selamın aleyküm
benim yazaçaklarım tamamen şahsıma aittir (görüş olarak) ister katılırsınız iste katılmazsınız yada tepki vermezsiniz digerleri size kalmış
ialamiyatte hakiketler var ve islamiyet hakikattir
bizler bunları alıyoruz mantıklı cümlelerle anlatıyoruz yada öyle sanıyoruz
bazılarımızda bu formlara katılıp bilmedigimi bildim ( ögrendim) diyerek formu yukarı çekmeye çalışıyorlar ama bizim meselemiz form aşagıda YUKARDA MESELESİ degil
aslında hikaye tanımını; türünü herkes biliyordur diye yazmıcaktım ama belki bilmeyenler vardır Hikaye;
--------------------------------------------------------------------------------
hayatta olan veya olacak kanısı veren olayları bir ölçü ile anlatan, hayalde tasarlanan ilgi çekici bir takım olayları anlatarak okuyanda heyecan veya zevk uyandıran yazıdır. Hikayelerin kişileri azdır; bir tek olay anlatmak amacıyla yazılır
---------------------------------------------------------------------------------
Derin çözümlemelere pek elverişli sayılmaz. Hikayeler, çoğunlukla, birkaç sayfa uzunluktadır.
Hikayeler, hareketten hoşlanan insanın bu isteğini karşılar; insanlara karşı duyulan yakınlık duygusunu arttırır. Bir an içinde olsa, okuyucuyu hayali dünyasında dolaştırır. İnsanın zihin gelişmesini arttırır; insanlara yüksek ideallerle birlikte geniş bir hayat anlayışı sağlar.
Hikaye; üzerinde gerektiği kadar durulmamış kompozisyon türlerinden biridir. Hikayedeki olay, başlangıçtan sonuca doğru giden bir olayın bir anlık parçasıdır. Hikayeler; çoğunlukla, o bir anlık parça içerisindeki insanı incelemeyi gaye edinirler. Bununla beraber, herhangi bir hayvan, bir şey de hikaye konusu olabilir. Bunun için kısa hikayeler; yoğun, dolgun bir nitelik taşımalıdır.
Hikayelerin kısa, kişilerin sayıca az ve hayatlarının yalnız bir tek safhasının anlatılması belli başlı bir özelliğidir. Biz bugün hikaye dediğimiz zaman, moral ve zevkin birbirine bağlanmış olmasını kastediyoruz. Alain: "Hikayede her şey geçmişi gösterir, onun yaşadığımız anla ilgisi, yalnızca anlatımındaki birleştirici sestir."görüşündedir. Balzac: "Bir hikaye, bir insanı ölümsüz yapabilir" der. Hermann Kesten'e göre :
İyi bir hikaye edebî bir şanstır. Bu bakımdan iyi hikayeler pek azdır. İyi hikayecilerde azdır, bütün hayatları müddetince bir avuç veya bir düzineden fazla iyi hikaye yazmış olan hikayeciler, XIX. yüzyıldaki Th. Hoffman ve Gottfried Keller gibi, dünya edebiyatındaki Boccacio, Maupassant ve Çehov gibi "ölümsüz" hikayeciler. İyi bir hikaye, olayları düşünmeye değer tarafı ile hikayecinin karakterinde bulunan kişisel bir üslubun karışmasından meydana gelir. İyi bir hikaye, bütün edebi yönelişlerden ve dönemlerden daha kuvvetlidir, zamanın ve hikayecinin üslubundan da kuvvetlidir.
Eski edebiyatımızda hikaye diye geçer. Conte, Fransızca Nouvelle de hikaye anlamındadır. İlk hikaye anlatımı, önce Doğuda sonra Batıda mizah yollu olaylarla başladı. Yazılı olarak ortaya çıkışı çok daha sonradır. Bunların yazarları belli değildir.
Hikaye türünün kaynağı eski Hind'e kadar gitmektedir. Halk masallarının bu türü hazırladığı, "Bin bir Gece Masallarının” hikayeye kaynaklık ettiği savunulmaktadır.
İtalyan yazarı Baccacio'nun Dekameron (On Günlük) adını taşıyan yapıtı Batı edebiyatında görülen ilk hikaye türüdür. Daha sonra İspanyol romancısı Cervantes, İngiliz şairi Geoffrey Chaucer, bugünkü anlayışımıza uygun hikayenin ilk başarılı örneklerini verdiler.
Fransızların Ortaçağ sonlarına doğru görülen Gülün Romanı, Tilkinin Romanı, Marie de France'ın Heptameron (Yedi Günlük) adını taşıyan yapıtları olaya önem veren ilk hikayelerdir.
Hikayeci
Hikayeci; kişilerini, onların çeşitli problemlerini hayat çerçevesinden görmek ve yaşamak zorundadır. Bu bakımdan görüşleri daha duyurucudur: İyi bir kompozisyonun, hikayeyi başarılı kılan öğelerden biri olduğu şüphesizdir. İyi hikayeci, bir romancı da olduğu gibi, birkaç yaşantısını bir konu içinde birleştirir yada bir olayı alır genişletir, ona kendi yaşantılarını ekler.
Hikayeci; yazısı ile okuyucunun arasına girebilmeli; yarattığı kişilerin olanaklarını ölçüp biçtikten sonra, gerçeğe uygun olarak onları hareket ettirmelidir. İçinde yaşadığı toplumun durumunu iyi bilmeyen, insanı iyi tanımayan bir kimse iyi hikayeci olamaz.
Hikaye, başlı başına bir kompozisyon türü olmasına rağmen, hikayeciyi romana götüren bir yol da sayılmaktadır. gerçek hikayeci ise, kendi yazı çeşidini diğer nesir türlerinden üstün tutmak zorundadır. Küçük hikaye yazmak için, çok düşünmek, çok çalışmak gerekmektedir.
Hikayeci; kişilerini, onların çeşitli yaşantılarını duymak, görmek ve yaşamak gerekliliği içerisindedir. Erskine Caldwell şöyle der: "Hikaye ve romanların hepsinin maksadı, insanların içine bakacakları bir ayna tutmaktır."
Hikaye, ne fazla ne de eksik olmalıdır.
Hikayeci, hikayesinin ilk cümlesini yazarken, son cümlesinin aşağı yukarı ne olabileceğini düşünmüş olmalıdır. Olayın muhtevasının tahammülü hesaplanmalı; okuyucunun ilgisini dağıtacak gereksiz ayrıntılar atılmalıdır.
"Hikâyeye az kelime ile çok anlam sıkıştırılabilir. Güzel yazılmış bir hikaye, değer bilenler için bir ziyafet; güç beğenenler için bir doyurmadır. Hikaye bir iksir, bir özettir. An atole FRANCE", "Hikayede, bir öğretme, gizli ve paralel bir gelişme, derin bir konunun bir insan özelliğinin canlandırılması gerekir. La VARENDE", "Hikaye; romanın durduğu yerde başlar. Hikaye, olaylarla ilişki kurmak değil, olayların ta kendisidir. Hikaye, geleceğe yönelmiş bir olaydır. Olayların büyüleyici gücü, hikayenin de kendini gerçekleştirmesine omuz verir. Maurece BLANCHOT", "Hikaye; insan yaşamında büyük bir bölüm, anlık duygulanmadır. Rasih GÜRAN", "Küçük hikayenin üç büyük ustası vardır: Maupassant, Çehov ve Sebahattin Ali. Georgi KARASLAVOF", "Şunu kesin olarak söyleyebilirim; Çehov olmasaydı, dünyada hikaye başka türlü oludu. Lev NİKULİN","Yeni hikaye başlangıçta bir öykünmeden değil, eski hikayenin tıkanmasından doğmuştur. Şiirimiz gibi, yeni hikayemiz de çıkışını Batı edebiyatından almamıştır. Cemal SÜREYYA".
"Hikayeci, her şey den önce dikkatini hayatta rastladığı gerçek insanlar üzerine çeviren ve onlar arasında tip, karakter ve dayanış farklarının en ince çizgilerine kadar ayırt edebilen insan demektir. Mehmet KAPLAN" "Hikayeci; eylemiyle ve birikimiyle toplumundan beslenirse, tükenmek kaygısı duymaz. Bu nedenle de hikaye yalın ve yoğun olur. Hikayecinin başka bir görevi de hikayesinde anlatmak istediğini , sıkmadan okuyucunun beynine yerleştirmek ve sonra konuyu ateşlemektir. Yani konu, birçok ham maddeden meydana gelmiş bir dinamit gibi olmalı. Ancak dinamit, beyne yerleştirildikten sonra ateşlendiğinde, okuyucunun okuma zahmetine karşılık, akılda durmadan büyüyen bir düşünce çağı meydana getirmeli. Bekir YILDIZ", "Kısa hikaye yazarı, büyük bir meydan savaşında yer alan bir er değildir. O geniş cepheli bir savaşın adsız çarpışmalarına katılan bir çetecidir. Toplumun kıyısında durur, silik insanlarıyla uğraşır. Frank O'CONNOR."
Hikaye Yazma
Hikaye, canlı bir dille yazılmalı, gerçek dünya ile yaratılan hayal dünya arasında sağlam bir ilgi bulunmalıdır. Bu ilgi, bizi hikaye boyunca sürüklemeli; anlatım sağlam bir birlik ve özenli bir düzen üzerine oturtulmalıdır. Bunun için, ilgi çekici bir konu seçilmeli; konu sağlam bir plana dayanmalı; fikirler birliğe dikkat edilerek yazılmalı; konu, hayal ürünü bile olsa, gerçeğe uygun olarak işlenmelidir.
Hikaye, mümkün olduğu kadar akla aykırı hiçbir şeyi içine almamalıdır. Akla aykırı elemanlar hikaye içine alınacak olursa, o zaman bunlar, akla uygulanmış gibi anlatılmalıdır. Çehov; “Güzel hikaye yazmak için, yazdıklarınızın başını ve sonunu atınız” diyor. Parlak bir üslup karakter tasvirlerini, karakter düşüncelerini gölgeleyebilir. Tasvirler; olduğu gibi, olması gerektiği gibi yapılabilir.
Hikaye, üçüncü şahıs ağzından anlatıldığı gibi, hikayeci kendi başından geçiyormuş gibi de anlatılabilir. Yalnız canlı kelimeler; canlı fiiller kullanılmaya; kişileri konuşturarak hikayeye canlılık, akıcılık, bütün güzelliği vermeye çalışılmalıdır. Gerçek ayrıntılar katarak hikayenizin geçtiği yerleri canlı bir hale getiriniz. Hikayenin bu yönüne kişisel deneyler, görüşler, araştırmalar, kaynak olabilir.
Hikaye kahramanlarınızın size ve okuyuculara gerçek kişiler olarak görünmelidir. En iyi bildiğiniz kimselerin kahraman olarak seçilmesi bu işi kolaylaştırır. Bir kahraman seçiniz ve hikayeyi belli bir görüş açısından anlatınız. Hikayelerin konusu hayat savaşlarıyla; kazanılan başarılarla dolu olursa daha çok ilgi uyandırır. Savaşan, dövüşen, bir sonuca varan her adamın yaşantısı enteresandır.
Hikayenin başlangıcı öğretmen tarafından verilerek, düğüm ve sonuç bölümleri öğrencilerden istenebilir. Öğrenciler; başlangıcı ele alarak gerisini imgeleme yolu ile kendilerini tamamlayabilirler. Bir hikayede, olay, çevre, kişiler ve zaman olmak üzere dört temel öğe vardır. Bu temel öğeler, hikayenin serim, düğüm ve çözüm bölümlerine ustalıkla yerleştirilmelidir. Andre Maurois; hikaye ve romanın karşılaştırılmasını bir sohbetinde şöyle yapar:
_ Kipling’i Katherina Mansfield’i halk büyük bir zevkle okudu. Edger Poe’nin hikayelerinden daha ünlü eser mi vardır? Maupassani en büyük başarısını Madarooisel Fifi’ye, Maison Tellier’ye borçlu değil midir, bunlar da hikaye değil midir?
_ Örneklerinizi çağımızdan almıyorsunuz. Moda değişti. Kipling’in, Katherina Mansfield’in, ya da Edgar Poe’nin bir hikaye kitabında, ‘içindekiler’ listesinin verdiğinden daha fazla bir birlik vardır.Kipling’in Tepelerin Basit Hikayelerindeki hikayelerinin hepside aynı dekor, aynı topluluk içinde geçer. Bir romanın bölümleri gibidirler. Edgar Poe mu? Villiers de I’Isle Adam mı? Tuhaf konular, o sürekli sıkıntı ve dehşet duygusu, kesik kesik de olsa, kitabın bağlılığını sağlar. Katherina Mansfield mi? Onun hikayeleri bir tek hayat hikayesinin parçaları gibidir. Hava üslup, bir bağ kurar arada. Eleştimen bir temel fikir, bir ruh iklimi bulabilir.
_ Bir havası, kabiliyeti olan her yazar için vardır aynı şey. Bir Albert Camus’nün, bir Paul Morand’ın , bir Felicien Morceau’nun birliğini. Bunu inkar mı ediyorsunuz?
_ Hayır. Ama bir hayale bağlanmak için, okutucunun zaman içinde herhangi bir gelişmeye ihtiyacı vardır. Uzun bir yolculuğun başında bir vagona oturup da gar kitapçısından aldığı kitabı açan kadın ne ister? Dört beş saat boyunca, kendi varlığını unutarak yeni bir dünyaya girmektir dileği. Kahramanlarla ilgilenmeye yeni yeni başlarken, ikide bir, onları bırakıp başkalarının ardına düşmek zorunda kalırsa nasıl gerçekleştirebilir isteğini.
Hikaye; romandan çok tiyatroya yakın bir türdür. Tiyatro gibi onun da sağlam bir çatıya, örgüye, becerikli bir sona, kısacası bir “perde” ye ihtiyacı vardır. İtalyan hikayecilerine, Boccacio’ya Bandello’ya bakın mesela, tiyatro yazarlarına ne kadar konu vermişlerdir. Hikayeden film çıkarmaktan daha kolaydır. Beyaz perdeye aktarılmak Tolstoy’a zarar verir: Maupassant’ın ya da Somerset Mangham’ın bir hikayesi perdede elverişli alan bulur.
Hikaye Planı
Hikayenin kuruluşunda; olay anlatan yazılarda olduğu gibi; serim, düğüm, sonuç bölümleri vardır. Roman, tiyatro, masal, hatıra, mektup, seyahat ve başka birçok yazı türleri bu hikaye planından faydalanır.Bu üç bölüm şöyle uygulanır:
Serim Bölümü: Bu bölüme giriş bölümü de denilir. Olayın geçtiği yer yani dekor, belli başlı nitelikleri söylenerek bu bölümde tasvir edilir. Olayın şahısları, kahramanı en canlı iç ve dış görünüşleri ile belirtilerek tanıtılır; kısaca portre çizilir. Olayın ne olduğunu biz bu bölümde anlarız.
Düğüm Bölümü: Bu bölüme gelişme bölümü de denir. Olayın başlayıp açılması, okuyanın ilgisini, merakını arttıracak bir durum alması; olayın düğümü; kişilerin konuşmaları bu bölümdedir. İsim ve fiil cümleleri kullanarak, farklı yapıda cümlelere yer vererek, konu ile ilgili örnekler alınarak bu bölümde çeşitlilik sağlanmalıdır.
Çözüm Bölümü: Bu bölüme sonuç bölümü de denir. Olayın ne şekilde sona erdiği; olayın kişiler ve görenler üzerindeki etkisi burada anlatılır. Aristoteles diyor ki: “Hikaye, birlikli bir bütün, canlı bir varlık gibi kendi özüne uygun, bir başı, bir ortası, bir sonu olan bir hareket çevresinde geçmelidir. Hikayenin çözümü, karakterlerden kendiliğinden doğmalıdır.”
Çözüm bölümü, okuyanları memnun edecek şekilde planlanmalıdır. Hikayenin sonu bazen bir cümle, bazen de bir paragraf ilavesiyle yapılır. Nasıl diyalog hikayenin önemli noktalarını belirtmeye yardım ederse, hikayenin sonu da asıl üzerinde durulan fikri belirtmelidir.
dini böyle hikayeler yerini kati ( kesin ) konularla ifade edilmesi gerekir ispat (islamın kendisi ) hikaye dogru yada degil ders almak için efendimiz s.a.v in hayatını yada ashabının yada alim ve ulemanın hayatındaki hakikatler yetmedide bu tarz konulardan medet umuyorsunuz !
Allah selamet versin
selamın aleyküm
benim yazaçaklarım tamamen şahsıma aittir (görüş olarak) ister katılırsınız iste katılmazsınız yada tepki vermezsiniz digerleri size kalmış
ialamiyatte hakiketler var ve islamiyet hakikattir
bizler bunları alıyoruz mantıklı cümlelerle anlatıyoruz yada öyle sanıyoruz
bazılarımızda bu formlara katılıp bilmedigimi bildim ( ögrendim) diyerek formu yukarı çekmeye çalışıyorlar ama bizim meselemiz form aşagıda YUKARDA MESELESİ degil
aslında hikaye tanımını; türünü herkes biliyordur diye yazmıcaktım ama belki bilmeyenler vardır Hikaye;
--------------------------------------------------------------------------------
hayatta olan veya olacak kanısı veren olayları bir ölçü ile anlatan, hayalde tasarlanan ilgi çekici bir takım olayları anlatarak okuyanda heyecan veya zevk uyandıran yazıdır. Hikayelerin kişileri azdır; bir tek olay anlatmak amacıyla yazılır
---------------------------------------------------------------------------------
Derin çözümlemelere pek elverişli sayılmaz. Hikayeler, çoğunlukla, birkaç sayfa uzunluktadır.
Hikayeler, hareketten hoşlanan insanın bu isteğini karşılar; insanlara karşı duyulan yakınlık duygusunu arttırır. Bir an içinde olsa, okuyucuyu hayali dünyasında dolaştırır. İnsanın zihin gelişmesini arttırır; insanlara yüksek ideallerle birlikte geniş bir hayat anlayışı sağlar.
Hikaye; üzerinde gerektiği kadar durulmamış kompozisyon türlerinden biridir. Hikayedeki olay, başlangıçtan sonuca doğru giden bir olayın bir anlık parçasıdır. Hikayeler; çoğunlukla, o bir anlık parça içerisindeki insanı incelemeyi gaye edinirler. Bununla beraber, herhangi bir hayvan, bir şey de hikaye konusu olabilir. Bunun için kısa hikayeler; yoğun, dolgun bir nitelik taşımalıdır.
Hikayelerin kısa, kişilerin sayıca az ve hayatlarının yalnız bir tek safhasının anlatılması belli başlı bir özelliğidir. Biz bugün hikaye dediğimiz zaman, moral ve zevkin birbirine bağlanmış olmasını kastediyoruz. Alain: "Hikayede her şey geçmişi gösterir, onun yaşadığımız anla ilgisi, yalnızca anlatımındaki birleştirici sestir."görüşündedir. Balzac: "Bir hikaye, bir insanı ölümsüz yapabilir" der. Hermann Kesten'e göre :
İyi bir hikaye edebî bir şanstır. Bu bakımdan iyi hikayeler pek azdır. İyi hikayecilerde azdır, bütün hayatları müddetince bir avuç veya bir düzineden fazla iyi hikaye yazmış olan hikayeciler, XIX. yüzyıldaki Th. Hoffman ve Gottfried Keller gibi, dünya edebiyatındaki Boccacio, Maupassant ve Çehov gibi "ölümsüz" hikayeciler. İyi bir hikaye, olayları düşünmeye değer tarafı ile hikayecinin karakterinde bulunan kişisel bir üslubun karışmasından meydana gelir. İyi bir hikaye, bütün edebi yönelişlerden ve dönemlerden daha kuvvetlidir, zamanın ve hikayecinin üslubundan da kuvvetlidir.
Eski edebiyatımızda hikaye diye geçer. Conte, Fransızca Nouvelle de hikaye anlamındadır. İlk hikaye anlatımı, önce Doğuda sonra Batıda mizah yollu olaylarla başladı. Yazılı olarak ortaya çıkışı çok daha sonradır. Bunların yazarları belli değildir.
Hikaye türünün kaynağı eski Hind'e kadar gitmektedir. Halk masallarının bu türü hazırladığı, "Bin bir Gece Masallarının” hikayeye kaynaklık ettiği savunulmaktadır.
İtalyan yazarı Baccacio'nun Dekameron (On Günlük) adını taşıyan yapıtı Batı edebiyatında görülen ilk hikaye türüdür. Daha sonra İspanyol romancısı Cervantes, İngiliz şairi Geoffrey Chaucer, bugünkü anlayışımıza uygun hikayenin ilk başarılı örneklerini verdiler.
Fransızların Ortaçağ sonlarına doğru görülen Gülün Romanı, Tilkinin Romanı, Marie de France'ın Heptameron (Yedi Günlük) adını taşıyan yapıtları olaya önem veren ilk hikayelerdir.
Hikayeci
Hikayeci; kişilerini, onların çeşitli problemlerini hayat çerçevesinden görmek ve yaşamak zorundadır. Bu bakımdan görüşleri daha duyurucudur: İyi bir kompozisyonun, hikayeyi başarılı kılan öğelerden biri olduğu şüphesizdir. İyi hikayeci, bir romancı da olduğu gibi, birkaç yaşantısını bir konu içinde birleştirir yada bir olayı alır genişletir, ona kendi yaşantılarını ekler.
Hikayeci; yazısı ile okuyucunun arasına girebilmeli; yarattığı kişilerin olanaklarını ölçüp biçtikten sonra, gerçeğe uygun olarak onları hareket ettirmelidir. İçinde yaşadığı toplumun durumunu iyi bilmeyen, insanı iyi tanımayan bir kimse iyi hikayeci olamaz.
Hikaye, başlı başına bir kompozisyon türü olmasına rağmen, hikayeciyi romana götüren bir yol da sayılmaktadır. gerçek hikayeci ise, kendi yazı çeşidini diğer nesir türlerinden üstün tutmak zorundadır. Küçük hikaye yazmak için, çok düşünmek, çok çalışmak gerekmektedir.
Hikayeci; kişilerini, onların çeşitli yaşantılarını duymak, görmek ve yaşamak gerekliliği içerisindedir. Erskine Caldwell şöyle der: "Hikaye ve romanların hepsinin maksadı, insanların içine bakacakları bir ayna tutmaktır."
Hikaye, ne fazla ne de eksik olmalıdır.
Hikayeci, hikayesinin ilk cümlesini yazarken, son cümlesinin aşağı yukarı ne olabileceğini düşünmüş olmalıdır. Olayın muhtevasının tahammülü hesaplanmalı; okuyucunun ilgisini dağıtacak gereksiz ayrıntılar atılmalıdır.
"Hikâyeye az kelime ile çok anlam sıkıştırılabilir. Güzel yazılmış bir hikaye, değer bilenler için bir ziyafet; güç beğenenler için bir doyurmadır. Hikaye bir iksir, bir özettir. An atole FRANCE", "Hikayede, bir öğretme, gizli ve paralel bir gelişme, derin bir konunun bir insan özelliğinin canlandırılması gerekir. La VARENDE", "Hikaye; romanın durduğu yerde başlar. Hikaye, olaylarla ilişki kurmak değil, olayların ta kendisidir. Hikaye, geleceğe yönelmiş bir olaydır. Olayların büyüleyici gücü, hikayenin de kendini gerçekleştirmesine omuz verir. Maurece BLANCHOT", "Hikaye; insan yaşamında büyük bir bölüm, anlık duygulanmadır. Rasih GÜRAN", "Küçük hikayenin üç büyük ustası vardır: Maupassant, Çehov ve Sebahattin Ali. Georgi KARASLAVOF", "Şunu kesin olarak söyleyebilirim; Çehov olmasaydı, dünyada hikaye başka türlü oludu. Lev NİKULİN","Yeni hikaye başlangıçta bir öykünmeden değil, eski hikayenin tıkanmasından doğmuştur. Şiirimiz gibi, yeni hikayemiz de çıkışını Batı edebiyatından almamıştır. Cemal SÜREYYA".
"Hikayeci, her şey den önce dikkatini hayatta rastladığı gerçek insanlar üzerine çeviren ve onlar arasında tip, karakter ve dayanış farklarının en ince çizgilerine kadar ayırt edebilen insan demektir. Mehmet KAPLAN" "Hikayeci; eylemiyle ve birikimiyle toplumundan beslenirse, tükenmek kaygısı duymaz. Bu nedenle de hikaye yalın ve yoğun olur. Hikayecinin başka bir görevi de hikayesinde anlatmak istediğini , sıkmadan okuyucunun beynine yerleştirmek ve sonra konuyu ateşlemektir. Yani konu, birçok ham maddeden meydana gelmiş bir dinamit gibi olmalı. Ancak dinamit, beyne yerleştirildikten sonra ateşlendiğinde, okuyucunun okuma zahmetine karşılık, akılda durmadan büyüyen bir düşünce çağı meydana getirmeli. Bekir YILDIZ", "Kısa hikaye yazarı, büyük bir meydan savaşında yer alan bir er değildir. O geniş cepheli bir savaşın adsız çarpışmalarına katılan bir çetecidir. Toplumun kıyısında durur, silik insanlarıyla uğraşır. Frank O'CONNOR."
Hikaye Yazma
Hikaye, canlı bir dille yazılmalı, gerçek dünya ile yaratılan hayal dünya arasında sağlam bir ilgi bulunmalıdır. Bu ilgi, bizi hikaye boyunca sürüklemeli; anlatım sağlam bir birlik ve özenli bir düzen üzerine oturtulmalıdır. Bunun için, ilgi çekici bir konu seçilmeli; konu sağlam bir plana dayanmalı; fikirler birliğe dikkat edilerek yazılmalı; konu, hayal ürünü bile olsa, gerçeğe uygun olarak işlenmelidir.
Hikaye, mümkün olduğu kadar akla aykırı hiçbir şeyi içine almamalıdır. Akla aykırı elemanlar hikaye içine alınacak olursa, o zaman bunlar, akla uygulanmış gibi anlatılmalıdır. Çehov; “Güzel hikaye yazmak için, yazdıklarınızın başını ve sonunu atınız” diyor. Parlak bir üslup karakter tasvirlerini, karakter düşüncelerini gölgeleyebilir. Tasvirler; olduğu gibi, olması gerektiği gibi yapılabilir.
Hikaye, üçüncü şahıs ağzından anlatıldığı gibi, hikayeci kendi başından geçiyormuş gibi de anlatılabilir. Yalnız canlı kelimeler; canlı fiiller kullanılmaya; kişileri konuşturarak hikayeye canlılık, akıcılık, bütün güzelliği vermeye çalışılmalıdır. Gerçek ayrıntılar katarak hikayenizin geçtiği yerleri canlı bir hale getiriniz. Hikayenin bu yönüne kişisel deneyler, görüşler, araştırmalar, kaynak olabilir.
Hikaye kahramanlarınızın size ve okuyuculara gerçek kişiler olarak görünmelidir. En iyi bildiğiniz kimselerin kahraman olarak seçilmesi bu işi kolaylaştırır. Bir kahraman seçiniz ve hikayeyi belli bir görüş açısından anlatınız. Hikayelerin konusu hayat savaşlarıyla; kazanılan başarılarla dolu olursa daha çok ilgi uyandırır. Savaşan, dövüşen, bir sonuca varan her adamın yaşantısı enteresandır.
Hikayenin başlangıcı öğretmen tarafından verilerek, düğüm ve sonuç bölümleri öğrencilerden istenebilir. Öğrenciler; başlangıcı ele alarak gerisini imgeleme yolu ile kendilerini tamamlayabilirler. Bir hikayede, olay, çevre, kişiler ve zaman olmak üzere dört temel öğe vardır. Bu temel öğeler, hikayenin serim, düğüm ve çözüm bölümlerine ustalıkla yerleştirilmelidir. Andre Maurois; hikaye ve romanın karşılaştırılmasını bir sohbetinde şöyle yapar:
_ Kipling’i Katherina Mansfield’i halk büyük bir zevkle okudu. Edger Poe’nin hikayelerinden daha ünlü eser mi vardır? Maupassani en büyük başarısını Madarooisel Fifi’ye, Maison Tellier’ye borçlu değil midir, bunlar da hikaye değil midir?
_ Örneklerinizi çağımızdan almıyorsunuz. Moda değişti. Kipling’in, Katherina Mansfield’in, ya da Edgar Poe’nin bir hikaye kitabında, ‘içindekiler’ listesinin verdiğinden daha fazla bir birlik vardır.Kipling’in Tepelerin Basit Hikayelerindeki hikayelerinin hepside aynı dekor, aynı topluluk içinde geçer. Bir romanın bölümleri gibidirler. Edgar Poe mu? Villiers de I’Isle Adam mı? Tuhaf konular, o sürekli sıkıntı ve dehşet duygusu, kesik kesik de olsa, kitabın bağlılığını sağlar. Katherina Mansfield mi? Onun hikayeleri bir tek hayat hikayesinin parçaları gibidir. Hava üslup, bir bağ kurar arada. Eleştimen bir temel fikir, bir ruh iklimi bulabilir.
_ Bir havası, kabiliyeti olan her yazar için vardır aynı şey. Bir Albert Camus’nün, bir Paul Morand’ın , bir Felicien Morceau’nun birliğini. Bunu inkar mı ediyorsunuz?
_ Hayır. Ama bir hayale bağlanmak için, okutucunun zaman içinde herhangi bir gelişmeye ihtiyacı vardır. Uzun bir yolculuğun başında bir vagona oturup da gar kitapçısından aldığı kitabı açan kadın ne ister? Dört beş saat boyunca, kendi varlığını unutarak yeni bir dünyaya girmektir dileği. Kahramanlarla ilgilenmeye yeni yeni başlarken, ikide bir, onları bırakıp başkalarının ardına düşmek zorunda kalırsa nasıl gerçekleştirebilir isteğini.
Hikaye; romandan çok tiyatroya yakın bir türdür. Tiyatro gibi onun da sağlam bir çatıya, örgüye, becerikli bir sona, kısacası bir “perde” ye ihtiyacı vardır. İtalyan hikayecilerine, Boccacio’ya Bandello’ya bakın mesela, tiyatro yazarlarına ne kadar konu vermişlerdir. Hikayeden film çıkarmaktan daha kolaydır. Beyaz perdeye aktarılmak Tolstoy’a zarar verir: Maupassant’ın ya da Somerset Mangham’ın bir hikayesi perdede elverişli alan bulur.
Hikaye Planı
Hikayenin kuruluşunda; olay anlatan yazılarda olduğu gibi; serim, düğüm, sonuç bölümleri vardır. Roman, tiyatro, masal, hatıra, mektup, seyahat ve başka birçok yazı türleri bu hikaye planından faydalanır.Bu üç bölüm şöyle uygulanır:
Serim Bölümü: Bu bölüme giriş bölümü de denilir. Olayın geçtiği yer yani dekor, belli başlı nitelikleri söylenerek bu bölümde tasvir edilir. Olayın şahısları, kahramanı en canlı iç ve dış görünüşleri ile belirtilerek tanıtılır; kısaca portre çizilir. Olayın ne olduğunu biz bu bölümde anlarız.
Düğüm Bölümü: Bu bölüme gelişme bölümü de denir. Olayın başlayıp açılması, okuyanın ilgisini, merakını arttıracak bir durum alması; olayın düğümü; kişilerin konuşmaları bu bölümdedir. İsim ve fiil cümleleri kullanarak, farklı yapıda cümlelere yer vererek, konu ile ilgili örnekler alınarak bu bölümde çeşitlilik sağlanmalıdır.
Çözüm Bölümü: Bu bölüme sonuç bölümü de denir. Olayın ne şekilde sona erdiği; olayın kişiler ve görenler üzerindeki etkisi burada anlatılır. Aristoteles diyor ki: “Hikaye, birlikli bir bütün, canlı bir varlık gibi kendi özüne uygun, bir başı, bir ortası, bir sonu olan bir hareket çevresinde geçmelidir. Hikayenin çözümü, karakterlerden kendiliğinden doğmalıdır.”
Çözüm bölümü, okuyanları memnun edecek şekilde planlanmalıdır. Hikayenin sonu bazen bir cümle, bazen de bir paragraf ilavesiyle yapılır. Nasıl diyalog hikayenin önemli noktalarını belirtmeye yardım ederse, hikayenin sonu da asıl üzerinde durulan fikri belirtmelidir.
dini böyle hikayeler yerini kati ( kesin ) konularla ifade edilmesi gerekir ispat (islamın kendisi ) hikaye dogru yada degil ders almak için efendimiz s.a.v in hayatını yada ashabının yada alim ve ulemanın hayatındaki hakikatler yetmedide bu tarz konulardan medet umuyorsunuz !
Allah selamet versin
selamın aleyküm