Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

..iİMAM RABBANİ'DEN... (1 Kullanıcı)

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
Imam Rabbaniden....

Asil ismi Ahmed Faruk-u Serhendî olan Imam-i Rabbani Hazretlerin Hz. Ömer\'in (r.a.) neslinden gelmektedir. 1563\'de Hindistan\'in Serhend sehrinde dünyaya gelmis ve ayni yerde 1624 tarihinde vefat etmistir.

Imam-i Rabbânî\'nin zamaninda Hindistan\'da çok genis fikrî çalkantilar vardi. Halki Islâmdan uzaklastirmaya ve Islâmi taninmaz hale getirmeye çalisan yönetime karsi Imam-i Rabbani Hazretleri çok genis bir hizmet halkasi olusturur. Yetistirdigi talebelerle, daha sonra hem bu talebelerine, hem de nüfuzlu kisilere yazdigi mektuplarla Islâmi müdafaaya çalisti.

Imam-i Rabbani müceddiddir. Yani Hicri ikinci bin yilin din yenileyicisidir. Dine sokulmaya çalisilan hurafe, bid\'at ve batil inançlari reddedip, dinin aslini muhafazaya çalismis ve o devir insaninin ihtiyaci olan dinî meselelerde yeni bir takdim sekli olusturmustur. Hizmeti sadece kita Hindistan\'ina bagli kalmamis, zamanla dünyanin her tarafina kök budak salmistir.

Imam-i Rabbani Hazretlerinin fikir, izah ve hizmet esaslari bütünüyle mektuplarinda mevcuttur. Asli Farsça olarak üç cilt halinde tertip edilen, 847 mektup, 1670 sayfadan olusan ve daha sonra Arapça ve Türkçeye da tercüme edilen Mektubat, asil itibariyle yazildigi devre isik tutmakla birlikte, bizlerin de bu eserden ögrenecegimiz pek çok sey vardir.

Mektubat Türk okuyucusuna yabanci degildir. Özellikle Naksi tarikatina mensup bazi hizmet gruplari tarafindan kaynak kitap olarak kabul edilmesinin de taninmasinda büyük payi vardir.

Mektubat\'ta yer alan mektuplarin büyük bir kismi kendi talebelerine yönelik oldugundan \"Ey ogul!\" seklinde hitaplari bulunmaktadir. Biz daha çok bu sekildeki hitaplarin bulundugu paragraflardan seçmeler yaptik. Merhum Abdülkadir Akçiçek\'in tercümesi aslina çok yakin bir sekilde tercüme edildiginden bu kitaptan istifade ettik.



Dünya bir seraptir

Ey ogul!

Bu dünya imtihan yeridir. Onun yüzü yaldizla ve çesitli yüzlerle süslenmistir. Sureti nakislidir. Çirkin bir kadin gibi kasi çekilmis, yanaklari boyanmis. Ilk bakista tatli gelir, göze tazelik ve canlilik hayali verir; lâkin gerçekte o üzerine koku sürülmüs cifeye benzer.

Sineklerin ve kurtlarin içine doldugu bir çöplük gibidir. Su gibi görünür, o bir seraptir, Seker suretinde zehirdir. Içi harap ve çok kötüdür. Bu süsü ve hayasizligi ile söylenenlerin ve anlatilanlarin hepsinden serlidir.

Onun asiki sefih ve büyülüdür. Fitneye düsmüs, çildirmis ve aldatilmistir. Kim onun görünüsüne aldanirsa ebedi kayip zehiri ile zehirlenmistir. Kim onun tazeligine ve tadina bakarsa sonsuzluga kadar pismanlik duyar.

Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) söyle buyurmustur:

\"Dünya ve âhiret iki kuma gibidir; birini razi etsen, digeri darilir.\"



Dünya nedir?

Ey ogul!

Dünya nedir, bilir misin? Kadin, çocuk, mal, makam, reislik, oyun, oyuncak, lüzumsuz islerle ugrasmak...

Bütün bu sayilanlardan hangisi seni alip Allah\'tan baska seylerle oyalayip perdelerse, o dünyaya dahildir.



Gençlik tövbesi

Ey ogul!

Cenab-i Hak sonsuz inayetinden sana nasip verdi. Bilhassa gençlik çaginda sana tevbe nasip etti. Simdi bilmiyorum, o tevbede sebatli misin? Yoksa çesitli muzahrefat ile seytan seni azdirdi mi?

Tevbe üzerinde durup devam ettirmek zor görülebilir, zira çag gençlik çagidir. Dünya malina gelince, elde etme sebepleri çok ve kolaydir, bu manada arkadaslarinin çogu da uygunsuzdur.



Sana tefekkür lazim

Ey ogul!

Önemle üzerinde duracagin is, mübah seylerin zaruri olan miktari ile yetinmektir. Bu zaruri miktar da ibadetlerde kuvvet bulmak niyetiyle alinmalidir.

Yenen yemekten maksat, ibadetin yerine getirilmesi için kuvvet kazanilmasi olmalidir. Elbise giymekten maksat, avret yerini örtmek, sicaktan ve soguktan korumaktir. Bu ölçüyü diger zaruri mubah islerde de devam ettirmelidir.

Sana tefekkür lâzim. Kalbe dayali isleri yapmak gerek. Aksi halde yarin ziyandan ve pismanliktan baska bir sey elde edilmez.

Gençlik büyük firsattir

Ey ogul!

Ibadete yönelme vakti gençliktir. Akilli olan bu vakti kaçirmaz, firsati ganimet bilir. Zira is önemlidir. Insan yaslilik zamanina kalmayabilir. Kaldigini farz edelim, derlenip toparlanmak nasip olmaz. Böyle bir derlenip toparlanmanin mümkün oldugunu farz edelim, bir amel islemeye güç yetiremez. Zira o zaman, zaafin ve aczin bastirdigi zamandir. Halbuki su anda derlenip toparlanma durumu vardir, elde eldilmesi kolaydir.

Hele anne-babanin hayatta olmalari Yüce Hakkin nimetlerinden biridir. Senin geçimini onlar üzerine almistir. Iste bu mevsim firsat mevsimidir. Güç ve kuvvetinin yettigi mevsimdir. Bugünün isini yarina birakmak için su andaki durum nasil bir özür olabilir? Ertelemeye ne gerek var? Resulullah (a.s.m.) bu manada söyle buyurmustur: \"Isi erteleyen helak olur.\"

Evet, bugün ahirete ait islerle bir mesguliyet varsa, bu düsük dünyanin isini yarina birakmak cidden güzel olur, tam bunun aksi ise pek çirkin bir sey olur.

Su zaman gençlik zamanidir. Nefsin, seytanin ve din düsmanlarinin istilasi zamanidir. Bu zamanda yapilan az amele biçilen itibar, bu vakitlerden baska zamanlarda yapilan amellere biçilmez.



Allah\'in emir ve yasaklarina uymali

Ey ogul!

Varliklarin özü olan insanin yaratilmasindaki gaye, oyun ve oyuncakla eglenmek, yemek ve içmek degildir. Onun yaratilmasindaki gaye, kulluk vazifelerini yerine getirmek, devamli bir sekilde Allah\'a iltica ve niyazda bulunmaktir.

Dinin anlattigi ibadetlere gelince, bunlarin edasindan gaye, kullarin faydasi ve onlarin yararidir. Bunlardan hiçbiri Cenab-i Hakkin yararina degildir, çünkü onun böyle bir seye ihtiyaci yoktur.

Durum böyle olunca, onlarin edasi memnuniyete sebep olmalidir. Bu emirlerin yerine getirilmesi ve yasaklardan kaçinmak için kosmali, çabalamalidir.

Cenab-i Hak sonsuz zenginligi ile kullarina emir ve yasaklar yolundan ikramlar eylemistir. Bu durumda bize düsen, tam manasiyla bu nimetlere sükretmektir. Memnuniyetin en üstün derecesi ile emir ve yasaklardan ne varsa hepsinin yerine getirilmesi için çaba harcamaktir.



Dogru haberci ile yalancinin farki

Ey ogul!

Yalan söyledigi defalarca denenemis olan bir kimse, \"Bu gece düsman hücum edecek\" diye bir haber verecek olsa, bu haber üzerine o beldenin ileri gelenleri derhal savunma tedbirleri alir. Bu haberi veren kimsenin yalanci oldugunu bildikleri halde o belanin giderilmesi için çareler ararlar. Çünkü tehlike ihtimaline karsi dikkatli olmak lazimdir.

Halbuki, dogru haber veren Resulullah (a.s.m.) bütünüyle âhireti haber vermistir. Durum böyle iken bu haberden kimse müteessir olmamaktadir. Eger müteessir olsalardi, ondan korunma çareleri ararlardi. Kaldi ki, Resulullah Efendimiz ondan korunma çarelerini de göstermistir.

O nasil bir imandir ki, dogru haberciye yalan haberci kadar itibar etmiyor.



Mal ve mülk Allah\'indir

Ey ogul!

Nefis kendi özünde cimridir. Ilâhi emirleri yerine getirmekten kaçar. Bunun için devamli yumusak konusmalidir. Yoksa mal ve mülk bütünüyle Allah\'indir.

Kula asil layik olan zekâti tam bir memnuniyetle vermektir. Yoksa nefsin arzularina uyarak ibadetin edasinda tembellik edip agirdan almak yakismaz.



Fetvayi âhiret âlimlerinden almali

Ey ogul!

Dini hükümleri, fetvalari âhiret ulemasindan sorup ögrenmek gerektir. Zira onlarin sözlerinde tesir vardir. Belki onlara soruldugu için nefeslerinin bereketi ile amelde basari hasil olur.

Ilmi kendilerine makam vesilesi yapan dünya alimlerinden kaçinmak gerekir.

Dünya adamlariyla bizim ne isimiz var? Onlarla aramizda ne gibi bir münasebet olur ki, onlarin hayri ve serri üzerinde söz edelim.



Tavsan uykusu ne zamana kadar sürecek?

Ey ogul!

Hayatinin en güzel zamanlan heva ve heveste geçti. Allah düsmanlarinin rizasini kazanma yolunda geçip gitti. Simdi ömrünün sonu kaldi. Bugün de bunu Hakkin rizasi istikametinde harcamazsak, o en güzel ömrün yerini doldurma isinde bir tedarik görmezsek, isterse pek az

olsun, çekecegimiz zahmeti ebedi rahata vesile bilmezsek, az sevap islemek suretiyle çok günahlarimiza kefaret ettirmezsek, yarin hangi yüzle Allah\'in katina varacagiz? Hangi çareye basvuracagiz?

Bu tavsan uykusu ne zamana kadar sürecek? Bu gaflet pamugu ne zamana kadar kulakta kalacak? Yakinda basiret gözünden gaflet kalkacak, hiç süphe edilmesin kulaktan bu gaflet pamugu da gidecek, lâkin o zaman ne faydasi olur? O zaman hasret ve pismanliktan baska bir sey olmayacak.

Ölüm gelmeden önce amel islemeye bak. Kabrinde yaslanacagin bir sey hazirlamalisin. Öncelikle itikadini düzeltmelisin. Sonra dini yönden zaruri bilgileri ögrenmelisin. Fikih kitaplarinin açikladigi seyleri bilmeli ve amel etmelisin.



Zikir gafletin kovulmasidir

Ey ogul!

Firsat ganimettir. Saglik ve bos zaman ise iki ganimettir. Vakitlerini devamli olarak Allah\'in zikrine harcamak gerekir. Hangi amel olursa olsun, dinin emri istikametinde ise o zikre dahildir, isterse alis veris olsun.

Bütün hal ve hareketlerde dinin hükümlerine riayet etmek gerektir. Ta ki onlarin hepsi zikir ola... Zikir gafletin kovulmasindan ibarettir. Bütün islerde emir ve yasaklara riayet edilirse, emirleri veren yasaklari bildiren Zata karsi gaflet esaretinden kurtulus nasip olur. O Yüce Hakkin da devamli zikri hasil olur.



Hayat seriat üzere olmalidir

Ey ogul!

Düsük dünya süslerine aldanmaktan sakin. Bu fani saltanata kanmamaya dikkat et. Bütün hal ve hareketlerinde seriata göre amel et. Hayat, temiz seriat üzere olmalidir.

Ehl-i Sünnet ve\'l-cemaat âlimlerinin görüslerine göre öncelikle itikadi düzeltmek gerekir. Bundan sonra himmet dizginlerini amele faydali fikih hükümlerini yerine getirmeye sarfetmelidir.

Farzlarin edasinde önemle durulmalidir. Helal ve haram islerinde dikkatli hareket etmelidir. Farzlarin yaninda nafile ibadetlerin durumu yolda birakilmis ve itibardan düsmüs gibidir. Halbuki bu zamanda insanlarin pek çogu nafile ibadetlere önem verip farzlari harap birakmaktadir. Nafile ibadetlere önem verip farzlari da düsük ve itibarsiz saymaktadirlar.



Ilim, amel, ihlas lâzim

Ey ogul!

Bilmis ol ki, ebedî kurtulusun kolaylasmasi için insana su üç sey mutlaka lâzimdir: Ilim, amel, ihlâs.

Ilim iki kisimdir: Birinci kisim, amel olup bunun izahini fikih üzerine almistir.

Ikinci kisim, bundan maksat mücerred itikat ve kalbi yakindir. Bunun tafsilati kelâm ilmi üzerine yazilan kitaplarda vardir. Haliyle Ehl-i Sünnet ve\'1-cemaatin görüsüne göre... Söyle ki: Bunlar firka-i naciye olup, bunlara tabi olmadan hiç kimse için kurtulus ümidi yoktur. Bunlara kil kadar muhalefet olsa, is tehlikeye girer, hem de ne tehlike!



Kul hakkini dünyada iken öde

Ey ogul!

Tam manasiyla kul hakkinin ödenmesi cihetine gidilmelidir. Bu yolda tam bir gayret gösterilmelidir. Ta ki, üzerinde hiç kimsenin hakki kalmaya. Çünkü bu dünyada hak ödemek kolaydir, yumusaklikla, tatli dille helallik dilemek mümkündür; ama âhirette is zordur. Orada çare bulmak mümkün degildir.



Nefsin sevdasina kapilma

Ey ogul!

Nefis, makam ve bas olmak sevdasi üzerine yaratilmistir. Bütün gayreti, akrani üzerine üstün gelmektir.

Bütün arzusu yaratilmislarin hepsi kendisine muhtaç, emrine ve nehyine boyun egmis olmaktir. Kendisinin hiçbir seye muhtaç olmasini istemedigi gibi, hiç kimsenin hükmü altina da girmek istemez.

Bütün bunlar ondan gelen uluhiyet davasidir. Benzeri olmayan Yüce Yaratici ile ortaklik davasina girer. Mutlu olmaktan yana pek uzaktir.

Hatta ortakliga bile razi olmaz. Yalniz kendisinin hâkim olmasini ister, baskasini istemez. Herseyi hükmü altinda görmek ister. Bir kudsî hadiste söyle buyurulur:

\"Nefsine düsman ol, çünkü o Bana düsmanliga saplandi.\"

Makam, reislik, yükselmek, büyüklenme hususunda nefsin isteklerini vermek suretiyle nefsi terbiyeye kalkismak ona yardim olur ki, hakikatte Yüce Allah\'a düsmanliktir. Onu takviye etmek dahi bu mânâyadir. Bu isin çirkinligi ciddi bir sekilde idrak edilmelidir.

Bir kudsî hadiste\'Allah Teâlâ söyle buyuru:

\"Kibriya ridamdir, azamet izarimdir. Bir kimse bunlardan birisi ile benimle nizaya tutusmak isterse, onu atesime atarim, haline hiç bakmam.\"

Peygamberlerin gönderilmesinin hikmeti, nefs-i emmareyi âciz birakip onun yapisini tahrip etmektir. Dinî emirler nefsi arzulari kaldirmak için gelmistir. Ne kadar dinî emir islenirse, o kadar nefsanî arzu zail olur.

Dinî hükümlerin birini yerine getirmek nefsanî arzularin izalesi için bin senelik riyazetten ve bu ugurda mücahededen daha faziletlidir.

Bu riyazet ve mücahede seriat geregince olmayinca nefsin arzusunu takviye ve teyit eder. Brahmanlar ve Hindular riyazet ve mücahedede hiçbir kusur islemezler, fakat seriat dairesinde yapmadiklari için kendilerine hiçbir faydasi olmaz.

Meselâ bir kimse dinin emrettigi zekât niyetiyle bir dinar verse, nefisten gelen bir arzu ile nefsin tahribi yolunda bin dinar harcamasindan daha faydalidir.

Ramazan Bayraminda seriatin emrine uymak maksadiyla oruç tutmayip yemek, bir kimsenin kendiliginden tuttugu bin senelik oruçtan hayirlidir.

Sabah namazinin iki rekât farzini cemaatle kilmak sabah namazini cemaatle kilmayi birakip geceyi sabaha kadar ibadetle geçirmekten çok faziletlidir.

Hâsili; nefsin, baskanlik, üstünlük, yükseklik taslamak hususundaki bos kuruntulann pisliklerinden kurtulmadikça kurtulus mümkün degildir. Ondanki bu hastaligin izalesi zaruridir. Tâ ki, ebedi ölümle yüz yüze gelmeye...


ALINTIDIR


 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
130.jpg



Selamün Aleyküm değerli Resulaydın abim, emeğinize sağlık olsun inşallah..Çok değerli bir alimi konuk etmişsiniz...O'nun eserlerini severek okudum..Mektubat'ında harika konulara değinilmiş ve bu kıymetli eserin, çağlara hitap edecek bir evrenselliği var..Rabbimiz c.c değerli alimimizin hizmetlerini tesirli eylesin, hizmetlerinden razı olsun inşallah..Allah c.c razı olsun paylaşımınız için..Ben de O'na ait bir duayı paylaştım acizane..Hakkınızı helal ediniz..Cumanız mübarek olsun..Selam ve dua ile.
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
130.jpg




Selamün Aleyküm değerli Resulaydın abim, emeğinize sağlık olsun inşallah..Çok değerli bir alimi konuk etmişsiniz...O'nun eserlerini severek okudum..Mektubat'ında harika konulara değinilmiş ve bu kıymetli eserin, çağlara hitap edecek bir evrenselliği var..Rabbimiz c.c değerli alimimizin hizmetlerini tesirli eylesin, hizmetlerinden razı olsun inşallah..Allah c.c razı olsun paylaşımınız için..Ben de O'na ait bir duayı paylaştım acizane..Hakkınızı helal ediniz..Cumanız mübarek olsun..Selam ve dua ile.



ALEYKÜM SELAM ALİYE KARDEŞİM
DUALARINA YÜREKTEN AMİN DİYORUM
ALLAH RAZI OLSUN
"ALLAH" CÜMLEMİZİ AHİRETTE ONUN GERÇEK DOSTLARI OLAN
EVLİYA ENBİYALARA KOMŞU EYLESİN İNŞ.

CUM'ANIZ MÜBAREK OLSUN
ALLAH"A EMANET OLUNUZ
SELAM VE DUA İLE
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
selamun aleykum abi ellerine yüreğine saglık çok güzel bir yazıydı rabbim razı olsun hakkını helal et abi kopyaladım teşekkür ederim paylaştıgın için
rabbimize emanetsin inşallah
selam ve dua ile
<<B)>>
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
selamun aleykum abi ellerine yüreğine saglık çok güzel bir yazıydı rabbim razı olsun hakkını helal et abi kopyaladım teşekkür ederim paylaştıgın için

rabbimize emanetsin inşallah
selam ve dua ile

<<B)>>



ALEYKÜM SELAM DAMLA KARDEŞİM

AMİN ECMAİN CÜMLEMİZDEN İNŞ.
ALLAH"A EMANET, EMANETE SAHİP OLUNUZ
SELAM VE DUA İLE..B)B)..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt