Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İbadet emredileni yapmaktır... (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
İbadet; Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymak, kulluk vazifelerini bildirildiği şekilde yerine getirmek demektir. Sevap hasıl olması ve Allah rızası için niyet etmek lazım olan taate ise, ibadet etmek denir. İnsanın yaratılması, sahibini, yaratanını tanıması içindir. Tanıması da, sahibine, yaratanına iman etmesi, inanması ve emirlerini yerine getirmesi ile mümkündür. Zira Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimde Zariyat suresinin elli altıncı âyet-i kerimesinde mealen; (Cinleri ve insanları, beni tanımaları, bana ibadet etmeleri için yarattım) buyurmuştur.

İnsan, Allahü teâlâya iman edip, ibadet ederse, onun dünyadaki işlerini kolaylaştırır, kabirde ona acır, ahirette ise, onun günahlarını affeder.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
“İyilik yapana teşekkür edileceğini, herkes bilir. Bu, insanlık icabıdır. İyilik edenlere hürmet edilir. Nimet sahipleri, büyük bilinir. O halde, her nimetin hakiki sahibi olan Allahü teâlâya şükretmek, insanlık icabıdır. Aklın lüzum gösterdiği bir vazife, bir borçtur. Fakat, Allahü teâlâ, her ayıp ve kusurdan uzak, insanlar ise, ayıp kirlerine ve noksanlık lekelerine bulaşmış olduğundan, Onunla hiç münasebetleri, alakaları yoktur. Allahü teâlâyı nasıl büyük bileceklerini, nasıl şükredeceklerini anlayamazlar. Ona karşı söylenmesini güzel sandıkları şeyler, Ona çirkin gelebilir. Onu büyültmek, hürmet etmek sandıkları, hakaret ve küçültmek olabilir. Ona hürmet ve şükür şekilleri, yine Onun tarafından bildirilmedikçe, Ona layık olacağına güvenilemez ve Onun kabul edeceği bir ibadet olamaz. Çünkü, insanların hamd etmeleri, Ona belki hakaret olur. İşte, Allahü teâlâ tarafından bildirilen, tazim, hürmet ve şükür şekli, Peygamberlerin bildirdikleri dinlerdir. Ona kalb ile yapılacak hürmetler, dinde bildirilmiş, dil ile yapılacak şükürler, orada gösterilmiştir. Her uzvun yapacağı işleri, açık ve geniş olarak, beyan buyurmuşlardır. O halde, Allahü teâlâya inanmak ile ve kalbin ve bedenin yapması ile şükretmek, ancak dine uymakla olur. Allahü teâlâya, dinin dışında yapılacak hürmete ve ibadete güvenilemez.

Allahü teâlâ lutfederek, kerem ederek, acıyarak, kullarına çok şeyleri mubah etmiş, izin vermiştir. Ruhu hasta, kalbi bozuk olduğu için, mubahlarla doymayıp, bitmez tükenmez mubahları bırakarak, İslamiyet’in hududundan dışarı taşanlar, şüpheli ve haramlara uzananlar, ne kadar bedbaht ve zavallıdır. İslamiyet’in hududunu gözetmek, buradan dışarı taşmamak lazımdır. Âdet üzere, alışkanlık ile namaz kılan ve oruç tutan çoktur. Fakat, İslamiyet’in hududunu gözeten, haram ve şüphelilere düşmemeye dikkat eden pek azdır. Doğru ve halis ibadet edenleri, âdet üzere, bozuk ibadet edenlerden ayıran fark, Allahü teâlânın emirlerini gözetmektir. Çünkü, namaz ve orucun halisi de, bozuğu da görünüşte beraberdir.”

Bazı kimseler, Allahü teâlânın emrettiği ibadetlerin vakitlerini, miktarlarını ve şekillerini uygunsuz görerek, böyle olacağına, şöyle olsaydı, daha iyi olurdu diyorlar. İbadetlerin ruhlarından, içlerinde saklı bulunan inceliklerden, faydalarından ve kıymetlerinden haberleri olmadığı için, bunları basit ve iptidai faydalara alet sanarak, sanki düzeltmeye yelteniyorlar. Bir şeyi bilmemek, insanlar için kusur ise de, anlamadığına karışmak, pek gülünç ve acınacak bir hâl olmaktadır. Böyle cahilleri, akıllı sanarak, sözlerini dinleyen ve inanan Müslümanlar ise, bunlardan daha zavallı bir durumdadırlar.

İmanı, farzları ve haramları öğrenmek, bilmek, farzdır. Otuz üç farz meşhurdur. Bunlardan dördü esas olup, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve haccetmektir. İman ile beraber bu dört farz, İslam’ın şartıdır. İman edip de ibadet edene, yani bu dört farzı yapana Müslüman denir. Dördünü birden yapıp da, haramlardan kaçınan, tam Müslümandır. Bunlardan biri bozuk olur veya hiç olmazsa, Müslümanlık bozuk olur. Dördünü de yapmayan, mümin olsa da Müslümanlığı tam değildir. Böyle iman, insanı yalnız dünyada korursa da, ahirete imanla gitmek güç olur. İman, muma benzer, İslamiyet’in hükümleri ise, mum etrafındaki fener gibidir. Mum ile birlikte fener de, İslamiyet’tir. Fenersiz mum çabuk söner. İmansız, İslam olamaz. İslam olmayınca, iman da yoktur. Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri; “İnsanlar ibadet yapmak için yaratıldı. İbadetin özü de; kalbin her zaman Allahü teâlâdan gafil olmamasıdır, unutmamasıdır” buyurmuştur.

Netice olarak ibadet, Allahü teâlânın emrettiğini yapmaktır. Ne ve nasıl emredilmiş ise, onu yerine getirmektir. Emir ve yasaklarda, ilave, çıkarma ve yorum olmaz. İnsanların kendi yorumları, düşünceleri, ibadet olmaz. Buna, insanın kendine, kendi yaptığına tapınması denir.

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!
 

~Elçi~

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2007
Mesajlar
2,893
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berakatüh
Allah c.c. razı olsun...
Rabbim emrolunduğumuz gibi dosdoğru olanlardan eylesin.(amin)
Selam ve dua ile...
 

Kahramankentli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Eki 2008
Mesajlar
641
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Ve Aleykümselam Ve Rahmetullahı Ve Berekatuhu ... Allah (cc.) razı olsun yine güzel bir konuya değinmişiniz ellerine, gönlüne sağlık..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt