İçimizdeki Bizanslılar
Burhan Bozgeyik
bbozgeyik****milligazete.com.tr
08.02.2007
Herkes kendisini çok iyi bilir. İçimizde “kalben” Bizanslı olanlar var. Ellerinden gelse, değil bizi, Sultan Alparslan’ı, Fatih Sultan Mehmed’i didik didik edecekler. Onlar rahmet-i rahmâna kavuştu. İçimizdeki Bizanslılar, hınçlarını o kahraman ecdâdın torunlarından çıkarmak istiyor.
Belgesellerde çakal sürülerinin avlarına saldırışını görmüşsünüzdür. Meselâ bir ceylanı canlı canlı parçalara ayırırlar. Biri ön bacağından bir parça et koparır, biri böğründen. Dehşet bir manzaradır. İşte içimizdeki Bizanslılar da tıpkı bu çakal sürüleri gibi, dişlerini ruhumuza geçirip durmaktadırlar. “irtica!!, “mürteci!”, “yobaz!”, “gerici!”, vs. gibi kelimeleri çakalların dişleri niyetine kullanmaktadırlar. Onlara, “mürted!”, “münafık!”, “Bizans çocuğu!” vs. deseniz bile kâr etmez. Zira onlar tıpkı Mekke Müşrikleri gibi gözünüzün içine baka baka söz söylerken bile kulaklarını tıkamışlardır.
Onlara “irticanın mânâsı ne?” deseniz bilmezler. Bilinen husus şudur: Onlar bu vatanı kanlarıyla sulayan şehitlerden, gazilerden, bütün kahramanlardan ve onların sahip olduğu değerlerden rahatsızdırlar.
Bunları niçin yazıyoruz? Dışardaki Bizanslılar gözünü bu vatana dikmiş vaziyette. Mondros Mütarekesi dediler olmadı, Sevr dediler olmadı, Lozan dediler olmadı. Şimdi BOP diyorlar, “AB kriterleri” diyorlar. Bu toprakları bize armağan eden ecdâdın bıraktığı terekeden tam 33 devlet çıkmıştı. İşte o kadar yerden kala kala elimizde bu vatan toprakları kaldı. Bu yeri de bize yâr etmemek istiyorlar. Biz gözümüzü onlara dikmişken içimizdeki Bizanslılar durup durup canımızı acıtıyor.
“Aldırma! ‘Bizans çocuğu!’de, geç git!” diyebilirsiniz. Ama Yavuz hırsız misali çoğu zaman siz bırakıyorsunuz, ama onlar bırakmıyor. İlla didişmek istiyor.
Biz Malazgirt zaferi başta olmak üzere sayısız zaferleri ve İstanbul’un fethi başta olmak üzere sayısız fetihleri kazandıran ruhu biliyoruz. Çanakkalede’deki 250 bin şehidin ve 250 bin gazinin, Kurtuluş savaşında yediden yetmişe cihada iştirak eden kahraman insanların halet-i ruhiyesini çok iyi biliyor, onları anlıyoruz ve hepsini çok seviyoruz. Biz Hz. Mevlânâ’dan, Mimar Sinan’a kadar pek çok büyüğümüzü de çok iyi biliyor ve hepsini hürmetle yâd ediyoruz. Sanki Romen Diyojen’in ve Konstantin Dragazes’in kuzeniymişçesine, Fatih Sultan Mehmedlerin torunlarını rencide etmeye uğraşanlarla uğraşacak halimiz yok. Onlara bugün de yarın da sadece, “Bizans çocuğu musun, bu öfke niye?” diyeceğiz ve gülüp geçeceğiz.
Onlar ne derse desin, bu “Bizans çocuğu” sözü onlara yeter.
Burhan Bozgeyik
bbozgeyik****milligazete.com.tr
08.02.2007
Herkes kendisini çok iyi bilir. İçimizde “kalben” Bizanslı olanlar var. Ellerinden gelse, değil bizi, Sultan Alparslan’ı, Fatih Sultan Mehmed’i didik didik edecekler. Onlar rahmet-i rahmâna kavuştu. İçimizdeki Bizanslılar, hınçlarını o kahraman ecdâdın torunlarından çıkarmak istiyor.
Belgesellerde çakal sürülerinin avlarına saldırışını görmüşsünüzdür. Meselâ bir ceylanı canlı canlı parçalara ayırırlar. Biri ön bacağından bir parça et koparır, biri böğründen. Dehşet bir manzaradır. İşte içimizdeki Bizanslılar da tıpkı bu çakal sürüleri gibi, dişlerini ruhumuza geçirip durmaktadırlar. “irtica!!, “mürteci!”, “yobaz!”, “gerici!”, vs. gibi kelimeleri çakalların dişleri niyetine kullanmaktadırlar. Onlara, “mürted!”, “münafık!”, “Bizans çocuğu!” vs. deseniz bile kâr etmez. Zira onlar tıpkı Mekke Müşrikleri gibi gözünüzün içine baka baka söz söylerken bile kulaklarını tıkamışlardır.
Onlara “irticanın mânâsı ne?” deseniz bilmezler. Bilinen husus şudur: Onlar bu vatanı kanlarıyla sulayan şehitlerden, gazilerden, bütün kahramanlardan ve onların sahip olduğu değerlerden rahatsızdırlar.
Bunları niçin yazıyoruz? Dışardaki Bizanslılar gözünü bu vatana dikmiş vaziyette. Mondros Mütarekesi dediler olmadı, Sevr dediler olmadı, Lozan dediler olmadı. Şimdi BOP diyorlar, “AB kriterleri” diyorlar. Bu toprakları bize armağan eden ecdâdın bıraktığı terekeden tam 33 devlet çıkmıştı. İşte o kadar yerden kala kala elimizde bu vatan toprakları kaldı. Bu yeri de bize yâr etmemek istiyorlar. Biz gözümüzü onlara dikmişken içimizdeki Bizanslılar durup durup canımızı acıtıyor.
“Aldırma! ‘Bizans çocuğu!’de, geç git!” diyebilirsiniz. Ama Yavuz hırsız misali çoğu zaman siz bırakıyorsunuz, ama onlar bırakmıyor. İlla didişmek istiyor.
Biz Malazgirt zaferi başta olmak üzere sayısız zaferleri ve İstanbul’un fethi başta olmak üzere sayısız fetihleri kazandıran ruhu biliyoruz. Çanakkalede’deki 250 bin şehidin ve 250 bin gazinin, Kurtuluş savaşında yediden yetmişe cihada iştirak eden kahraman insanların halet-i ruhiyesini çok iyi biliyor, onları anlıyoruz ve hepsini çok seviyoruz. Biz Hz. Mevlânâ’dan, Mimar Sinan’a kadar pek çok büyüğümüzü de çok iyi biliyor ve hepsini hürmetle yâd ediyoruz. Sanki Romen Diyojen’in ve Konstantin Dragazes’in kuzeniymişçesine, Fatih Sultan Mehmedlerin torunlarını rencide etmeye uğraşanlarla uğraşacak halimiz yok. Onlara bugün de yarın da sadece, “Bizans çocuğu musun, bu öfke niye?” diyeceğiz ve gülüp geçeceğiz.
Onlar ne derse desin, bu “Bizans çocuğu” sözü onlara yeter.