Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hz.HaTİCeYi Hz.PeYGaMBeR iÇiN FaRKLı KıLaN NeDeNLeR (1 Kullanıcı)

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Hz.HaTİCeYi Hz.PeYGaMBeR iÇiN FaRKLı KıLaN NeDeNLeR


Hz Hatice'yi Peygamber sav için farklı kılan nedenler...

Hz. Hatice zengin ve asil bir kadınken düşman kuşatması altında yaşamaya razı olmuştu. Ekmek bile bulamayan fakir bir insan olmayı göze almış ve bundan dolayı asla şikayet etmemişti.
Yunus diliyle “ ballar balını buldum, kovanım yağma olsun demişti”. Öyle bir sevgili bulmuştu ki O’nun için bu dünyada ödenmeyecek bir bedel yoktu.
Hz. Peygamber (sav) ilahi mesajı tebliğ için sıksık evinden ayrılıyordu. Hz. Hatice o yokken evinin önünde, 50-60 dereceyi bulan sıcağın altında oturuyordu.
Arkadaşları onu budurumda görüp acıdılar. Niçin iki adım geride ki gölgelik de oturmadığını sordular. Hz. Hatice’nin cevabı bir sevgi destanıydı:
“Rasulallah şimdi bu güneşin altındadır. O da gelip gölgeleninceye kadar bende onun yaşadıklarını yaşamak onun hissettiklerini hissetmek isterim. Elimde değil gönlüm bırakmaz beni .”

* Hz. Peygamber (sav) in , peygameberliğinden önce hira mağarasına gidişleri sıklaşmıştı. Bazen günlerce gelmediği oluyordu. İşte o günlerde Hz. Hatice, o sarp dik patikayı tırmanırdı. Ortalığı kavuran bir sıcaklık altında Peygamber imiz (sav) ‘e azık taşırdı.
Yine öyle bir gün o zor yolu tırmanmış ve nihayet hedefine ulaşmıştı. Elinde efendimiz (sav) e getirdiği azık çıkını vardı.
Gördü ki Peygamber imiz başka bir alemde ilahi huzurda huzur bulmuş haldedir. O’nun aleminde kesintiye neden olurum düşüncesiyle , üç gün üç gece bir taşın arkasında ses çıkarmadan bekledi.
Peygamber (sav) i bambaşka aleminden dünyamıza indirmek istemedi. Kıyamadı manevi alemine. Ve bekledi bekledi bekledi…
İşte örnek budur..
Hz. Hatice nin asıl örnek tarafı ise bütün mal varlığından bir anda vazgeçebilmesiydi. Her şeyini koydu Peygamber imizin önüne ve “buyur” dedi .
Peygamberimiz “almam o senin servetindir” deyince de ancak benzersiz bir sevgiyle söylenecekleri söyledi:
“insan seni tanıdıktan sonra dünyaya ait bir ilgiyi nasıl muhafaza eder? İnsan seni tanıdıktan sonra dünyaya ait bir şey düşünemez. Al bu anahtarlar senindir. “
*
işte bu servet tam Mekke de kuşatma altında tutulan Müslümanlara nefes aldırdı.
Bütün bu özellikleri sebebiyle Peygamberimiz onu hiç unutmadı. Hep hasret ve hüzünle andı. Bir gün, “Hatice’ye niçin bu kadar sevdalısın,onu neden hala unutamıyorsun?” diyen Hz. Aişe’ye şöyle dedi :
“onun gönlünde hiç kimsede olmayan bir özellik vardı. İnsanın gönlünde ki hüznü bir vakum gibi çeker alırdı.”

Kanların, kinlerin, acımasızlıkların ortasında ve hedefinde bulunan Peygamberimize ilk kalkan Hz. Hatice olmuştur.
Bu sebeple Hz. Hatice sevgisini hayatıyla, servetiyle ve hayallere sığmayan fedakarlığı ile ispatlamıştır.
Bazen Hz. Aişe dayanamamış ve “ bunca yıl sonra, hala o yaşlı kadını anıyorsun. Allah sana daha genç ve daha güzelini vermişken, hala o ihtiyar kadını anmak aramak neden?” diye sitemler ederdi.
Peygamberimiz (sav) Hz. Aişe’nin sitemlerine kızmadı yada kırılmadı. Hz. Hatice ye olan muhabbetinin sebeplerini şöyle açıkladı :
“ey Aişe ! bunca yıl sonra Hatice yi unutamamamın sebebi onun dış güzelliği değildir. O, herkesin beni red ve inkar ettiği zamanda, bana inandı. İnsanlar benden bir pulu esirgedikleri zaman, Hatice bütün zenginliğini önüme koydu. “ bunların hepsi emrindedir istediğin zaman harcayabilirsin”dedi.

Dünyada yapayalnız kaldığım zaman Hatice benden hiç ayrılmadı ve “bu durumların hepsi geçicidir üzülme! Bu zorlukları kolaylıklar takip edecektir” dedi.
İşte ben Hatice yi bu fedakarlıkları sebebiyle unutmuyorum. “

aLıNTı
 

Peçeli-Bülbül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Şub 2008
Mesajlar
2,111
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
34
Konum
Malatya
Tek kelimeyle 'muhteşem'bir paylaşım olmuş sayenizde bilgilendik Allah razı olsun...
 

s_ali_h

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Ağu 2008
Mesajlar
141
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Hz. Hatice'yi anlatan bir kitap okumuştum ve Peygamberimiz sav.'in ne büyük bir insanı ne büyük bir sevgiyle sevdiğini anlamıştım... İnşallah herkese böyle yüce sevgileri tatmak nasip olur.
teşekkürler...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
"Selam olsun sana, ey mü'minlerin anası. Selam olsun sana, ey Resullerin efendisinin zevcesi. Selam olsun sana, ey dünya kadınlarının efendisi olan Fâtımet-üz Zehrâ'nın anası. Selam olsun sana, ey ilk iman eden kadın. Selam olsun sana, ey malını, servetini Seyyid-ül Enbiyâ'nın yardımında sarfeden, ona elinden gelen hiçbir yardımı esirgemeyen ve düşmanlar karşısında onu müdâfaa eden. Ey Cebrâil'in kendisine selam verdiği ve yüce Allah'tan kendisine selam getirdiği kimse. Ne mutlu sana Allah'ın verdiği fazl-u ihsandan dolayı. Allah'ın selamı, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun."


Büyük İslâm kadını, mü'minlerin anası, Allah Resulü'nün (s.a.v) değerli zevcesi Hz. Hatice (r.a) hicretten 68 yıl önce, asil bir âilede dünyaya geldi. Babası Huveylid, Kureyş'in büyüklerinden ve servet sahibi birisiydi. Annesi Fâtıma ise Mekke'nin tanınmış ve iffetli kadınlarından sayılırdı.

Cahiliyet zamanında yaşamalarına rağmen böyle değerli âilede yetişen Hz. Hatice, öylesine şeref, haysiyet, iffet ve temizlik dolu bir hayat yaşıyordu ki toplum içerisinde "Tâhira" (temiz) diye meşhur olmuştu. Halbuki nefsânî heveslerini ve şeytanî arzularını gerçekleştirmesi için her türlü maddî imkana sahip idi.

O, hatta Müslüman olmadan önce dahi, insanın değer ve üstünlüğünü paraya-pula, dünya malına, ırka, makama değil, onda bulunan güzel sıfatlara, insanî ve ahlakî değerlere bağlıyordu. O gün Mekke'nin en zengin, en ileri gelen şahsiyetlerinin (Ebu Süfyan, Ebu Cehil, Akabe b. Ebi Muayt gibi) evlenme tekliflerini reddetmiş ve gözü sürekli fazilet, insanlık, dürüstlük, sadâkat vb. sıfatlara süslenmiş birisini aramış ve Allah Resulü'nü tanıyıncaya kadar başka birisiyle evlenmeye gönlü rıza göstermemişti. Fakat Resulü Ekrem'le tanıştıktan sonra, Hazret'in fakirlik ve öksüzlüğüne bakmamış, bizzat kendisi evlilik teklifinde bulunmuştu.

Hz. Hatice'nin bir başka özelliği ise o değerli insanın nedenli akıllı, basiret ve dirayet sahibi oluşudur. Öyle ki babasını cahiliyet zamanında meydana gelen "Ficar" harbinde kaybetmesinin ardından, babasından kalan serveti büyük bir dirayet ve basiretle ticarete atmış ve gün geçtikçe servetini artırmış ve Mekke'nin en önde gelen zenginleri arasına girmişti.

Tarih Hz. Hatice'nin serveti hakkında şöyle diyor: "Onun sadece ticaret yaptığı mallarını 80 bin deve taşıyordu. Dört yüz hizmetçi onun ticaret ve sair işlerini yürütmekle görevliydi."
Bu servete sahip olan Hz. Hatice fakirlere, düşkünlere yardım etmeği de ihmal etmemiş ve bu adetini Resulullah'la evlendikten sonra da devam ettirmişti."

 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Hz. Hatice'yi anlatan bir kitap okumuştum ve Peygamberimiz sav.'in ne büyük bir insanı ne büyük bir sevgiyle sevdiğini anlamıştım... İnşallah herkese böyle yüce sevgileri tatmak nasip olur.
teşekkürler...


AMİN...AMİN...AMİN...İNŞALLAH...
ben teşekkür ederim...
 

elifffff

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Ağu 2008
Mesajlar
1,217
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
36
ne kadar güzel,
ne kadar zarif bir sevda...
hz. hatice annemizi örnek almamız temennisiyle...
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
"Selam olsun sana, ey mü'minlerin anası. Selam olsun sana, ey Resullerin efendisinin zevcesi. Selam olsun sana, ey dünya kadınlarının efendisi olan Fâtımet-üz Zehrâ'nın anası. Selam olsun sana, ey ilk iman eden kadın. Selam olsun sana, ey malını, servetini Seyyid-ül Enbiyâ'nın yardımında sarfeden, ona elinden gelen hiçbir yardımı esirgemeyen ve düşmanlar karşısında onu müdâfaa eden. Ey Cebrâil'in kendisine selam verdiği ve yüce Allah'tan kendisine selam getirdiği kimse. Ne mutlu sana Allah'ın verdiği fazl-u ihsandan dolayı. Allah'ın selamı, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun."


Büyük İslâm kadını, mü'minlerin anası, Allah Resulü'nün (s.a.v) değerli zevcesi Hz. Hatice (r.a) hicretten 68 yıl önce, asil bir âilede dünyaya geldi. Babası Huveylid, Kureyş'in büyüklerinden ve servet sahibi birisiydi. Annesi Fâtıma ise Mekke'nin tanınmış ve iffetli kadınlarından sayılırdı.

Cahiliyet zamanında yaşamalarına rağmen böyle değerli âilede yetişen Hz. Hatice, öylesine şeref, haysiyet, iffet ve temizlik dolu bir hayat yaşıyordu ki toplum içerisinde "Tâhira" (temiz) diye meşhur olmuştu. Halbuki nefsânî heveslerini ve şeytanî arzularını gerçekleştirmesi için her türlü maddî imkana sahip idi.

O, hatta Müslüman olmadan önce dahi, insanın değer ve üstünlüğünü paraya-pula, dünya malına, ırka, makama değil, onda bulunan güzel sıfatlara, insanî ve ahlakî değerlere bağlıyordu. O gün Mekke'nin en zengin, en ileri gelen şahsiyetlerinin (Ebu Süfyan, Ebu Cehil, Akabe b. Ebi Muayt gibi) evlenme tekliflerini reddetmiş ve gözü sürekli fazilet, insanlık, dürüstlük, sadâkat vb. sıfatlara süslenmiş birisini aramış ve Allah Resulü'nü tanıyıncaya kadar başka birisiyle evlenmeye gönlü rıza göstermemişti. Fakat Resulü Ekrem'le tanıştıktan sonra, Hazret'in fakirlik ve öksüzlüğüne bakmamış, bizzat kendisi evlilik teklifinde bulunmuştu.

Hz. Hatice'nin bir başka özelliği ise o değerli insanın nedenli akıllı, basiret ve dirayet sahibi oluşudur. Öyle ki babasını cahiliyet zamanında meydana gelen "Ficar" harbinde kaybetmesinin ardından, babasından kalan serveti büyük bir dirayet ve basiretle ticarete atmış ve gün geçtikçe servetini artırmış ve Mekke'nin en önde gelen zenginleri arasına girmişti.

Tarih Hz. Hatice'nin serveti hakkında şöyle diyor: "Onun sadece ticaret yaptığı mallarını 80 bin deve taşıyordu. Dört yüz hizmetçi onun ticaret ve sair işlerini yürütmekle görevliydi."
Bu servete sahip olan Hz. Hatice fakirlere, düşkünlere yardım etmeği de ihmal etmemiş ve bu adetini Resulullah'la evlendikten sonra da devam ettirmişti."


canım kardeşim RABBİM razı olsun İNŞALLAH...bu güzel katkın için...
 

yurtlu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Ocak 2008
Mesajlar
736
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
selamün aleyküm kardeşim bu ne manidar ve ne güzel bir paylaşım
emeğine yüreğine sağlık bir parça olsun ona benzeyebilmek isterdim
selam ve baki dualarımla
ALLAH a emanet olun...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt