Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İBRET YÜKLÜ BİR RÜYA (1 Kullanıcı)

kartaltrk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Mar 2007
Mesajlar
40
Tepki puanı
0
Puanları
0
Mehmet Akif her sabah namaz için
Sultan Ahmet Camii’ne gelir.
Her gelişinde de yaşlı bir adamın kendisinden önce
gelmiş olduğunu görür. Ne kadar erken gelse
bu durum değişmez. Yaşlı adam mutlaka camiye
ondan önce gelmiş bulunur. Ancak bu yaşlı pir-i fâni
ve bu nur yüzlü adam hiç durmadan ağlamakta ve gözyaşı
dökmektedir. Bundan sonrasını Mehmet Akif şöyle anlatıyor:
Bu yaşlı insanın yanına bir gün sokuldum ve
niçin durmadan ağladığını sordum ve ona
Cenab-ı Hakk’ın rahmetinin enginliğini anlattım.
Ama o yine ağlamasına devam etti.
Bana, ‘derdimi tazeleme, git’ dedi. Ben yine ısrar ettim.
Çaresiz kaldı ve yine gözyaşları içinde bana şunları anlattı.
“Ben, dedi, ikinci Abdülhamid zamanında binbaşıydım.
Ailem çok zengindi. Ve ben bir subaydım,
kışladan ayrılamıyordum. Ancak bir gün anne ve babamın
ardarda vefat haberlerini aldım. Ailede benden başka da
işlerimizi evirip çevirecek kimse yoktu. Çiftlikler,
dükkanlar, mağazalar ortada kalmıştı. Hemen Sadârete
bir dilekçe ile müracaat edip istifa etmek istediğimi bildirdim.
Sadâretten gelen cevap menfiydi. İstifam kabul olunmamıştı.
Ben ikinci ardından üçüncü bir müracaatta daha bulundum.
Ama her defasında aynı cevapla karşılaştım.
Bunun üzerine Hünkâra müracaata karar verdim.
Bu kararımı sadârete bildirdim. İsteğim kabul edildi
ve mâbeyne alındım. Durumumu Hünkâra vicahi olarak
anlattım. Elimden geldiğince mazeretimin meşruluğunu
ispata çalıştım. Hünkâr istifa talebimden hoşlanmamıştı.
Yüz ifadesinden bunu anlamak hiç de zor değildi.
İsteksiz bir halde elinin tersiyle işaret etti:
“Git, seni istifa ettirdik” dedi.
Ben sevinerek huzurdan ayrıldım, eve döndüm.
O gece bir rüya gördüm. Rüyamda Osmanlı ordusu
tabur tabur bölük bölük geliyor ve Efendimize teftiş veriyordu.
( Bu ordu idi ki kısa bir müddet sonra bütün cihana karşı kavga verecekti. Ve bu ordunun teftişini bizzat Efendimiz yapıyordu. )
Yanında Dört Büyük Halife olduğu halde Efendimiz önünden
geçen bölük ve taburları teftiş ederken, O’ndan bir adım
geride edep ve terbiye içinde, boynu bükük halde Abdülhamid de bulunuyordu. Derken benim tabur geçmeye başladı.
Ancak tabur dağınıktı. Başlarında kumandanları yoktu.
Efendimiz bunu görünce Abdülhamid Cennetmekana:
“Bu birliğin kumandanı nerede?”
diye sordu. O da
“Talebi üzerine istifa ettirdik”
cevabını verdi. İşte o esnada Efendimiz,
beni bütün bir ömür boyu ağlatan şu sözü söyledi:
“Senin istifa ettirdiğini biz de istifa ettirdik.”
Söyle, bunu duyduktan sonra ben ağlamayayım da kim ağlasın?
Ve Mehmet Akif diyor: Yaşlı adam ağlamasına,
inlemesine devam etti. Derdi çok büyüktü.
Sessizce yanından uzaklaştım.
Zaten başka yapabileceğim bir şey de yoktu.
Zira bu pir-i fâni, tesellisini yine Efendimizden bekliyordu.
Kabul edildiği müjdesi gelmeden belli ki
inlemesi dinmeyecekti.
 

Nikko

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Nis 2007
Mesajlar
370
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
RE: İBRET YÜKLÜ BİR RÜYA

Allah razı olsun kardeşim.

Bunu Fethullah Gülen'in sesinden dinlemek isteyen varsa:

http://rapidshare.com/files/30557688/istifa_dilekcesi_kime_gidiyor.mp3
 

andelib

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Nis 2007
Mesajlar
434
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Konum
izmir
RE: İBRET YÜKLÜ BİR RÜYA

allah razı olsun.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt