Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hz. Muhammed (sav)'in Kitap Ehli'ne Karşı Örnek Tutumu (1 Kullanıcı)

kaanansay

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Nis 2009
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Hz. Muhammed (sav)'in Kitap Ehli'ne Karşı Örnek Tutumu

Müslümanların Kitap Ehli'ne karşı tutumlarında, her konuda olduğu gibi, en güzel örnek Peygamber Efendimiz (sav)'dir. Hz. Muhammed (sav), Yahudilere ve Hıristiyanlara karşı her zaman son derece adil ve merhametli davranmış, İlahi dinlerin mensupları ile Müslümanlar arasında sevgi ve uzlaşmaya dayalı bir ortam oluşturulmasını istemiştir. Peygamberimiz (sav) döneminde ve sonrasında, Hıristiyan ve Yahudilerin kendi dinlerini diledikleri şekilde yaşamalarına izin verecek ve özerk cemaatler olarak varlıklarını devam ettirebilmelerini sağlayacak anlaşmalar yapılmış ve güvenceler verilmiştir. İslamiyet'in ilk yıllarında Mekkeli müşriklerin eziyet ve baskılarına maruz kalan Müslümanların bir kısmı, Peygamber Efendimiz (sav)'in öğüdüyle, Etiyopya'daki Hıristiyan Kral Necaşi'ye sığınmışlardır. Peygamberimiz (sav)'le birlikte Medine'ye göç eden müminler ise, Medine'de yaşayan Yahudilerle, sonraki tüm nesillere örnek olacak bir birarada yaşama modeli geliştirmişlerdir. İslam'ın yayılış döneminde de, Arabistan'daki Yahudi ve Hıristiyan topluluklarına gösterilen tolerans, Müslümanların Kitap Ehli'ne karşı hoşgörü ve adaletinin önemli birer örneği olarak tarihe geçmiştir.

Buna bir örnek olarak, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in, Hıristiyan olan İbn Harris b. Ka'b ve kavmine yazdırdığı anlaşma metninde: "Şarkta ve Garpta yaşayan tüm Hıristiyanların dinleri, kiliseleri, canları, ırzları ve malları Allah'ın, Peygamber'in ve tüm müminlerin himayesindedir. Hıristiyanlık dini üzere yaşayanlardan hiç kimse istemeden İslam'ı kabule zorlanmayacaktır.

Hıristiyanlardan birisi herhangi bir cinayete veya haksızlığa maruz kalırsa Müslümanlar ona yardım etmek zorundadırlar" maddelerini yazdırdıktan sonra: "... Kitap Ehli'yle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin. Ve deyin ki: "Bize ve size indirilene iman ettik; bizim İlahımız da, sizin İlahınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuz." (Ankebut Suresi, 46) ayetini okumasıdır.1

Hz. Muhammed (sav), Evs ve Hazrec kabileleri ile yapılan Medine Anlaşması'na Yahudilerin de katılmasına izin vermiş ve böylece Yahudilerin de Müslümanların arasında, ayrı bir dini grup olarak varlıklarını devam ettirmelerini sağlamıştır. Medine Anlaşması'nın "Beni Avf Yahudileri, inananlarla birlikte bir ulus oluşturdular. Yahudilerin dini kendilerine, Müslümanların dini kendilerinedir" hükmüyle, Müslümanların Yahudilerin geleneklerine ve inanışlarına gösterdikleri hoşgörünün temeli Peygamberimiz (sav) döneminde atılmıştır.

Hz. Muhammed (sav), Rabbimiz'in emrettiği ahlakın bir gereği olarak, Kitap Ehli'ne karşı yalnızca anlayış ve merhamet göstermekle kalmamış, İslam idaresi altındaki Yahudi ve Hıristiyanların korunup kollanması gerektiğini de sahabeye öğretmiştir. Bizzat Peygamber Efendimiz (sav) tarafından Edruh, Makna, Hayber, Necran ve Akabe'li Kitap Ehli'ne verilen beratlar, Müslümanların Kitap Ehli'nin can ve mal güvenliğini garanti altına aldıklarını ve onlara inanç ve ibadet özgürlüğü tanıdıklarını göstermektedir. Peygamberimiz (sav)'in Necranlılar ile yaptığı sözleşmede yer alan şu maddeler de dikkat çekicidir:


Necranlıların ve maiyetindekilerin canları, malları, dinleri, varları ve yokları, aileleri, kiliseleri ve sahip oldukları herşey Allah'ın ve Allah'ın peygamberinin güvencesi altına alınacaktır.


-Hiçbir psikopos ya da keşiş kilisesinden ya da manastırından edilmeyecektir ve hiçbir papaz papazlık hayatını terk etmeye zorlanmayacaktır. Onlara hiçbir eza ya da aşağılama yapılmayacaktır ve toprakları ordumuz tarafından işgal edilmeyecektir.


Adalet isteyen adalet bulacaktır, ne zalim ne de zulüm bulunacaktır.2
Tüm bunların yanı sıra Resulullah'ın Kitap Ehli'nin düğün yemeklerine katıldığına, hastalarını ziyaret ettiğine ve onlara ikramda bulunduğuna dair rivayetler bulunmaktadır. Hatta Necran Hıristiyanları onu ziyaretlerinde Hz. Muhammed (sav) onlara abasını sermiş ve oturmalarını söylemiştir. Peygamberimiz (sav)'in vefatının ardından da, Müslümanların Kitap Ehli'ne gösterdikleri güzel ahlakın temeli, Hz. Muhammed (sav)'in hayatı boyunca bu topluluklara karşı gösterdiği hoşgörüye dayanmaktadır.


Hz. Muhammed (sav)'in çeşitli ülkelerin krallarına ve bazı eyaletlerin valilerine yazdığı tebliğ mektuplarından altısının orijinali günümüze kadar muhafaza edilmiştir. Bu mektuplar, Peygamber Efendimiz (sav)'in üstün ahlakının, bağışlayıcılığının, hoşgörüsünün ve tebliğ gücünün tarihi birer örnekleridir. Bu mektuplarla, söz konusu hükümdarlar ve halklar en güzel ve hikmetli şekilde hak dini yaşamaya davet edilmişlerdir. Mektupların etkileyici ve ılımlı üslubu pek çok kimsenin İslam'ı kabul etmesine aracı olmuştur. Peygamberimiz (sav)'in tebliğindeki bu hikmetli üslup tüm Müslümanlar için örnektir.

Yukarıdaki mektup, Ahsa Valisi el-Münzir'e gönderilmiştir. Mektupta, "... Selam üzerine olsun. Seni, kendisi dışında hiçbir İlah olmayan tek bir Allah'a hamd etmeye davet ediyorum ve ilan ediyorum ki, O'ndan başka İlah yoktur ve Muhammed O'nun kulu ve Resulü'dür. Sana Kadir-i Mutlak ve Şanı Yüce Allah'ı hatırlatırım. Zira kim iyi bir nasihate kulak verirse kendi iyiliği içindir ve kim benim elçilerime itaat eder ve emirlerine uyarsa, bizzat bana itaat etmiş olur..." yazılıdır.


Hz. Muhammed (sav)'in Habeşistan Kralı Necaşi'ye hitaben yazmış olduğu mektup, Müslümanların Hıristiyanlara bakış açısını göstermesi açısından da son derece önemlidir. Necaşi, Hz. Muhammed (sav)'in mektubunun ve Müslüman elçilerle yaptığı konuşmaların sonrasında, ülkesine sığınan Müslümanları koruyan bir politika izlemiştir. Mektupta şunlar yazılıdır:

Sana verdiği nimetinden dolayı Allah'a hamd ederim ki; O'ndan başka İlah yoktur. O Melik'tir, Kuddüs'tür, Selam'dır, Mümin'dir, Müheymin'dir.

Hz. Muhammed (sav)'in Gassan Kralı, Şemir el-Gassani'ye göndermiş olduğu mektubun orijinal kopyası.

Şahadet ederim ki; Meryem oğlu İsa, Allah'ın çok temiz, iffetli, dünyadan elini çekmiş olan Meryem'e yüklediği Ruhu ve Kelimesi'dir ki Meryem böylece ona hamile kalmış, Allah onu Ruhundan nefhedip yaratmıştır. Nasıl ki Adem'i kudret eliyle ve nefhiyle yaratmıştı.

Ben seni bir olan, ortağı bulunmayan Allah'a ve O'na ibadet ve itaate, bana tabi olmaya ve Allah'tan getirip tebliğ ettiğim şeylere iman etmeye davet ediyorum. Çünkü ben Allah'ın Resulü'yüm.

Ben, seni ve askerlerini Yüce Allah'a ibadet ve itaate davet ediyorum. Sana gereken tebliği yapmış ve öğüdü vermiş bulunuyorum. Öğüdümü kabul ediniz. Selam doğru yolda gidenlere olsun.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt