*GüLdeste*
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 24 May 2009
- Mesajlar
- 45
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 32
İki sevgili varmış
Hani insanın içini kıpır kıpır ettiren umut
dolu bir sevgiymiş onlarınki.
Evlenmeyi düşünüyorlarmış.
Derken bir gün delikanlının yurt dışına
gitme mecburiyeti doğmuş.
Kız gözyaşları içinde kalmış. Onsuz nasıl
yaşayacağını bilemiyormus.
O zaman delikanlı cebinden bir yüzük
çıkartmış ve demiş ki ‘ Ben iki
yıl sonra döneceğim. Eğer döndüğüm güne kadar
parmağından bu yüzüğü hiç
çıkartmazsan beni gerçekten sevdiğini
anlayacağım ve hemen evleneceğiz.’
Genç kız çaresiz kabul etmiş.
Çocuk gitmis.
Kız yüzüğü hiç ama hiç çıkartmamış.
Taa ki...
Taa ki sevgilisini karşılamaya gittiği güne kadar.
O gün rıhtımda durmuş kendisine nişanlısını
getiren geminin kıyıya yanaşmasını izliyormuş heyecanla.
Birden güvertede delikanlıyı görmüs.
Yüreği ağzına gelmiş. Sevinç içinde
kendisini göstermeye çalışmış.
Elini cebinden çıkartıp sallayayım derken “şıp”
diye bir sesle irkilmis.
Yüzük parmağından düşmüş, denizin
derinliklerinde kaybolup gitmiş!
Ne yaptıysa, ne söylediyse delikanlıyı ikna edememiş.
Çocuk kızı terk etmiş.
Zaman geçmis.
Kız bir gün hep nişanlısıyla birlikte
gittikleri balıkçıya uğramış.
Birde bakmış ki delikanlı orada!
Hemen yanına yaklaşıp olanları anlatmaya çalışmış.
Delikanlı ilk başlarda biraz soğuk
davrandıysa da sonunda yelkenleri suya
indirmiş. Uzun ayrılığın getirdiği özlemle
birbirlerine sarılmışlar.
Mutluluk yüzlerinde okunuyormuş adeta.
Bu olayın şerefine hemen yemek sipariş etmişler.
Bir kaç dakika sonra bir tabakta balıkları gelmiş.
İştahla çatal bıçağa davranmışlar.
Balığı kestiklerinde içinden
ne çıkmış dersiniz?
Yüzük dediniz değil mi?
Bilemediniz.
Kılcık ....sıze bastada soyledık gercek bır olayı aktarıyoruz
dıye...
o sızın dedıgınız masallarda olur...
=)Hani insanın içini kıpır kıpır ettiren umut
dolu bir sevgiymiş onlarınki.
Evlenmeyi düşünüyorlarmış.
Derken bir gün delikanlının yurt dışına
gitme mecburiyeti doğmuş.
Kız gözyaşları içinde kalmış. Onsuz nasıl
yaşayacağını bilemiyormus.
O zaman delikanlı cebinden bir yüzük
çıkartmış ve demiş ki ‘ Ben iki
yıl sonra döneceğim. Eğer döndüğüm güne kadar
parmağından bu yüzüğü hiç
çıkartmazsan beni gerçekten sevdiğini
anlayacağım ve hemen evleneceğiz.’
Genç kız çaresiz kabul etmiş.
Çocuk gitmis.
Kız yüzüğü hiç ama hiç çıkartmamış.
Taa ki...
Taa ki sevgilisini karşılamaya gittiği güne kadar.
O gün rıhtımda durmuş kendisine nişanlısını
getiren geminin kıyıya yanaşmasını izliyormuş heyecanla.
Birden güvertede delikanlıyı görmüs.
Yüreği ağzına gelmiş. Sevinç içinde
kendisini göstermeye çalışmış.
Elini cebinden çıkartıp sallayayım derken “şıp”
diye bir sesle irkilmis.
Yüzük parmağından düşmüş, denizin
derinliklerinde kaybolup gitmiş!
Ne yaptıysa, ne söylediyse delikanlıyı ikna edememiş.
Çocuk kızı terk etmiş.
Zaman geçmis.
Kız bir gün hep nişanlısıyla birlikte
gittikleri balıkçıya uğramış.
Birde bakmış ki delikanlı orada!
Hemen yanına yaklaşıp olanları anlatmaya çalışmış.
Delikanlı ilk başlarda biraz soğuk
davrandıysa da sonunda yelkenleri suya
indirmiş. Uzun ayrılığın getirdiği özlemle
birbirlerine sarılmışlar.
Mutluluk yüzlerinde okunuyormuş adeta.
Bu olayın şerefine hemen yemek sipariş etmişler.
Bir kaç dakika sonra bir tabakta balıkları gelmiş.
İştahla çatal bıçağa davranmışlar.
Balığı kestiklerinde içinden
ne çıkmış dersiniz?
Yüzük dediniz değil mi?
Bilemediniz.
Kılcık ....sıze bastada soyledık gercek bır olayı aktarıyoruz
dıye...
o sızın dedıgınız masallarda olur...