Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

HZ. ALi (AS)'IN iLMi (1 Kullanıcı)

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Bismillahirrahmanirrahim


İMAM ALİ (A.S)’IN İLMİ

Ali (a.s)’ın yüksek ilmi bir makama sahip oluşu ve Peygamber’in tüm ashabı içinde herkesten daha bilgin olduğu ispatlanması zor olan öylesine belirsiz bir konu değildir.
Aksine oldukça açık ve bilinen bir husustur.

 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
İlk etapta Ali (a.s)’ın Peygamber (s.a.a)’e eşsiz yakınlığına ve özel konumuna işaret etmek gerekir.

Ayrıca Hz. Ali (a.s)’ın büyük ilmi şahsiyetinin Peygamber (s.a.a)’in tarafından aracısız ve direkt öğretimleri vasıtasıyla oluştuğu gerçeğini de beyan etmek gerekir.

Hz. Ali (a.s) daha çocuk iken risalet beşiğinde terbiye oldu.

Nitekim bizzat kendisi Kasıa adlı hutbesinde bu gerçeği şöyle beyan etmektedir: “Resulullah’a ne kadar yakın olduğumu, yanında nasıl bir yere ulaştığımı bilirsiniz. Çocukluğumda beni bağrına basar, yatağına alır... Lokmayı çiğnedikten sonra bana verirdi. Ne söylediğimde bir yalan, ne yaptığımda bir kötülük bulmuştur. Allah, sütten kesildiği andan itibaren meleklerin büyüklerinden birini ona arkadaş etmişti; O melek, ona gece gündüz yüceliklerin yolunu, alemin güzel ahlakını öğretirdi. Ben de yavrusu devenin ardından nasıl giderse onu öylece takip ederdim; her gün huylarından birini öğretir, ona uymamı isterdi. Her yıl Hira dağına çekilirdi, onu ben görürdüm, benden başkası da görmezdi. O gün İslam Resulullah ve Hatice’nin evinden başka hiçbir evde yoktu; ben de onların üçüncüsüydüm. Vahyin ve risaletin nurunu görür, nübüvvetinin kokusunu duyardım.

O’na vahiy geldiği zaman, şeytanın feryadını duydum da “Ya Resulullah! Bu feryat nedir?”dedim. “Bu kendisine kulluk edilmesinden ümidi kesen şeytandır. Benim duyduğumu duyuyor, gördüğümü görüyorsun. Ancak sen nebi değilsin, vezirsin ve hayır üzeresin” dedi”

[ Nehc’ül-Belağa 190. Hutbe (Kasıa Hutbesi) ]


Evet böylece bu mektebe layık öğrencinin yüce şahsiyeti şekillendi ve o hayatının bütün aşamalarında Peygamberle omuz omuza ve onun yanında yer aldı. Peygamber (s.a.a)’in ilim ve sırlarının büyük hazinesinden istifade etti. Bu seçkin öğrenci öğrenmek için her fırsatı değerlendirmekte idi. Peygamber’in de ona öğretmeye olan özel ilgisini yine Hz. Ali’nin (Allah'ın selamı ona olsun) şu sözlerinden anlamak mümkündür:

“Ben Peygamber’e bir şey sorunca beni bilgilendiriyordu. Ben sessiz kalınca da O konuşmaya başlıyordu.”
[Tabakat-i İbn-i Sa’d]

“Her gün iki defa, sabah ve akşam olmak üzere -özel olarak- Peygamber’in huzuruna varıyordum.”

[Sünen-i Nesai c.1,s.178]

“Allah’a yemin olsun ki inen bütün ayetlerin ne hakkında, nerede ve kimin hakkında nazil olduğunu biliyorum. Allah bana düşünen, sorgulayan bir kalp ve açık bir dil vermiştir.”

[Tabakat İbn-i Sa’d]


“Ashab Resulullah’dan her şeyi soran ve açıklama isteyen bir konumda değildi. Öyle ki oradan geçmekte olan bir Arap Bedevi’nin gelip Peygambere sormasını ve bu vesileyle ilgili konunun açıklamasını, duymalarını istiyorlardı. Ama ben öyle değildim. Aklıma gelen her şeyi Peygambere soruyordum ve duyduğum her şeyi de ezberliyordum.
[Nehc’ül-Belağa 210]


Necva hadisleri de Hz. Ali (a.s)’ın Peygamber (s.a.a) ile yaptığı uzun raz-u niyazları beyan etmektedir. Tirmizi Menakıb-ı Ali babında şöyle rivayet etmektedir: “Resulullah (s.a.a) Taif günü Ali (a.s)’ı yanına çağırdı ve kulağına eğilip uzun süre bir şeyler söyledi. Bazıları, “bu gizli konuşmanız ne kadar da uzun sürdü?” diye sorunca Peygamber şöyle buyurdu: “Bunu kendi başıma yapmış değilim; Allah böyle istediği için yaptım.”
[Tirmizi, Menakib-i Ali babı; Tarih-i Bağdat 7/402]


Ali (a.s) Peygamber (s.a.a)’den ilim öğrenme hususunda bir an olsun boş durmuyordu. Necva ayeti nazil olduğunda Hz. Ali(a.s)’ın bir dinarı vardı. Bu dinarı on dirheme çevirdi ve Peygamberden on ilmi mesele sordu. Her defasında bir dirhemini sadaka olarak verdi. Sonunda da bu ayet nesh oldu. Bu ayet nesh olmadığı müddetçe Ali dışında hiç kimse bu ayete amel etmemiştir. Hz. Ali sürekli öğrenme aşkı ile yanıyor ve şöyle buyuruyordu: “Allah’ın Resulu bana her birisinden bin kapı açılan tam bin ilim kapısı öğretti.”
[Tefsir-i Razı ve Kenz’ul-Ummal 6/392-405]


Peygamber (s.a.a) ömrünün son anlarında da Ali’yi yanına çağırarak başını kucağına koydu ve hayata veda edinceye kadar da kendisiyle gizlice konuşmalarını sürdürdü.
[Müstedrek-i Hakim 3/138 Hesais’un-Nesai 40 ve Müsned-i Ahmed 6/300]

Bütün bu beyan ettiğimiz hususlar Ali (a.s) dışında sahabeden hiç kimse için mümkün olmamıştır ve bunlar ebedi olarak da sadece Hz. Ali (a.s)’a özgü olarak kalmıştır.
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Hadis kaynaklarında Hz. Ali (a.s)’ın ilmi üstünlüğünü beyan eden sayısız nas ve hadislerle karşılaşmaktayız.

Peygamber (s.a.a) onu ilim şehrinin kapısı; insanların en bilgini; ahkam ilminin en alimi ve ümmete sünneti açıklayan kimse olarak tanıtmaktadır.

Aşağıda bu konuyu açıklığa kavuşturan bazı hadislere işaret edelim Peygamber şöyle buyurmuştur:


"Ben ilim şehriyim Ali ise kapısıdır. İlmi isteyen kimse kapıdan girmelidir."
[El-Cam’us-Sagir 1/415, Sevaik’ul Muhrika 73 Tehzib’ut-Tehzib 6/320 ve Müstedrek-i Hakim 3/126]



"Ben hikmet eviyim Ali ise kapısıdır."

[El-Cami’us-Sagir 1/415 “İlim şehri” hadisi Sıhah, Sünen ve Müsned kitap yazarlarının mütevatir olarak rivayet ettikleri hadislerden biridir. Allame Emini (r.a) el -Gadir kitabının altıncı cildinde bu hadisi nakleden 143 Ehli Sünnet muhaddisinin adını zikretmektedir. Bu cümleden Hakim, Müstedrek’de; Abdurrezzak, Musennef’de; Ahmed bin Hanbel, Menakib’de; Tirmizi, Sahih’de; İbn-i Cerir, Tehzib’ul Asar’da; Taberani, Mu’cem’ul Kebir’de; Hatib, Tarih-i Bağdat’da; İbn-i Abdulbir İsti’ab’da; Hatip Harezmi, Menakib’da; İbn-i Esir, Cami’ul-Usul’da; Cezeri, Usd’ul-Gabe’de; Suyuti, Cami’us-Sağir’de; Muttaki Hindi, Kenz’ul-Ummal’da; İbn-i Esakir, Tarih-i Dimeşk’te…burada adını zikretmediğimiz daha bir çok muhaddis de bu hadisi kitaplarında beyan etmiş sahih veya hasen olarak kabul etmişlerdir.]



"Ali benim ilmimin kapısıdır ve benden sonra uğruna gönderildiğim şeyi beyan eden kimsedir."
[Kenz’ul-Ummal 11/614.]


"Ey Ali sen benden sonra ümmetin ihtilafa düşeceği hususları beyan edecek kimsesin."
[ Müstedrek-i Hakim 3/122.]


"Peygamber (s.a.a), Fatıma (a.s)’a şöyle hitap etmiştir: “Eşin (Hz. Ali), ümmetin en hayırlısı, ilim açısından en bilgini, hilim ve sabır açısından en üstünü ve İslam’ı kabul açısından insanların ilkidir.”

[ Kenz’ul-Ummal 11/605, Cem’ul-Cevami’I, Suyuti, 6/398; İstiab 3/1099; Mecme’ul Zevaid 9/101 ve 114; Siyer-i Halebiyye 1/285.]

"Ali ilmimin kapısıdır."
[Cami’us-Sagir, 2/177.]

"En iyi hüküm vereniniz Ali(a.s)’dır."
[İstiab 3/38.]

Bütün bu hadisler bize ümmetin en bilgininin Ali (a.s) olduğunu açık bir şekilde göstermektedir.
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Peygamber (s.a.a)’in vefatından sonra gelişen olaylar içinde fırsatçı bir teşebbüs neticesinde vesayet ve hilafet hakkı Ali (a.s) ve hanedanından alınmış, ama ümmetin onun bitmeyen ilim sermayesine olan ihtiyacı devam etmiştir. Bu ışık saçan güneş hiç bir zaman parıldamaktan ve ışık saçmaktan geri kalmadı. Tarihin de tanıklık ettiği gibi ilk üç halife hüküm, siyaset ve savaş stratejileri hususunda ona ihtiyaç duymuşlardır. Özellikle ikinci halife sürekli “içinde Ali’nin olmadığı bir sorunla karşılaşmaktan Allah’a sığınırım”
[Ensab’ul-Eşraf 100]

“Eğer Ali olmasaydı şüphesiz ki rezil rüsva olurdum”

“Eğer Ali olmasaydı helak olmuştum” sözlerini tekrarlamıştır.

Ashabın bir çok bilginleri kendilerini Hz. Ali (a.s)’ın sonsuz ilminin öğrencisi kabul ediyorlardı.
İbn-i Abbas şöyle diyordu: “Benim ve ashabın ilminin, Ali (a.s)’ın ilmi karşısındaki konumu bir damlanın yedi deniz karşısındaki konumu gibidir.
[İstiab 3/1104]

Ayrıca şöyle diyordu: “Allah’a and olsun ki ilmin onda dokuzu Ali’ye verilmiştir. Geri kalan onda biri hususunda da Ali insanlarla ortaktır.

Abdullah bin Mesut şöyle diyordu: “Şüphesiz ki Kur’an yedi harf üzere nazil olmuştur. Her harfin bir zahiri ve bir de batını vardır. Kur’an’ın zahir ve batın ilmi ise Ali’nin yanındadır.
[Ust’ul-Gabe 4/22]

Yine şöyle diyordu:
“Ali Peygamber (s.a.a)’den sonra insanların en bilginidir. Onu sürekli akan bir deniz gibi gördüm.

[Ensab’ul Eşraf]

Said bin Museyyib ise şöyle diyordu: “
Ali’den başka insanlardan hiç kimse “istediğinizi bana sorun” diyememiştir.

Ebu Tufeyl ise şöyle demiştir:
“Ali (a.s)’ın halka şöyle hitap ettiğine ben de şahidim:
“Bana istediğinizi sorunuz,
Allah’a and olsun ki kıyamete kadar olacak her neyi sorarsanız cevaplarım.
Bana Allah’ın kitabını sorunuz,
Allah’a and olsun ki bütün ayetlerin tek tek gece mi veya gündüz mü, çölde mi ya da dağda mı nazil olduğunu bilirim.”

[Tefsir-i Taberi 26/16; Tabakat: 338 ve Feth'ul-Bari 10/221]
 
D

duyygu

Resulullah (s.a.a.) Taif günü Hz. Ali (a.s)’yi çağırdı ve Onunla hususi konuşma yaptı. (Bu görüşme o kadar uzadı ki) halk: “Resulullah (s.a.a.) Amcasının oğluyla görüşmesini uzattı” dediler. Resulullah(s.a.a) bunu işitince:
“Onunla hususi görüşmeyi ben yapmadım. Allah(c.c.)yaptı” buyurdu.
 
D

duyygu

6-Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
"Sizin erkekleriniz arasında en üstün olan Ali (a.s), gençleriniz arasında en üstün olan Hasan(a.s) ile Hüseyin(a.s) ve kadınlarınız arasında en üstün olan Fatıma(s.a)’dır."
Kenz-ül Ummâl, c.6, s.217. Tarih-i Bağdâdi, c.4, s.391.
 

regalia

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Nis 2011
Mesajlar
33
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Fahri Kâinat Aleyhisselatu ve Selam Efendimiz ashabıyla birlikte haremi şerifin etrafında oturuyorlardı.
Henüz müşrikleri Hicazdan men eden ayeti celile inzal olmadığı için cemaat içinde Yahudilerin de önde gelen din adamları bulunuyorlardı.

Aniden telaşlı bir şekilde sahabenin birisi geliyor ve ortama dikkat etmeden soruyor:

--Ey ALLAH ın Resulü bir müşkülüm var... Efendimiz SallALLAHu Aleyhi ve Sellem izin verince;
--Namazlarımı eda ederken kalbim bir türlü sükûn bulmuyor kendimi tam olarak namaza veremiyorum şeytan hep musallat oluyor diyor.


Yahudi din adamlarından birisi riya içinde hemen müdahale ediyor:

-- Bizim dinimiz çok büyük ve sağlam olduğu için biz ibadetlerimizi yaparken şeytan bize musallat olamaz ve kalbimiz hazır olur diyor...

Kâinatın Efendisi Mahbub-u Hüda SallALLAHu Aleyhi ve Sellem Hz. Ali ye dönerek sen cevap ver buyuruyor...


Hz. Ali sükûnetle sahabeye dönerek:

-- Sen hiç boş eve hırsız girdiğini gördün mü? Senin kalbinde iman olduğundan şeytan çalmak için uğraşıyor. Olmasaydı uğraşmazdı diyor. Kalbinde iman olduğu için ALLAH-u Teala ya şükret ve her namaz sonrası 'SubhanALLAH' 'ALLAHuekber' diyerek tesbihatta bulun bir zaman sonra kalbinin çok daha iyi olduğunu göreceksin buyuruyor...
 
D

duyygu

Allah’ım, İmam Ali (a.s)’ın sabrı, İmam Hasan (a.s)’ın mazlumiyeti, İmam Hüseyin (a.s)’ın şahadeti ve diğer İmamların dua ve çabaları hürmetine İmam Mehdi (a.s)’ın zuhurunu tacil ederek Ehl-i Beyt mektebini dünyaya hakim kıl; O’nların takipçilerini güçlendir, düşmanlarını ise zelil eyle.

Allah’ım, bizi, sana varacak yollara hidayet et; bizi sana kavuşturacak en yakın yolda hareket ettir; uzağı bize yakınlaştır, zorluğu bize kolaylaştır; bizleri sana doğru koşan, gelip kapını çalan, gece-gündüz yalnız sana tapan ve azametinden korkan kullarından kıl; kendileri için kaynakları arındırdığın, arzularına ulaştırdığın, maksatlarına kavuşturduğun, kendi fazlınla ihtiyaçlarını giderip kalplerini sevginle doldurduğun kullarından eyle. Bu çalışmaları bizlerden kabul buyur; bizleri Ehl-i Beyt’ten ayırma; bu dünyada O’nların ziyaretlerini, ahirette ise şefaatlerini bizlere nasip eyle. Amin.
 
D

duyygu

Nehcü'l-Belağa'da Hz. Ali (a. s) buyuruyor:
"Ben gece gündüz peygamberi takip ederdim, bir deve yavrusunun anasını takip ettiği gibi. Hatta Hz. Peygamber (s.a.a) Hira mağarasında olduğunda ve ona vahiy indiğinde ben de oradaydım. Bir feryat sesi duydum, arz ettim ya Resulullah bu feryat sesi nedir? Buyurdu: Ya Ali bu Şeytan'ın feryadıdır. Benim peygamberliğe seçildiğimi görünce ümidini kesti, ondandır feryadı. Ardından şöyle buyurdu: Ya Ali sen benim gördüğümü görüyorsun, duyduğumu duyuyorsun; ama sen peygamber değilsin."
 

regalia

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Nis 2011
Mesajlar
33
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
İbn-i Mace, Sünen'de; Hakim, Müstedrek'de; Ebu Davud, Sünen'de; İbn-i Hacer, Feth'ul-Bari'de ve diğerleri başka kaynaklarda İbn-i Abbas'tan şöyle naklederler:

"Zina eden deli bir kadını Ömer'in yanına getirdiler. Ömer onun hakkında bazı kişiler ile fikir alış - verişi yaptıktan sonra taşlanarak öldürülmesini emretti. Oradan geçen Ali bin Ebi Talip; "Bu kadının sorunu nedir?" diye sorunca, "Falan kabileden bir deli kadındır ve zina etmiştir. Ömer de onun taşlanarak öldürülmesini emretmiş." dediler. Ali; "Onu Ömer'in yanına götürün." dedi. Kendisi de Ömer'e giderek dedi ki: "Bilmiyor musun, deli akıllı oluncaya kadar, uyuyan şahıs uyanıncaya kadar ve çocuk büluğa erinceye kadar hiçbir mükellefiyeti olmaz?" Bunun üzerine Ömer, kadını salıvererek dedi ki: "Eğer Ali olmasaydı, Ömer helak olurdu."(1)

1- Müstedrek-i Hakim, c. 2, s. 59; Feth'ul-Bari, c. 12, s. 101; Sü- nen-i Ebi Davud, c. 4, s. 140, h. 4399; Sünen-i Beyhaki, c. 8, s. 264; Tezkiret-u İbn'il-Cevzi, s. 147; Menakıb-ı Harezmi, s. 38 - 39.
 
D

duyygu

Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Âl-i Muhammed(a.s)’i tanımak cehennemden kurtuluştur; Âl-i Muhammed(a.s)’i sevmek sırat köprüsünden geçiştir; Âl-i Muhammed(a.s)’in velayetini kabul etmek azaptan emanda olmaktır.”
El- İthaf-bi Hubbi-l Eşraf Şebravi Şafii’nin s. 4 , Yenabi-ül Meveddet s. 22, 241, 163
 

regalia

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Nis 2011
Mesajlar
33
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
(Ey Resulüm, sen, önce en yakın akraba ve hısımlarını Allahın dinine davet ederek, ahiret azabı ile korkut!)

Resulullah efendimiz, akrabalarını bir araya topladıktan sonra, onlara şu konuşmayı yaptı:

- Hamd ancak Allahü teâlâya mahsustur. O’na hamdederim. Ancak O’ndan yardım isterim. Yalnız O’na inanır, O’na güvenirim. Ben gözümle görmüş gibi bilir ve size de şunu bildiririm ki; Allahü teâlâdan başka ilâh yoktur. O birdir, eşi ve ortağı yoktur. Sizi O’ndan başka ilah olmayan, Allahü teâlâya iman etmeye davet ediyorum.

Ben O’nun bütün insanlara gönderdiği, son Peygamberiyim. Vallahi siz, uykuya daldığınız gibi öleceksiniz. Uykudan uyandığınız gibi de diriltilecek ve bütün yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz.

İyiliklerinizin karşılığında iyilik, kötülüklerinizin karşılığında ceza göreceksiniz. Bu da ya devamlı Cennette veya devamlı Cehennemde kalmaktır. İnsanları ahiret azabıyla korkuttuğum ilk kimseler, sizlersiniz.

Ey Abdülmuttaliboğulları! Ben size çok üstün ve kıymetli, dünya ve âhiretiniz için faydalı şeyler getirdim. Araplar içerisinde kavmine bundan daha hayırlısını getiren bir kimse bilmiyorum.

Ben sizi, dile kolay, hafif ve mizanda ağır gelecek iki kelimeye davet ediyorum. O da, “Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulüh” [Allahü teâlâdan başka ilâh olmadığına ve Muhammedin O’nun kulu ve Resulü olduğuna şehadet ederim] demenizdir.
 

regalia

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Nis 2011
Mesajlar
33
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Kim yardımcım olur?

Resulullah efendimiz akrabalarına bu konuşmaları yapınca, birçoğu Müslüman oldu. Hz. Fâtıma binti Esed de bunlar arasında idi. Kendisinden önce veya daha sonra olmak üzere, Zevci Ebû Talib’in dışında, bütün çocukları da İslâmı kabul ettiler. Hatta Resûl-i Ekrem efendimiz, yakın akrabalarına konuşmalar yapıp, “O hâlde, hanginiz bu yolda bana tâbi olup, vezirim ve yardımcım olur?” buyurunca, henüz, 12-13 yaşlarında bulunan Hz. Ali hemen ayağa kalkmış, Resul-i Ekrem de ona, "Sen otur" buyurmuştu.

Resulullah efendimiz, bu suallerini üç defa tekrar etmişler, üçünde de hemen cevap Hz. Ali’den gelmişti. Hz. Ali bu suallere söyle cevap vermişti:

- Ya Resulallah! Her ne kadar yaşça en küçük ben isem de, sana ben yardımcı olurum.


Hz. Ali’nin, daha oniki, onüç yaşlarında iken, Resulullah efendimize, hiç kimseden korkmadan, çekinmeden, bu yolun yolcusuyum, gönül vermişlerdenim manasındaki bu sözleri, Resul-i Ekrem efendimizi son derece sevindirdi. İşte Allahü teâlâ, Hz. Fatıma binti Esed’e böyle salih evlatlar vermişti.
 

mina44

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 May 2011
Mesajlar
69
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
amin ecmain çok mübarek paylaşımlar... Allah c.c. razı olsun cümlenizden...
 

Tevhid Davası

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
349
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Web Sitesi
www.tevhidvesunnet.com
Nehcü'l-Belağa'da Hz. Ali (a. s) buyuruyor:
"Ben gece gündüz peygamberi takip ederdim, bir deve yavrusunun anasını takip ettiği gibi. Hatta Hz. Peygamber (s.a.a) Hira mağarasında olduğunda ve ona vahiy indiğinde ben de oradaydım. Bir feryat sesi duydum, arz ettim ya Resulullah bu feryat sesi nedir? Buyurdu: Ya Ali bu Şeytan'ın feryadıdır. Benim peygamberliğe seçildiğimi görünce ümidini kesti, ondandır feryadı. Ardından şöyle buyurdu: Ya Ali sen benim gördüğümü görüyorsun, duyduğumu duyuyorsun; ama sen peygamber değilsin."

Bunu uydurana Rabbim hidayet etsin nasibinde hidayet yoksa onu kahretsin.Şiaların/Rafizilerin uydurduğu şeyleri paylaşmayın şu forumda.Burasi Şia/Rafizi forumu değil Ehlisünnet forumudur.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
hiçbir Hak alim vahiy ilk gelirken peygamberimizin yanında başka bir insanın oldugundan bahsetmez. yani hz Ali yoktur orda.

Cebrail gelmiştir.

peygamberle baş başa... İKRA.! demiştir.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
hanımı hatice validemiz. yemek getiriyor gidiyor.

Vahiy geldikten sonra peygamber efendimiz cok ürkmüştür

mağaradan cıkıyor doğuya bakıyor doğuda meleği görüyor.

batıya bakıyor batıda meleği görüyor.

Melek nereye baksa bir anda oradan görünmektedir.

korkuyor haliyle

evine gidiyor

yatağının içine saklanıyor beni örtün diyor.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt