muhammed25
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 7 Kas 2008
- Mesajlar
- 879
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 32
Hz. Peygamber'in cennetlik olarak vasıflandırdığı kişi
Enes bin Mâlik şöyle anlatıyor: Bir gün Hz. Peygamber'le birlikte oturuyorduk. "Birazdan yanınıza cennet halkından bir kişi gelecektir!" buyurdular. O sırada pabuçlarını sol eline almış ve sakalından abdest suları damlamakta olduğu halde, Ensar'dan bir kişi geldi. Ertesi günü Hz. Peygamber bir gün önceki sözlerini tekrarladı. Aynı şekilde yine o kişi çıkageldi. Hz. Peygamber üçüncü gün de aynı şeyleri söyledi ve bu defa da yine o kişi geldi.
Hz. Peygamber kalkıp gittikten sonra Abdullah bin Amr İbnü'l-As o kişinin peşinden giderek ona: "Ben babamla münakaşa ettim ve üç gün onun yanına gitmemek için yemin ettim. Eğer müsaade edersen bu üç günü senin yanında geçireyim!" dedi. O zat da bunu kabul etti.
Abdullah onun yanında üç gün kaldı. Bu üç gün içerisinde adamın gece ibadeti yaptığını görmedi. Ancak adam yatağının içerisinde durumunu değiştirip bir yandan öbür yana döndükçe Allah'ı zikrederek tekbir getiriyordu. Onun bu durumu sabah namazına kadar böyle devam ediyordu. Ama bu arada Abdullah onun ağzından hayırdan başka bir şey işitmedi.
Üçüncü gün olduğunda, onda olağanüstü bir şey görememiş olan Abdullah adama şunları söyledi: "Ey Allah'ın kulu! Babamla aramızda herhangi bir anlaşmazlık yoktur. Onun evine üç gün gitmemeye dair söylediğim sözler de yalandı. Fakat Hz. Peygamber üç gün üst üste "Birazdan yanınıza cennet halkından birisi gelecektir" buyurdu. Onun bu sözlerinden sonra her defasında da sen geldin. Bunun üzerine ben de birkaç gün senin yanında kalarak seni cennet halkından yapan amelini öğrenip onları işlemek istedim. Fakat bu üç gün içerisinde de büyük bir amel yaptığını görmedim. Seni bu mertebeye hangi amelin ulaştırmış olabilir?"
O da: "Görmüş olduklarından başka bir amelim yoktur. Amellerim bundan ibarettir" dedi. Abdullah oradan ayrıldıktan sonra da adam onu çağırtarak şunları söyledi: "Daha önce de söylediğim gibi o görmüş olduklarının dışında bir amelim yoktur. Ancak şu var ki kalbimde hiç bir Müslüman için kötü bir niyet beslemediğim gibi Allah Teâlâ'nın kendilerine vermiş olduğu servet, makam ve rütbe gibi şeylerden dolayı da hiç bir Müslüman'ı kıskanmam."
Bunun üzerine Abdullah: "İşte seni bu mertebeye getiren şey bu halindir" dedi. [Nesai]
alıntı
Enes bin Mâlik şöyle anlatıyor: Bir gün Hz. Peygamber'le birlikte oturuyorduk. "Birazdan yanınıza cennet halkından bir kişi gelecektir!" buyurdular. O sırada pabuçlarını sol eline almış ve sakalından abdest suları damlamakta olduğu halde, Ensar'dan bir kişi geldi. Ertesi günü Hz. Peygamber bir gün önceki sözlerini tekrarladı. Aynı şekilde yine o kişi çıkageldi. Hz. Peygamber üçüncü gün de aynı şeyleri söyledi ve bu defa da yine o kişi geldi.
Hz. Peygamber kalkıp gittikten sonra Abdullah bin Amr İbnü'l-As o kişinin peşinden giderek ona: "Ben babamla münakaşa ettim ve üç gün onun yanına gitmemek için yemin ettim. Eğer müsaade edersen bu üç günü senin yanında geçireyim!" dedi. O zat da bunu kabul etti.
Abdullah onun yanında üç gün kaldı. Bu üç gün içerisinde adamın gece ibadeti yaptığını görmedi. Ancak adam yatağının içerisinde durumunu değiştirip bir yandan öbür yana döndükçe Allah'ı zikrederek tekbir getiriyordu. Onun bu durumu sabah namazına kadar böyle devam ediyordu. Ama bu arada Abdullah onun ağzından hayırdan başka bir şey işitmedi.
Üçüncü gün olduğunda, onda olağanüstü bir şey görememiş olan Abdullah adama şunları söyledi: "Ey Allah'ın kulu! Babamla aramızda herhangi bir anlaşmazlık yoktur. Onun evine üç gün gitmemeye dair söylediğim sözler de yalandı. Fakat Hz. Peygamber üç gün üst üste "Birazdan yanınıza cennet halkından birisi gelecektir" buyurdu. Onun bu sözlerinden sonra her defasında da sen geldin. Bunun üzerine ben de birkaç gün senin yanında kalarak seni cennet halkından yapan amelini öğrenip onları işlemek istedim. Fakat bu üç gün içerisinde de büyük bir amel yaptığını görmedim. Seni bu mertebeye hangi amelin ulaştırmış olabilir?"
O da: "Görmüş olduklarından başka bir amelim yoktur. Amellerim bundan ibarettir" dedi. Abdullah oradan ayrıldıktan sonra da adam onu çağırtarak şunları söyledi: "Daha önce de söylediğim gibi o görmüş olduklarının dışında bir amelim yoktur. Ancak şu var ki kalbimde hiç bir Müslüman için kötü bir niyet beslemediğim gibi Allah Teâlâ'nın kendilerine vermiş olduğu servet, makam ve rütbe gibi şeylerden dolayı da hiç bir Müslüman'ı kıskanmam."
Bunun üzerine Abdullah: "İşte seni bu mertebeye getiren şey bu halindir" dedi. [Nesai]
alıntı