HUSEYIN SASMAZ
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Eyl 2009
- Mesajlar
- 1,204
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 60
İhanet, Zelillik ve Zavallılık Ne Zamandır "Sabır" Oldu?
H. 10 Muharrem 1432
M. 10 Aralık 2010
Yunanistan Başbakanı Papandreu 07 Ocak 2011 tarihinde Erzurum'da düzenlenen 3. Büyükelçiler Konferansı'nda yaptığı konuşmasında özetle "Türkiye, Kıbrıs'ta işgali oldukça AB'ye giremez." ve "Hava sahası ihlalleri, Ege'deki statüyü değiştirmez", "Hristofyas'ın gerçek bir muhataba ihtiyacı var." şeklinde açıklamalarda bulundu. Bu sözlere Başbakan Recep Erdoğan "AB üyesi ülkeler aslında bizi sabır noktasında adeta test ediyorlar. Bakalım nereye kadar sabredeceğiz? Eğer Türkiye'yi gerçekten istemiyorsanız istemediğinizi ilan edin. Eğer bizi sabırda test ediyorsanız sabrın da bir sonu var. Bir yere kadar biz bu sabrı devam ettireceğiz." şeklinde karşılık verdi.
Yunan başbakanının bu sözlerinin dayanağı 01 Mayıs 2004'te Kıbrıs'ın bir bütün olarak ve "Rum kesimi" muhatap alınarak "Kıbrıs Cumhuriyeti" adıyla Avrupa Birliği'ne dahil edilmiş olması ve 30 Temmuz 2005 tarihinde Avrupa Birliği'nin genişlemesi dolayısıyla yeni üyelerle ilişkileri düzenleyen AKP yönetimindeki Türkiye'nin imzaladığı "Ek Protokol"dür. Bu protokol sayesinde AKP yönetimindeki Türkiye, Rumların muhatap alındığı "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni resmen tanımıştır. Her ne kadar AKP yönetimi bir deklarasyon yayınlayarak "ek protokolü imzalamış olmasının "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni tanıma anlamına gelmediğini" duyurmuş olsa da bunun Avrupa Birliği açısından hiçbir kıymeti bulunmamaktadır. Avrupa Birliği bu protokole dayanarak Kıbrıs'ı Avrupa toprağı, Kıbrıs'taki Türk askeri varlığını da "işgalci" olarak nitelemektedir.
Ey Müslümanlar!
Türkiye yöneticilerinin ekonomik krizin dehlizlerine yuvarlanmış bir Avrupa Birliği hülyası peşinden zelil bir şekilde koşması "sabır" değil, ancak çölde kendini bilmez bir şekilde serap peşinde koşmaktır. Kaldı ki Recep Erdoğan'ın "sabır" dediği bu zavallılığın, ihanetin sonu bir türlü gelmeyecektir. Yoksa Avrupa Birliği macerasından vazgeçtiklerini mi açıklayacaklar? Yada Kıbrıs'ı bir bütün olarak Türkiye'ye mi ilhak edecekler? Hayır, bu korkak yöneticiler buna cüret bile edemezler. Kıbrıs'ı bir bütün olarak aslına ilhak edecek olan ancak, Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın açıkça vaat ettiği, Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in müjdelediği, kuruluş ilanı beklenen Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti'dir Allah'ın izniyle.
وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ Zulmedenler yakında nasıl bir inkılapla devrileceklerini bileceklerdir. [Şuarâ 227]
H. 10 Muharrem 1432
M. 10 Aralık 2010
Yunanistan Başbakanı Papandreu 07 Ocak 2011 tarihinde Erzurum'da düzenlenen 3. Büyükelçiler Konferansı'nda yaptığı konuşmasında özetle "Türkiye, Kıbrıs'ta işgali oldukça AB'ye giremez." ve "Hava sahası ihlalleri, Ege'deki statüyü değiştirmez", "Hristofyas'ın gerçek bir muhataba ihtiyacı var." şeklinde açıklamalarda bulundu. Bu sözlere Başbakan Recep Erdoğan "AB üyesi ülkeler aslında bizi sabır noktasında adeta test ediyorlar. Bakalım nereye kadar sabredeceğiz? Eğer Türkiye'yi gerçekten istemiyorsanız istemediğinizi ilan edin. Eğer bizi sabırda test ediyorsanız sabrın da bir sonu var. Bir yere kadar biz bu sabrı devam ettireceğiz." şeklinde karşılık verdi.
Yunan başbakanının bu sözlerinin dayanağı 01 Mayıs 2004'te Kıbrıs'ın bir bütün olarak ve "Rum kesimi" muhatap alınarak "Kıbrıs Cumhuriyeti" adıyla Avrupa Birliği'ne dahil edilmiş olması ve 30 Temmuz 2005 tarihinde Avrupa Birliği'nin genişlemesi dolayısıyla yeni üyelerle ilişkileri düzenleyen AKP yönetimindeki Türkiye'nin imzaladığı "Ek Protokol"dür. Bu protokol sayesinde AKP yönetimindeki Türkiye, Rumların muhatap alındığı "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni resmen tanımıştır. Her ne kadar AKP yönetimi bir deklarasyon yayınlayarak "ek protokolü imzalamış olmasının "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni tanıma anlamına gelmediğini" duyurmuş olsa da bunun Avrupa Birliği açısından hiçbir kıymeti bulunmamaktadır. Avrupa Birliği bu protokole dayanarak Kıbrıs'ı Avrupa toprağı, Kıbrıs'taki Türk askeri varlığını da "işgalci" olarak nitelemektedir.
Ey Müslümanlar!
Türkiye yöneticilerinin ekonomik krizin dehlizlerine yuvarlanmış bir Avrupa Birliği hülyası peşinden zelil bir şekilde koşması "sabır" değil, ancak çölde kendini bilmez bir şekilde serap peşinde koşmaktır. Kaldı ki Recep Erdoğan'ın "sabır" dediği bu zavallılığın, ihanetin sonu bir türlü gelmeyecektir. Yoksa Avrupa Birliği macerasından vazgeçtiklerini mi açıklayacaklar? Yada Kıbrıs'ı bir bütün olarak Türkiye'ye mi ilhak edecekler? Hayır, bu korkak yöneticiler buna cüret bile edemezler. Kıbrıs'ı bir bütün olarak aslına ilhak edecek olan ancak, Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın açıkça vaat ettiği, Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in müjdelediği, kuruluş ilanı beklenen Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti'dir Allah'ın izniyle.
وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ Zulmedenler yakında nasıl bir inkılapla devrileceklerini bileceklerdir. [Şuarâ 227]