Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İhmal edilen eşsiz bir hazine Anne-baba rızası (1 Kullanıcı)

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Ana-babanın bulunması gereken yer kendi evidir. Bakıma muhtaçsa çocuklarının evidir. Anne-babanın rahat edecekleri bir başka yeri göstermek mümkün değildir.

İnanan bir insan anne-babasına başka bir adresi gösteremez, göstermemelidir. Çünkü insanın doğup büyüdüğü, çocukluğunu geçirdiği yer nasıl anne-babasının evi ise, anne-baba ileri yaşlara vardıkları zaman kalacakları yer de çocuklarının yanıdır ve evidir.

Bu açıdan bir anne-baba kendi evinde rahat ediyorsa, bir başkasına muhtaç olmadan günlük işlerini görüyorsa mesele yok, fakat yaşlanıp da bakıma muhtaç duruma gelmişse, evladının yanında kalır, ömrünü onların himayesinde geçirir.

Bu hükmü ve kuralı doğrudan Kuran getirir ve bu konuda beş esası tespit eder.

Anne-babadan birisi veya her ikisi yaşlanır da evladının yanında kalırlarsa, evladın onlara karşı yapması gereken ilk görevi, onlara Öf! bile dememesidir.

İkinci görev, onları azarlamamasıdır.

Üçüncü görev, onlara güzel söz söylemesidir.

Dördüncüsü, onlara merhamet ve tevazu kanatlarını germesidir.

Sonuncusu da onlara şöyle dua etmesidir: Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur. (İsrâ Suresi, 17:23-24)



Onlardaki şefkat hiçbir zaman eksilmez

Anne-babayla evlat arasında sırlı iki kelime vardır. Birinci kelime şefkat, ikinci kelime hürmettir.

Şefkat büyük bir hakikattir, hürmet ise çok yüce bir haktır.

Çocuk dünyaya gelir gelmez anne-baba tarifi imkansız bir şefkat göstererek çocuğuna bakar, büyütür, yetiştirir, hayata hazırlar. Bu şefkat duygusu anne-babada sürekli bulunur ve yaşar. Çocuk ne kadar büyürse büyüsün, ne kadar zengin olursa olsun, ne kadar yüksek makamlara gelirse gelsin, bu şefkat duygusu hiç azalmaz ve eksilmez.

Hayvanlarda da var olan ve yavrusuna karşı görülen şefkat duygusu sınırlı ve belli bir zamana bağlı olsa da, insanın çocuğuna olan şefkati hiç bitmez.

Mesela civcivler yumurtadan çıkar çıkmaz, anne tavuk kendini unutur derecede onların kursaklarını doyurur, görür, gözetir, tehlikelerde korur kollar. Hatta bir atmaca veya bir köpek saldıracak olsa, başının kopmasına aldırmadan, kendi varlığını hiç düşünmeden aşırı bir şefkat göstererek onlara engel olmaya çalışır. Fakat yavrular büyünce aradaki şefkat kalkar, birer yabancı oluverirler. Daha önce bir buğday tanesi bulduğunda hemen yavrularının önüne sürerken, birkaç ay sonra onların elinden zorla almaya yönelir.

Fakat insan annelerin şefkat duygusu ve merhamet hissi hiçbir yaşta azalmaz ve bitmez.

Bu açıdan dünyada en yüksek hakikat anne-babanın çocuklarına gösterdikleri şefkattir; en yüce hukuk da çocukların anne-babalarına göstermesi gereken hürmet ve saygıdır.

Çünkü anne-baba büyük bir lezzet alarak hiç çekinmeden kendi hayatlarını çocuklarının hayatı için feda ederler, harcarlar.

Bunun için insanlığını kaybedip de alçalmamış ve bir çeşit canavara dönüşmemiş hiçbir evlat, kendisine aşırı düşkün olan bu fedakâr ve sadakat timsali insanlara karşı şunları asla ihmal etmemelidir:

Birincisi, onlara halis, muhlis, hiçbir karşılık beklemeden hürmet eder, saygıda en ufak bir kusur etmez.

İkincisi, çok samimi olarak, içinden gelerek, büyük bir zevk duyarak onlara hizmet eder.

Üçüncüsü, onların rızasını alır, razı eder, memnun eder ve sevindirir.

Dördüncüsü ve sonuncusu ise, kalplerini okşar ve kazanır, gönüllerini alır ve sever.

Şayet ana-babası hayatta değilse, babasının yerine amcasına ve hâlâsına, annesinin yerinde dayısına ve teyzesine karşı aynı görevleri yapmaya çalışır.



Ölümlerini istemek vicdansızlıktır

Anne-babasına ve akraba büyüklerine gereken hizmeti ve görevi yapmayıp, özellikle anne-babasının hayatta kalmalarından ve varlıklarından rahatsızlık duymak, hele hele onların ölümlerini arzu etmek kadar bir vicdansızlık ve alçaklık yoktur.

Çünkü kendi hayatlarını çocuklarının hayatına feda eden bu insanların ölümlerini arzu etmek çok çirkin bir zulüm ve çok büyük bir vicdansızlıktır.

Diğer yandan bir insan geçim derdi çekiyor, geçinemiyor, maddi sıkıntı yaşıyor, ekonomik problemler içinde bulunuyorsa, bunun bir tek çaresi varır, o da anne-babasına iyi davranması, bakması ve ihtiyaçlarını karşılamasıdır.

Çünkü her şeyden önce anne-baba bir evin:

1. Bereket direğidir.

2. Rahmet vesilesidir.

3. Musibetleri engelleyenlerdir.

Çünkü onların yüzünden gelen bereket olmasaydı, insan daha çok geçim darlığı çekecekti.

Nasıl ki, Cenabı Hak çocukları dünyaya gönderir göndermez hemen peşlerinden rızıklarını da çok tatlı ve latif bir şekilde ihsan ediyorsa, çocuk hükmüne geçen ve çocuklardan daha çok merhamete ve şefkate muhtaç olan o yaşlı insanların rızıklarını da bereket şeklinde gönderir, cimri insanlara yükletmez.



Rızalarını kazanmak büyük bir definedir

Bir evde anne-babanın varlığı, o ev için bir rahmet vesilesidir ve manevi bir sigorta gibidir. Başa gelmesi muhtemel olan bela ve musibetleri Yüce Allah onların sayesinde geri çevirir ve uzaklaştırır.

Hadiste de dile getirildiği gibi, Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı belalar sel gibi üstünüze dökülecekti.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin belirttiği gibi, Eğer sen ölmezsen, ihtiyar olacaksın. Sen anne-babana hürmet etmezsen, senin evlâdın da sana hizmet etmeyecektir. Eğer âhiretini seversen, işte sana mühim bir define; onlara hizmet et, rızalarını tahsil eyle. Eğer dünyayı seversen, yine onları memnun et ki, onların yüzünden hayatın rahat ve rızkın bereketli geçsin. Yoksa onlardan rahatsızlık duyar, ölümlerini ister, nazik ve çabuk kırılan kalplerini rencide edersen, dünyada da, âhirette de kaybedersin.

Bu tespitten sonra Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri talebelerinden Mustafa Çavuşun anne-babasına olan hizmetini örnek verir:

Mustafa Çavuş hem dünya işlerinde, hem de ahiret işlerinde başarılı bir insandı. Başarısının tek sırrı vardı. O da anne-babasının haklarını gözetmesi, onlara iyi davranmasıydı. Bunun için çok rahat bir ömür sürmüştü. Bunun için bahtiyar olmak isteyen ona benzemeliydi.
YAZAR:MEHMET PAKSU/KAYNAK:MORAL DÜNYASI DERGİSİ
 

uzeyr

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ara 2006
Mesajlar
826
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
ESKİŞEHİR
RE: İhmal edilen eşsiz bir hazine Anne-baba rızası

selamün aleyküm~
ALLAHCC razı olsun ~Ravzanur kardeşim.
selametle kalın..
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: İhmal edilen eşsiz bir hazine Anne-baba rızası

SELAMUNALEYKUM ABLAM,
ALLAH C.C. BİZLERİ ANNE BABASININ YAŞLILIĞINA ERİPTE CENNETİ HAKEDEMEYENLERDEN ETMESİN.
NASIL Kİ, ONLAR BİZLERİ BÜYÜTÜRKEN KEND NEFİSLERİNİ İKİNCİ PLANA ATMIŞLAR DEMİYORUM, KENDİ NEFİSLERİNİ HİÇE SAYMIŞLARDIR.
BİZLERDE ONLARA BAKIMA MUHTAÇ DURUMA DÜŞTÜKLERİNDE AYNİ İLE MUKABELE ETMELİYİZ. AKSİ TAKTİRDE CENNET YERİNE CEHENNEM ÇUKURLARINDAN BİR ÇUKUR KAZANMIŞ OLURUZ.
K.S.EO.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt