Medyası ve Herşeyiyle İletişim(sizlik) Arenası
"Cehalet enjektörü" uğursuz misyonlarıyla TV, radyo, gazete, kitap, disk, disket, kaset, video, gösteri, oyun, piyes, ders, nutuk, diyalog, konferans, "eğitim" faaliyetleri, "kültür" aktiviteleri ve "sanat" etkinlikleriyle; devamla, başta basın-yayın bilumum vasıtalarla ve meydan, sokak, aile, okul, iş, halka açık binalar, köy, şehir ve ülke muhitlerinden akla gelen-gelmeyen her yolla nice "insanın insanlığının celladı" tesirler ve şifasız zehirler zerkedilir zihinlerle kalblere... Karışık ve karmaşık oldukları kadar, aslen ruhî bir muvazenesizliğe ve dolayısıyla vicdanıyla iletişimsizliğe de dayandığından, birbiriyle barışık addedilebilecek "hastalık tezahürleri" olarak sonu gelmez cürüm listesine dair, ilk elde hatırlananlar -ki istisnâlar, malûm olduğu üzere kaideyi bozmaz- şöyle:
Sürüngenler dünyasından sadık yahut nevzuhur sürüngenlere, elsiz-kolsuz-bağlamsız-tersyüz haberler; yani haberdar etmeyişler... Soluk ve pörsük belge-yorumlara dayanan belgeseller... Yayvan ağızlı "klinik tip"lerin sunduğu "talk show"lar... Rekabetin, kalite yerine lâubalilikte gerçekleştiği yarışmalar... Tarihin "fî"sinde ruha gıda iken, şimdilerde "mikrop kürü" müzikler... Muharref kitaplarla sapkın yahut saptırılmış edebiyatlardan en son mesajlar... Ruhun lâtif tahakkümünden kurtulmuş nefsin, tepinerek zafer nâraları attığı dans ve şovlar... İnsanlığın trajikomik ahvâl-i perişanını hem derinleştiren hem perdeleyen hem de gözlere sokan komediler... İnce muhakemedense, kaba "öküz gözü"ne hitab eden ve şanslıysanız, meselelere ancak bir "fiske" mikyasınca temas eden, fikrî-siyasî-edebî-ilmî-tarihî "tahlil"ler... "Örnek" karakterlerin "örnek" hayatlarının teşhir ve telkin edildiği diziler ve tabiî, sabun köpüğünden tayyare "soap opera"lar... "İmaj ve suret"lerde gizlenmiş hakikatleri sezdirip bulduracağı yerde, tümden bulanıklaştıran "illüzyon" sinemalar... Uyuşturucunun maddîsinden çok daha ölümcül olarak, manevî tekâmülü uyuşturup öldürücü programlar...
Aynı şekilde: Varlığı kuşatan esrara dair imajı, esrar-eroin çekince gözüken hayalleri aşamayan, dört köşe ve sırsız "halüsinasyon"lar... Dişini göstermeye en müsait şartlara kavuşmuş "nefs"i daha da azdırıcı, "afrodizyak" müzik klipleri... Mâzinin, idealine baş koymuş savaşçılarının destanlık kılıç şakırtılarının ve onların pâk eşlerinin fedâkârlıklarının yerini alan erkek ve dişi geyiklerin, aileler veya ailesizler arası nasıl "boynuz" tokuşturduklarının ortalığa saçılı takırtıları... Sonsuzluk ritimlerinin -o da en iyi ihtimalle- mumyalandığı bir devirde, tersine estetiğin sersemleştirici ritimleri... Dâvâsı veya idealinin vatanı uğruna savaşıp kan döken günümüzdeki yahut tarihteki "barbar"ları hor görücü "medenî"lerin, en pespâye çıkar ve hazlar için galon galon kan döken haydutları, hayranlıktan dilleri sarkık vaziyette "ekran-perde"de kutsayan, "nezih" vahşet telâkkileri... Anlayacağınız; bir yönüyle "modern" zamanların kan içme teknikleri, diğer yönüyle insanlığın "maddî-manevî" kanını emme telkinleri... Hakiki hayat gayesine perçinli ideal değerlere paydos gongunu çalan "kör"letici sporlar... Artık "eski eserler müzesi"ne lâyık görülen küllî âhenk tılsımlarına halef olmuş içtimaî "kaos-muvazenesizlik"in, girmediği delik ve yakmadığı can kalmamış "denge bozucu" frekansları... "Global" veya "lokal" ticaret sahnesi de dedikleri köle pazarında, bir yandan satılık kölelerin dişini saydırırken diğer yandan aynı kölelerin güya dişine göre mal pazarlayan "reklamcı-yalancı"lar...
Devam edersek: "Vehim" anlamında, hayal kabiliyetinin şâhikası resmî veya gayriresmî tarihler... Çatışma yahut uyuşmaların "perde önü" içyüzleri... Hakikatin dışındaki "objektif" dışyüzler... Dâvaya bağlılık ideali pörsütülünce meydanın kendilerine kaldığı, bağımlılık yapıcı haz terkipleri... Derinlerde derin yaralar açmış cânilerin, ruhî ıstırablara teklif ettikleri "ruhsuz" ilaç reçeteleri... Kurtulmayı gündemden iyice kaldıran "kurtuluş" formülleri... Mânâları unutulmuş veya sunî mamûl oluşundan zaten unutulmaya mahkûm bulunanlarıyla beraber, "kahramanlık" destanları... Külleri rüzgâra savrulan "bir atımlık" ideolojiler... İşletmecileri bağlamayan "işletme" anayasa ve hukuk vaazları... "Bilim" kurgusu, "ilmî" masallar... Edepsiz "muaşeret" edepleri... Zamanın öldürdüklerine "zaman öldürme" hokkabazlıkları... Hakikate esaretten boşanmış "hür" hayvancıklar için, insanlık ve insan hakları dersleri...
Tabiî ki dahası var: Dişi fizyonomisi çevresinde şehvetle dolanan, tacizci ve bir o kadar da "yaratıcı" -ünlemli- sanat eserleri... Neyi düşünüp buldukları-çözdükleri müşterek bahis mevzuu "düşün"ce verimleri... Kahve falının "teorik" temellendirmesinin başarıldığı "felsefî" sistem ve görüşler... Çorba ve salata literatüründe yepyeni ufuklar açan, her sahada "değersiz" değerlendirmeler... Ahlâkla lâklâkın gayrimeşrû izdivacına imza atan kanun ve kaideler... Hayvanî meşkin idealize edildiği "aşk"lar... Politikacıların siyasî ve ahlâkî olduğu rivayet edilen, ticarî ve "pragmatik-faydacı" manevraları... Vatan satıcısı tellâlların, milliyetçilik ve vatandaşlık nutukları eşliğinde "vatan hainleri"ne -bu da ünlemli- ikazları... Vahşi Batı`nın aslında "Yahşi Batı" oluşunu hazmettirici "gastronomik" propaganda tertipleri... Medenîliğin madenîlikten geçtiği "varsayımı"ndaki yoksayılabilir iddiayı takdis eden teknolojik âyinler...
Bitmedi ve bu gidişle bitmeyecek de: Hilkat gereği ve hakikatine nisbetle, insanca bir hayat ve nesil temininden, hilkat garîbeleri yetiştirip üretmeyi anlayan "çukura eğik" eğitim politikaları... Ancak zulmü "âdil" dağıtmakla kanun önünde eşitliği sağlayabilen, "gözyaşartıcı"lığı mazlumların inlemesinden tasdikli "adalet" vesikaları... Yeme-içme, eğlenme ve çiftleşmeden öteye geçemeyen "en tabiî ve insanî" hayat anlayışları... Günlük itiş-kakışlar ve göz boyayıcı tuhaflıklar merkezinde şekillenen, insanlık haysiyetini süründürerek "sürüm"den kazandırıcı "best-seller" sanat ve edebiyat çığırı... İş ve ticaret hayatının, halkıyla beraber işçisi veya müşterisinin "işini bitirmek" tarzında algılandığı iktisadî düsturlar... İnsanı insanlığa sorumlu kılan ilâhî ahlâkın yerleştirilemediği vicdanları, vicdansızlık zirvesine tırmandıran "bencillik" numûneleri... İnsanoğlunun ömürden önce ve ölümden sonraki macerasını görmezden ve bilmezden gelen, gerçekte idrakın bu derece "sultânî" çapına ermekten nasipsiz, maddî tatminler ve ölümcül gayeler... İnsan ruhunun ebedîlik hasretini sınırlılığı ve fâniliğiyle boğan "madde ve dünya" kapanından kurtuluşu, aklede aklede "ölüm"le tükeniş veya "intihar"la yokoluşun ötesine vardıramayan aldanışlar... İnsanca bir muhitte mes`ud bir yaşayışı, sanki saadet ruhî muvazenenin teminine bağlı değilmiş ve bu da "inandığı gibi yaşamak" anlamına gelmiyormuş gibi; sadece, yeşilliklerle çevrili, yüzme havuzlu, "hi-tec" cihazlar yığılı, "lebiderya" bir villada "eş-metres-jigolo" gidiş gelişleri boyunca tepişmek, semirmek ve gebermek sanan "ölümlü" ve sonu hüsran hevesler...
Son birkaç teşhisle: Genç kıza "ideal" diye yalnızca, "marka" giyinip, favori "pop" veya film yıldızının imzalı fotoğrafıyla öpücüğüne nâil olmayı gösterirken; genç erkeğe de, yine "marka" giyinip, tuttuğu takımın "as" futbolcusunun imzalı tişörtünü edinmeyi gösteren; herkese şâmil bir "ideal" olaraksa, banknot destelerine tapınıp "kibir ve haz" kuyularına yuvarlanmayı revâ gören acınası idealsizlikler... Mertlik ve delikanlılığın, muhatabının suratını en iyi kim çarşamba çanağına çevirebiliyor ve "racon" kesebiliyorsa, onda bulunduğunu hissettiren enstantaneler...
Ve bunlar, birbirini doğura doğura, çeşitlene çeşitlene uzar gider...