Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hurma Kütüğüde O'na meftun (1 Kullanıcı)

SoLDeRmaN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Tem 2007
Mesajlar
25
Tepki puanı
0
Puanları
0
Hurma Kütüğüde O'na meftun

Rasulullah s.a.v. Efendimiz, önceleri Mescid-i Nebevî’de hutbe okurken, mescidin içinde minber yerine bir hurma kütüğüne dayanarak hutbe okurdu. Daha sonra bir minber yapıldı. Rasulullah s.a.v. Efendimiz kütüğü bırakıp minbere çıktı. O anda kütük inlemeye başladı. Öyle ki mescitte olan herkes kütüğün iniltisini işitti.

Âlemlere rahmet Efendimiz minberden inip hurma kütüğünün yanına geldi, elini üzerine koydu, onu kucakladı. Hurma kütüğü sakinleşti, sustu. Rasulullah s.a.v. Efendimiz:

“Allah’a yemin olsun, eğer gelip onu kucaklamasaydım benden ayrılmaya dayanamaz, kıyamete kadar inlerdi.” buyurdu. Daha sonra emretti, hurma kütüğü oradan çıkarılıp minberin altına gömüldü.

Hasan Basrî rh.a., bu olayı anlatınca ağlar ve şöyle derdi:

“Ey Allah’ın kulları! Bir kütük bile Hz. Peygamber’in Allah katındaki kıymetini bildiği için onun hasret ve şevkinden böyle inledi. Siz O’na kavuşma arzusu ile daha çok yanıp tutuşmalısınız.”
Uhud dağının Hz. Peygamber s.a.v.’e olan aşkını da burada hatırlatalım. Rasulullah s.a.v. Efendimiz bir seferden dönerken Medine ve Uhud’u karşısında görünce şöyle buyurmuştur:

“Burası Medine’dir. Şu da Uhud dağıdır. Uhud bizi sever biz de Uhud’u severiz.”

Sonrakilerin özlemi

--------------------------------------------------------------------------------

Tabiûn’dan Halid b. Ma’dan rh.a’in kızı şöyle anlatır:

“Babam yatağına yattığı zaman Rasulullah s.a.v. Efendimiz’e olan şevkiyle onu hatırlar, Muhacir ve Ensar’ı zikreder ve şöyle derdi:

‘Onlar benim aslım ve her şeyim. Kalbim onları özlüyor. Onlara kavuşma şevkim çoğaldı. Ya Rabbi canımı tezden al da beni sana ve onlara kavuştur.’ Uykusu gelene kadar böyle inlerdi.”

İmam-ı Azam Ebu Hanife rh.a., Ravza-i Mutahhara’yı ziyaret ederken yaptığı münacatta Efendimiz’e olan muhabbetini şöyle dile getirmiştir:

“Duyduğum zaman ancak senden hoş sözleri duyuyorum, baktığım zaman da ancak seni görüyorum.”

İmam Malik rh.a’in yanında Rasulullah s.a.v. Efendimiz anılınca ağlar ve inlerdi. Onun bu hali meclisinde bulunanlara ağır gelirdi. Bir gün durumu kendisine açtılar. Şöyle dedi:

“Eğer siz benim gördüklerimi görseydiniz bendeki bu hali yadırgamazdınız. Ben Muhammed b. Münkedir’i gördüm. Ona ne zaman bir hadis sorulsa Allah Rasulü’nün aşkıyla ağlamaya başlardı. Öyle ağlardı ki biz kendisine acırdık.”

Hz. Ebu Bekir r.a.’ın torunlarından Abdurrahman b. Kasım rh.a., her ne zaman Rasulullah s.a.v. Efendimiz’i zikretse, kanı çekilmiş gibi olur, rengi değişirdi. Dili kurur, konuşmakta zorlanırdı.

İmam Rabbanî k.s.’nin oğlu Muhammed Masum k.s. der ki:

“Hac ibadetimi tamamlamıştım; bana bir melek geldi, elinde bir yazı vardı, yazıda şöyle deniliyordu: ‘Bu hac ibadeti Âlemlerin Rabbi tarafından kabul edildi.’

Daha sonra Medine-i Münevvere’ye geldim. Fahr-i Kâinat s.a.v. Efendimiz’in nurlu kabrinin yanında durdum. Âlemlerin Efendisi pak hücresinden çıkıp bana yöneldi. Ellerine sarılıp öptüm. Orada zat-ı âlisiyle özel bir buluşmamız oldu. O anda, yeryüzünden Arş-ı Alâ’ya kadar her şeyin iç yüzü bana göründü. Anladım ki bütün varlıklar Muhammed Mustafa s.a.v. Efendimiz’den istifade etmektedir. O, mahbubiyet makamı için gerekli olan bütün kemali kendinde toplamıştır ve bütün sevenlere tek tek feyz vermektedir.”

Seyyid Ahmed Rufaî k.s., hacdan sonra âlemlere rahmet Rasulullah Efendimiz’i ziyaret için geldi. Saaddetli kabrine yöneldi, önünde durdu, başını eğerek:

“Es-Selamu aleyke ey ceddim, efendim.” dedi. Rasul-i Kibriya s.a.v. selama karşılık verip:

“Ve aleyke’s-selam evladım.” buyurdu. Bunu o anda mescidde bulunan herkes işitti. Sonra Rasulullah s.a.v., Seyyid Ahmed Rufaî’ye gözüktü. Seyyid Ahmed Rufaî, uzunca bir müddet ağlayıp inledi. Rasulullah s.a.v. Efendimiz’i övdü, sonra şu beyitlerle hasretini dile getirdi:

Uzaktayken sana ruhumu gönderir dururdum,
Benim yerime senin ayağının toprağını öpsün diye.

O hayalimi süsleyen devlet şimdi önümde hazırdır,

Ey sevgili, uzat elini de dudaklarım öpüp nasibini alsın.

O anda Rasul-i Kibriya s.a.v., kabr-i şerifinden nurlu elini uzattı. Seyyid Ahmed Rufaî k.s. tam bir edep, hasret ve hürmet içinde o saadetli eli öptü. Orada bulunan arif ve âlimlerden pek çok kimse de bu keramete şahit oldular.

Bu ümmetin içinde Rasulullah s.a.v. Efendimiz’in her cinsten ve her yaştan aşıkları vardır. Aslında her gönül ondan ilâhi aşkı öğrenmek için yaratılmıştır. O, insanlığa Allah için sevmeyi ve sevilmeyi öğretmiştir. Ondan sevgi dersi almayanların sevgisi yalandır. Ölmeden önce tevbe edip bizim için yaratılmış o rahmetten payımızı almaya çalışalım. Bu sevginin ve edebin sonu onunla ebedi âlemde ebediyen komşu olmaktır. Bunun için ne yapılsa değer

Ben şunu Çok iyi biliyorumki Rabbimin Sünnetinde hiç bir kula ayrıcalık tanınmamış tabir caizse günümüz tabiri ile torpil geçilmemiştir.

Kaderin Hakkikati bize gizli bilmiyoruz ne niçin nasıl.....

Bazı kullara verilen sorumluluk ve görevlerde ( Resul,Nebi yada Müşrid-i Kamil gibi)
O kulun üstün ahlak ve karakterinin yanında Rabbimizin onun eliyle insanlara merhameti etkin mi değil mi....Bunu ancak Rabbimiz bilmekte ama bildiğim şuki Rabbim bir kula ne vermişse Nimet yada Azab bu Kulun kendi fiilidir....

Bir soru da ben sorayım Sevgili Peygamberimiz s.a.v. En üstün Ahlak ve Kemalle özel olarak yaratılmış ve son peygambermi kılınmıştır yoksa O s.a.v. kendi üstün ahlak edep ve faziletinden dolayı seçilmiş ve tüm insanlığa model ve rehber çıkarılmıştır....

Bunu düşünürken bir hadiside dikkatlerinize sunarım. Allah bir beldeye Peygamber gönderirken içlerinden ahlak ,emanete riayet söze vefa ve fazilet olarak en temiz ve seçkinini seçer ve Peygamberlik verirdi...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt