Ve alayküm selam verahmetullahi vebereketuhSelamün Aleyküm değerli kardeşim..Emeğinize sağlık, çok sevdiğim mübarek ve kamile bir şahsiyet olan Cennet seyyidesi Hz. Fatıma (r.a) validemizi okumak çok güzel oldu vesilenizle..Rabbimiz c.c razı olsun..Ecrinizi versin inşallah...Evet, Efendimiz (s.a.v)'in can parçası Hz. Fatıma (r.a) validemizle ilgili birçok kitap çıkıyor, hemen hemen hergün onunla ilgili bir şeyler okuyoruz...Ahir zamandayız; onun, o ibretlik hayatını ve yüce karakterini örnek almayı gerektiriyor zaman...Artık herkes Fatıma'yı merak ediyor, onun gibi olmak istiyor, onun gibi yaşamak var idealinde...Rabbimiz c.c tüm mü'minelere onu örnek almayı, onun gibi yaşamayı nasip eylesin inşallah..Selam ve dua ile inşallah..
İki cihan kadınlarının efendisi: Hz. Fatıma (a.s.)
Hz. Fatıma’nın (a.s.) ebedileşmesindeki sır, sadece peygamber efendimizin kızı olması değildir. Çünkü Hz. Fatıma yüce Ahlaki ve manevi değerlerle bütünleştiği için ebedi örneği dönüştü.
Hz. Fatıma (a.s.) vefat anlarında önce su istedi ve abdest aldı. Temiz bir elbiseye bürünerek kıbleye yüz tutup, şöyle bir dua ve niyazda bulundu:
"Allah’ım ölümü bana getirdiğinde özlediğim ve seferden dönmüş sevgilimi karşılar gibi bir konumda beni bırak.
Allah’ım rahmet ve inayetini bana indir. Benim ruhumu pak ruhlar ve canımı Salih canlar ve cenazemi mutahhar cenazelerle yan yana bırak. Amellerimi makul amellerden kıl.”
Böylece hz. Fatıma (a.s.) hicri kameri 11. yılın 3 cemadiüssani gününde vefat edip, Rabb'ine kavuştu. Fakat en değerli ve ebedi mirasları insanlık âlemine bıraktı.
Hz. Fatıma'nın (a.s.) üstün faziletlerinden dolayı peygamber efendimiz sevgili kızını terkim ve yüksek saygıyla anardı. Hz. Muhammed (s.a.a.) Fatıma (a.s.) hakkında şöyle buyurdu:
“Allah Fatıma’nın kalbini ve vücudunu iman ve yakinle doldurmuştur. Zehra ibadet mihrabında durduğunda melekler arasında parlayan bir yıldız gibi olur.” Peygamber efendimiz ayrıca şöyle buyuruyor:
Canım Zehra! Allah seni seçkinlerden kılıp, seni marifet ve ilahi ilimlerle donattı. Seni âlemlerdeki kadınlara üstün bir örnek kıldı. Bir gün birisi peygamber efendimize sordu:
Ya Resulullah! Niçin Fatıma’ya davrandığın gibi başka evlat ve kızlarına davranmıyorsun? Peygamber efendimiz (sav.) bunun üzerine şöyle buyurdu: Sen Fatıma’yı tanımıyorsun. Ben ondan cennet kokusunu alıyorum. Fatıma’nın rızası, Allah’ın rızası, gazap ve öfkesi de rabbulaleminin gazap ve öfkesidir.
Hz. Fatıma (a.s.) annesi Hz. Hatice'nin (a.s.) vefatından sonra, annesinin boşluğunu doldurmak için sevgili babasına büyük sevgi ve saygıda bulunup, hayatını o büyük zata ve İslam’ın yükselişine vakfetti.
Hz. Fatıma, Resulü Ekrem’in dilinden akan Kur’an-ı Kerim’in ayetlerini can-ı gönülden dinliyor ve babasının öğretilerini özümsüyordu.
Yüce ilahi kadın olan hz. Fatıma (a.s.) çok boyutlu bir şahsiyete sahip biriydi. Bu olay, kemal zirvesine erişmekte kadın ve erkek arasında hiçbir fark ve ayırım olmadığı hakikatini gözler önüne serdi. Allah-u Teala bu yüceliş ve yükselişi fıtri olarak kadın olsun, erkek olsun bütün insanlara hibe etmiştir.
Hz. Fatıma’nın parlak rollerinden biri toplumsal kültürü ıslah edip, yükseltmekti. Hz. Fatıma sade meselelerden karmaşık meselelere kadar çözüm yolları bulur ve sorulara cevap verirdi. Çarpıklıklar ve sapık düşünce ve eylemlerle mücadele edip, topluma hak yolunu gösterirdi. Bir gün bir kadın, Hz. Fatıma'dan (a.s.) on soru sordu ve cevabını aldı. Fakat utanıp, artık sizi rahatsız etmeyeceğim, dedi. Ancak Hz. Fatıma şöyle buyurdu. Utanıp çekinme, istediğin soruyu sor. Çünkü Allah her bir soruya verdiğim cevap konusunda sayısız sevap yazdırıyor.
Allah aşkı ve sevgisi cennet kadınlarının efendisi Hz. Fatıma’nın kalp ve ruhuna öylesine işlemiştir ki, Allah’a hizmet etmekten büyük bir mutluluk ve zevk duyduğunu, her şeyden arınıp, Allah’ın cemalini temaşa etmeye çalıştığını söylüyordu. Hz. Fatıma (a.s.) ibadetin Rabb'ul aleminin marifetini kavramadaki özel anlam ve değerinin bilincinde olup, şöyle buyuruyordu:
"Kim ki Allah’a ihlâslı bir şekilde ibadet ederse, Allah katında en üstün maslahatla donanacaktır."
Hz. Fatıma’yı Zehra’nın üstün özelliklerinden biri, başka insanların istek ve ihtiyaçlarını önemseyip, karşılamaya çalışmaktı. İslam'ın bu gözde kadınının hayatında güzel bir kıssa ve öyküyle karşılaşıyoruz. Gece vakti, İmam Ali'nin (a.s.) evinde güzel bir dua ve yalvarış sesi duyuluyordu. Çocuk yaşta olan İmam Hasan annesinin sözlerini duyuyordu. Sabaha kadar uyanık kalıp, sevgili annesinin dualarını dinlemeye çalışıyordu.
Hz. Fatıma Allah’a yalvarıp dua ediyordu. O, halkın mutluluğu, yoksullarla komşuların dilek ve ihtiyaçlarının karşılanması için dua ve niyazda bulunuyordu. Fakat kendisi ve hane halkı için dua etmiyordu. İmam Hasan (a.s.) bu dua biçiminden hayrete düştü. Annesi Fatıma’nın namaz ve duasının bitmesini bekledi, daha sonra annesine sordu: Anneciğim niçin herkes için dua edip, niyazda bulundun da, kendin ve ailen için dua etmedin? Hz. Fatıma, güzel yüzlü evladına bakınıp, gülümseyerek buyurdu ki; Evladım, ilkin komşu, sonra kendimiz için dua ve istekte bulunmalıyız.
Hz. Fatıma’nın değerli miraslarından biri Resulullahın (s.a.a.) vefatından sonra okuduğu hutbeydi. Hz. Fatıma, peygamber (s.a.a.) sonrası İslam toplumundaki çarpıklık ve geriye dönüşle uçurumun tehlikelerini görünce, okuduğu hutbede İslam’ın gerçek yüzünü gözler önüne serip, herkesi aydınlatıp, hak yolunda ilerlemesini sağlamaya çalıştı. Hz. Fatıma bu siyasi-ilahi hutbesinde, beşeriyetin kurtuluşunun sadece hak dini İslam'a ve Allah’ın emirlerine uyumlu olabileceğini söyledi. Hz. Fatıma, geçmiş milletler ve kavimlerin ibret verici sonuna değinerek, hutbesinin bir kısmında şöyle buyuruyor:
"Ey halk, siz ateşin uçurumunda bulunuyor, aşağılık ve zebun bir hayat yaşıyordunuz. Düşmanların saldırısına uğrayıp esir alınmaktan korkuyordunuz. Fakat Allah (c.c.) Muhammed'in (s.a.a.) eliyle sizi kurtardı. Küfr ve şirkin karanlığından sizi aydınlığa kavuşturdu. Karanlıkları bertaraf edip, gözlerinizi nurla aydınlattı."
Hz. Fatıma’nın parlak hayatının bir özelliği de, siyasi, toplumsal ve kültürel faaliyetler ve kendi kendini kemallere donatma çalışmalarının yanı sıra tarih yapan beşeri toplumun tarih çığırını değiştiren evlatlar yetiştirmesiydi.
Hz. Fatıma öylesine mutlu, ihlaslı, muttaki ve pak aile hayatı kurmuştur ki, İmam Ali (a.s.) sevgili eşi Hz. Fatıma hakkında şöyle buyurmuştu: “Fatıma, hiçbir zaman beni asla rencide etmedi ve benden azar işitmedi. Ben hiçbir zaman onu herhangi bir işe zorlamadım, o da bana hiçbir saygısızlık yapmadı. Allah’a and olsun Fatıma’yı asla öfkelendirmedim. Onun yüzüne baktığımda bütün hüzün ve gamım kayboluyordu ve acılarla dertlerimi de unutuyordum."
İmam Ali (a.s.) daima eşi Hz. Fatıma’yla yaşadığı anların anısını canlı tutuyordu. Bir gün evlatları imam Hasan (a.s.) ve İmam Hüseyin (a.s.) hastalanmışlardı. İmam Ali’yle eşi Hz. Fatıma, oğullarının sağlığının geri gelmesi için 3 gün oruç tutma niyetinde bulundular.
İlk gün iftar vakti, bir dilenci Hz. Fatıma’nın kapısını çalıp yardım istedi. Hz. Fatıma hazırladığı iftarlığı ona verdi. İkinci gün iftar vakti yine kapı çalındı ve bir yetim çocuk yardım diledi, Hz. Fatıma hazırladığı az miktarda iftarlığı o yetime verdi. Üçüncü gün de yine tam iftar vakti bir esir gelip Hz. Fatıma’nın kapısını çalıp, yardım istedi. Ve böylece o gün de iftarlıklarını o esire verip, üç gün boyunca sadece su ile iftar yaptılar.
Bu olayın haberi resulü erkeme ulaşınca peygamber efendimiz kızı Fatıma’nın evine geldi. Onun aç karnına ibadetle meşgul olduğunu gördü. Peygamber efendimiz büyük bir endişeye kapıldı. Fakat Cebrail (a.s.) inip, peygamber efendimizi müjdeleyip, "bu hayırlı iş ehlibeytine mübarek olsun" dedi ve daha sonra insan suresini kıraat etti.
Hz. Fatıma (a.s.) şöyle buyuruyor: "Kur’an-ı Kerim karanlıkları aydınlatan parlak bir nurdur. Kur’an, inananlarını cenneti rıdvana hidayet eden bir önderdir. Sizin dünyanızda üç sevgilim vardır. Bunlardan biri Kur’an'ın tilaveti, ikincisi Resulullah’ın yüzüne bakmak, üçüncüsü ise Allah yolunda infak yapmaktır."
Ve alayküm selam verahmetullahi vebereketuhEfendimiz'in(sav) Ciğerparesi
Hz.Fatıma (r.anha)
Hz.Fatıma(r.anha),Efendimiz'in(sav) Gül Neslinin
"Ana" sıdır..
O,neslinden gelecek olanların cehennem azabından fersah-fersah uzak olduğu
"Fatıma" dır..
O,beyaz,parlak ve aydınlık yüzlü
"Zehra" dır..
O,kendisini Allah(CC)'a adamış,namuslu ve iffetli
"Betül" dür..
O;Hz.Fatıma-tuz-Zehra el-Betül'dür..
Allah Resulü'nün enküçük kızı olan Hz.Fatıma Validemizin hayatının bin bir çile,ızdırap ve gözyaşıyla dolu olduğunu görüyoruz. Babasıyla arasında evlat-baba ilişkisinin üzerinde ayrı bir sevgi bağı vardır.
Her anı ayrı bir hakaret,horlanma,işkence ile geçen İslam daveti esnasında babasını hiç yalnız bırakmamış ve O'nu adım-adım takip etmiştir.
Bir gün Efendimiz(SAV) Kabe'ye gitmiş ve orada bulunanlara İslam'ı anlatıyordu.
Orada bulunan müşrik gurubu,bu NUR lu sesi boğmak için toplanmış ve Allah Resulü'ne her türlü hakareti yaparak,O'nu tartaklıyorlardı.
Babasının bu hazin görüntüsünü bir kenardan gözyaşları içinde izleyen Hz.Fatıma,oradaki talihsizler güruhunun dağılmasından sonra,kanlar içindeki babasını alıp eve götürür ve yaralarını sarar.
Yine bir gün Efendimiz(SAV) Kabe'ye gidiyor ve namaza duruyordu.
Secdeye vardıklarında,müşrikler bir deve işkembesini üzerlerine atıyorlardı.Müşrikler bu tabloyu kahkahalar atarak seyrederken, çilekeş kızı Hz.Fatıma,babasının üzerine bulaşan pislikleri kendi elleriyle temizliyor ve babasını teskin ediyordu..
(Buhari;Vudu:69-Müslim;Cihad:107/110)
Evet,Hz.Fatıma ile Efendimiz(SAV) arasında çok güçlü bir sevgi bağı vardı.
Babasının terbiyesi altında yetişen Hz.Fatıma,O'na çok benziyordu.
Haya ve edebi,konuşması,oturup-kalkması ve yaşantısıyla babasını andırıyordu.
Nebiler Serveri(SAV) de kendi pak neslini devam ettirecek olan kızını çok seviyor,kızı yanına geldiğinde onu ayakta karşılıyor,elini tutup; "Hoş geldin kızım"
diyor ve ona iltifatlar edip yanına veya kendi yerine oturtuyordu.
(Müslim;Fezailu's-Sahabe:98-Ebu Davud;Edeb:143/144)
Hz.Fatıma,evlilik çağına geldiğinde,sahabinin ileri gelenlerinin onunla evlenmek için yarıştığını görüyoruz.
Çünkü;Onunla evlenmek,Allah Resulü'ne akrabalık bağlarıyla bağlanmak demekti.Bu da çok büyük bir şerefti ve Sahabe-i Kiramın ileri gelenleri bu şerefe ulaşmak istiyordu.
Bu yüce şeref Hz.Ali'ye nasib olacaktı.
Nebiler Serveri'nin damadı olan Hz.Ali(r.a.),fakir bir genç olduğu için Hz.Fatıma'ya MEHİR verecek parası bulunmuyordu.
Elinde bulundurduğu bir kısım eşyasını satarak eşine 450 dirhem civarında mehir verebilmişti.
Peygamber Kızı Hz.Fatıma'nın çeyizinde ise;
bir kadife örtü-içine hurma lifi doldurulmuş deri bir yastık-iki el değirmeni ve deriden yapılmış iki su kabı bulunuyordu.
Bu kutlu evlilikten Hz.Hasan ve Hüseyin dünyaya gelmişti.
Hz.Ali baba,Efendimiz(SAV) dede olmuştu.
Allah Resulü,torunları Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin'i,dede şefkatinin üzerinde ayrı bir muhabbetle seviyordu.
Efendimiz'in,"Fatıma benim bir parçamdır,onu sevindiren beni sevindirmiş,onu üzen de beni de üzmüş olur." iltifatına mazhar olmuştur.
(Buhari;Fezailu Ashabi'n-Nebi:12/29)
Hz.Fatıma Validemizin,babasını savaş meydanlarında da yalnız bırakmadığını görüyoruz.
O,Uhud savaşında mücadele eden Sahabelere yiyecek ve su taşımış ve aynı zamanda yaralananların yaralarını sarmıştır.Savaşın kızıştığı bir anda gözleriyle babasını arayan Hz.Fatıma,babasının mübarek ağzından kan boşaldığını görünce,hemen yanına koşmuştu.
Babasının "dişi" kırılmıştı.O,elleriyle babasının kana bulanan yüzünü temizlemeye çalışmış,kanın dinmediğini görünce de bir hasır parçasını yakıp,küllerini Efendimiz'in(SAV) mübarek yüzüne bastırarak,akan kanı durdurmuştu.
(Müslim;Cihad:101)
Babasına çok düşkün olan Hz.Fatıma,Efendimiz'in "Vefat"
anlarında yanına gelir ve babası kızının kulağına bir şeyler fısıldar.
Bunun üzerine ağlamaya başlayan Hz.Fatıma;
Allah Resulü'nün
tekrar kulağına eğilip bir şeyler söylemesiyle ağlamayı bırakır ve bu defa tebessüm etmeye başlar.
Daha sonra bu olayın nedenini anlatan Hz.Fatıma;
Hz.Peygamber'in kendisine vefat edeceğini bildirdiğini,bunun üzerine kendisini tutamayarak ağladığını;
ancak daha sonra "Ehl-i Beyt" inden kendisine ilk kavuşacak kişinin kendisi olduğunu müjdelediğinde gülümsediğini söyler.
(Buhari;Fezailu Ashabi'n-Nebi:12-Müslim;Fezailu's-Sahabe:97/99)
Bu müjdeyi alan Hz.Fatıma Anamız,Allah Resulü(SAV) vefat ettikten beş buçuk ay sonra vefat ederek,yine babasına kavuşmuştur.
Onun analık yaptığı Nurlu Nesil ise,bulundukları her asrı aydınlatmış ve aydınlatmaya da devam etmektedir.
"Ne mutlu O Nesle ve O Nesle tabi olan kutlulara."
ALINTI dır.
EsselamüAleyküm Kardeşim..Allah(CC) razı olsun..İki cihanda da aziz olasınız inşaAllah..Selam ve dua ile Allah(CC)'a emanet olunuz..
Selemü alayküm,saolasın Allah c.c. senden de razı olsun kardeşim.Hayırlı günler...allah razı olsun emeğinize sağlık. hayırlı cumalar.
Selemü alayküm,Allah c.c. razı olsun katkınız ibret ve ders alma konusunda çok faydalıydı.Fatıma'dan (a.s.) dersler
Fatıma (s.a), o büyük şahsiyet “bu dünyadan göçtü ve bütün sevenlerini yaslı bıraktı. O, saygıya değer, eşsiz bir örnek kadındı. Kısa bir ömür sürdü ama bütün ömrünü Allah’a kullukta, insanların kurtuluşunda harcadı.
Onun hatıralarını canlı tutmak için her yıl binlerce konuşma ve merasim yapılıyor. O’nun azametini görüp gurur duyuyor, başına gelen musibetlere ağlıyor veya Allah’a değerli bir vesile kılarak hacette bulunuyoruz.
Bu çaba ve programlar güzel ve değerlidir ama hedefe yön verici değil, yapıcı rolü azdır. O, kendisini övelim diye musibetlere katlanmadı ve gözyaşı dökelim diye şehit olmadı. Matem merasimleri de sırf yas tutmak ve tövbe etmek değildir; bunların üstünde maksatlar taşımaktadır.
En iyi tevessül
Karşımıza çıkabilecek sorunlardan ve üzüntülerden kurtulmanın en iyi vesilesi, Hz. Fatıma’nın hayat tarzına tevessül etmektir. O, dünya kadınlarının önderi ve İslam dünyasının iftiharıdır. Hayatı, gerçek bir iman ve itikat üzereydi. Zafer ya da yenilginin parolasıdır O’na tabi olmak ya da olmamak.
Onun yolu, sadece dünün yolu değildi ve değil! Onun yolu her günün ve bugünün yoludur. Yolu, fıtrat yoludur. Bütün dünyaca kabul görür ve uygulanabilir. O’nun yoluna İslam yolu diyorsak, şunun içindir ki biz, İslam’ın fıtrat dini olduğuna inanıyoruz. Öğretileri fıtri öğretilerle mutabıktır ve bunları İslami düşünce yapısıyla elde etmiştir.
Burada şu uyarıyı yapmak da yerinde olacaktır. Şöyle ki kimsenin kurtuluşu O’na salt ağlamakla mümkün olacak ya da ağlamakla kötülüklerden kurtulacak. Ağlamak, atıfi bir duygudur ve bir insanın uğradığı musibetler karşısında kalbin acıma duygusuna kapılmasıyla gerçekleşir, ama tek başına kurtarıcı olamaz. Böyle olsaydı Ömer-i Sa’d kurtuluş ehli olurdu. Zira kendisi Aşura günü ikindiden sonra Hz. Hüseyin’in (a.s) yakınlarının uğradığı musibetleri görünce kalbi yumuşadı ve gözyaşı da döktü.
O’na ağlamak bilinçli bir ağlama olmalıdır. İşlediğimiz günahlardan dolayı pişmanlık gözyaşı, bu gözyaşlarının ardından artık günaha bulaşmama kararlılığı, Allah ve kul hakkını eda etme iradesi, Fatıma’nın (a.s.) ibadeti gibi ibadet ederek günahın lezzetini unutma iradesi taşımalıdır o gözyaşları.
Fatıma’dan (a.s.) dersler
Hz. Fatıma (s.a) için ilahi bir sır ve maksat, beşeriyet için bir örnek tarif edilmiştir. Rivayetlerimiz O’nun Allah’ın velisi olduğuna işaret etmektedir; günahtan masum, azadedir; eşsiz bir takva sahibi, kadınlar dünyasında az rastlanır bir terbiye sahibidir. Yumuşak bir kalp, vücudunun rükünlerine işlemiş bir iman, işlerde sabır ve mukavemet, hilim ve metanet, ruhi yücelik, idraki üstünlük, imandan kaynaklı şecaat, Allah sevgisisin iyi bir örneği, ibadette örnek bir kişilikti.
Hayatının bütün evreleri bir dersti adeta. Hayatı doğru bir yol; İslam yolu. O’nun hayatından öğrenebiliriz Allah’ın yolunu. İman ve takva yolunun hangisi olduğunu. İlahi hedeflere varmak uğrunda kat edilecek yolları. Kadınlarımıza hayat dersi, cihat, mücadele, inancını korumayı, sosyal olmanın yanında iffetini korumayı öğretti. O, beşeriyetin günümüze kadar beklentisi içinde olduğu ideal doğru yolun öğreticisidir.
Hz. Fatıma ve dersler
O’nun hayatının bütün yönleri birer dersti insanlar için. Tevella teberra, müşterek hedef uğruna eşle omuz omuza mücadele, işlerde sefa ve ihlâs, göreve bağlılık, insanlara yardım, hakkı beyan, fedakârlık, zalimler karşısında sebat, hicap dersi ve daha niceleri.
Babaya saygı, babanın hakkını savunma, haklarına riayet, eşinin yarı yaveri, ahdine bağlı bir anne, eğitmen, şefkatli ve iman ve ahlak öğreten ve daha birçok özellik. Kısaca Muhammed (s.a.a) mektebinin bir örneği!
Ders almanın sırları
Hz. Fatıma’nın sevenleri saadet yolunun takipçileri olduklarına göre, onun hayatını incelerken şu hususlara dikkat etmesinde fayda vardır:
1- Hz. Fatıma ve tevhit, takva, varlık boyutlarını geliştirme, kişisel hayatı ve kendini yetiştirme yolundaki çabası.
2- Allah’la olan irtibatı, ibadeti, itaati, teslimiyeti, istimdat, tevekkül, hedef, Allah korkusu ve ümit.
3- İnsanlarla olan irtibatı, baba, anne, aile fertleri, eş, çocuklar, hizmetçiler, dost, düşman, mümin, kâfir, müşrik ve münafık.
4- Dünya, dünyanın değeri, ondan beklenti, dünyadaki vazifesi, tutum ve bakış açısı.
5- Bu dünyanın olayları, nimetler, su, toprak, hayvan, hak, batıl, gelişimin sebep ve manileri, görünen ve görünmeyen unsurlar.
6- Siyasi gerçekler, sosyal, ekonomik, kültürel, fakirlik ve zenginlik ve bu ikisinin doğurduğu olgular.
Bu inceleme ve araştırmaların sonucu yollar aydınlanır. İşte o zaman hayatımızı bu marifetin üzerine oturtmak için güçlü bir azim ve iradeye ihtiyacımız var.
Bir senettir Fatıma (a.s.)
Fatıma (a.s.) batıl karşısında hakkın, diğerlerinin karşısında Müslüman kadının senedidir. Kadının tanınmasının ve değerinin, rüştünün, kemalinin senedidir. İdeal bir eş, değerli bir anne örneği, toplumun bir uzvu, kadınların hidayet meşalesi, yakarış timsali ve örtünmenin örneği!
Fatıma (a.s.) Mazlumluğun senedidir... Bugün aramızda değil ama ümmetin kurtuluşu ve ıslahı için uğraşının dertli nalelerinin hatıraları bugünkü gibi kulaklarımızı çınlatmaktadır. Mazlumca şahadeti, hakkın ve meçhul kabrinin ilanı için tarihin kalbine dikilmiş bir bayrak oldu. Selam olsun O’na, babasına, eşine ve çocuklarına.
Cennet Seyyidesi