Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ilma' dergisi 5. Sayısı çıktı! (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
kapak_05.jpg

5. sayıdan...​
İLMA' DERGİSİ 5. SAYISI ÇIKTI!
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Çöle İnen Nur Tekniğe İlişkin Bir Soruşturma
Mahmud E. DURU


“Teknik” Olgusu Ve Tarihsel Gelişimi
Cemil BİNİCİ

Bilim ve Teknolojinin Ahlâkını Sorgulayan Bir Roman: Kassandra Damgası
Hakan YAMAN

Bilgi Endüstrisi ve Bilgi Yönetimi
Necati KOCAMAN

Uluslar Arası İlişki Dilleri Zaviyesinden Spor Diline Bakış
Osman TEMİZ

Tarım Ekonomisine Dair
Halil AKTAŞ

Uzak Doğu Fikir İklimine Genel Bir Bakış
Necati KOCAMAN


İbni Arabî’nin Şairi
Ahmet Celil CİVAN

İnsanlık Vicdanının Ortak Sesi:Cengiz Aytmatov
Hakan YAMAN

Sinemadaki, Yeraltındaki, İçimizdeki Vıgılante’ler
Melih SÖNMEZ

Modernizm ve İnsan
Elife KILIÇ

Tarifen Hikâye
Zeynel Abidin DANALIOĞLU

“İnsan”lık Hâlleri Kadınlık ve Erkeklik Ritimleri
Gülçin Ş. SOYKAN

Türk Romanında Köken Sorunu
Süleyman ÇİÇEK
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
TAKDİM
Paul de Man, “Eleştiri ve Kriz” adlı makalesinde kriz ve eleştirinin her zaman paralel gittiğini söyler. Yazara göre, düşünce alanında her kriz ânı, bir eleştiri noktası olduğu gibi bir dönüm noktasını da imâ eder. Nitekim makalenin yer aldığı kitabın –Körlük ve İçgörü– temel meselesi bu vurguyu isminde de taşır: Her körlük bir içgörüyü her içgörü de bir körlüğü taşır.
Hem kriz hem de kritik kelimeleri Helence 'krinein'den gelir. Krinein “ayırmak, karar vermek, hüküm vermek” demektir. Krinein kelimesinin kökü de 'krei-'dir: Elemek, ayırmak, seçmek. Öyleyse 'krinein' ayırır, seçer; demek ki bir “hüküm verir”; aynı zamanda “mahkum” eder. Seçmek veya ayırmak fark yaratacağı için bir dönüm noktasıdır. Kriz de “hastalıktaki dönüm noktası” demektir zaten. Ama o elemeyi, seçmeyi, dahası hüküm vermeyi gerçekleştirecek bir dönüm noktası için elbette ölçütlere (kriterlere, kriterion'a) ihtiyaç vardır. Bütün bu elemeyi, ayırmayı yapacak bir 'kritikos'a (hakim) da.
Neticede, kriz anı, hastalıktaki dönüm noktası olmakla beraber hastalığın sebeblerinin “mahkûm” edilmesinin yolunun açıldığı âna da işaret eder.
20. yüzyılın başında dünyadaki değişimle birlikte felsefeciler de değişimin yarattığı krizin ana ekseni üzerinde kafa yormaya başladılar. Kapitalizmin ve bilimsel-teknolojik gelişmenin başlarda yarattığı ilerleme, refah ve mutluluk havası savaşlar ve yıkımlarla yerini karamsarlığa devretti. Bilimin bir yan kolu veya felsefe tarihi derekesine indirilen felsefenin bu dönemde ayağa kalkma ve bilimden bağımsız olduğunu ortaya koyma çabaları tekniği de “kritize” etme anlamına geliyordu. Heidegger, insanın ayırıcı özelliğinin anlama olduğunu, tekniğin “açıklamacı” dilinin ise insanı anlamakta eksik kalacağını dahası insanı görmezden geldiğini söylüyordu. Heidegger'e göre insan bir varolan (Dasein) olarak Varlık'ın (Sein) hakikatini anlamalıydı. Burada anlama işi bilim ve tekniğe değil, felsefe ve şiire düşüyordu.
Felsefe ve şiirle birlikte Weber'in “büyüsü bozulmuş dünya” tekrar büyüsüne kavuşacak, insan Varlık'ın hakikatine ulaşacaktı.
Mütefekkir Mirzabeyoğlu tekniği “varlığı kavramak için yapma-varlık” olarak tanımlıyor. Burada tekniğin sadece “faydacı” yanı değil, varlıkla olan ilişkisi de devreye giriyor. Böylece teknik, insanı dışta bırakan bir araç olmaktan çıkıp insan faaliyetinin bir parçası hâline gelir. Her türlü insan faaliyeti “neticede ruhî çabaya dayandığı”na, imân da bu çabanın merkezinde olduğuna göre teknik meselesini imândan, dolayısıyla İslâm'dan ayrı düşünmek mümkün değil. İnsanın işletici sıfatının ahlâk olması sebebiyle “tekniğini alalım, ahlâkı kalsın” demenin yanlışlığı da ortada.
Küresel malî krizin iktisadi zararları gündelik hayatımızda önemli bir yer tutsa da krizin örtük kalan sebeplerinden birinin de teknik ve ona ilişkin zihniyet olduğu unutulmamalı. Tefekkür ve şiirin birleştiği nokta olan hikemiyat'ın, varlığı ve insanı yok sayan bir “teknik zihniyet”le mücadelesi gündelik kaygılardan daha mühim bir noktayı işaret ediyor. Tekniğin insanla olan ilişkisine dönük bir 'kritik', krizin ardındaki zihniyetin eleştirisiyle mümkün. Bu tür bir kritik çabasının mahkûm etmekle yetinmeyip dönüm noktasına vesile olması gerektiğini söylemek gerekiyor. Bu tür tartışma ve açılımlara vesile olması dileğiyle bu sayımızda tekniği ele alıyoruz.
Mahmud E. Duru yazısında tekniğin Batı'daki yansımalarını ele alırken varlık ve insanla olan ilişkisini eleştirel bir gözle irdeliyor. Cemil Binici tekniğin tarihsel bir gelişimini anlatırken Doğu-Batı eksenli bir bağlamın izini sürüyor. Hakan Yaman geçen yıl kaybettiğimiz Cengiz Aytmatov'un, teknolojinin yol açabileceği felaketleri bir distopya atmosferinde anlatan Kassandra Damgası adlı eseri üzerinden Aytmatov'un edebi karakterini inceliyor. Necati Kocaman görsel ve yazılı basından akademik çevrelere kadar popüler bir kavram olan bilgi endüstrisi kavramını eleştirel bir gözle ele alıyor.
Dosya konumuzun dışındaki diğer yazıların ilkinde Osman Temiz, uluslararası spor dilinin gelişimini anlattığı yazısında spor dilinin ortaya çıkışındaki politik ve kültürel arka planı eleştirel bir gözle değerlendirirken Halil Aktaş tarım ekonomisini ele alıyor. Necati Kocaman, ikinci yazısında modern insanın inanç arayışında önemli bir yer kazanan Uzakdoğu inançlarının kaynaklarına eğiliyor.
Ahmet Celil Civan, İbn Arabî'nin tasavvufî görüşlerinden yola çıkarak Doğulu ve Batılı şiir arasındaki ontolojik farkı ortaya koyuyor. Hakan Yaman ikinci yazısında bu kez Cengiz Aytmatov'u genel bir değerlendirmeyle ele alırken 'evrensel' bir yazar olmanın kıstaslarına dair günceli de kapsayan bir bakış açısı sunuyor.
Melih Sönmez, kendi adaletini kendi gerçekleştiren kahramanların hikâyesinin sinemadaki yansımalarını anlatırken Elife Kılıç, tekniğin ardındaki modernist felsefeyi konu edindiği makalesinde modernizmin köklerini ve onun insanla olan mesafesini değerlendiriyor.
Zeynel Abidin Danalıoğlu edebiyat eleştirilerindeki teorileştirme çabalarının eksiklerini hikâye üzerinden dile getiriyor. Gülçin Ş. Soykan Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'nun son eseri İnsan (2008)'ı İslam dışı inançlardaki Kadınlık-Erkeklik bağlamında irdelerken Mütefekkir'in külliyatındaki en önemli isimlerden biri olan İbn Arabî'ye vurgu yapıyor. Son yazımızda Süleyman Çiçek Murat Belge'nin Genesis (2008) adlı kitabını inceliyor.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt