HUSEYIN SASMAZ
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Eyl 2009
- Mesajlar
- 1,204
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 61
İKİNCİ DELİL: SÜNNET
--------------------------------------------------------------------------------
Rasul (u)’in Fiilleri
Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in fiilleri üç kısma ayrılır:
Birincisi; fıtri özelliklerle ilgili yani insanın fıtri özelliği ve tabiatı gereği olarak yaptığı, kalkmak, oturmak, yemek, içmek v.b. fiillerdir. Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in kendisi hakkında ve ümmeti hakkında bu tür fiillerin mubah olduğu hususunda herhangi bir ihtilaf yoktur.
İkincisi; Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in özelliklerinden olan ve bir başkasının iştirak edemeyeceğinin sabit olduğu fiillerdir. Vitir namazının, gece teheccüdünün ve müşavere yapmasının farz olması gibi hususlar yalnızca ona hastır. Yine oruçta visalin (iftar etmeksizin üç gün oruç tutmak) mubahlığı gibi hususların Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e has olduğu sabittir. Bu konularda ona uymanın caiz olmadığı hususunda herhangi bir ihtilaf yoktur. Çünkü bunlar Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’ has fiillerdir.
Üçüncüsü; bir beşer olarak yaptığı fiillerden ve yalnızca Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e has fiillerden olmayan, bunların dışında kalan fiillerdir. Bu tür fiillerde Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e uymamız gerektiğinde bir ihtilaf yoktur. Bu fiillerin Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in sözleri ve sükûtu gibi Şer’î delil olduğu hususunda bir ihtilaf yoktur.
Şu ayetler nedeni ile Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in fiilini Şer’î delil olarak almak vacibtir: لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الأخِرَ “And olsun ki sizin için Allah’ı ve Ahiret Gününü ümit eden kimseler için Allah’ın Rasulü’nde güzel bir örnek vardır.”[1] إِنْ أَتَّبِعُ إِلا مَا يُوحَى إِلَيَّ “Ben ancak bana vahy olana uyarım.”[2] إِنَّمَا أَتَّبِعُ مَا يُوحَى إِلَيَّ مِنْ رَبِّي “Ben ancak bana Rabbimden vahy olunana uyarım.”[3]
Bunlar, genellik hususunda açık, vazıh ve zahirdir. Dolayısıyla Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in sözünü ve sükûtunu kapsadığı gibi, yaptığı her işi de kapsar. Bundan dolayı kendisine has olan ve beşer vasfıyla yaptığı fiiller dışında kalan fiillerde Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e tabi olmak her Müslüman’a farzdır. Çünkü Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem ancak kendisine vahiy olana uyar.
Fakat Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e ittiba/uyma uymanın farz olması, yaptığı fiilin yapılmasının farz olduğu anlamına gelmez. Bilakis fiilin durumuna göre Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e uymanın farz olduğu anlamına gelir. Zira fiil eğer vacib/farz bir fiil ise onu yapmak vacib olur. Fiil mendub ise, onu yapmak mendub olur. Fiil mubah ise, fiilin yapılması mubah olur. Dolayısıyla ittiba, fiilin durumuna göre vacibtir. Bu Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in emirlerine ittiba gibidir.
Allah’u Teâla şöyle buyurmaktadır: فَلْيَحْذَرْ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَنْ تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ “Onun emrine aykırı davrananlar başlarına bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elim bir azap gelmesinden sakınsınlar.”[4]
Bu ayet, emrettiği konularda Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e itaat etmenin vacib olduğuna delâlet etmektedir. Ancak emrettiği şeyi yapmanın farz olduğuna delâlet etmez. Bilakis emrettiği şeye göre emir yerine getirilir. Zira emrettiği şey farz ise yerine getirmek de farz olur. Emrettiği şey mendup ise, yerine getirmek de mendup olur. Emrettiği şey mubahlık ifade ediyorsa, yerine getirmek de mubah olur. Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in fiilleri de böyledir. Onlara ittiba etmek farzdır. Fakat onları yapmak, fiilin getirdiği hususa (hükme) göre olur.
Fiilin ne zaman vacibliğe, ne zaman menduba ve ne zaman mubahlığa delâlet ettiğine gelince; bu konuda tafsilat vardır. Fiile bakılır: O fiilin daha önce geçmiş bir hitabın açıklaması olduğuna delâlet eden bir delil varsa, o bize bir beyan olur. Bu şöyle olur:
-Ya, Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in açıkça “Bu, şunun için bir beyandır” demesi gibi.
Buna örnek şu hadislerdir: وَصَلُّوا كَمَا رَأَيْتُمُونِي أُصَلِّي “Beni nasıl namaz kılıyor görüyorsanız siz de öyle namaz kılınız.”[5] ألا فخذوا عني مناسككم “Hacc ibadeti ile ilgili hususları benden alınız.”[6]
-Yada buna delâlet eden durumlara ait karinelerin olması ile anlaşılır. Şunun gibi: Tafsil istenen bir mücmel lafız veya tahsis istenen bir genel lafız veya takyid edilmesi istenen bir mutlak lafız geçmesi halinde bunlar ihtiyaç duyulmadan beyan edilmeyip, ihtiyaç duyulduğunda beyana uygun bir fiil yapılmışsa, o fiil bizim için bir beyan olur.
Bu fiiller, bir ayet veya hadiste daha önce geçen bir hitap için açıklama yani bize bir açıklamadırlar. Açıklanan husus farz ise, fiilin yapılması farz olur. Açıklanan husus mendub ise fiilin yapılması mendub olur. Açıklanan husus mubah ise fiilin yapılması mubah olur.
Ancak nefiy ve ispat için olmadığına, beyan için olduğuna delâlet eden bir husus fiille birlikte yoksa -yani daha önce geçmiş bir hitabı açıklamayı kast ettiğine delâlet eden bir delil fiille birlikte yoksa;- onun farz ya da mendub ya da mubah olduğunun anlaşılması bir karineyi gerektirir. Zira bu durumda sadece talep olduğundan dolayı fiilin talebi gibidir ve fiilin talebinin kesin olduğunu veya kesin olmadığını veyahut tahyir olduğunu tayin eden bir karineye ihtiyaç vardır. Aynı şekilde, daha önce geçen bir hitabı beyan etmeyi kast ettiğine delâlet eden bir hususun birlikte olmadığı fiilinde, yapılmasının farz mı yoksa mendub mu yoksa mubah mı olduğunu tayin eden bir karineye ihtiyaç vardır. O fiilin yapılmasının hükmü bir karineye göre olur.
Ancak fiille, daha önce geçen bir hitabı açıklamayı kast ettiğine delâlet eden bir hususun birlikte olmadığı fiillerin tümden gözden geçirilmesinden; bu fiillerin iki türde olduğu anlaşılmıştır. Birincisi; kendisinde Allah’a yaklaşma kastının açığa çıktığı fiiller. İkincisi; kendisinde Allah’a yaklaşma kastının açığa çıkmadığı fiiller.
Allah’a yaklaşma kastının kendisinde açığa çıktığı fiilin yapılması menduptur. Şöyle ki: O fiilin Allah’a yaklaştıran hususlardan olması, fiilin yapılmasının terk edilmesine tercih edilmesine dair bir karinedir. Katî bir tercihi değil de zanni bir tercihi gösteren bir karine olması ise fiilin yapılması talebinin kesin olmadığına dair bir delildir. Bu nedenle de fiilin yapılması mendub olur, farz değil. Zira karine, fiilin yapılması talebinin kesin olmadığını, yani mendub olduğunu tayin etmiştir.
Allah’a yaklaşma kastının kendisinde açığa çıkmadığı fiilin yapılması ise mubahtır. Şöyle ki: Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in o fiili yapmış olması talebe delâlet eder. O fiilin Allah’a yaklaştıran hususlardan olmaması ise, yapılmasının tercih edildiğine delâlet etmez. Bilakis bundan, fiilin terkine karşılık yapılmasının tercih edilmediği anlaşılır. Talebin delâleti ile bu husus yan yana getirildiğinde, talep tahyir talebi olur, yani fiilin yapılması ile terkinin serbest bırakıldığı bir talep olur ki bu mubahtır.
Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in yaptığı fiili yapmanın vacib olduğunu söyleyenler vardır. Onlar bu söylemlerine Kitap, Sünnet ve sahabe icmâsından deliller göstermektedirler.
Kitaptan getirdikleri deliller şöyledir: فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ النَّبِيِّ الإمِّيِّ الَّذِي يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَكَلِمَاتِهِ وَاتَّبِعُوهُ “O halde Allah’a ve onun sözlerine iman eden ümmi nebi olan Rasulü’ne iman edin ve ona tabi olun.”[7]
SLM AHSYET / KNC DELL: SNNET
--------------------------------------------------------------------------------
Rasul (u)’in Fiilleri
Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in fiilleri üç kısma ayrılır:
Birincisi; fıtri özelliklerle ilgili yani insanın fıtri özelliği ve tabiatı gereği olarak yaptığı, kalkmak, oturmak, yemek, içmek v.b. fiillerdir. Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in kendisi hakkında ve ümmeti hakkında bu tür fiillerin mubah olduğu hususunda herhangi bir ihtilaf yoktur.
İkincisi; Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in özelliklerinden olan ve bir başkasının iştirak edemeyeceğinin sabit olduğu fiillerdir. Vitir namazının, gece teheccüdünün ve müşavere yapmasının farz olması gibi hususlar yalnızca ona hastır. Yine oruçta visalin (iftar etmeksizin üç gün oruç tutmak) mubahlığı gibi hususların Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e has olduğu sabittir. Bu konularda ona uymanın caiz olmadığı hususunda herhangi bir ihtilaf yoktur. Çünkü bunlar Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’ has fiillerdir.
Üçüncüsü; bir beşer olarak yaptığı fiillerden ve yalnızca Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e has fiillerden olmayan, bunların dışında kalan fiillerdir. Bu tür fiillerde Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e uymamız gerektiğinde bir ihtilaf yoktur. Bu fiillerin Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in sözleri ve sükûtu gibi Şer’î delil olduğu hususunda bir ihtilaf yoktur.
Şu ayetler nedeni ile Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in fiilini Şer’î delil olarak almak vacibtir: لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الأخِرَ “And olsun ki sizin için Allah’ı ve Ahiret Gününü ümit eden kimseler için Allah’ın Rasulü’nde güzel bir örnek vardır.”[1] إِنْ أَتَّبِعُ إِلا مَا يُوحَى إِلَيَّ “Ben ancak bana vahy olana uyarım.”[2] إِنَّمَا أَتَّبِعُ مَا يُوحَى إِلَيَّ مِنْ رَبِّي “Ben ancak bana Rabbimden vahy olunana uyarım.”[3]
Bunlar, genellik hususunda açık, vazıh ve zahirdir. Dolayısıyla Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in sözünü ve sükûtunu kapsadığı gibi, yaptığı her işi de kapsar. Bundan dolayı kendisine has olan ve beşer vasfıyla yaptığı fiiller dışında kalan fiillerde Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e tabi olmak her Müslüman’a farzdır. Çünkü Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem ancak kendisine vahiy olana uyar.
Fakat Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e ittiba/uyma uymanın farz olması, yaptığı fiilin yapılmasının farz olduğu anlamına gelmez. Bilakis fiilin durumuna göre Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e uymanın farz olduğu anlamına gelir. Zira fiil eğer vacib/farz bir fiil ise onu yapmak vacib olur. Fiil mendub ise, onu yapmak mendub olur. Fiil mubah ise, fiilin yapılması mubah olur. Dolayısıyla ittiba, fiilin durumuna göre vacibtir. Bu Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in emirlerine ittiba gibidir.
Allah’u Teâla şöyle buyurmaktadır: فَلْيَحْذَرْ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَنْ تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ “Onun emrine aykırı davrananlar başlarına bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elim bir azap gelmesinden sakınsınlar.”[4]
Bu ayet, emrettiği konularda Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’e itaat etmenin vacib olduğuna delâlet etmektedir. Ancak emrettiği şeyi yapmanın farz olduğuna delâlet etmez. Bilakis emrettiği şeye göre emir yerine getirilir. Zira emrettiği şey farz ise yerine getirmek de farz olur. Emrettiği şey mendup ise, yerine getirmek de mendup olur. Emrettiği şey mubahlık ifade ediyorsa, yerine getirmek de mubah olur. Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in fiilleri de böyledir. Onlara ittiba etmek farzdır. Fakat onları yapmak, fiilin getirdiği hususa (hükme) göre olur.
Fiilin ne zaman vacibliğe, ne zaman menduba ve ne zaman mubahlığa delâlet ettiğine gelince; bu konuda tafsilat vardır. Fiile bakılır: O fiilin daha önce geçmiş bir hitabın açıklaması olduğuna delâlet eden bir delil varsa, o bize bir beyan olur. Bu şöyle olur:
-Ya, Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in açıkça “Bu, şunun için bir beyandır” demesi gibi.
Buna örnek şu hadislerdir: وَصَلُّوا كَمَا رَأَيْتُمُونِي أُصَلِّي “Beni nasıl namaz kılıyor görüyorsanız siz de öyle namaz kılınız.”[5] ألا فخذوا عني مناسككم “Hacc ibadeti ile ilgili hususları benden alınız.”[6]
-Yada buna delâlet eden durumlara ait karinelerin olması ile anlaşılır. Şunun gibi: Tafsil istenen bir mücmel lafız veya tahsis istenen bir genel lafız veya takyid edilmesi istenen bir mutlak lafız geçmesi halinde bunlar ihtiyaç duyulmadan beyan edilmeyip, ihtiyaç duyulduğunda beyana uygun bir fiil yapılmışsa, o fiil bizim için bir beyan olur.
Bu fiiller, bir ayet veya hadiste daha önce geçen bir hitap için açıklama yani bize bir açıklamadırlar. Açıklanan husus farz ise, fiilin yapılması farz olur. Açıklanan husus mendub ise fiilin yapılması mendub olur. Açıklanan husus mubah ise fiilin yapılması mubah olur.
Ancak nefiy ve ispat için olmadığına, beyan için olduğuna delâlet eden bir husus fiille birlikte yoksa -yani daha önce geçmiş bir hitabı açıklamayı kast ettiğine delâlet eden bir delil fiille birlikte yoksa;- onun farz ya da mendub ya da mubah olduğunun anlaşılması bir karineyi gerektirir. Zira bu durumda sadece talep olduğundan dolayı fiilin talebi gibidir ve fiilin talebinin kesin olduğunu veya kesin olmadığını veyahut tahyir olduğunu tayin eden bir karineye ihtiyaç vardır. Aynı şekilde, daha önce geçen bir hitabı beyan etmeyi kast ettiğine delâlet eden bir hususun birlikte olmadığı fiilinde, yapılmasının farz mı yoksa mendub mu yoksa mubah mı olduğunu tayin eden bir karineye ihtiyaç vardır. O fiilin yapılmasının hükmü bir karineye göre olur.
Ancak fiille, daha önce geçen bir hitabı açıklamayı kast ettiğine delâlet eden bir hususun birlikte olmadığı fiillerin tümden gözden geçirilmesinden; bu fiillerin iki türde olduğu anlaşılmıştır. Birincisi; kendisinde Allah’a yaklaşma kastının açığa çıktığı fiiller. İkincisi; kendisinde Allah’a yaklaşma kastının açığa çıkmadığı fiiller.
Allah’a yaklaşma kastının kendisinde açığa çıktığı fiilin yapılması menduptur. Şöyle ki: O fiilin Allah’a yaklaştıran hususlardan olması, fiilin yapılmasının terk edilmesine tercih edilmesine dair bir karinedir. Katî bir tercihi değil de zanni bir tercihi gösteren bir karine olması ise fiilin yapılması talebinin kesin olmadığına dair bir delildir. Bu nedenle de fiilin yapılması mendub olur, farz değil. Zira karine, fiilin yapılması talebinin kesin olmadığını, yani mendub olduğunu tayin etmiştir.
Allah’a yaklaşma kastının kendisinde açığa çıkmadığı fiilin yapılması ise mubahtır. Şöyle ki: Rasul SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in o fiili yapmış olması talebe delâlet eder. O fiilin Allah’a yaklaştıran hususlardan olmaması ise, yapılmasının tercih edildiğine delâlet etmez. Bilakis bundan, fiilin terkine karşılık yapılmasının tercih edilmediği anlaşılır. Talebin delâleti ile bu husus yan yana getirildiğinde, talep tahyir talebi olur, yani fiilin yapılması ile terkinin serbest bırakıldığı bir talep olur ki bu mubahtır.
Rasulullah SallAllah’u Aleyhi VeSSellem’in yaptığı fiili yapmanın vacib olduğunu söyleyenler vardır. Onlar bu söylemlerine Kitap, Sünnet ve sahabe icmâsından deliller göstermektedirler.
Kitaptan getirdikleri deliller şöyledir: فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ النَّبِيِّ الإمِّيِّ الَّذِي يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَكَلِمَاتِهِ وَاتَّبِعُوهُ “O halde Allah’a ve onun sözlerine iman eden ümmi nebi olan Rasulü’ne iman edin ve ona tabi olun.”[7]
SLM AHSYET / KNC DELL: SNNET