munzurdekorasyon
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 20 Haz 2009
- Mesajlar
- 51
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
KİTAPLARA İMAN
Soru: Kitaplara iman ne demektir?
Cevap: Kitaplara iman, Allah‘ın vahiy yoluyla bazı peygamberlerine birtakım kitaplar gönderdiğine ve bu kitapların içinde bulunan şeylerin doğru ve gerçek olduğuna inanmak demektir.
İLAHİ KİTAPLAR VE SAYFALAR
Cenab-ı Hak insanlara emir ve yasaklarını duyurmak için peygamberlerden bazılarına kitap, bazılarına da suhuf göndermiştir.
Sayfalar anlamına gelen suhufun sayıları ve indirildikleri peygamberler şunlardır:
10 sayfa Hz. Adem Aleyhisselâma
50 sayfa Hz. Şit Aleyhisselâma
30 sayfa Hz. İdris Aleyhisselâma
10 sayfa Hz. İbrahim Aleyhisselâma indirilmiştir
Dört büyük kitap ve indirildikleri peygamberler ise sırasıyla şunlardır:
Tevrat: Musa Aleyhisselâma
Zebur: Davud Aleyhisselâma
İncil: İsa Aleyhisselâma
Kur‘an-ı Kerim: Hz. Muhammed (s.a.v)‘e indirilmiştir.
TEVRAT
Dört ilâhî kitaptan birincisi olan Tevrat, Musa (a.s)‘ya gönderilmiştir. Buna “Ahd-i Atik“ da denir. Bu gün elde bulunan Tevrat‘ın Hz. Musa‘ya nazil olan ilâhi kitabın aynısı olduğu söylenemez. Çünkü sonradan birçok ilâve ve çıkartmalar yapılmış bir kitap haline gelmiştir.
tevratın üç meşhur nüshası vardır ve şunlardır:
1) Yahudiler ve protestanlarca kabul edilen İbranice nüsha.
2) Roma ve Doğu kiliselerinde kabul edilen Yunanca nüsha.
3) Samirilerce kabul edilen Samirice nüsha.
Bu nüshalar karşılaştırıldığında aralarındaki önemli farklar hemen görülür. Bu da Hz. Musa‘ya Allah tarafından gönderilen Tevrat‘ın asıl nüshasının mevcut olmadığını gösterir.
ZEBUR
Dört ilâhî kitaptan ikincisi olan Zebur Hz. Davud‘a gönderilmiştir. Zebur, bugün “Ahd-i Atik“ içinde “mezmurlar“ (Zebur surelerinden her biri.) adıyla yer almıştır. Müstakil bir Zebur kitabı mevcut değildir. Bu nedenle Zebur hakkında fazla bilgi bulunmamkatadır. Halen Yahudi sinagoglarında veya kiliselerde söylenen ilâhîler arasında rastlanan mezmurların Hz. Davud‘a isnadı kesinlik taşımaz.
Biz Zebur‘a Hz. Davud‘a geldiği şekliyle inanmakla yükümlüyüz. Zebur, hep öğütlerden, iman esaslarından ve dualardan ibaretti. Şeriata ait hükümler kapsamıyordu.
İNCİL:
İlâlî kitapların üçüncüsü olan incil Hz. isa‘ya indirilmiştir. Bugün Hristiyanların elinde bulunan ve “Ahd-i Cedid“ adını taşıyan kitaplar Hz. İsa‘ya Allah tarafından gönderilen İncil değildir.
Halen hristiyanların elinde birbirini tutmayan Luka, Matta, Yuhanna ve Markos isimli şahıslar tarafından yazılan dört İncil vardır.
Bunların dışında daha pek çok incil ortaya atılmışsa da Hz. isa‘dan 325 yıl sonra iznik‘te toplanan ruhanî meclis tarafından diğerleri yakılmış sadece bu dört tanesi bırakılmıştır. Bu durum, Allah tarafından Hz. isa‘ya gönderilen İncilin asıl nüshasının mevcut olmadığını apaçık göstermektedir. (el- Akidetu‘l-lslâmiyye, s. 465.)
KUR‘AN-I KERİM:
Kur‘an, sözlük manasıyla, okumak anlamına gelir. Terim olarak Kur‘an, hem dünyada hem de ahirette insanı mutlu kılmak gayesiyle Allah tarafından Cibril adlı melek aracılığıyla Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)‘e gönderilen son ilâhi kitabın adıdır.
Kur‘an, Hz. Muhammed (s.a.v)‘in 23 yıllık peygamberlik hayatı boyunca peyderpey ayet ve sureler şeklinde nazil olmuştur.
Kur‘an-ı Kerim, Peygamberimize indirildiği andan itibaren yazılmaya ve ezberlenmeye başlanmıştır. Peygamber Efendimizin vefatından sonra Hz. Ebu Bekir‘in hilâfeti döneminde bir kitap haline getirilmiş ve Hz. osman zamanında çoğaltılarak eyaletlere gönderilmiştir. Böylece, okuyuşta birlik sağlanmıştır. Okumayı kolaylaştırmak için Kur‘an‘ın metinlerine daha sonra hareke, nokta ve işaretler konulmuştur. Kur‘an‘ın kelime sonlarını ilk harekeleyen, Ebu‘l-Esved ed- Duelî‘dir.
Nüzulünden 14 asır geçmesine rağmen Kur‘an‘da en ufak bir değişiklik olmamıştır ve kıyamete kadar da olmayacaktır. Zira Cenab-ı Allah Kur‘an-ı Kerim‘de şöyle buyuruyor: “Doğrusu Kitabı biz indirdik. O‘nun koruyucusu elbette biziz.“ (Hicr, 9.)
Kur‘an, birçok bölümlere ayrılır. Besmele ile başlayan bölümlere sure denir. Kur‘an‘da 114 sure vardır. Tövbe suresinin dışında sureler birbirinden besmele ile ayrılırlar. 100 ayetten uzun olan surelere Tıval, 100 ayet civarında olanlara Miûn, 100 ayetten az olanlara Mesani, çok kısa olanlara da Mufassal adı verilir.
Kur‘an-ı Kerim‘in ilk suresi Fatiha, son suresi Nâs‘tır. En uzun suresi 286 ayetten ibaret olan Bakara, en kısa suresi ise, üç ayetten ibaret olan olan Kevser süresidir.
İki durak arasında cümle mesabesindeki metinlere de ayet denir. Manası kolaylıkla anlaşılan ve tek manası olan ayetlere muhkem, birçok manaya ihtimali olan, bu manalardan birine tayin edilebilmek için harici bir delile ihtiyacı olan ayetlere de müteşabih denir.
Ayetlerin toplam sayısı hakkında ihtilâf edilmiştir. Bu ihtilâfların şüphesiz ki herhangi bir ayetin ilâve edilmesi veya herhangi bir ayetin çıkarılmış olmasından ileri gelmiş değildir. Bu ihtilâfın nedeni, bir metnin, bir cümlenin bir veya birden fazla ayet kabul edilip edilmemekten, huruf-u mukatta‘aların tam ayet sayılıp sayılmamaktan ve sure başlarındaki “Besmele“ lerin her sureden ayet sayılıp sayılmamaktan ileri gelmektedir.
Küfe ekoluna göre ayetlerin sayısı 6236, Basra ekoluna göre 6205‘tir. Ayetlerin sayısında başka değişik görüşler de vardır. Ülkemizdeki mevcut mushaflarda ayetlerin sayısı Küfe ekoluna göredir. Yani 6236‘dır.
Hicretten önce nazil olan ayetlere Mekkî, hicretten sonra nazil olanlara da Medenî denir. Kur‘an-ı Kerim, iki kapak arasında bulunan sayfalar itibarıyla
30 eşit bölüme ayrılmış ve her bölüme cüz denilmiştir. Her cüz de 4 hizbe ayrılmıştır. Bu durum okumada kolaylığın sağlanmasına vesile olmuştur.
Kur‘an, insanlığa doğru yolu göstermenin ve müslümanların kutsal kitabı olmanın yanı sıra, Hz. Muhammed (s.a.v)‘in peygamberliğinin en büyük mucizesidir.
Kur‘an, inanarak okuyanlar için bir rahmet ve şifa kaynağıdır. Yolların en doğrusu, Kur‘an yoludur. Kur‘an okuyanın kalbi nurlanır. Zira Kur‘an Allah‘ın kelâmıdır.
Kur‘an okumanın fazileti hakkında Peyamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “Sizin en faziletliniz Kur‘an okuyan ve öğretendir.“ (Tecrîd-i Sarîh, 11/42.)
Kur‘an-ı Kerim hem lafız hem manasıyla Allah‘ın kelâmı olduğu için tam olarak tercüme edilemez. Ancak, herkes anladığı nisbette tercüm etmeye çalışır. Bunun içindir ki Kur‘an tercümeleri, sadece tercüme değil, tercüme ve meal diye isimlendirilir.
Kur‘an-ı Kerim‘i aslî harfleriyle okumak, onu ezberlemek ve onunla amel etmek her müslümanın ideali olmalıdır.
Kur‘an-ı Kerim‘i, Lâtin harfleriyle sıhhatli bir şekilde okumak mümkün değildir. Çünkü Kur‘an alfabesinde bulunan bazı harflerin karşılığı lâtin alfabesinde yoktur.
Kur-an‘ı Kerim‘deki Süre isimlerinin anlamları
1.Abese : "Yüzünü ekşitti."
2.Adiyât : Nefes nefese koşanlar
3.Ahkaf : Yer adı
4.Ahzâb : Hizipler, gruplar, kabileler
5.A‘la : Yüce, büyük, kutlu
6.Alak : Embriyo, ilgi, pıhtı
7.Ali İmran : İmran ailesi
8. Ankebût : Dişi örümcek
9.A‘raf : Cennetle cehennem arası bölge
10.Asr : Çağ, asır, zaman
11.Bakara : İnek
12.Beled : Belde, kent, bölge
13.Beyyine : Kanıt, belge, aydınlık
14.Bürûc : Burçlar
15.Câsiye : Çöken, oturan
16.Cin : Cin, görünmeyen varlık
17.Cumua : Cuma, toplanma, topluluk
18.Duha : Kuşluk vakti
19.Dühân : Duman, sis, pus
20.En‘am : Hayvanlar, davarlar
21.Enbiya : Peygamberler
22.Enfâl : Ganimetler, gelirler, vergiler
23.Fâtır : Yaratan, varlığın ilkelerini koyan
24.Fâtiha : Açılış, açan, özetleyen
25.Fecr : Şafak vakti
26.Felak : Tan yeri, yarılma, açılma
27.Fetih : Fetih, açılış
28.Fil : Fil
29.Furkan : Işıkla karanlığı, doğruyla eğriyi ayıran
30.Fussılet : "Ayrıntılı yaptı"
31.Ğaşiye : Bürüyen, örten, kuşatan
32.Hac : Ziyaret
33.Hadid : Demir
34.Hâkka : Geleceği kuşkusuz olan şey
35.Haşr : Haşir, toplama, diriltme
36.Hicr : Bir topluluğun adı
37.Hucurât : Hücreler
38.Hûd : Hûd Peygamber
39.Hümeze : Alaycılar, gıybetçiler
40.İbrahim : Hz. İbrahim
41.İhlâs : Samimiyet
42.İnfitâr : Açılma, yarılma, parçalanma
43.İnsan(Dehr) : İnsan(Zaman)
44.İnşıkak : Yarılma, ayrılma, kopma
45.İnşirah : Gönül ferahlığı, iç açılması
46. İsra : Gece yürüyüşü
47.Kaaria : Şiddetle çarpan
48.Kadir : Kadir Gecesi
49.Kaf : "Kaf" harfi
50.Kâfirun : Kafirler
51.Kalem : Kalem
52.Kamer : Ay
53.Kasas : Peygamberlerin hayat hikayeleri
54.Kehf : Mağara
55.Kevser : Kevser havuzu, yoğun güzellik ve iyilik
56.Kıyamet : Kıyamet
57.Kureyş : Kureyş Kabilesi
58.Leyl : Gece
59.Lukman : Hz.Lokman
60.Mâide : Sofra
61.Mâûn : Kamu hakkı, zekât, vergi
62.Meâric : Miraçlar, yükselme noktaları
63.Meryem : Hz. Meryem
64.Muhammed : Hz.Muhammed
65.Mutaffifûn : Ölçü ve tartıda hile yapanlar
66.Mücâdile : Hakları için savaşan kadın
67.Müddessir : Örtüsüne bürünen
68.Mülk : Mülk , yönetim
69.Mümin(Ğafir) : Mümin, (Affeden)
70.Müminûn : Müminler
71.Mürselat : Görevle gönderilenler
72.Mümtehine : İmtihan eden
73.Münafıkûn : İkiyüzlüler
74.Müzzemmil : Örtüsüne bürünen, köşesine çekilen
75.Nahl : Balarısı
76.Nâs : İnsanlar
77.Nasr : Yardım
78.Naziât : Çekip koparanlar, yay çekenler
79.Nebe‘ : Haber
80.Necm : Yıldız
81.Neml : Karınca
82.Nisa : Kadınlar
83.Nûh : Hz. Nûh
84.Nûr : Işık
85.Ra‘d : Gök gürültüsü
86.Rahman : Rahmeti bol olan
87.Rûm : Bizanslılar
88.Sâd : "Sâd"harfi
89.Saff : Saf tutmak
90.Saffât : Saf bağlayanlar
91.Sebe‘ : Sebâ ülkesi
92.Secde : Secde
93.Şems : Güneş
94.Şuara : Şairler
95.Şûra : Şûra, toplu denetim
96.Tâhâ : "Tı" ve "Ha" harfleri
97.Tahrim : Haramlaştırma, yasaklama
98.Talâk : Boşama, boşanma
99.Târık : Târık yıldızı, tokmak gibi vuran
100.Tebbet : "Eli kırıldı."
101.Teğabün : Aldatış ve aldanış
102.Tekâsür : Mal ve evlat çokluğunda yarış
103.Tekvir : Büküp dürme
104.Tevbe : Tövbe
105.Tin : İncir
106.Tûr : Tûr dağı
107.Vâkia : Olan, ortaya çıkan
108.Yâsin : "Ya" ve "Sin" harfleri
109.Yûnus : Hz.Yûnus
110.Yûsuf : Hz. Yûsuf
111.Zâriyât : Tozutup savuranlar
112.Zilzal : Zelzele
113.Zühruf : Süs-Püs
114.Zümer : Zümre
Soru: Kitaplara iman ne demektir?
Cevap: Kitaplara iman, Allah‘ın vahiy yoluyla bazı peygamberlerine birtakım kitaplar gönderdiğine ve bu kitapların içinde bulunan şeylerin doğru ve gerçek olduğuna inanmak demektir.
İLAHİ KİTAPLAR VE SAYFALAR
Cenab-ı Hak insanlara emir ve yasaklarını duyurmak için peygamberlerden bazılarına kitap, bazılarına da suhuf göndermiştir.
Sayfalar anlamına gelen suhufun sayıları ve indirildikleri peygamberler şunlardır:
10 sayfa Hz. Adem Aleyhisselâma
50 sayfa Hz. Şit Aleyhisselâma
30 sayfa Hz. İdris Aleyhisselâma
10 sayfa Hz. İbrahim Aleyhisselâma indirilmiştir
Dört büyük kitap ve indirildikleri peygamberler ise sırasıyla şunlardır:
Tevrat: Musa Aleyhisselâma
Zebur: Davud Aleyhisselâma
İncil: İsa Aleyhisselâma
Kur‘an-ı Kerim: Hz. Muhammed (s.a.v)‘e indirilmiştir.
TEVRAT
Dört ilâhî kitaptan birincisi olan Tevrat, Musa (a.s)‘ya gönderilmiştir. Buna “Ahd-i Atik“ da denir. Bu gün elde bulunan Tevrat‘ın Hz. Musa‘ya nazil olan ilâhi kitabın aynısı olduğu söylenemez. Çünkü sonradan birçok ilâve ve çıkartmalar yapılmış bir kitap haline gelmiştir.
tevratın üç meşhur nüshası vardır ve şunlardır:
1) Yahudiler ve protestanlarca kabul edilen İbranice nüsha.
2) Roma ve Doğu kiliselerinde kabul edilen Yunanca nüsha.
3) Samirilerce kabul edilen Samirice nüsha.
Bu nüshalar karşılaştırıldığında aralarındaki önemli farklar hemen görülür. Bu da Hz. Musa‘ya Allah tarafından gönderilen Tevrat‘ın asıl nüshasının mevcut olmadığını gösterir.
ZEBUR
Dört ilâhî kitaptan ikincisi olan Zebur Hz. Davud‘a gönderilmiştir. Zebur, bugün “Ahd-i Atik“ içinde “mezmurlar“ (Zebur surelerinden her biri.) adıyla yer almıştır. Müstakil bir Zebur kitabı mevcut değildir. Bu nedenle Zebur hakkında fazla bilgi bulunmamkatadır. Halen Yahudi sinagoglarında veya kiliselerde söylenen ilâhîler arasında rastlanan mezmurların Hz. Davud‘a isnadı kesinlik taşımaz.
Biz Zebur‘a Hz. Davud‘a geldiği şekliyle inanmakla yükümlüyüz. Zebur, hep öğütlerden, iman esaslarından ve dualardan ibaretti. Şeriata ait hükümler kapsamıyordu.
İNCİL:
İlâlî kitapların üçüncüsü olan incil Hz. isa‘ya indirilmiştir. Bugün Hristiyanların elinde bulunan ve “Ahd-i Cedid“ adını taşıyan kitaplar Hz. İsa‘ya Allah tarafından gönderilen İncil değildir.
Halen hristiyanların elinde birbirini tutmayan Luka, Matta, Yuhanna ve Markos isimli şahıslar tarafından yazılan dört İncil vardır.
Bunların dışında daha pek çok incil ortaya atılmışsa da Hz. isa‘dan 325 yıl sonra iznik‘te toplanan ruhanî meclis tarafından diğerleri yakılmış sadece bu dört tanesi bırakılmıştır. Bu durum, Allah tarafından Hz. isa‘ya gönderilen İncilin asıl nüshasının mevcut olmadığını apaçık göstermektedir. (el- Akidetu‘l-lslâmiyye, s. 465.)
KUR‘AN-I KERİM:
Kur‘an, sözlük manasıyla, okumak anlamına gelir. Terim olarak Kur‘an, hem dünyada hem de ahirette insanı mutlu kılmak gayesiyle Allah tarafından Cibril adlı melek aracılığıyla Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)‘e gönderilen son ilâhi kitabın adıdır.
Kur‘an, Hz. Muhammed (s.a.v)‘in 23 yıllık peygamberlik hayatı boyunca peyderpey ayet ve sureler şeklinde nazil olmuştur.
Kur‘an-ı Kerim, Peygamberimize indirildiği andan itibaren yazılmaya ve ezberlenmeye başlanmıştır. Peygamber Efendimizin vefatından sonra Hz. Ebu Bekir‘in hilâfeti döneminde bir kitap haline getirilmiş ve Hz. osman zamanında çoğaltılarak eyaletlere gönderilmiştir. Böylece, okuyuşta birlik sağlanmıştır. Okumayı kolaylaştırmak için Kur‘an‘ın metinlerine daha sonra hareke, nokta ve işaretler konulmuştur. Kur‘an‘ın kelime sonlarını ilk harekeleyen, Ebu‘l-Esved ed- Duelî‘dir.
Nüzulünden 14 asır geçmesine rağmen Kur‘an‘da en ufak bir değişiklik olmamıştır ve kıyamete kadar da olmayacaktır. Zira Cenab-ı Allah Kur‘an-ı Kerim‘de şöyle buyuruyor: “Doğrusu Kitabı biz indirdik. O‘nun koruyucusu elbette biziz.“ (Hicr, 9.)
Kur‘an, birçok bölümlere ayrılır. Besmele ile başlayan bölümlere sure denir. Kur‘an‘da 114 sure vardır. Tövbe suresinin dışında sureler birbirinden besmele ile ayrılırlar. 100 ayetten uzun olan surelere Tıval, 100 ayet civarında olanlara Miûn, 100 ayetten az olanlara Mesani, çok kısa olanlara da Mufassal adı verilir.
Kur‘an-ı Kerim‘in ilk suresi Fatiha, son suresi Nâs‘tır. En uzun suresi 286 ayetten ibaret olan Bakara, en kısa suresi ise, üç ayetten ibaret olan olan Kevser süresidir.
İki durak arasında cümle mesabesindeki metinlere de ayet denir. Manası kolaylıkla anlaşılan ve tek manası olan ayetlere muhkem, birçok manaya ihtimali olan, bu manalardan birine tayin edilebilmek için harici bir delile ihtiyacı olan ayetlere de müteşabih denir.
Ayetlerin toplam sayısı hakkında ihtilâf edilmiştir. Bu ihtilâfların şüphesiz ki herhangi bir ayetin ilâve edilmesi veya herhangi bir ayetin çıkarılmış olmasından ileri gelmiş değildir. Bu ihtilâfın nedeni, bir metnin, bir cümlenin bir veya birden fazla ayet kabul edilip edilmemekten, huruf-u mukatta‘aların tam ayet sayılıp sayılmamaktan ve sure başlarındaki “Besmele“ lerin her sureden ayet sayılıp sayılmamaktan ileri gelmektedir.
Küfe ekoluna göre ayetlerin sayısı 6236, Basra ekoluna göre 6205‘tir. Ayetlerin sayısında başka değişik görüşler de vardır. Ülkemizdeki mevcut mushaflarda ayetlerin sayısı Küfe ekoluna göredir. Yani 6236‘dır.
Hicretten önce nazil olan ayetlere Mekkî, hicretten sonra nazil olanlara da Medenî denir. Kur‘an-ı Kerim, iki kapak arasında bulunan sayfalar itibarıyla
30 eşit bölüme ayrılmış ve her bölüme cüz denilmiştir. Her cüz de 4 hizbe ayrılmıştır. Bu durum okumada kolaylığın sağlanmasına vesile olmuştur.
Kur‘an, insanlığa doğru yolu göstermenin ve müslümanların kutsal kitabı olmanın yanı sıra, Hz. Muhammed (s.a.v)‘in peygamberliğinin en büyük mucizesidir.
Kur‘an, inanarak okuyanlar için bir rahmet ve şifa kaynağıdır. Yolların en doğrusu, Kur‘an yoludur. Kur‘an okuyanın kalbi nurlanır. Zira Kur‘an Allah‘ın kelâmıdır.
Kur‘an okumanın fazileti hakkında Peyamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “Sizin en faziletliniz Kur‘an okuyan ve öğretendir.“ (Tecrîd-i Sarîh, 11/42.)
Kur‘an-ı Kerim hem lafız hem manasıyla Allah‘ın kelâmı olduğu için tam olarak tercüme edilemez. Ancak, herkes anladığı nisbette tercüm etmeye çalışır. Bunun içindir ki Kur‘an tercümeleri, sadece tercüme değil, tercüme ve meal diye isimlendirilir.
Kur‘an-ı Kerim‘i aslî harfleriyle okumak, onu ezberlemek ve onunla amel etmek her müslümanın ideali olmalıdır.
Kur‘an-ı Kerim‘i, Lâtin harfleriyle sıhhatli bir şekilde okumak mümkün değildir. Çünkü Kur‘an alfabesinde bulunan bazı harflerin karşılığı lâtin alfabesinde yoktur.
Kur-an‘ı Kerim‘deki Süre isimlerinin anlamları
1.Abese : "Yüzünü ekşitti."
2.Adiyât : Nefes nefese koşanlar
3.Ahkaf : Yer adı
4.Ahzâb : Hizipler, gruplar, kabileler
5.A‘la : Yüce, büyük, kutlu
6.Alak : Embriyo, ilgi, pıhtı
7.Ali İmran : İmran ailesi
8. Ankebût : Dişi örümcek
9.A‘raf : Cennetle cehennem arası bölge
10.Asr : Çağ, asır, zaman
11.Bakara : İnek
12.Beled : Belde, kent, bölge
13.Beyyine : Kanıt, belge, aydınlık
14.Bürûc : Burçlar
15.Câsiye : Çöken, oturan
16.Cin : Cin, görünmeyen varlık
17.Cumua : Cuma, toplanma, topluluk
18.Duha : Kuşluk vakti
19.Dühân : Duman, sis, pus
20.En‘am : Hayvanlar, davarlar
21.Enbiya : Peygamberler
22.Enfâl : Ganimetler, gelirler, vergiler
23.Fâtır : Yaratan, varlığın ilkelerini koyan
24.Fâtiha : Açılış, açan, özetleyen
25.Fecr : Şafak vakti
26.Felak : Tan yeri, yarılma, açılma
27.Fetih : Fetih, açılış
28.Fil : Fil
29.Furkan : Işıkla karanlığı, doğruyla eğriyi ayıran
30.Fussılet : "Ayrıntılı yaptı"
31.Ğaşiye : Bürüyen, örten, kuşatan
32.Hac : Ziyaret
33.Hadid : Demir
34.Hâkka : Geleceği kuşkusuz olan şey
35.Haşr : Haşir, toplama, diriltme
36.Hicr : Bir topluluğun adı
37.Hucurât : Hücreler
38.Hûd : Hûd Peygamber
39.Hümeze : Alaycılar, gıybetçiler
40.İbrahim : Hz. İbrahim
41.İhlâs : Samimiyet
42.İnfitâr : Açılma, yarılma, parçalanma
43.İnsan(Dehr) : İnsan(Zaman)
44.İnşıkak : Yarılma, ayrılma, kopma
45.İnşirah : Gönül ferahlığı, iç açılması
46. İsra : Gece yürüyüşü
47.Kaaria : Şiddetle çarpan
48.Kadir : Kadir Gecesi
49.Kaf : "Kaf" harfi
50.Kâfirun : Kafirler
51.Kalem : Kalem
52.Kamer : Ay
53.Kasas : Peygamberlerin hayat hikayeleri
54.Kehf : Mağara
55.Kevser : Kevser havuzu, yoğun güzellik ve iyilik
56.Kıyamet : Kıyamet
57.Kureyş : Kureyş Kabilesi
58.Leyl : Gece
59.Lukman : Hz.Lokman
60.Mâide : Sofra
61.Mâûn : Kamu hakkı, zekât, vergi
62.Meâric : Miraçlar, yükselme noktaları
63.Meryem : Hz. Meryem
64.Muhammed : Hz.Muhammed
65.Mutaffifûn : Ölçü ve tartıda hile yapanlar
66.Mücâdile : Hakları için savaşan kadın
67.Müddessir : Örtüsüne bürünen
68.Mülk : Mülk , yönetim
69.Mümin(Ğafir) : Mümin, (Affeden)
70.Müminûn : Müminler
71.Mürselat : Görevle gönderilenler
72.Mümtehine : İmtihan eden
73.Münafıkûn : İkiyüzlüler
74.Müzzemmil : Örtüsüne bürünen, köşesine çekilen
75.Nahl : Balarısı
76.Nâs : İnsanlar
77.Nasr : Yardım
78.Naziât : Çekip koparanlar, yay çekenler
79.Nebe‘ : Haber
80.Necm : Yıldız
81.Neml : Karınca
82.Nisa : Kadınlar
83.Nûh : Hz. Nûh
84.Nûr : Işık
85.Ra‘d : Gök gürültüsü
86.Rahman : Rahmeti bol olan
87.Rûm : Bizanslılar
88.Sâd : "Sâd"harfi
89.Saff : Saf tutmak
90.Saffât : Saf bağlayanlar
91.Sebe‘ : Sebâ ülkesi
92.Secde : Secde
93.Şems : Güneş
94.Şuara : Şairler
95.Şûra : Şûra, toplu denetim
96.Tâhâ : "Tı" ve "Ha" harfleri
97.Tahrim : Haramlaştırma, yasaklama
98.Talâk : Boşama, boşanma
99.Târık : Târık yıldızı, tokmak gibi vuran
100.Tebbet : "Eli kırıldı."
101.Teğabün : Aldatış ve aldanış
102.Tekâsür : Mal ve evlat çokluğunda yarış
103.Tekvir : Büküp dürme
104.Tevbe : Tövbe
105.Tin : İncir
106.Tûr : Tûr dağı
107.Vâkia : Olan, ortaya çıkan
108.Yâsin : "Ya" ve "Sin" harfleri
109.Yûnus : Hz.Yûnus
110.Yûsuf : Hz. Yûsuf
111.Zâriyât : Tozutup savuranlar
112.Zilzal : Zelzele
113.Zühruf : Süs-Püs
114.Zümer : Zümre