Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hz Ömer’in bir iltifatı (1 Kullanıcı)

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Devs kabilesine mensup Abdulvâhid b Avn anlatıyor: "Tufeyl b Amr (ra) Medine'ye dönmüştü Peygamber Efendimiz (sas) vefat edinceye kadar da bir daha Medine'den ayrılmadı (Allah Resûlü'nün vefatını müteakip) Araplar arasında dinden dönmeler başgösterince Tufeyl de oğlu Amr ile birlikte Yemâme Savaşı'na katıldı Kendisi şehit düştü, oğlu Amr da yaralanıp eli koptu Bir gün Amr, Hz Ömer'in yanında iken yemek getirilmişti Amr geri çekildi Bunun üzerine Hz Ömer sordu: "Neden çekiliyorsun? Elin yok diye mi uzaklaşıyorsun?" "Evet" cevabını alınca dedi ki: "Yoo! Vallahi elini yemeğe bandırmadıkça ben bu yemekten tatmayacağım! Şurada bulunanlar arasında vücudunun bir parçası cennette olan senden başkası yoktur" dedi Daha sonra Amr, İslâm ordusuyla Yermûk Savaşı'na katıldı ve bu savaşta şehit düştü" (el-Kenz, 7/78)


Ailem Dergisi
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
HzÖmer’in Yiğitliği




İbn-i Kesir’in El Bidaye ven Nihaye adlı eserinde anlatıldığına göre Hz Ömer İslamla şereflendiği ilk gün, kendisinden Peygamberimizin katlini bekleyen Kureyş topluluğunun içine gitti Onlar Kabe’nin çevresinde oturuyorlardı Müslüman olduğunu izhar edince Mekke ulularından Utbe bin Rebia hınçla onun üzerine atıldı Utbe daha önce Hz Ebubekir’i yere yatırmış ve hırpalamıştı Bu defa da yanı şeyi yapacağını zannediyordu Ama Hz Ömer onu kavradı, yere yıktı, üzerine oturdu, dövmeye başladı Hatta ellerini o melunun gözlerine soktu Utbe feryad figan ettiyse de arkadaşlarından kimse yardımına seğirtemediVe nihayet acı bir dayaktan sonra Hz Faruk-u azam onu bıraktı Müşriklerin de gözü iyiden iyiye yıldı Allah ondan razı olsun…



YÜCE BİR GAYE

Bilindiği gibi Hz Ebubekir (RA) döneminde İranla başlayan savaş, Hz Ömer (RA)devrinde İran Sasani devletinin çöküşüyle sona ermiştir Meşhur Kadisiye savaşı bu harplerin nihai bir dönüm noktasını teşkil eder Bu savaşta İslam ordusunun başkumandanı Sad bin Ebu Vakkas (RA), Rebii bin Amir’i (RA) elçi olarak İran karargahına göndermişti İran başkomutanı Rüstem, askerlerinin arasında türlü depdebe içinde, altınlar, gümüşler, rahat yastıklar arasında idi Herkes en şık elbiselerini giymişti O büyük sahabe ise hiç bunlara iltifat etmeden, kısa boyu, kalın kalkanı ve kaba elbisesi içinde fütursuzca ilerleyip karşısına dikildi Rüstem Rebii bin Amir’e niçin geldiklerini sorunca, o kahraman insan tarihe altın harflerle geçen şu müthiş cevabı verdi: Biz öyle bir kavimiz ki Allah bizi, dilediğini kula kul olmaktan kendisine kulluğa, dünyanın darlığından bolluğuna ve batıl dinlerin zulmünden İslam’ın adaletine çıkaralım diye gönderdi



MUS’AB…

İlk Müslümanlardan Habbab bin Eret der ki: “Sırf Allah rızası için Resulullah ile hicret ettik İyi işler başardık İçimizden gidenler oldu Bunlar kazandıkları sevabı hep ahirete yolladılar İşte Mus’ab bin Umeyr onlardandır Uhud savaşında şehit düştü Kefenleyecek bir şey bulamadılar Nihayet bir aba bulundu Başını örtsek ayakları açılıyor, ayağını örtsek başı açık kalıyor Bunun üzerine Nebi(SAV) şöyle buyurdu: Başının kapatın, ayaklarının üzerine de izhîr otu koyun



Peygamberimiz abaya sarılmış bu gencin baş ucunda durdu Gözlerinden yaşlar boşanarak şöyle dedi: “Seni Mekke’de görmüştüm Senden daha kibarı, senden daha güzel elbise giyeni yoktu Ne kadar derli toplu idin Ama şimdi boyuna göre bir kefen bulamıyoruz”




Mus’ab’ın kardeşi Ubeyd der ki: Resulullah Mus’ab’ın baş ucunda durdu Musab yüzükoyun yatıyordu, şu ayeti okudu: Mü'minlerden öyle er kişiler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde sadakat ettiler Kimi adağını ödedi şehid oldu Kimi de (şehid olmayı) bekliyor Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler" (el-Ahzab 33/23)



ABİDLİK MİSKİNLİK DEMEK DEĞİLDİR

Şifa binti Abdullah, cansız cansız hareket eden, ruh gibi bir takım gençler gördü Şaşkınlık içinde: Bunlar da kim? diye sordu “abidler(İbadet edenler) dediler Kendisi de şu cevabı verdi: Hz Ömer yürüdüğü zaman süratli yürür, konuştuğu zaman işittirir ve vurduğu zaman da acıttırırdı, asıl abid o idi



KADI ŞÜREYH VE HZ ALİ

Meşhur tabiin alimi Şabi anlatıyor: Hz Ali’nin hilafeti döneminde bir zırhı kayboldu Bir Hıristiyan’ın yanında buldu Hıristiyan’ı Kadı Şüreyh’e götürdü “Bu zırh benimdir, ona satmış veya hibe etmiş değilim dedi Kadı Şüreyh, Hıristiyan’a: Emir-ül mümininin dediklerine bir itirazın var mı? diye sordu O da: Zırh benimdir dedi Kadı, Hz Ali’ye dönerek; İsbatın var mı? deyince Hz Ali gülümsedi ve “isbatım yok” cevabını verdi Kadı da Hıristiyanın lehine karar verip, zırhı kendisine teslim etti Hıristiyan adam birkaç adım yürüdü, sonra geri dönerek; Şehadet ederim ki bu hüküm peygamberlere yakışır Halife beni kadıya götürüyor ve o da bana hak veriyor Şehadet edertim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah’ın kulu ve resulüdürYemin ederim ki zırh halifenindir Sıffine giderken düşürmüştü”dedi Hz Ali’de gülümseyerek: “Madem ki Müslüman oldun, zırh senin olsun buyurdu



KAYNAKLAR

1-Son Peygamber- Prof Dr M Ebu Zehra- Kitabevi Yayınları- İst-1997- 3 baskı

2-Muhtasar Hayatü’s Sahabe-M Yusuf Kandehlevi- Ravza Yayınları- İst-2000- 5baskı
3-İman Ve Hayat-Prof Dr Yusuf el-Kardavi- Hilal Yayınları-İst-2003

Salih Okur
 

malik80

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Eki 2008
Mesajlar
145
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
68
S.A
Ellerinize saglik kardesim.:T
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt