Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

heybe'den <3 (1 Kullanıcı)

kalbiminurlandır

Eposta Onaylanmamış Üyeler
Katılım
7 Tem 2008
Mesajlar
4,040
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34





http://www.facebook.com/home.php?sk=2361831622#Toprak bir gün aynaya dedi ki:

Ey ayna! İmreniyorum sana! Çünkü kim sana baksa, kendini görür; bana bakanlar ise, sadece beni görür!

Ayna toprağa şöyle cevap verdi:

Ey kara toprak, ne beyhude bir dert ile dertlenmişsin.

Bilmiyor musun? Ben bana bakanların bugününü gösteririm.

Oysa sen, sana bakanların yarınından haber verirsin.

Bu cevap, toprağın beğenisine gitse de, tekrar dedi:

Belli ki içimi rahatlatmak içindir sözlerin

Söyler misin bana, sana bakanlar, hiç dönüp bakar mı bana?

Ve ayna toprağa acı bir gülümseyişle şunları söyledi:

Merak etme! Bana bakacak yüzü kalmayanların gözü, hep sana döner!
 

kalbiminurlandır

Eposta Onaylanmamış Üyeler
Katılım
7 Tem 2008
Mesajlar
4,040
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Yolculardan biri, otobüs şoförünün yanına gider ve namaz vakti geçmeden bir mola vermesini rica eder
Şoför sinirlenerek:
- Kaza edin efendim, der Ne olur yani?
Adam, sakin sakin cevap verir:
- Ben kaza etmeden, ya sen kaza edersen?
 

serap8191

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Kas 2008
Mesajlar
6,183
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Konum
ankara
canım yüreğine sağlık ikiside gerçekten çok güzel.ALLAHA emanet ol
 

kalbiminurlandır

Eposta Onaylanmamış Üyeler
Katılım
7 Tem 2008
Mesajlar
4,040
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34

Can Dündar yine üstatlığını konuşturmuş.Evlilik, inanmadığım halde


içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum benim için.. 17 senede

...
(abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni zamanda da...

Evliliğimin

bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan geçiyor.



...Evliliği toplumun dayattığı şekilde yaşamamaktan... Nedir bu dayatmalar?

Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitim seviyesinin

erkeğin lehine ya da en azından eşit olması bunların sadece ikisi...

Olmaz,

yürümez diyor toplum... Erkek yasça büyük olmalı ki, kadına 'höt'

dediğinde oturmalı kadın... Ya da yumuşatıyorlar. Efendim kadın erkekten

önce çöktüğü için (hani doğum falan) küçük olmalıymış yaşı...

Eğitimde de böyle.. Kadının çok okumuşu bilmişi olur muymuş, evde kalmakmış layıkı....



Eşim

benden 2 yas büyük; ne 'höt' dememe gerek kaldı 17 senede, ne de benden

önce çöktü... Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti.' Ooo Can bey

kapmışınız çıtırı ' esprilerine muhatap dahi oldum. Eşim üç üniversite

bitirdi; ben bir taneyi 9 senede bitirdim..Ne o bana bilmişlik tasladı,

ne ben ona ezik baktım...

"Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır" der Halil Çibran...

Bunu

unutmadık biz. Ben konuşurken o dinledi,ben dinlerken o konuştu 17

sene. O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o " haklısın bir tanem..." dedik,

Öfke bitip fırtına durulduğunda " ama bi de böyle düşün " de dedik

fikrimizi savunurken. Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, aynı

amaç için savaşan neferlerdik bu hayatta...Asla bilmedik ne kadar para

kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık..Ne kadar

çalarsa çalsın masanın üstünde telefon , kim bu saatte arayan karsı cins

diye sorgulamadık da ama... Sevginin en büyük dostuydu bizim için

'güven' ve güvenin ardına saklanmış bir 'saygı' vardı daima... Ne

kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede... Eee ülkeler neler gördü,

biz çekirdek aile mi sütliman yasayacaktık... Bir gün öyle bir girdik ki

birbirimize, ben ilk kez odamın dışında yattım bir gece, misafir

odasında... Gece yarısı kapı açıldı, eşim; 'Ne yapıyorsun burada?' diye

sordu. Kapının eşiğinden, 'uyuyorum' dedim buz gibi bir sesle... Gitti,

gelmesi 1 dakikasını almıştı, elinde yastıkla... 'kay yana' dedi daracık

yatakta. 'ne yapıyorsun?' dediğimde 'benim yerim senin yanın, sen

gelmezsen ben gelirim' dedi...



Anladım ki o gece, en uzun kavgamız

yatma saatine kadar sürecek... Ve bence doğrusu da bu... Özen gösterdik o

günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamız hariç...

Kırsak da zaman zaman kalplerimizi,

asla kin tutmadık birbirimize...



Toplum

kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci çift olacaktık o

listede... Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Ne de olsa bizim

oyunumuz du oynanan... Evlilik; hesapsız içine alınması gereken bir oyun

bence... Topluma

kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, ne de bizim sözlerimizle... Sadece gönlünüzden geçtiğince...

Dediği

gibi Ataol Behramoğlu' nun ; ' Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene

karışırcasına. Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır.

Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana...



Hayat

kısa gelen bir battaniye gibidir. Yukarı çekersin ayak parmakların isyan

eder. Aşağı çekersin omuzların titrer. Ama yine de, neşeli insanlar

dizlerini karınlarına çeker, rahat bir uyku uyumayı başarır...




Can Dündar
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt