bir cennettir.”


Evet, Peygamber (s.a.a)’in:
“Dünya müminin zindanı, kafirin ise cennetidir”
diye buyurmuş olduğu sözün manası işte budur.


Bihar, c.43, s.346​
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt