Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hiçbir şeyin eskitemediyi tek yenisin senin İçin.SAS,,, (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
b-488092-g%C3%BCl.jpg









Senin İçin.sAv,,,






Hatemû'l Enbiya;


Sana imrenir Sana müptela olurum,


Karanlığı aydınlığa çeviren Nuruna kamaşırım

Açtığın kapıda hikmet menzilinde hakikat ararım


Zifiri ruhumun hidayet kandilisin Ey Nebiyy







Nebiyy-i Ahirzaman;


Bütün yeryüzüne tektane alemlere Rahmetsin


Hiçbir şeyin eskitemediyi tek yenisin


İns'in cins'in erkeğin dişinin mutlak hayranısın


Yerin göğün sağ yönün sol yanın her yanın can Gülüsün






Resul-i Kibr-i Yâr;


Heybetli bedenin Dolunay şemalin gönüllere zinnur'sun

Hira'nın kayalarından damlayan feyiz teri sin


Tur dağının göklere eriştirdiği huşû bulutsun


Vahy'e ram olan ümmetine gözyaşı dökensin Ey Mücteba






Hatemûn Nebiyy'in;


İlâhi hüküm ve fermanları bildiren son Elçisin


Haram-günah olmayan ricaları geri çevirmeyensin


Ümmetinin tövbelerinin kabul edileceyine İşaretsin


Alemlere Rahmet gönüllere Şifa mekanlara Nursun











Bedrid-düca Muhammed;



Kırkına kadar Muhammed'ûl Emin'sin


Kırkından ebede Rahman'ın Habibullahısın

Safa'da tebliğin ilk kelâmı "hazırmısınız" diyensin


Ümmetinin hidayetine sevinen delaletine sızlayansın

 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Hiçbir şeyin eskitemediyi tek yenisin
 
H

hado77

selamun aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu

SENSİN HALİM

ey muhsin ihsan-ı kemalatınla gel
bir gün bir yerde kervanlar durdur
şaki gönüllerde adsız bir server
rasuldür nebidir ediptir nurdur

güneşin altında zahire veren
hacıların önüne ekmekler dizen
soyunda kerim olan ikram sahibi

kopan yüreklerde bir dua olsan
ve sen ya mücteba
susuz gönüllerde bir nebi olsan

bir haber ver..
çöl olup ayaklar altındaydık
üstümüzden bir ashab mı geçti
nedir bu bitmez yılgın ayrılık
biz yokken buradan mekki mi geçti

ya mücella
ismini sır yapma ki baharın vardı
bir ayan beyan hakikat kaldı
bir gün bir adam gece yoldaydı
üstüne nur olup yağan sen misin
kendimde değilim medet sen misin

dinle beni sina
bir toz olup dağıtılan kum
üstünde ağlayanın gülünü bitir
suyu az olan bu garip belde
taşlardan topraktan pınarlar bitir

ya şehr-i ramadan veya yasin
güven içinde bir ıssız çölde
kari olup her gün okunan
kitab-ı kebirde söylenen yerde
ışığım olup önümü açtın
sensin murtaza sensin halim

hado77

ALLAH teala bizlerden razı olsun.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
vuslatameftun_50uw8pq8gh7.jpg


Güller şahı efendimiz için

Selam dua besmele ile....
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
"Zamanın Sultanından izin alıp bir kere,

1678 yılında çıktı bir kafileyle, hacca gitmek üzere.

Nabi'nin bulunduğu kafilede o zaman,

Devlet ricalinden de bulunurdu çok insan.

Resûlullah (S.A.V.) efendimize olan sevgi ve aşkı ile,

O, Hicaz yollarında, uyumadı az bile.

Kafile yaklaşınca, Medine-i Münevvere'ye nihayet,

Zirvesine çıkmıştı, ondaki bu muhabbet.

Her bir adım attıkça, o sevgi artıyordu.

Kalbi, Resûlullah (S.A.V.) efendimizin aşkıyla yanıyordu.

Resûlullah (S.A.V.) efendimizin kabr-i şerifleri olan,

Kubbe-i Hadrâ görülmeye başladığı sırada,

Nâbi hürmet ve edebinden kendini o makamı,

Ziyarete layık görememekten gelen mahcubiyetten,

Ne yapacağını şaşırmıştır.

O böyle yanıyorken, sevgi ve muhabbetle,

Gördü ki, Kafilede bulunan Eyüplu Râmi Mehmed Paşa,

Uykusu gelmiş, dalgın uyur, ayakları kıblede hâşâ.

Adeta nereye geldiğinin farkında değildir.

Onu bu vaziyette görünce Yusuf Nabi,

Üzüldü, kederlendi, kırıldı ince kalbi.

Onu uyandıracak yüksek bir sesle hemen,

Nâbinin dudaklarından gayr-i ihtiyari,

Şu şiir dökülüverdi düşünmeden:

"Sakın terk-i edepten, kûy-i mahbub-ı Hüda'dır bu.

Nazargah-ı ilahidir, makam-ı Mustafa'dır bu.

Müraatı edeb şartı ile gir, Nabi bu dergaha.

Metaf-ı kudsiyandır, busegah-ı Enbiyadır bu." (Bu beyitlerin tamamı şöyledir:

Sakın terk-i edepten, kuy-i mahbub-ı Hüda'dır bu

Nazargâh-ı ilahidir, Makam-ı Mustafa'dır bu.

"Edebi terketmekten sakın. Zira burası ALLAH Teâlâ'nın sevgilisi olan Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin bulunduğu yerdir. Bu yer, Hak Teâlâ'nın nazar evi, Resul-i Ekrem (S.A.V.) Efendimizin makamıdır."

Habib-i Kibriya'nın hâbgâhıdır faziletde

Tefevvuk-kerde-i arş-i cenab-ı kibriyadır bu.

"Burası Cenab-ı Hakk'ın sevgilisinin istirahat ettikleri yerdir. Fazilet yönünden düşünülürse, ALLAH Teâlâ'nın arşının en üstündedir."

Bu hâkin pertevinden oldu deycur-i adem zâil.

İmâdın açdı mevcudat dü çeşmin tütiyadır bu.

"Bu mukaddes yerin mübarek toprağının parlaklığından, yokluk karanlıkları sona erdi. Yaratılmışlar iki gözünü körlükten açtı. Zira burası kör gözlere şifa veren sürmedir."

Felekde mâh-ı nev Babüsselâmın sine-i çâkidir.

Bunun kandili cevza matla nur-i ziyadır bu.

"Gökyüzündeki yeni ay, O'nun kapısının yüreği yaralı aşığıdır. Gökyüzündeki oğlak yıldızı bile o Peygamberin nurundan doğmaktadır."

Muraat-ı edeb şartıyla gir Nâbi bu dergâha

Metâf-ı kudsiyandır bûsegâh-ı Enbiyadır bu.

"Ey Nabi! Bu dergaha, edebin şartlarına riayet ederek gir. Zira burası, büyük meleklerin etrafında pervane olduğu ve Peygamberlerin hürmetine eğilerek öptüğü tavaf yeridir.")

Daha bir çok beyitlerle, Peygamber-i zişanı,

Methedip, uyandırdı o uyuyan paşayı.

O Paşa, bu şiiri işitince Nabi'den,

Hatasını anlayıp, doğruluverdi hemen.

Ve Nabi'ye sordu ki: Ne zaman yazdın bunu?

İkimizden başkaca, bunu duyan oldu mu?

Dedi: Söylememiştim, bunu ben daha önce.

İlk defa söylüyorum, sizi böyle görünce.

Bu cevabı alınca, aldı rahat bir nefes.

Dedi ki: Aman Nabi, duymasın başka bir kes.

Paşa ile hürmeten derhal deveden inerek

Yaya olarak yol almaya başladılar.

Dinlediği mısralardan, oldukça duygulanan Paşa,

Nâbî'den mısraları tekrar okumasını rica eder.

Nâbi mısraları tekrar ederken

Yaklaşmıştı kafile o sabah Medine-i Münevvere'ye.

Vardılar ezan vakti, mescid-i Nebeviye.

Velakin baktılar ki, Mescid-i Nebeviden,

Müezzinler bu şiiri okurlar hepsi birden:

"Sakın terki edepten kûy-i mahbub-i Hüda'dır bu,

Nazargah-ı ilahidir, makam-ı Mustafa'dır bu."

Bu mısralar tatlı nâmelerle yayılır.

Kulaklarına inanamayan,

Nabi ile o Paşa, şaşıp hayretlerinden,

Aman paşam ne oluyor? Bu nasıl bir iştir?

Şu minareden duyulan mısralar az evvel

Benim kalbime ilham edilmiştir.

Ben de onu sizden başkasına okumadım.

Paşa dedi ki: Ben de onu sizden başkasından duymadım.

Mescide girdiler, sabah namazını kıldılar,

Sonra, hemen müezzinin yanına koştular.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt