Selefi Salihin zamanında yaşayan,nefis tezkiyesi için çok gayret eden sade hayatı olan bir zat vardı.Son derece alçak gönüllü ve tevazu sahibiydi.Öyle ki; kendi nefsini herkesten daha aşağı görür,karşılaştığı kimseler hakkında;
"Kim bilir bunun ne faziletleri,ne üstün meziyetleri vardır"
diye o kimse hakkında HÜSN-Ü ZANN'da bulunarak o kimsenin kendinden efdal olduğunu düşünürmüş.
Bir akşam güneş batımında,denizin kenarında gezerken, bakıyor ki sahildeki bir kulübenin kenarında adamın bir tanesi,yanında bir kadınla beraber oturmuşlar bir şeyler yiyip içiyorlar.Hava henüz tam kararmadığı için onları görebiliyormuş.İşte bu durumu izlediğinde o tevazulu,alçak gönüllü adamın hatırına şunlar gelivermiş:
"Eğer bu adam,bu kadınla beraber işret sofrası kurup,şarap içiyor olmasalardı,benden daha üstün,daha efdal olurlar dı.Ama bunların işini tasvip etmek mümkün değil."
İşte adam tam bunları düşünürken,o esnada sandalla denize açılmış olan,içinde üç kişinin binmiş olduğu bir sandalın birdenbire denize devrildiğini görmüş.Adamlar boğuldu boğulacak derken,can havliyle başlamışlar var güçleriyle;
"İmdaaat...imdaat..! yardım edin...!!!! "
diye bağırışmaya başlamışlar.O kulübenin yanında kadının biriyle,bir şeyler yiyip içen adam hiç tereddüd etmeden yerinden fırlamış ve derhal adamların yardımına koşmuş. Denize doğru hızla koşmaya devam etmiş....denize vardığı anda da hiç suya batmadan,suyun üzerinde süratle koşmaya devam etmiş.Kısa bir sürede boğulmak üzere olan adamların yanına varıp,o üç kişiden ikisini tuttuğu gibi denizden çıkarıvermiş.
Bu arada kalbine gelen vesveseyle hüküm verip,onları kendinden hakir,kendisini ise ÜSTÜN gören adamı farkedip ona doğru bağırmış;
"Be adam ! Ben ikisini kurtardım,öyle bakıp duracağına şu kalan adamı da sen kurtarıversene..!"
Tabi ki SU-İ ZANN'da bulunan adam öylesine şaşırmış ki
"şarap içip kadınla alem yapıyor zannettiği adamcağız, meğer suyun üstünde yürüyen Keramet ehli bir Veli değil miymiş ?..Ne yapacağını,ne diyeceğini bilememiş.Daha sonra o Veli zat ona demiş ki;
"Ey fülan ! Bilmediğin ve hakkında kesin malumat sahibi olmadığın kimseler hakkında ŞEYTAN'ın vesvesesine kanarak SU-İ ZANN'da bulunma sakın ! "
O,yanımda görmüş olduğun kadın benim yaşlı Anam'dır. Şarap zannettiğin testide ise Zemzem var.Anamla beraber kulübemizin yanında sofrayı kurmuş iftar ediyorduk, görmüş olduğun hal budur."
Bunun üzerine ,o su-i zann'da bulunan adam öylesine utanıp mahcup olmuş ki,hemencecik O mübarek zat'tan affını isteyip,helallik dilemiş.Ve son derece pişmanlık içerisinde tövbe-istiğfar ederek,ŞEYTAN'ın ve de NEFS' inin şerrinden Allah(CC)'a sığınmış.....
"Kim bilir bunun ne faziletleri,ne üstün meziyetleri vardır"
diye o kimse hakkında HÜSN-Ü ZANN'da bulunarak o kimsenin kendinden efdal olduğunu düşünürmüş.
Bir akşam güneş batımında,denizin kenarında gezerken, bakıyor ki sahildeki bir kulübenin kenarında adamın bir tanesi,yanında bir kadınla beraber oturmuşlar bir şeyler yiyip içiyorlar.Hava henüz tam kararmadığı için onları görebiliyormuş.İşte bu durumu izlediğinde o tevazulu,alçak gönüllü adamın hatırına şunlar gelivermiş:
"Eğer bu adam,bu kadınla beraber işret sofrası kurup,şarap içiyor olmasalardı,benden daha üstün,daha efdal olurlar dı.Ama bunların işini tasvip etmek mümkün değil."
İşte adam tam bunları düşünürken,o esnada sandalla denize açılmış olan,içinde üç kişinin binmiş olduğu bir sandalın birdenbire denize devrildiğini görmüş.Adamlar boğuldu boğulacak derken,can havliyle başlamışlar var güçleriyle;
"İmdaaat...imdaat..! yardım edin...!!!! "
diye bağırışmaya başlamışlar.O kulübenin yanında kadının biriyle,bir şeyler yiyip içen adam hiç tereddüd etmeden yerinden fırlamış ve derhal adamların yardımına koşmuş. Denize doğru hızla koşmaya devam etmiş....denize vardığı anda da hiç suya batmadan,suyun üzerinde süratle koşmaya devam etmiş.Kısa bir sürede boğulmak üzere olan adamların yanına varıp,o üç kişiden ikisini tuttuğu gibi denizden çıkarıvermiş.
Bu arada kalbine gelen vesveseyle hüküm verip,onları kendinden hakir,kendisini ise ÜSTÜN gören adamı farkedip ona doğru bağırmış;
"Be adam ! Ben ikisini kurtardım,öyle bakıp duracağına şu kalan adamı da sen kurtarıversene..!"
Tabi ki SU-İ ZANN'da bulunan adam öylesine şaşırmış ki
"şarap içip kadınla alem yapıyor zannettiği adamcağız, meğer suyun üstünde yürüyen Keramet ehli bir Veli değil miymiş ?..Ne yapacağını,ne diyeceğini bilememiş.Daha sonra o Veli zat ona demiş ki;
"Ey fülan ! Bilmediğin ve hakkında kesin malumat sahibi olmadığın kimseler hakkında ŞEYTAN'ın vesvesesine kanarak SU-İ ZANN'da bulunma sakın ! "
O,yanımda görmüş olduğun kadın benim yaşlı Anam'dır. Şarap zannettiğin testide ise Zemzem var.Anamla beraber kulübemizin yanında sofrayı kurmuş iftar ediyorduk, görmüş olduğun hal budur."
Bunun üzerine ,o su-i zann'da bulunan adam öylesine utanıp mahcup olmuş ki,hemencecik O mübarek zat'tan affını isteyip,helallik dilemiş.Ve son derece pişmanlık içerisinde tövbe-istiğfar ederek,ŞEYTAN'ın ve de NEFS' inin şerrinden Allah(CC)'a sığınmış.....