Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ideolojik ve vakıaya teslimiyetçilik davetleri arasında değişim davetçileri (1 Kullanıcı)

HUSEYIN SASMAZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
1,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
İDEOLOJİK VE VAKIAYA TESLİMİYETÇİLİK DAVETLERİ ARASINDA DEĞİŞİM DAVETÇİLERİ


--------------------------------------------------------------------------------


Çökmüş bir toplumda ideolojik davetin aynı zamanda siyasi bir hareket olduğu bilinen bir olgudur. Böylesi bir davetin söz konusu toplumu kalkındırmaya yönelik, aksiyonu zorunlu kılan bir misyonu vardır kuşkusuz. Toplumun, içinde bulunan yaygın ve egemen değer yargılarının ve toplumda uygulanır durumdaki sistemin düşüklüğü/düzeysizliği ile toplumun çöküşü arasında nasıl bir paralellik varsa yine, toplumun içindeki egemen yaygın değerler silsilesinin ve toplumda uygulanır durumdaki sistemlerin ileriliği/düzeyliği ile toplumun kalkınması arasında aynı paralellik vardır. O halde ideolojik bir davetin misyonu, toplumu; sistemlerinin ve üzerinde egemen olan yaygın anlayışlarının değişimi ile değiştirilmesi noktasında olacaktır. Yani söz konusu ideoloji ile tastaban çelişir durumdaki değer yargıların, sistemlerin, duygu ve düşüncelerin; doğru ve düzeyli değer yargıları, sistemler, duygu ve düşünceler ile yer değiştirmesi için, egemen olan yaygın anlayışlar ve sistemler ile bir anlamda çekişme yolu ile değişim.

Bu, ideolojik davetin; ortaya çıktığı ilk günden bozuk/yozlaşmış yapı ile çatışması anlamına geliyor. Çünkü o, insanların içinde yaşadıkları yapıya/statükoya tamamen yabancı yepyeni bir şey getiriyor. Sahip olduğu geleneksel anlayışları ve yaygın kanaatlerine sımsıkı sarılışı ve bunlardan kendisini kolay kolay soyutlamaması toplumların tabiatındandır. Belki de bu durum insanların söz konusu anlayışları ve düşünce tarzlarından soyutlanıp, duygularının bu yeni çerçeve ile çizilmesi sürecinin aşılması için, sabır ve kararlılıkla, sıkı bir çekişme, kesintisiz bir çatışma ve uzun yıllara varan yoğun bir aksiyonu zorunlu kılacaktır. Bundan dolayı toplumun değişimi ve bu değişim paralelinde kalkınması isteminde olan tüm siyasi yapılanmaların ilk günden beri insanların tepkisi ve kayıtsızlıkları ile karşılaşmaları sürpriz bir gelişme değildir. Çünkü davetçiler bu durumda insanların mizaçlarına/karakterlerine yabancı veya ters bir fenomeni seslendiriyor, onların adet ve geleneklerine/ statükoya karşı çıkıyorlardır. İşte bu da, toplumun, tüm bu çabaları, genel anlayışlarına yönelik bir tehdit ve kutsala benzer bir yapı arzeden geleneklerin dışına çıkışı zorlayan bir olgu olarak yorumlamasından kaynaklanmaktadır.

Tarihsel hadiselere bir baktığımızda her yeni davetin, kayıtsızlık, varolan statükoyu koruma ve şiddet reaksiyonu ile karşılaştığını görüyoruz. Özellikle de çöküntüye uğramış toplumlarda. En çok da Rasullerin davetlerinde bu fonemen ile karşılaşılmaktadır. Genelde çökmüşlüğün zifiri karanlıklarında boğulan toplumlara gönderilen peygamberler, insanları akli akide temelli bir dine inanmalarına davet ediyorlardı. Bir anlamda onların fikri açıdan kalkınmaları noktasında fonksiyonlarını icra ediyorlardı. Ama hep de alaylanma, şiddet, eziyet ve ağır yaftalarla karşı karşıya bırakılmışlardır. Yüce Allah'ın şu sözünü bir düşünelim:

"Yazıklar olsun o kullara ki, ne zaman kendilerine bir peygamber gelse hemen onunla alay ediyorlardı." *

"Bunun gibi, bunlardan öncekilere de hiç bir peygamber gelmemişti ki, bir sihirbaz yahut bir deli demesinler." *

Şimdi de kendilerine gönderilen peygamberleri yalanlayan kavim ve toplumları sıralayan şu ayetlere bir göz gezdirelim:

"Onlardan (Kureyş’ten) önce Nuh'un kavmi de yalanladı. Kulumuzu (Nuh’u) yalanladılar da: deli dediler ve onu tebliğden men ettiler. Nihayet o da Rabbine dua ederek; ben mağlubum bana yardım et, dedi." *

"Semud kavmi uyarıları tekzib etti. İçimizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz apaçık şaşkınlık ve delilik içinde oluruz. O kitap, aramızdan ona mı verildi? Hayır o, yalancı bir şımarıktır, dediler. Yarın bilecekler yalancı şımarık kimmiş!" *

Buradan hareketle diyoruz ki, ilk çıkışı ile toplumun etrafında öbeklenmesi, söz konusu siyasi hareketin başarılı olduğu anlamına gelmez.

DEOLOJK VE VAKIAYA TESLMYETLK DAVETLER ARASINDA DEM DAVETLER
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt