Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hz. Muhammed Mustafa (sav.)'in Hayatı 16. Bölümü (1 Kullanıcı)

gunesabdurrahman

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ara 2008
Mesajlar
33
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
HZ. MUHAMMED MUSTAFA SAV. HAYATI 16
Enes b. Nadr (Enes b. Mâlik'in amcası) bunlardandı.Yetmişten fazla yara aldıktan sonra şehid düşmüştür.
2) Rasûlullah (s.a.s.)'in etrâfını çevirip, vücûdlarıyla O'na siper olan, O'nu düşman saldırısına karşı koruyanlar. Bunlar "14" kişi kadardı. Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali, Abdurrahman b. Avf, Talha, Zübeyr, Sa'd b. Ebî Vakkas, Ebû Dücâne bunlardandır.
3) Rasûlullah şehid olduktan sonra, burada durmanın manası yok, diyerek, savaş alanından ayrılanlar.(203) Bunlardan bir kısmı dağlara çekilmişler, bazıları ise Medine'ye dönmüşlerdi.
Müslümanların bu dağınık durumlarından yararlanan müşrikler, Rasûlullah (s.a.s.)'in yanına kadar sokuldular. Atılan bir taşla Peygamber Efendimizin dudağı yarıldı, dişi kırıldı ve İbni Kamie'nin kılıç darbesiyle yere yıkıldı. Zırhından kopan iki halka yanağına battığından yüzünden de yaralandı.(204)
Ashâb-ı kirâm, savaş alanında Rasûlullah (s.a.s.)'i bir türlü bulamıyordu. Halbuki, Rasûlullah(s.a.s.) bulunduğu yerden hiç ayrılmamıştı. Nihâyet Hz. Peygamber Efendimizi Ka'b b. Mâlik gördü ve:
-Ey mü'minler, Rasûlullah (s.a.s.) burada, diye haykırdı. Ka'b'ın sesini duyan Müslümanlar, hemen Rasûlullah (s.a.s.)'in etrâfında toplanarak, müşriklerin saldırılarını durdurdular.(205)

h) Ebû Süfyân'la Hz.Ömer Arasında Geçen Muhâvere
Müşriklerin saldırıları yavaşlayınca, Peygamber Efendimiz etrâfında toplanmış olan Müslümanlarla Uhud Dağı tepelerinden birine çekildi. Müslümanların bir tepede toplandığını gören Ebû Süfyân da, onların karşısında başka bir tepeyi işgal etti. Ebû Süfyân, Peygamberimizin sağ olup olmadığını kesinlike öğrenemediğinden merak içindeydi. Bu sebeple yüksek sesle üç defa:
-İçinizde Muhammed (s.a.s.) var mı? Ebû Bekir varmı? Ömer var mı? diye seslendi. Rasûlullah (s.a.s.) cevap verilmemesini emretmişti. Kimseden ses çıkmayınca, müşriklere dönerek:
-"Görüyorsunuz, hepsi de ölmüş. Artık iş bitmiştir, diye söylendi. Hz. Ömer dayanamadı.
-"Yalan söylüyorsun ey Allah düşmanı, sorduklarının hepsi sağ, hepside burada, diye cevap verdi. Ebû Süfyân:
-Savaşta üstünlük nöbetledir, bugün biz Bedir'in öcünü aldık, üstünlük bizde... diye gururlandı. Ömer:
-Bizden ölenler Cennet'de, sizinkiler ise Cehennem'de diye cevâp verdi.
-Ya Ömer, Allah aşkına gerçeği söyle. Biz Muhammed (s.a.s.) 'i öldürdük mü?
-Rasûlullah (s.a.s.) sağ ve senin bu sözlerini de işitiyor.
-Ya Ömer, ben senin sözlerine İbni Kamie'nin sözünden daha çok inanırım. Ölülerinize yapılan fenâlıkları ben emretmedim(206), fakat çirkin de görmedim. Gelecek yıl Bedir'de buluşalım, dedi. Hz. Ömer de:
-"İnşallah, diye cevap verdi.(207) Hz. Ömer'le Ebû Süfyân arasında yapılan bu konuşmadan sonra, müşrikler Uhud'dan ayrıldılar. Onlar, Hz. Muhammed (s.a.s.)'i öldürmek, Medine'yi basıp müslümanları imhâ etmek, müslümanlığı ortadan kaldırmak için Mekke'den gelmişlerdi. Fakat Allah kalblerine korku saldı. Üstünlük kendilerinde olduğu ve Rasûlullah (s.a.s.)'in de sağ bulunduğunu öğrendikleri halde, savaşa devam etmeğe cesâret edemediler. Tek bir esir bile alamadan, geri döndüler.

l) Uhud Savaşı'ndan Üç Safha
Uhud Savaşı'nda üç safha yaşandı:
İlk safhada Müslümanlar üstün geldiler, 20'den çok düşman öldürerek, müşrikleri bozguna uğrattılar.
İkinci safhada, kaçan müşrikleri kovalamayı bırakıp, kesin sonuç almadan ganimet toplamaya koyulmaları ve Rasûlullah (s.a.s.)'in yerlerinden ayrılmamalarını emrettiği okçu birliğinin görevlerini terketmeleri yüzünden, Müslümanlar 70 şehit vererek mağlup duruma düştüler.
Üçüncü safhada ise, dağılmış olan Müslümanlar, Rasûlullah (s.a.s.)'in etrâfında toplanıp, karşı hücûma geçerek, düşman hücûmunu durdurdular.
Müşriklerin Uhud'dan ayrılmasından sonra Rasûlullah (s.a.s.) şehitleri yıkanmadan, kanlı elbiseleriyle, ikişer üçer defnettirdi.(208) Cenâze namazlarını ise, bu târihten 8 sene sonra kıldı.(209)

2- HAMRÂÜ'L-ESED GAZVESİ
Müşrikler, elde ettikleri üstünlükten yararlanıp Müslümanları imhâ etmeden savaş alanından ayrıldıklarına pişmân oldular. Aralarında, geri dönüp Medine'yi basmayı konuştular. Rasûlullah (s.a.s.) bu durumdan haberdar olunca, Medineye dönüşünden bir gün sonra, Uhud Savaşı'na katılmış olan ashâbını toplayarak Medine'den 16 km. kadar uzakta "Hamrâ'ü'l-Esed" denilen yere kadar müşrikleri takibetti. Gece olunca, burada 500 kadar ateş yaktırdı. Müşrikler, takib edildiklerini öğrenince, korktular; Medine'yi basma düşüncesinden vazgeçerek, süratle Mekke'ye döndüler.(210/1)

3- HİCRETİN ÜÇÜNCÜ YILINDA DİĞER OLAYLAR
a) Rasûlullah (s.a.s.)'in Hz. Hafsa ve Huzeyme Kızı Zeyneb'le Evlenmesi.
Hz. Ömer'in kızı Hafsa'nın ilk eşi Huneys b. Huzâfe, Kureyş ileri gelenlerinden ve Habeşistan'a hicret eden ilk Müslümanlardandı. Sonra Medine'ye hicret etmiş, Bedir ve Uhud Savaşlarına katılmıştı. Uhud Savaşında aldığı bir yaradan, Medine'de vefât etti.
Hz. Ömer, Rasûlullah (s.a.s.) ile kızı Hafsa'nın evlenmesini şöyle anlatmıştır:
-Hafsa dul kalınca, Osman'a onunla evlenmesini teklif ettim. Hele bir düşüneyim, diye cevap verdi. Sonra kaşılaştığımızda, şu sırada evlenmeyi uygun görmüyorum, dedi. Bunun üzerine Ebû Bekir'e istersen Hafsa'yı sana vereyim, dedim. Ebû Bekir sustu. Müsbet veya menfi cevap vermedi. Ebû Bekir'in susmasına Osman'ın teklifimi geri çevirmesinden daha çok üzüldüm. Keyfiyeti Rasûlullah (s.a.s.)'e arzedince:
-Üzülme yâ Ömer, Hafsa'yı Osman'dan hayırlısı alacak; Osman da Hafsa'dan daha iyisi ile evlenecek(210/2), buyurarak, Hafsa'nın izdivâcına tâlip oldu; Osman'ı da kızı Ümmü Gülsüm'le evlendirdi. Sonra Ebû Bekir bana rastladığında:
-Sanıyorum, Hafsa'yı bana teklif ettiğinde cevap vermediğime gücenmiştin. Ben Hafsa'yı Rasûlullah(s.a.s.)'in alacağını biliyordum. (Bana bunu söylemişti.) Rasûlullah (s.a.s.)'in sırrını ifşâ etmeyi uygun bulmadağım için sana cevap vermedim. Eğer böyle olmasaydı, teklifini kabûl ederdim, dedi.(211)
Rasûlullah (s.a.s.) Hz. Hafsa ile evlenerek, hem en yakın arkadaşlarından Hz.Ömer'in üzüntüsünü giderdi, hem de Hz. Ebû Bekir gibi Hz. Ömer'i de akrabalık bağı ile kendisine bağlamış oldu. (Şaban 3 H / Ocak 625 M)
Hilâloğullarından Huzeyme kızı Zeyneb, ilk kocasından ayrılmış; Rasûlullah (s.a.s.)'in halasının oğlu olan ikinci kocası Cahşoğlu Abdullah ise, Uhud Savaşı'nda şehid düşmüştü. Zeyneb genç ve güzel değildi, orta yaşlı ve merhametli bir hanımdı. Fakirleri, yoksulları, kimsesizleri gözettiği için, kendisine "Ümmü'l-mesâkin" ünvânı verilmişti.
Eşinin şehit düşmesiyle himayeye muhtaç kalan bu şefkatli hanımı Rasûlullah (s.a.s.) nikâhladı. Fakat Zeyneb çok yaşamadı, evlenmesinden üç ay kadar sonra vefât etti.
Rasûlullah (s.a.s.)'in torunu Hz. Hasan da bu yıl Ramazan ortalarında doğmuştur.(212)
b) Rasûlullah (s.a.s.)'in kızı Ümmü Gülsüm'ün Hz. Osmanla Evlenmesi
Hz. Osman, Rasûlullah (s.a.s.)'in ikinci kızı Rukiyye ile evliydi. Rukiyye, Bedir Savaşı esnâsında vefât etmişti. Bir yıl sonra, Rasûlullah (s.a.s.) Hz. Osman'ı üçüncü kızı Ümmü Gülsüm'le evlendirdi. Rasûlullah (s.a.s.)'in iki kızı ile evlenmiş olduğu için Hz. Osman'a "Zi'n-nûreyn" (iki nûr sâhibi) denilmiştir.


--------------------------------------------------------------------------------


(191) İbnü'l-Esîr, 2/148-149
(192) İbn Hişâm, 3/66-67; İbnü'l-Esîr, 2/150; Zâdü'l-Meâd, 2/232
(193) İbn Hişâm, 3/67
(194) Zâdü'l-Meâd, 2/231; İbnü'l-Esîr, a.g.e., 2/150
(195) Bkz. el.Buhârî, 4/26 ve 5/29; Tecrid Tercemesi, 8/457 (Hadis No: 1269); İbnü'l-Esîr, a.g.e., 2/152
(196) Riyâzü's-Salihin Tercemesi, 1/128, (Hadis No: 91); İbnü'l-Esîr, 2/152
(197) Bkz. Âl-i İmrân Sûresi, 152
(198) el-Buhârî, 4/26-27 ve 5/29-30; Tecrid Tercemesi, 8/457-460 (Hadis No: 1269)
(199) İbnü'l-Esîr, a.g.e., 2/154
(200) el-Buhârî, 5/36,37; Tecrid Tercemesi, 10/216-221 (Hadis No: 1585); İbn Hişâm, 3/75
(201) Müslim, 3/1415, (Hadis No: 1789)
(202) İbnü'l-Esîr, a.g.e., 2/155; İbn Hişâm, 3/77
(203) "Muhammed ancak bir peygamberdir. O'ndan önce de bir çok peygamberler gelip geçti. Şâyet o ölseydi veya öldürülseydi, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi dönecektiniz?..." (Âl-i İmran Sûresi, 144)
(204) el-Buhârî, 5/35; Müslim, 3/ 1416 (Hadis No: 1790); İbn Hişâm, 3/84; İbnü'l-Esîr, a.g.e., 2/154; Zâdü'l-Meâd, 2/234
(205) İbnü'l-Esîr, 2/157; İbn Hîşâm, 3/88; Zâdü'l-Meâd, 2/235
(206) Kureyşli kadınlar savaş alanının tenhalığından yararlanarak, Bedir'de öldürülen yakınlarının öçlerini almak için şehitlerin kulak ve burunlarını kesmişler, karınlarını yararak ciğerlerini çıkarmışlardı.
(207) Bkz. el-Buhârî, 4/26 ve 5/30; Tecrid Tercemesi, 8/457 (Hadis No: 1269) Zâdü'l-Meâd, 2/236-238
(208) İbnü'l-Esîr, a.g.e., 2/162; Zâdü'l-Meâd, 2/246
(209) el-Buhârî, 2/94; Tecrid Tercemesi, 4/655 (Hadis No: 661)
(210/1) İbnü'l-Esîr, a.g.e., 2/164
(210/2) İbn Sa'd, Tabakat, 8/82-83; İbn Hacer, el-İsâbe, 8/51, Kahire, 1972; İbn Abdi'l-Berr el-İstîab, 4/1811, Kahire, 1960
(211) el-Buhârî, 6/130; Tecrid Tercemesi, 10/166 (Hadis No: 1571) ve 11/338- 339 (1803 No. lu hadisin izâhı); Riyâzü's-sâlihin, 2/98 (Hadis No: 689)
(212) İbnü'l-Esîr, a.g.e., 2/166


--------------------------------------------------------------------------------IV-HiCRETİN DÖRDÜNCÜ YILI
(625-626 M.)
1- RACİ' OLAYI (Safer 4 H./ Temmuz 625 m.)
Uhud savaşı'ndan sonra müşriklerin cesâretleri arttığı için Medine'de Müslümanların güvenliği geniş ölçüde sarsıldı. Rasûlullah (s.a.s.) bir taraftan gerekli savunma tedbirleri alıyor, bir taraftan da İslâm'ı yaymak için her fırsattan yararlanmağa çalışıyordu. Müslümanlığı kabûl edip, dinin hükümlerini ve Kur'an-ı Kerim'i öğrenmek isteyen kabîlelere mürşitler gönderiyordu.
Adal ve Kare kabîlelerinden bir hey'et, Rasûlullah (s.a.s.)'e başvurarak, kabîlelerine Müslümanlığı ve Kur'an-ı Kerim'i öğretecek mürşidler gönderilmesini istediler. Rasûlullah (s.a.s.) bunlara Sâbit oğlu Âsım başkanlığında, 10 kişi gönderdi. Yolda, Usfan ile Mekke arasında Raci' suyu yakınlarında Hüzeyl kabîlesi'nden 100 kişilik bir çetenin hücûmuna uğradılar. Mürşitlerden 8'i çarpışarak şehid oldu, 2'si teslim oldu. Zeyd b. Desine ve Hubeyb b. Adiy adlarındaki bu iki zâtı Hüzeyl'liler Mekke'ye götürüp sattılar.(213)
Zeyd'i, Bedir Savaşı'nda öldürülen babası Ümeyye'nin öcünü almak için, Ümeyye oğlu Safvan satın almış, öldürülmesini seyretmek üzere bütün Mekke ileri gelenlerini dâvet etmişti. Ebû Süfyân Zeyd'e yaklaşarak:
-Doğru söyle, hayâtının kurtarılması için, senin yerine Muhammed (s.a.s.)'in öldürülmesini istemez miydin? demişti.
Zeyd hiç tereddüt göstermeden:
-Asla, Rasûlullah (s.a.s.)'in hayâtı yanında, benim hayâtım hiçtir. Benim kurtulmam için değil O'nun öldürülmesini, Medine'de ayağına bir diken batmasını bile istemem, diye cevap verdi. Bu kuvvetli iman karşısında Ebû Süfyân:
-Gerçek şu ki,hiç kimse, arkadaşları tarafından Muhammed (s.a.s.) kadar sevilmemiştir, demekten kendini alamadı.
Hubeyb, Uhud Savaşı'nda Âmir oğlu Hâris'i öldürmüştü. Babasının intikamını almak üzere onu da Haris'in kızı satın almıştı. Hubeyb öldürüldüğü esnâda hiç metânetini kaybetmedi. İzin alarak, 2 rek'at namaz kıldı. Ölümden korktu da uzattı, demeyesiniz diye kısa kestim, dedi.(214) O zamandan beri idâm edilen müslümanların, infâzdan önce namaz kılmaları âdet olmuştur.(215)
Dininden dönersen, serbest bırakacağız, dedikleri zaman:
-Benim için, Müslüman olarak öldürülmek, dinimden dönmekten daha hayırlıdır, diye cevap verdi. Müşrikler tarafından bir direğe asılarak şehid edildi.
Olay. Medine'de duyulunca, Rasûlullah (s.a.s.) ve Müslümanlar son derece üzüldüler. Medine'li Şâir Hassân, Zeyd ve Hubeyb için mersiyeler yazdı. Rasûlullah (s.a.s.)'de:
-"Allah lâyık oldukları cezâyı versin" diyerek, cânileri Allah'a havâle etti.
2- MEÛNE KUYUSU FÂCİASI (Safer 4 H./ Temmuz 625 M.)
Necid Şeyhi Ebû Berâ Mâlikoğlu Âmir, Medine'ye gelerek Rasûlullah (s.a.s.)'e:
-Eğer Necid Bölgesine bir irşât hey'eti gönderirseniz, büyük bir kısmının Müslüman olacağını ümüd ediyorum, dedi. Rasûlullah (s.a.s.):
Necid Bölgesi halkına güvenemiyorum, diye cevap verdi. Ebû Berâ, mürşitlerin hayatı için kabîlesi adına kesin teminât verdiğinden, Rasûlullah (s.a.s) Ebû Berâ'nın kardeşinin oğlu Âmir b. Tufeyl'e bir mektup yazdırarak, Münzir b. Amr'ın başkanlığında 70 kişilik bir hey'eti Necid Bölgesine gönderdi. Bunların hepsi de Suffe ashâbındandı. Kafile Medine'den 4 konak uzaklıkta Meûne Kuyusu (Bi'r-i Meûne) denilen yere varınca, içlerinden Harâm b. Milhân ile Rasûlullah (s.a.s.)'in mektubunu Âmir b. Tufey'le gönderdiler. Âmir mektubu bile okumadan Harâm'ı şehid etti. Hey'etin tamamını öldürmek üzere kabîlesini (Âmiroğulların'ı) teşvik ettiyse de onlar "Biz Ebû Berâ'nın emân ve sözünü ayaklar altına alamayız", diyerek ona uymadılar. Âmir b. Tufeyl Süleym Kabîlesi'ne mensûp Usayye, Rı'l, Zekvân ve Lihyânoğuları ile Harâm b. Milhân'ın dönmesini beklemekte olan mürşitler üzerine hücum etti. Hepsi şehid oldu. İçlerinden yalnızca Ka'b b. Zeyd yaralı olarak kurtulmuştu. O da Hendek Savaşı'nda şehid oldu.
Rasûlullah (s.a.s.)'i, Cibrîl bu fâciadan haberdar etti. Seriyyedeki bütün ashâbın Rablarına kavuştular, Allah onlardan râzı oldu... diye bildirdi. Rasûlullah (s.a.s.) bu fâciadan son derece elem duydu. Tam 40 sabah Rı'l,
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt