mümine_171
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 2 Ağu 2009
- Mesajlar
- 29
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 33
İslamın siyasi dahisi, büyük devlet adamı ve erkan-ı harb Amr b. As gönlünde iman şem'ası yanınca Medine'de Resul-i Ekrem'i(s.a.v) ziyarete karar verir. Aynı gün benzer karar veren biri daha vardır O da islamın yüzünün akı sayılacak büyük komutan Halid b. Velid'dir Mekke, karanlık devrinde karanlık bir gecesini yaşarken, Halid bütün karanlıkları geride bırakıyor ve kimseye görünmeden şehri terk ediyordu aynı saatlerde Amr b. As da bir başka kapıdan ayrıldınlığa doğru yola çıkacaktı biraz sonra ikisi de birbirlerini fark ettiler iki gölge halinde birbirlerine yaklaşırlarken endişeli ve korkulu bir ruh hali sarmıştı her yanalrını aynı zamanda çokta iyi dost olan bu ikili, niyetlerini belli etmeden biran önce birbirlerinden kurtulmak istiyorlardı tam doğruların arasına karışacakları anda bu zamansız süpriz de nerden çıkmıştı? acaba yalan mı söylesek diye geçirdiler içlerinden
Kim bilir kaç dakika manalı manalı baktılar birbirlerine baktıktan sonra nihayet Hz Halid'in dili çözüldü ve sordu: "dostum gecenin bu vaktinde nereye böyle?" Hz Amr ne cevap vereceğini bilemez bir vaziyette, "canım sıkılmıştıda şöyle bir hava alayım dedim." diyebildi Halid arkadaşının durumundan şüphelenmişti "hayırdır, bir mesele mi var, canın neden sıkılıyor?"diye üsteleyince Amr b. As, dayanamdı; gizlemeye gerek olmadığını düşündü ve her şeyi açık açık anlatmaya karar verdi: "işin doğrusu ben, şu monoton hayattan bıktım. gidipte geri dömemek üzere sürekli bir ölüm yolunda olmaktan, kalbime itminan verecek şeylerin mahrumiyetinden yoruldum bana huzur verecek kalbime sükunet kazandıracak bir şey arıyorum bunaldım, canım buraya geldi, onun için hava almaya çıktım."
Halid, arkadaşını dinlerken gözyaşlarını gizlemeye çalışıyordu: "dostum, dedi; ben de aynı duygularla dolu olarak dışarı çıktım ben de bir hava alayım demiştim. peki ne düşünüyorsun akıbetimiz hakkında?" Amr, eski dostunun da yanında olmasının verdiği sevinçle konuşmaya başladı: "akıbetimiz; gördüğün gibi Kabe taş taş üstüne yıkılıyor, Bytullah tamamen sönüyor, putlar harap oluyor ve biz dünya ve ukba perişanlığıyla yıkılıyoruz nasıl olacak bilmiyorum." ve Halid can alıcı sorusunu sordu: "ne yapmayı düşünüyorsun?" Amr, çekinmeden cevap verdi: "Vallahi kınamazsan, ben bu gece şu uzun yolu yaya kat edip Medine'ya gitmeyi düşündüm.düşündüm ki, şu ana kadar tanıdığım için utandığım O zatın kucağına kendimi atayım ve O'na, çok yaban ellerde, Sensen cüda, başıbozuk ve sergerdan dolaştım bıktım Y a Resulallah diyeyim." Halid b. Velid'in gözyaşları sel olmuştu iki büyük asker,orada birbirlerine sarılıp dakikalarca ağladılar sanki Medine'den önce ilk arınmalarını yapıyorlardı ardından Medine'ye doğru yola koyuldular.
Kuba'ya vardıklarında yıllar önce Fahr-i Kainat Efendimizin karşılandığı gibi karşılandılar zira daha onlar yolda giderken Cibril-i Emin Resulallah'a (s.a.v) tebellür ve temessül buyurmuştu.ve "Ya Resulallah müjdeler olsun! islamın yüzünün akı yanağında gamzesi olabilecek Amr b. As ve Halid b. Velid dehalet etmek üzere buraya geliyorlar" demişti bunu üzerine Allah Resulü kumandanalrın karşılanamalarını istemişti
iki büyük komutan bu karşılanmayla Cennet havası içinde bir havaya girmiş oluyorlardı tebessümü güneşleri kıskandıran Rahmet Peygamberi onları tebrik ve tebcil etmişti Halid b. Velid, kAinat Güneşi ile karşılaşma anında yaşadığı sevinci ve mutluluğu hiçbir hadisede yaşamadığını anlatır Amr b. As o anı analtırken diyor ki: "geç kaldık Ya Resulallah elini uzat da ben de biat edeyim" dedim sonra elini aldım, sanki biatımı perçinlemek istercesine iyice sıktım herhalde canı acıdı ki birşeymi istiyorsun der gibi yüzüme baktı " Ya Reulallah şu ana kadar karşı işlediğimiz su-i edeb yıkmadığımız umman kırmadığımız gönül kalmadı acaba Allah bizi affeder mi?" dedim tebessüm buyurdu içimi yıkayan sözlerle beni teselli etti " bilmiyor musun ey Amr islam kendinden evvelki herşeyi siler süpürür hicrette verasında bıraktıklarını silip süpürür sen hem islama girdin hem de hicret ettin Medine'ye geldin hac da kendinde evvel olan herşeyi silip süpürür" buyurdu
Kim bilir kaç dakika manalı manalı baktılar birbirlerine baktıktan sonra nihayet Hz Halid'in dili çözüldü ve sordu: "dostum gecenin bu vaktinde nereye böyle?" Hz Amr ne cevap vereceğini bilemez bir vaziyette, "canım sıkılmıştıda şöyle bir hava alayım dedim." diyebildi Halid arkadaşının durumundan şüphelenmişti "hayırdır, bir mesele mi var, canın neden sıkılıyor?"diye üsteleyince Amr b. As, dayanamdı; gizlemeye gerek olmadığını düşündü ve her şeyi açık açık anlatmaya karar verdi: "işin doğrusu ben, şu monoton hayattan bıktım. gidipte geri dömemek üzere sürekli bir ölüm yolunda olmaktan, kalbime itminan verecek şeylerin mahrumiyetinden yoruldum bana huzur verecek kalbime sükunet kazandıracak bir şey arıyorum bunaldım, canım buraya geldi, onun için hava almaya çıktım."
Halid, arkadaşını dinlerken gözyaşlarını gizlemeye çalışıyordu: "dostum, dedi; ben de aynı duygularla dolu olarak dışarı çıktım ben de bir hava alayım demiştim. peki ne düşünüyorsun akıbetimiz hakkında?" Amr, eski dostunun da yanında olmasının verdiği sevinçle konuşmaya başladı: "akıbetimiz; gördüğün gibi Kabe taş taş üstüne yıkılıyor, Bytullah tamamen sönüyor, putlar harap oluyor ve biz dünya ve ukba perişanlığıyla yıkılıyoruz nasıl olacak bilmiyorum." ve Halid can alıcı sorusunu sordu: "ne yapmayı düşünüyorsun?" Amr, çekinmeden cevap verdi: "Vallahi kınamazsan, ben bu gece şu uzun yolu yaya kat edip Medine'ya gitmeyi düşündüm.düşündüm ki, şu ana kadar tanıdığım için utandığım O zatın kucağına kendimi atayım ve O'na, çok yaban ellerde, Sensen cüda, başıbozuk ve sergerdan dolaştım bıktım Y a Resulallah diyeyim." Halid b. Velid'in gözyaşları sel olmuştu iki büyük asker,orada birbirlerine sarılıp dakikalarca ağladılar sanki Medine'den önce ilk arınmalarını yapıyorlardı ardından Medine'ye doğru yola koyuldular.
Kuba'ya vardıklarında yıllar önce Fahr-i Kainat Efendimizin karşılandığı gibi karşılandılar zira daha onlar yolda giderken Cibril-i Emin Resulallah'a (s.a.v) tebellür ve temessül buyurmuştu.ve "Ya Resulallah müjdeler olsun! islamın yüzünün akı yanağında gamzesi olabilecek Amr b. As ve Halid b. Velid dehalet etmek üzere buraya geliyorlar" demişti bunu üzerine Allah Resulü kumandanalrın karşılanamalarını istemişti
iki büyük komutan bu karşılanmayla Cennet havası içinde bir havaya girmiş oluyorlardı tebessümü güneşleri kıskandıran Rahmet Peygamberi onları tebrik ve tebcil etmişti Halid b. Velid, kAinat Güneşi ile karşılaşma anında yaşadığı sevinci ve mutluluğu hiçbir hadisede yaşamadığını anlatır Amr b. As o anı analtırken diyor ki: "geç kaldık Ya Resulallah elini uzat da ben de biat edeyim" dedim sonra elini aldım, sanki biatımı perçinlemek istercesine iyice sıktım herhalde canı acıdı ki birşeymi istiyorsun der gibi yüzüme baktı " Ya Reulallah şu ana kadar karşı işlediğimiz su-i edeb yıkmadığımız umman kırmadığımız gönül kalmadı acaba Allah bizi affeder mi?" dedim tebessüm buyurdu içimi yıkayan sözlerle beni teselli etti " bilmiyor musun ey Amr islam kendinden evvelki herşeyi siler süpürür hicrette verasında bıraktıklarını silip süpürür sen hem islama girdin hem de hicret ettin Medine'ye geldin hac da kendinde evvel olan herşeyi silip süpürür" buyurdu