HZ.HÜSEYİN’İN ŞEHADETİ
Hz. Hüseyin bin Ali Mekke’den Küfe’ye gitmek üzere yola çıktığı zaman her kiminle buluştuysa Küfe’ye gitme dediler.
Küfelilerin Sözüne güvenme ,onlar babana ve kardeşine yaptıklarını cümle alem biliyor dediler.
Fakat ,tarihçilerimiz şunu yazmadılar, acaba İmam Hüseyin evhalkını Mekke’de ,güvende olmadıklarını düşünerek , Küfede hiç değilse ev halkı göz önünde olacaklar diye düşünmüştür kanısındayım. Yoksa İmam Hüseyin bilerek evhalkını tehlikeye sokarmıydı. Kanımca değil.
Yolda giderken şair Ferazdak ve Hümam bin Galib’e rastladılar, ama o küfede olp bitenden haberi yoktu. Bütün halk sizi bekliyor dedi.
Ubeydillah bin Ziyad ,Hz.Hani’yi ve Hz.Müslim’i şehit edince , Hz.Hüseyin’in geldiğini bilsinler diye her tarafa adamlar saldı.
Sonra ,Ömer bin Sad İbni Ebi Vakkas’ı yanına çağırdı. Rey şehrinin beyliğini ona verdi.Var git Hüseyin’i bana getir dedi. Ömer, kerem eyle . Bu görevi bana verme. Dedi
Ubeydullah, ben sana Rey şehrini Hüseyin’i tutup bana getiresin diyte verdim. Eyer istemiyorsan verdiğim beratı geri getir dedi. Ömer de bir gün zaman ver dedi Ubeydullah öyle olsun dedi .
Ömer , öleceğini bildiğinden kabul etti. Vaktaki sabah oldu. Ömer dört bin kişiyle yola çıktı.Hicrret’in altmış birinci , yılının , Muharrem ayının başlangıcı idi. Hür tüm olup bitenleri bildiğinden, Hz.Ali’yi sevenlerdendi. Bir sabah ansızın ,İmam Hüseyin’in karşısına ,çıktı yolunun değiştir, Müslim bin Akıyl ve Hani şehit edildi. Bana kalırsa hemen geri dön. İmam Hüseyin , bu kadar yol aldıktan sonra nasıl geri dönerim . Hani, o zaman yolunu değiştir. İmam Hüseyin yoldan sapıp , Fırat kıyısına Kerbela denilen yere gidip kondu. (4)
Ömer ise Hz.Hüseyin’in kerbela tarafına gittiği haberini aldı. Sonrada İmam Hüseyin’in yerini buldular. Saldırı emri vermeden , Ömer ,ordunun önüne çıkıp, Hz.Hüseyin’i görünce selam verdi . Ve
Ey Peygamberimizin oğlu ! Biz biliyoruz ki hilafet içinde Hak senindir. Ama velakin Hak Taala hilafeti sana nasip etmedi. Babn nice bela ,eziyet çekti. Sonunda şehit oldu. Kardeşin Hasan dahi bu hilafetten vazgeçti. Sende kerem eyle , söz tut . Bu hilafetten vaz geç , ona bırak . Yerinde otur.
Mademki durum ,vaziyet bu , benim sizden üç isteğim olacak , bunlardan birisini yap .dedi.
Birincisi: Bana mühlet verki ,mekkeye gideyim, orada oturup karar kılayım.Hilafetten vaz geçeyim.
İkincisi : Yahut ki belirsiz bir yere gideyim.
Üçüncüsü: Yada Şam’a gideyim. Yezid ile kendim bu hususlarını konuşayım.
Ömer olur dedi. Şimdi ben Ubeydullah’a mektup yazayım . Ne emreder se o olur dedi. Ubeydullah’a mektup yazdı. Mektup Ubeydullah’a varınca , cevap olarak Hüseyin’i bana yolla , bende Yezid’e göndereyim. Dedi.
Bu haber ,üzerine İmam Hüseyin , oraya gitmeme ne gerek var adam gönderin birlikte gidelim dedi. Ubeydullah kabul etmedi .Mutlaka buraya gelmesi gerekir dedi. İmam Hüseyin ,bir hile olduğundan , Ubeydullah’ın yanına gitmedi. İstediki , ben evhalkımla birlikte Şam’a veya başka bir yere . Sonunda ,Ubeydullah kurt postuna buründü , ve Ömer’e, mektup yazarak ben seni Hüseyin’in katipliğinemi gönderdim? Ya onu bana bağla getir , yada yerine başka birisini göndereyim. Dedi.
Bunun üzerine , Ömer ,Ya Hüseyin ! Ben sana çok mühlet verdim . Ubeydullah’dan mektup geldi.Seni tutuklamam gerek dedi. İmam Hüseyin bir gün daha mühlet istedi. O da olur dedi.
Ubeydullah Şimr adlı birisini emir verdi . Ömer benim sözüme itaat etmiyor dedi. Elindeki beratı al. Askerin, komutanı ol. Ve Hüseyin’in kellesini bana getir dedi.
Ubeydullah ,bir kişi daha gönderdi. Ömer zor durumda kaldı. İmam Hüseyin e durumu açıkladı. Ubeydullahın ,gönderdiği Şimr , Ömer’e muradın varsa ,Fırat ırmağının yolunu tut dedi. Ömer ,Tarihi taberinin kaynağına göre 500 kişi ile Fırat’ın yolunu kesti.
İmam Hüseyin’in askerinin hiç suyu kalmamıştı.O kadar susuz kaldılarki, çocuklar susuzluktan su su diye ağlaşıyorlardı. Bu durum ,ordaki , yiğitleri zor durumda bırakıyordu. TarihiTaberi ,neden bu çocukların feryatlarını kaleme almadı. Hz.Hüseyin Ulu Allah şefaatını bizden esirgemesin. Diye kandi halince şiir söylüyordu. Bu hali duyan ,hasta Ali bin Hüseyin, ki ona Zeynel Abidin denirdi. Babsının şiirlerine duyunca ağladı. Çadırdakiler hepsi ağlaştı. İmam Hüseyin susun dedi , düşman duyarsa Şad olur dedi.
İmam Hüseyin, Gök yüzüne elini kaldırarak , sen bilirsinki, düşman benimle beyatta bulundu. Ve yine antlarını bozdular. İntikamımı onlardan al dedi. Sonra kendisiyle birlikte yüz kırk kişiye , ey kavim muradım sizi cenge uğratmamaktadır. Sizin bana yoldaşlık etmenizdi. Düşman çoktur. Benim onlarla savaşm etmek gücüm yoktur. Gitmek isteyen gidebilir. Siz selametle evlerinize, vatanınıza varınız.Bende Allah’ın takdiri ne ise onu bekliyelim.
Hz.Hüseyin’in dostlarından birisi geldi . dedik, gel Ya Hüseyin seni bu deveyle sarp bir kayalık var, oraya gidelim seni kimse bulamaz dedi. İmam Hüseyin ,doğruda ben evhalkımı nasıl bırakırım, olmaz dedi.
İmam Hüseyin’e bir uykı basmıştı, bunda da bir hayır var deyip, gözlerini kapadı. Kendinden geçti. Rüyasında ,Ey ciğer köşem Hüseyin ! Sakın üzülme. Sakın gamyeme. Yarın bizimle akşamlarsın. Dedi.
Hz.Hüseyin ,birden uyandı..Gördüğü rüyayı anlattı . Evhalkı ağlamaya başladı. İmam Hüseyin ,ağlaşmayınki düşman sevinip gülmesin.
O gece geçti Sabah oldu. Cuma günüydü. Ve Aşure günüydü. Hz.Hüseyin sabah ibadetini yaptı. Ömer ibni Sa’d askerlerini ,İmam Hüseyin’e saldırttı.
O arada imam Hüseyin, Küfelilere ! dedi size bir sözüm vardır. Gerçi bu sözlerin bana bir faydası yoktur. Lakin şundan ötürü söylüyorum. Sizlerin mektuplarınıza ve elçilerinize güvenerek geldim . Fakat bana zulum ettiniz. Sözünüzde durmadınız. Çocuklarımla böyle bizi yalnız bıraktınız.
Ey Küfeliler! Hepiniz bilirsinizki ben iki Cihan Fahri Hz.Muhammed’in kızı Fatımatül Zehra ‘nın oğluyum. Ve Peygamber ona ‘’ Etin etimdir, kanın kanımdır.’’ Demedimi? Ve yine ‘’Ben ,ilmin medinesi (şehri) ve Ali ise kapısıdır!’’ Diye söylemedimi? Ve benim amcam , babamın kardeşi Cefer Tayyar’dır. Atamın amcası Şehidler Seyyidesi Hamzadır. Cennet gençlerinin ulu kişisidir. Demiştir. Eğer siz müslimansanız ve atamın ümmetinden iseniz, kıyamet gününde Hak Teala ve Resulu katında ne özür dileyecekseniz? Burdan muradım şudurki ‘’Hristiyanlar, Hz.İsa’nın bastığı toprağa saygı duyarlar. Ve Yahudiler, Hz.Musa’dan bir nişane görseler , ona izzet ,ululuk duyarlar. Hz.Peygamber’in katında benim bu kadar izzetim varken , sizin hakkınızda ben ne günah işledim ki benim kanımı helal görüyorsunuz. Ben Atamın kabri başında, oturur iken , aramızda kan döken ben değildim.Malınızı ben almadım. Size hiç bir kötülük etmedim. Ey Küfeliler bana
durmadan mektup yazan siz değilmisiniz.
‘’Eğer Hak Teala’nın Rahmetinden ve Atan Muhammed’in şefaatinden mahrum olmamak içi,n bana yol verin. Yine Mekke’ye varayım. Dünya saltanatlığından vaz geçtim. Orada bir köşeye çekilip oturayım.’’
Dedi . İsede hiç bir kimse cevap vermedi . Çünkü İmam Hüseyin’i şehid edeceklerdi.
On arada Hür bin Et-Temimi meydana atını sürdü. ‘’Essalamü aleyke ya İbni Resulullah’’ dedi. İmam Hüseyin , niçin geldin dedi. Senin uğruna canımı vermeye geldim dedi.
Hz.Hüseyinde Şehadetin mübarek olsun dedi. Hatta cennette sana müjde olsun . dedi. Hür ,atını sürdü ve yüzlerce ok’a hedef oldu. Değerli canlar çocukların feryatlarını yazsam sayfalar sığmaz. Vede hüngür hüngür ağlamaktan kendinizi alamazsınız.
Böylece yüzkırk kişi, Hz.Hüseyin’in önünde birer birer şehid oldular. İmam Hüseyin at sürmesi bana geldi dedi . O arada Büyük oğlu Ali Ekber ,babasından önce meydana at sürdü. Düşman askerine onsekiz kez saldırdı. Susuzluktan ağzı dili kurumuştu.
Ey baba ! Susuzluktan nerde ise bayılacağım, ağzım kurudu. Dedi Hz.Hüseyin
Ey ciğer köşem oğlum! Elimden ne gelir. Suya çarem yoktur, diyerek kendi mübarek diline çıkardı ve oğlunun ağzına verdi. Ve Ali Ekber’in susuzluğu gitti.
Aradan fazla zaman geçmeden , Ali Ekber’in dalgınlığından faydalanan Ömer ibni sad , Ali Ekber’inn sırtından bir kılıç vurdu. İmam Hüseyin bu anı gördü , öyle bir bağırdıki , duyanlar İmam Hüseyin’in bu haykırışını, hiç kimse duymamıştı. Ortalık ,kan revan içindeydi ‘ Bir anda ,yeryüzü ,kapkaranlık oldu. Yani gündüz geceye dönmüştü. Fazla sürmedi tekrar Allahın hikmeti ile karanlık gitmiş, gündüz yerine gelmişti.
İmam Hüseyin kılıcını kuşandı. Emanetleri Hz.Zeynebe , teslim etti.Rivayete göre İmam Hüseyin’in diğer çocukları , Abbas, Abdullah, Muhammed, Cafer, ve Muhammed Hanefiye Kerbela kervanına katılmamışlar. Bu da Allah’ın takdiri. Çadırda İmam Hüseyin’in on yaşında adına , Kasım İbni Ali derlerdi. Babasının , çaresizliğini görünce kılıç kuşandı.
İmam Hüseyin, sen daha küçüksün, gitme oğul diye bağırdı. Babamın oğlu Hüseyin Allah için geri dönmem dedi ve şehid oldu. Diğer kardeşlerede saldırdılar , onlarıda aralarına alıp hepsini şehit ettiler. Sevgili canlar , Küfe, halkı, Bağdat halkı , paraya damak ettilermi , bağışlayın ama bunlar anasını bile satarlar. İşte Peygamber’den hem şefaat umarlar , bir yandanda torunlarını boğazlarlarlar. Böyle cehalet olmaz olsun. Allah onların hepsinide baş aşşağı çevirdi. Cehennemde cayır cayır hepsi kül oldu. İmam Hüseyin’in , beşikteki çocuğu vardı Abdullah vardı. Çadırda ağlayışını duydu. Çadıra geldi . Bu arada İmam Hüseyin susuzluktan ,tadı, damağı kurumuştu. Bu arada beşikteki Abdullah’a bakıyorduki bir ok geldi. Kafasına nişan alınmıştı çocuk orada hemen şehid oldu.
Emirül müminin Hz.Hüseyin ‘’İnna lillahi ve inna ilayhi ve raciun’’ deyip ciyer pare çucuğunu elinden yere koydu. Yarab sen sabır ver! Dedi.
Hz.Hüseyin, ,susuzluk canına tak demişti, Fırat ırmağının yanına gitmek istedi. Düşman askerleri önünden çekildiler. Ve suya vardı. Yüzü koyun yattı. Şimr melun alçağı , İmam Hüseyin eline su alıp içecekdiki . ,aklına susuz şehid olan yandaşları gözünün önüne geldi.İçmedi kafasını geri çekti.Tam bu sırada melun alçağı ok atıp ağzına denk geldi. Oku eliyle , hemen geri çekti. Ayağa kalktı ve çadıra kadar geldi. Ve hemen o anda Ömer geldi . (6)
Hüseyin dediki beni senmi öldürmeye geldin. Dedi.Ömer geri çekildi.Yaya askerlere ne duruyorsunuz, hemen öldürün dedi. Kadınları , melun alçakları tutuyordu. İmam Hüseyin’in yanına yaklaştırmadılar. Çılgınlar gibi evladı Rasule kastettiler. İmam Hüseyin de onlara saldırdı. Çok melun’u öldürdü. Ömer ile Şimir-Allah onların bu dünyada yüzlerini kara ettiği gibi , o dünyada da yüzleri kara olsun. Uzakta durup İmam Hüseyin’in cengine bakıyorlardı.
Birbirlerine ‘’Hiç bunun gibi er gördüğümüz yoktur. Bunca gözünün önünde bunca ehlini katlettiler. Bunca günden beri susuzdur. Ve bunca yerinde yarası var yinede görkü bunca erlik olamaz. Dediler.
O arada Susuzlıktan bizar düşmüştü. Şimr melun’un adamlarından, birisi İmam Hüseyin’in ,kolunu bir vuruşta düşürdü. O acı ile ayağa kalktı. Çadıra gitmek diledi, arkadan Şimir kafiri , süngüsünü İmam Hüseyin’in sırtından sapladı . Göüsünden çıktı. Sonra kılıcını çekti aldı. Hz.Hüseyin’in tertemiz ruhu Hakn Teala Hazretlerine uçtu, (İnna lillahi ve inna ilayhi raciun)
Hz.Hüseyin şehit olunca , Şimr alçağı ilerledi.Onun nacizane, mübarek başını kesti. Alçaklar ,elbiselerini çıkardı. Şimr kılıcını aldı. Sadece fanilası kaldı. ‘’Peygamberden şefaat umanlar, peygamber evladına eza cefa edermi’’böyle bir kavim duydunuzmu canlar? İsa’nın bastığı , ayak izinden medet umarlar. Bizde ise kafirler, tam tersini yaparlar.
Şimr alçağı ,çadıra girip, Zeynel Abidin çadırda , hasta yatarken öldürmek istemiş ,Ömer ibni Sad müsade etmemiş. Acaba doğrumu ! Yoksa başka bir nedenimi vardı. Kanımca başka nedeni vardır.
Kadınları , perişan halde ve yalın ayak ve İmam Zeynel Abidn’i bir deveye sararak Küfe’ye götürdüler. Ömer ertesi gün kendi askerlerinden 88 kişinin ölüsünü gömdürdü.
Rivayet edilirki , tarihin sayfalarına geçen o kara günde gökyüzünden , ağlama sesleri gelmiştir. Ama , bu ses nereden gelmekteydi? O sesin nerden geldiğini kimseler göremiyordu.
-(Ertecü Ümmetin katelte Huseyna Şefaate ceddihi yevmel hisab)
‘’Hesap günü Hz.Hüseyin’i öldürenler, acaba dedesi Hz.Muhammed Mustafa’dan şefaat mi umarlar?’’
Hz.Hüseyin’in mübarek teni ve o şehit olan müsliman şehitlerle birlikte üç gün o sahrada yattı. Fırat ırmağı kıyısında olan Amiriye küyünde, Esedoğulları ,bu yerde yatan başsız canları nasıl? Merhamete gelipte, onları orada gömdüler.Başından beri neredeler? Ya Küfeliler? Ey be alçaklar ,sizler mektuplar yazarak ,beyat edip ,çağırmadınızmı. Bu kadarmı yüreksiz ve korkaklarsınız Allah sizide bir gün başaşşağı eder.Bekleyin!
Havle bin Yezid de Hz.Hüseyin’in kesik mübarek başını Ubeydullah bin Ziyad’a götürdüler. Ertesi günde Hz.Hüseyin’in evhalkını , yalın ayak aynı şekilde götürüp, Küfe halkı bunları böyle görünce ağlaştılar.
Ümmü Gülsüm ve Zeynep , bu Timsah gözyaşlarına pek aldırış etmediler. Hz.Zeynep mahsun, yorgun ve bitgin halıyle ,Küfe halkına , sizleri yüce Allah’a havale ediyoruz . dedi.
Ubeydllah bin Ziyad , Darül Emare’de taht kurup oturtmuştu.. Ömer bin Sa’d Hz.Hüseyin’in başını bir leğen içinde getirmişti. O m,barek başı, Ubeydullah ‘ın önüne koydular. Müsliman kadınlarıda ,karşısına alıp onlara bakarak
(Şükür Allah’a ki sizi kaygılı kıldı. Ve hallerinizi gussalı kıldı..)
dedi. Ümmü Gülsüm de:
( Şükürler olsun o Allah’a ki bizi Muhammed Mustafa ile kerim kıldı ve temiz kıldı. )
O zaman Ubeydullah sordu.
(Siz Allah Teala’nın kudretini nasıl gördünüz?
Ümmü Gülsüm de:
(Tez ola ki Allah Teala bizimle sizi kıyamet gününde cemeyliye’ye hesap günü bizim intikamımızı sizden ala:
Dedi. Ubeydullah bedbahtı da:
-Senin o kadar dilin varmı ki böyle söylüyorsun? O arada, Ubeydullah Ümmü Gülsüme işkence etmeyi ve canına kastetmeyi isterken , Ömer İbni Sa’d araya girip
Kadınların sözleriyle , erkeklerin ilgilenmesi erkeklerin şanına yaraşmaz dedi. Tarhi Taberi ,Ömer’i üste çıkarmaya alışıyor. Şimr, çocukların kolunu , kafasını keserken, neden bu yiğitliğini o zaman göstermedi? Dedim ya canlar , bunlar timsah gözyaşları.
Sonra Hz.Zeynep , kendini tutamayarak, ‘’ Elhamdülillah ki Hak Teala bizim hanedanımızı, nübüvvetle şereflendirdi. Ve aslımızı yalancılıktan ve kötülüklerden pakkıldı. Allah Teala’nın takdirinde ne yazılmış ve ne hükmedilmişse o oldu. Yarın Hak Teala’nın huzurunda hak ne ise ve zalim kim ise zahir olacaktır!’’
Dedi . Zeynebin bu şekilde dokunaklı söz söylemesne Ubeydullah şaştı, kaldı .Sonra Ali Asgar’ı gördü. Onada .
Ubeydullah sordu, sen kimsin? Ben ,Hüseyin’in oğlu Ali’yim dedi. O da
-Hüseyin’in oğlunu Hak teala öldürmedi mi ? diye sordu.. Zeynel Abidin ,ses çıkarmadı. Aldırış etedi. İbni Ziyad ,cevap versene dedi. Zeynel Abidin ,benden büyük Ulu kardeşim vardı . Onuda öldürdüler.
Ve sonrada‘’Her nefis , ölümün zevkini tadacaktır. (Al-i İmran Suresi 185)
Dedi ve sonrada şu ayeti okudu.
‘’Allahın izni olmadıkça hiç kimse ölmez.’’ (Al-i İmran Suresi 154)
Ubeydullah , bu sözlere sinirlendi. Neredeyse ;İmam Zeynel Abidin-i öldürecekti.O arada Zeynep çığlığı bastı, yalvararak onu ölümden kurtardılar.
Sonra kadınları ve Zeynel Abidin-i ve İmam Hüseyin’in kesik başı ile Muaviye’nin oğlu Yezidide heber geldiği zaman , o tahtını kurdurttu. Emretti. Bütün askeri karşısına geldi . Ve Hz.Hüseyin’in kesik başını bir tepsi içine koyup Yezid-in önüne koydular.
Yezid: İmam Hüseyin’in , mübarek başına hitaben şöyle konıuştu.
(Sana Allah rahmet eylesin ey Ubeyd! Biz ,Irak Ehli’nin buyruğuna uymayanlardan razı olduk. Gerçi seni öldürmediler, lakin se n akrabalığı kestin. Ve cemaatten ayrıldın.)
Dedi. Elinde bir deynek vardı. O değnekle Hz.Hüseyin’in dudağının üstüne onunla vuruyordu. Ebu Berire-i Eslemi o mecliste hazır bulunuyordu. Birden gürledi.
-O deyneği Hüseyin’in mübarek dudaklarından çek. Ben Allah’ın Resulunu o dudakları öperken çok gördüm. Dedi.sırada ,Yezid çok sinirlendi. Adamlarına işaret ederek Ebu Berire-i götürmelerini söyledi .gerisini tahmin edersiniz herhalde .Dünya böyle kurulmuş ,kimisine cefa ,kisine sefa . Ama Allah’ın huzurunda eza da, cefa da yerini bulacaktır. Değerli canlar, hiç birzaman doğru yoldan şaşmayın. Çıkarlarınız uğruna hizmet etmeyin. Birlik alemine hizmet edin .İşte ozaman insanlar arasında , hoş muhappet ve dostluk ebediyyen eksik olmaz.
Yezid o gün emretti . Kadınları kendi kadınlarının katında sakladı. Ertesi günü Numan Beşir veya başkası ile Medine’ye göderdi. Tabiiki bu arada çok kadınlar ve Zeynel Abidin mahsun ve perişan bir halde . Medine’ye yol aldılar . Ama , bir hesapları vardı. Onu içlerinde saklı tuttular .
Yezid Ziyad oğlu Ubeydullah’ Küfe’yi ve Irak’ı verdi. Basra zaten onundu. Ve Horasanda. Sonunda bu kafirler Irak , Şehirlerini paylaşmak için birbirini yediler.
Yüce Allah elbet bir gün onlarıda baş aşşağı çevirir.
Kerbela’yı kaleme alsam sayfalar sığmaz. Bunun için sevgili canlar, mümkün mertebe kısa ve öz olmasını istedim.
Kerbela Şehitlerinin ruhları şad ve handan ola ! Kerbela Şehitlerinin şefaatleri üzerimizden eksik olmaya! Yezid ve yandaşlarına yüzbinkere lanet ola. Dil bizden , nefes Hz.Muhammed’den ola! Gerçeğe Hüü Mümine ya Ali..
Kaynak .Tarihi Taberi.4.Cilt.Sf. 94-116..
Sahihi Buhari 8 Cilt.sf 3825.