Sevgili kardeşim;hoş geldin sefa getirdin.Konuları islamiyet soru bolumune yollarsan daha detaylı bilgi alabilirsiniz inşaAllah.
Kafanızdaki soruları bir nebze olsun kesebilmek için size Kur'an dan ayetlerle ve sahih hadislere kısa ve özlü cevaplar vermek isterim.Ama dediğimiz gibi Geniş ve detaylı cevabınızı soru bölümüne yazarak alabilirsiniz.
1.(Ey iman edenler, içki, kumar, putlar, fal okları şeytanın necis işleridir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık hepiniz vazgeçin!) [Maide 90,91]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İçkinin haram olduğuna dair kesin hüküm indi.) [Müslim]
(İhtimar [alkol teşekkül] etmiş her içki haramdır.) [Ebu Davud]
(Çoğu sarhoş eden içkinin, azını da içmek haramdır.) [Nesai]
(İçkide ilaç özelliği yoktur. Hastalık yapar.) [Müslim]
(İçki, bütün kötülüklerin başıdır.) [Taberani]
(İçki kötülük doğurur.) [Beyheki, Ruzeyn]
Dinimizde bir şey haram ise, hikmetini bilmesek de onun haram olduğuna inanmak gerekir. Muhammed aleyhisselamın peygamber olarak bildirdiği şeylere akla uygun olduğu, yahut tecrübe ile anlaşıldığı için inanmak iman olmaz. Çünkü bu, aklı tasdik etmek demektir. Haramlarda muhakkak vücuda zarar veren bir şey aranmamalıdır!
Domuz, her türlü necaseti yiyen çok pis bir hayvandır. Zararlı olduğu için yalnız Türkler değil, Avrupalılar da, bir kimseye hakaret etmek için “Domuz” derler.
Tevrat’ta domuz eti yasak edildiği için, bugünkü Yahudiler bile domuz eti yemezler.
Bugün tıp, insana en çok zarar veren ve hastalık bulaştıran etin domuz eti olduğunu tespit etmiştir.
Domuz eti yiyenlerde [safra kesesi iltihabı, apandisit, barsak iltihabı, çeşitli çıbanlar, mafsal kireçlenmeleri, damar sertliği, romatizma, grip, tansiyon yüksekliği, kalb anjini, enfarktüs gibi] çeşitli hastalıkların görüldüğü meydana çıkmıştır.
Domuz etinde bulunan büyüme hormonunun kansere sebebiyet verdiği açığa çıkmıştır. Domuz eti ile geçen trişinoz hastalığının bugün bile tedavisi yoktur.
Domuz şeridi [tenya], mide ve barsak yolu ile kana geçerek, göz, beyin gibi önemli organlarda ağır hastalıklara, hatta ölüme sebep olmaktadır.
Domuz eti yiyenlerde, kıskançlık hislerinin dumura uğradığı, namusunu kıskanmadığı tespit edilmiştir. Domuz yağı, E vitaminini birdenbire yok eder. İnsan, E vitamininden mahrum kalınca nesli söner, E vitamininin yokluğu sevgiyi, aşkı yok eder.
E vitamininin noksanlığında erkeklerde kısırlık, kadınlarda çocuk düşürme hastalığı ortaya çıkar. E vitamini yağlardaki acılaşmayı önler.
E vitamini tükenince A vitamini acılaşmayı önleyemez. A vitamininin yokluğunda da cinsiyete menfi yönde etki eder. Domuz eti ve yağı yiyenlerde karakter değişikliğinin ortaya çıktığı da tespit edilmiştir.
Domuz etinin, diğer hayvan etlerine hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstelik hazmı güç, protein değeri çok düşüktür.
Domuzun daha başka zararları da tespit edilse, yine de (Mutlaka bu veya şu sebepten dolayı domuz haram edilmiştir) denilemez. Fakat hiç zararı tespit edilmese de dinimiz yasak ettiği için, domuz etini yemek haramdır.
İçki vb. gibi mal satılan yerden alışveriş yapmak dogrumudur Harammıdır?
Efendim, önce alışverişin temel kurallarına bakarak cevap verelim. Sonra sorunun içindeki (helal alışverişle harama destek vermiş olma) konusuna geçebiliriz.
Alışverişte esas olan, verdiğiniz ile aldığınızın helal olmasıdır. Bu anlayış içinde baktığımızda, siz helal olan paranızı veriyorsunuz, karşılığında da helal olan gıda maddesini alıyorsunuz. Ne verdiğinizde haram var, ne de aldığınızda. Öyle ise alışverişiniz sahihtir, bir haramlık söz konusu değildir. Bunda bir şüphe yoktur. Size helal mal satan market, başkalarına da haram mal satıyorsa bu onun sorunudur. Sizin helal alışverişinize bundan bir haram karışması söz konusu olmaz.
Bunu böylece tespit ettikten sonra gelelim, içki gibi haram şeylerin satıldığı yerlerden alışveriş yapmak suretiyle içki satışına destek vermiş olma meselesine...
Aslında düşünülmesi gereken konu, işte bu helal alışverişle haram satana destek vermiş olma konusu olsa gerektir.
Gerçekten de bazı helal alışverişlerde haramı desteklemek de söz konusu oluyor mu?.. Burası düşünülmesi gereken konu!.. Şayet böyle bir durum söz konusu ise, Maide Sûresi'nin ikinci ayetinin ikazı burada bizi düşündürür:
-İyilikte ve faydalı şeylerde destek verin, yardımlaşın, fakat kötülükte, düşmanlıkta destek vermeyin, yardımlaşmayın!..
İçki satan yerden alışveriş yapınca gerçekten de buraya destek vermiş olmak söz konusu olur mu? Olursa bu bir bakıma haramın ve zararlı şeylerin yayılmasına destek vermek, yardımcı olmak manasına gelir mi?..
Akla gelebilir ki, bağımlılık yapan haramları satanlardan alışveriş yapmazsanız onlar da sizin bu titizliğinizi bilir, sizi kaybetmekten çekinir, toplumun zararına olan haramları satmaktan cayabilirler mi? Böylece siz de bu titizliğinizle haramın yayılmasına yardımcı değil de tam aksine engel olmuş olur musunuz?..
Bir başka misal: Diyelim ki, mülkünüzü kiraya verdiğinizde helal bir anlaşma yapmış olmaktasınız. Şayet burasını haram işte kullanacağını, meyhane yapacağını biliyorsanız, meyhaneyi siz işletmiyorsunuz ama işleyene destek vermiş olmuyor musunuz? Bağdaki üzümünüzü satarken helal mal satıyor, karşılığında helal para alıyorsunuz. Şayet bunu şarap yapana satarsanız şarap yapmış olmazsınız ama yapana yardım edip destek vermiş sayılmaz mısınız?..
Anlaşılan odur ki, helal bir alışveriş yaparken harama da destek vermiş olmak ihtimali de söz konusu mu, buna dikkat etmek gerekiyor...
Yoksa markette helal para verip helal mal almakta bir haramlık söz konusu olmaz elbette. Çünkü verdiğiniz para helal, aldığınız mal helal... Bu tek başına tamam...
Hadisin verdiği şu ölçüyü de hatırlayabiliriz burada:
"Sebep olan yapan gibidir!.." İyiliklere sebep olan onu yapan gibidir. Kötülüklere sebep olan da onu yapan gibidir. Bence asıl incelenip karar verilmesi gereken konu bu olsa gerektir... Doğrudan harama girmek yok, ama dolaylı yoldan haramın yayılmasına destek vermiş olmak var mı? İçki satmama titizliği gösterenleri bırakıp satanları tercih etmenin bir manası olur mu?.. Bence düşünülmesi gereken konu bu olsa gerektir...
Hadisimize baktığımızda :İslâm, içkinin içilmesini yasakladığı gibi, müslümanlar arasında ticaretini de yasaklamıştır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Peygamber (s.a.s) içki konusunda on kişiyi lanetlemiştir: Sıkan, kendisi için sıkılan, içen, taşıyan, kendisi için taşınan, içiren, satan, parasını yiyen, satın alan ve kendisi için satın alınan..." (Tirmizî, Büyû', 59; İbn Mâce, Eşribe, 6).
-Helal nafaka aramak her müslümana farzdır (Hadisi Şerif)
.........................................................................................................................
Ve ailenizden yurt dışına çıkacak olan kişi içinde şunları söyleyebilirim ki;Yiyip içilmesi haram olan şeyler nelerdir?
Dinimiz haram ettiği için bazı hayvanların etleri yenmez. Elbette bunda bazı hikmetler vardır. Müslüman, hikmetini bilmese de dinin yasakladığı şeyi yapmaz. Gıdaların insanlar üzerinde iyi ve kötü tesiri olduğu bir gerçektir. Annesi kötü ise veya kötü bir kadının sütü ile beslenen çocuk yaramaz olur. Böylesine sütü bozuk derler. Kendi faydasını düşünen insan, dinimizin helal kıldığı şeyleri yemeli, yasak ettiği şeylerden kaçınmalıdır.
Yiyip içmesi haram olan şeyler:
1- Bizzat kendisi haram olan şeyler yemek. [Leş,domuz, hınzır eti ve şarap gibi.]
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Leş, akıcı kan, pis hınzır ve Allah’tan başkasının adı ile kesilmiş olan hayvanları yemek haramdır.) [Enam 145]
Âyet-i kerimede sayılan bu haramlar Peygamber efendimiz tarafından bildirilmiştir.
Yurtdışı deyince memleketini bildirmeniz gerekir. Amerika da Almanya da yurt dışı, Japonya da yurt dışı. Hıristiyanların kestiği etler yenir, Japonların, Çinlilerin, ateistlerin kestikleri et yenmez. Gayri müslimlerin yemeklerini yemekte mahzur yoktur. İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan imam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
(Tevbe suresi 29. âyet-i kerimesinde (Müşrikler elbette pistir) buyuruluyor. Hanefi âlimleri bu âyeti, Allahü teâlânın (Müşrikler pistir) buyurması, (Müşriklerin kalblerinin, itikadlarının pis olduğu içindir) diye açıklamışlardır. Gayri müslimler, temizliğe riayet ederlerse, bedenlerine pis denemez. Çünkü Peygamber efendimiz, bir yahudi evinde yemek yedi, bir müşrikin kabı ile taharetlendi. Hazret-i Ömer de bir Hıristiyan kadının kabından taharetlendi. Müşriklerin bedenleri de pis olsaydı, onların yemeklerini yemez, sularını içmezlerdi. Eğer müşriklerin bedenleri pis olsaydı, iman edince temiz olmamaları gerekirdi. O halde onlara pis denilmesi, kalblerinin pis olduğunu bildirmek içindir. İman edince kalblerindeki bu pislik gider, temiz olur. İtikadlarının, kalblerinin pis olması, bedenlerin de pis olmasını gerektirmez.
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Ehl-i kitabın [Yahudi ve Hıristiyanların] pişirdiklerini, kestiklerini yemek helaldir.) [Maide 5]
O halde, kâfirlere karışan, alış-veriş eden müslümanları pis bilmemelidir! Böyle müslümanların pis olduklarını sanarak, bunların yiyecek ve içeceklerinden sakınmamalı, müslümanlardan ayrılmak yoluna sapmamalıdır! Bu hâl, ihtiyat değil, bu halden kurtulmak ihtiyattır.) [Mektubat c.3, m.22]
Yine İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan imam-ı Gazali hazretleri de buyurdu ki:
(Haram olduğu bilinmeyen şeyler yenir. Peygamber efendimiz, bir müşrikin, Hazret-i Ömer de, bir Hıristiyan kadının testisinden abdest almıştır. Eshab-ı kiram, kâfirlerin verdiği suyu içerdi. Halbuki, pis, necis olan şeyi yemek haramdır. Kâfirler ise, ekseriya pis olur. Elleri kapları şaraplı olur. Çeşitli şekilde öldürerek leş ettikleri hayvanları yerler. Eshab-ı kiram, buna rağmen, necis olduğunu kesin olarak bilmedikleri için, onlardan et, peynir gibi gıda maddelerini alıp yerlerdi.) [Kimya-ı Seadet]