Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hesaplar BOZULURKEN... (1 Kullanıcı)

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
16 Ocak 2009 Cuma
"Hesaplar Bozulurken"




Hesaplar Bozulurken
Salih SEVİM

Oysa her şey, ne kadar güzel gidiyordu değil mi?

Bir yanda; liberal ekonominin kurallarının bir saat nizamında, tıkır, tıkır işlediği dünya hayâli…

Ve o hayâlin cezbesi içinde, o "ufka" ulaşabilmek için, "vatanı, bir çift kadın göğsüne değişirim" diyebilecek kadar, "gözü kara" bir liberal mecnûniyet…

Diğer yanda; bu ekonominin nimetlerinden istifade ederken, bu istifadenin "zekatı" kabilinden, "ne kokar, ne bulaşır" bir ılımlı-İslam anlayışının müntesipleri…

El ele vermişlerdi…

Efendileri, ABD-AB-İsrail troykasının velayeti altında kurulacak "Yeni Dünya Düzeni"nin, "ışıltılı" atmosferi içinde, uysal bir ülkenin, mutlu, mesut vatandaşları olarak, yaşayacaklardı…

Efendileri, bu ortamı sağlayabilmek için gece gündüz çalışıyordu… Ama kendileri de bir şeyler yapmalıydı…

O sebeble, liberal mecnûnlardan biri:

Efendileri Irak'ı işgal etmeye niyetlendiğinde, "Herkes pozisyonunu buna göre alsın! Zamanın ruhunu, tarihin ilerleyişini durduramazsınız" diyordu, yaşayan Hegel edasıyla…

Önde gelen, "Gül"eç yüzlü, ılımlı-İslâmcı, bir siyasetçiyse:

"Önümüzdeki birkaç yılda Ortadoğu'da sınırlar değişecek" diye beyanat veriyordu, efendilerinin "omuz başından" bakarcasına…

Efendilerinin, "Kasımpaşa" tebaasından, "Gül"eç yüzlünün kankası ise:

"Ben, Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanıyım" diyerek, hizmet yarışında "ben de varım" mesajını iletiyordu dünyaya…

Fakat dış siyasette yapılanlar yeterli değildi. Efendilerinin onlar için hazırlamış olduğu, ülke içinde yapılacakları gösteren, bir yol haritası vardı. Buna göre:

-Liberal ekonominin işleyişinin önündeki engeller kaldırılacak, sermayenin vatansızlaştırıldığı bir dünyaya uygun hâle getirilecekti.

-Halkın zihnindeki "kırmızı çizgiler" ve direnç noktaları tahrip edilecekti.

Bunun için:

Sahte kutuplaşmalar üzerinden, AB konusunda doku uyuşmazlığı olan İslamcı kesimin, "bak laikler geliyor" korkusuyla batıya râm edilmesi…

Ülke bölünüyor edebiyatıyla, sözüm ona bunun engellenmesi adına, Irak'ın kuzeyindeki işbirlikçi yapılanmayla ilişkinin, halk nezdinde meşrulaştırılması…

Ermenilerden özür dilenmesi meselesinde, halkın direncinin, "Bunlar, Abdülhamid'i tahttan indirenler değil mi? Ve bugün bu konuda direnenler, 28 Şubat'ta size şöyle, şöyle yapmadılar mı?" şeklinde propagandayla kırılması…

Bu direncin devlet içindeki karşılığının ise, millet nezdinde itibardan düşürülerek, "Asrın davası" edebiyatıyla sindirilmesi… Ve daha sayamadıklarımız…

Tüm bunlar, peyder pey, hayata geçirilmeye çalışılırken…

Uğruna "vatanın bir çift kadın göğsüne değişildiği" liberal ekonominin, pek de öyle tıkır, tıkır işlemediği haberleri geldi efendilerden…

"Zamanın ruhunun" Irak'ta ve Afganistan'da donup kaldığı, "Tarihin ilerleyişinin" bataklıktan (ki bu bataklık, Irak ve Afganistan'da ABD, Filistin ve Gazze'de İsrail için bir bataklıktır. Yoksa bizim için Irak, bir vaha Afganistan, Hindistan'a 17 tane sefer düzenleyen büyük sultan Gazneli Mahmud'un diyarı, Filistin ve Gazze ise Peygamberler diyarı bir cennet bahçesidir) çıkamadığı duyumları, daha bir telâşlandırdı, liberal-mecnûn-ılımlı-İslâmcı ittifakını…

Ve, son İsrail soykırım harekatıyla birlikte, dünyanın gebe olduğu hadiseler gösteriyor ki, artık çatırtılar geliyor "Yeni Dünya Düzeninin" o "ışıltılı" kubbesinden…

Gazze'den yükselen sedâ, direncin kırılmadığının haberini verirken, yankısını buluyor Anadolu'dan…

O yankı, liberal mecnûnlara ağıt yaktırıyor…

"Elveda! Uğruna vatanı sattığım, tıkır, tıkır işleyen liberal ekonomisiyle AB, elveda!"

"Elveda! Büyük Felaket diyerek "özür dilediğim, Ermeni kardeşlerim elveda!"

O yankı, ılımlı-İslam müntesiplerine ise acıklı bir türkü söylettiriyor…

"Elveda! Nimetlerinden faydalanma uğruna, ahiretimi sattığım imansız-ılımlı-İslâm elveda!"

"Elveda! Ne kokar ne bulaşır şekliyle, nefsimi yellediğim "hoşgörülü dinim" elveda!"


Haftalık BARAN Dergisi

08 Ocak 2009 - 104. sayısından.

YA BİZDENSİN YA ONLARDAN!

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
ılımlı islam değil GERÇEK İSLAM...dinlerarası diolog değil müslümanlar arası diolog...AB VE ABD DEĞİL MÜCAHİD MÜSLÜMANLAR...YA BİZDENSİN YA ONLARDAN...YA MUNTAKİM ALLAH...İNTİKAM ALICI ALLAH..BİZİ İNTİKAMINA MEMUR ET...TAAKİ İSLAM HAKİM OLANA KADAR..SADECE İSLAM ŞERİATI HÜKMEDECEK..GELECEK AYDINLIK SAVAŞÇISININ..AYDINLIK ELLERİNDE...İŞTE GAZZE..İŞTE IRAK..İŞTE AFGANİSTAN..İŞTE SOMALİ..İŞTE ÇEÇENİSTAN..İŞTE TÜRKİSTAN..DÜNYA CİHAD MEYDANI..YA İŞBİRLİKÇİ İHANET ŞEBEKESİ..YA DEVRİMCİ İSLAMIN KURTULUŞ CEPHESİ...
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
15 Ocak 2009 Perşembe
Serbest Pazar Bizim Neyimize?



Ülkeler arasındaki serbest ticaret, ekonomisi güçlü olana yarar. Rekabete dayanacak gücü olmayan zayıf ülke, bu işten zararlı çıkar ve yerli sanayi gittikçe çöker, tarımı ayakta duramaz. Dış piyasalarla rekabet edecek güce gelmeden serbest piyasalara açılmak, sığ sularda yüzmeyi öğrenemeden okyanusa açılmaya benzer ki, birkaç zıplamadan sonra suyun dibine doğru batmaya başlanır.

Gelişmekte olan ülke hükümetleri, kendi ekonomilerini korumak ve güçlendirmek için, imalatçısını destekleyici tedbirler almalı, dışarıya karşı sınırlama getirmeli. Bugünün bütün gelişmiş ülkeleri, gelişmekte iken koruyu tedbirlerle kendi ekonomilerini korumuş ve güçlendirmiştir. “Büyük özgürlük savunucusu olarak tanınan Abraham Lincoln’un, aynı zamanda büyük korumacı olduğunu, ABD’nin uyguladığı gümrük tarifelerini daha önce görülmedik düzeylere yükselttiğini, köleliğe karşı verdiği mücadeleye, serbest ticarete karşı verdiği mücadeleyle devam ettiğini gördüm.”

Söz konusu iktibas “Kalkınma Reçetelerinin Gerçek Yüzü” isimli Ha-Joon Chang’un İletişim Yayınları kitabından İlmâ dergisindeki araştırma yazısında gönüldaşımız Halil Aktaş, “Dış Ticarette Milliyetçilik ve Serbestlik Üzerine” başlıklı araştırma yazısında bu mevzuyu irdelemekte idi.

Batı ve Amerika bize serbest pazarı önerirken acaba kendileri gelişmekte iken serbest Pazar uyguluyorlar mı idi?..

Abraham Lincoln misalinde bu sualin cevabını gönüldaşımız aracılığıyla gördük. Onların bize tavsiye ettiği reçetelerde ise, onlar ortak, biz pazar olmaktayız! Güçlü firma ile zayıf firma, kağıt üzerinde eşit şartlarda ortaklık anlaşması imzalasa dahi, bu işten karlı çıkan güçlü firmadır. Küçük firma, risklere dayanamayacağı için büyük firmaya boyun eğmek zorunda kalır. Sömürgeci Batı bunu çok iyi bilmektedir ve ince hesaplarla, kepçe ile verdiğini kazanla geri almaktadır. Batının bütün yardım ve kredilerinde bu hesab yatmaktadır. “Dünya ile bütünleşmeliyiz, teknoloji çağında sınırlar kalktı, dünyadan tecrit olamayız, kümeste mi yaşayalım” edebiyatı var ki, külliyen yalan ve bu yalanlara, sermaye çevrelerinin desteklediği iktidarlar, kendi işbirlikçiliğini-hainliği örtbas için başvurmaktadır.

Hele hele RTE’nin, “sermayenin dini imanı olmaz. Küreselleşmeye karşı olup kümeste mi yaşayalım” sözleriyle kimin tarafını tuttuğu ve hangi çevrelerin sözcüsü-gözcüsü olduğu belli. Koruyucu tedbirleri yabancı sermaye lehinde bir TC... Başbakanı, gelmiş-geçmiş hükümetler gibi… Ondan sonra borç batağında yüzüyoruz. Biz gittikçe fakirleşip borç batağına saplanmışken, neyimiz var neyimiz yok satıp savmışken, “Serbest Pazar” neyimize? Bu, nasıl, dünya ile bütünleşmek ise, onlar devamlı semirirken biz devamlı fakirleşmekteyiz; satıp savmalarımız yetmemekte, her şeyimiz ipotek altına alınmaktadır?

Zaten donumuza kadar ipotek altındayız! Esnaf ve sanatkârlar 10 sene önce müşteriye sıra verirken şimdi müşteriyi beklemektedir, artan elektrik-doğalgaz ve diğer masrafları ise işin cabası! Hükümet, ilaçlarda bazı kolaylıklar sağlamakta güya halka hizmet edilmektedir; fakat bundaki gizli amaç, büyük sermaye çevrelerine pazar açmaktır. Hükümet, hem sermaye çevrelerine göz kırpmakta, hem de çaresiz halka ucuz ilaç sunmaktadır. Bir araştırmaya göre ilaçlar, ölümlerde 4. sırada yer almaktadır. Hasta ise, çaresiz ne yapsın, derman diye yerine göre zehir içmektedir. Büyük ilaç firmaları ise bu çaresizliği hükümetle birlikte sömürmektedir. “Serbest Pazar var”, hilesi!..

Adı da ne güzel!? Sanırsın herkese serbest, malını kapıp geleceksin! Herkes silahını (malını) alsın gelsin, serbest piyasada göstersin, deniyor. Yabancı tankını-tüfeğini alıp geliyor, benim elimde ise, kıçı kırık ağızdan dolma bir tüfek var. Tabiî ben kaybediyorum. Yabancı adam bana şirin bir şekilde yanaşıyor, boğaz tokluğuna ırgatlık etmemi istiyor, hatta kredi vereceğini söylüyor. Yenilsem dahi bir şansım vardı, ama şimdi dirilmemecesine ölüme razı olmam söz konusu.

“Serbest Pazar”a razı olmak budur!

kaynak: Baran Dergisi/ Kazım GÖKBAYRAK
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
23 Ocak 2009 Cuma
AHMET HAKAN GÜLEN'E MEKTUP YAZDI!


Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Gülen'e köşesinden seslendi.
FETHULLAH GÜLEN'E APAÇIK BİR MEKTUP


Sayın Hocam... Evvela mahsus selamımı iletirim... Afiyettesinizdir inşallah... Hocam, izin verirseniz, mektubumun en başında size biraz kendimden söz edeyim: Ben ilk gençliğinden beri çeşitli İslami cemaatlerin içine girip çıkmış biriyim... Bir dönem radikaldim... Sizi bile ürkütecek delifişek gibi görüşlerim vardı... Bir dönem duruldum... Edebiyata merak sardım, "Mavera" ekibine intisap ettim... İsmailağa’sından İskenderpaşa’sına her türlü tarikatla temasım oldu... "Sizinkiler" ile de hafiften bir irtibatım oldu... Mesela İzmir’de sizin ışık evlerinizden birinde bir hafta "şakirt" olarak barındım... Sonra hepsinden sıkılıp "gruplar üstü radikal" olarak takıldım... Ve sonunda kader beni bugün bulunduğum noktaya getirdi...

* * *
Ama Hocam, şunu bilesiniz ki, geçmişte yaşadığım bu maceraya bugün anlayışla ve hatta gülümseyerek bakıyorum... "Bir itirafçının ruh hali"ne sahip değilim... Geçmişimle kavga da etmiyorum... Sadece "bağımsız" ve "bağlantısız" olmaya gayret ediyorum... Ne düşündüğünü özgürce yazabilmenin ve söyleyebilmenin tadını çıkarıyorum... Ergenekon’da "11. dalga"nın kıyılarımıza çarptığı bir günün öğleden sonrasında... Bu "riskli" mektubu size yazmaya cüret edebiliyorsam... Bilin ki... Düşündüklerimi açıkça ve çekinmeden söyleyebilmenin, acayip keyifli bir iş olduğunu fark ettiğimdendir... Bu keyfi yaşamak uğruna, sabahın köründe evimden alınmayı, nezarethanede üç beş gün geçirmeyi ve mahpushane çeşmesinden su içmeyi bile göze alabilirim...

Sayın Hocam... Bilmiyorum, "Pensilvanya" denilen yerden fark edebiliyor musunuz? Kurucusu olduğunuz cemaat, epey büyüdü, gelişti ve güçlendi... O kadar güçlendi ki... Memlekette ne zaman alengirli bir iş olsa, bazı çevreler hemen kulaklara "Bu ’F Tipi’ yapılanmanın işidir" diye fısıldıyorlar... Hani bizim mukaddesatçı çevrelerde Osmanlı’nın çöküşü bir "Siyonist komplo" ile izah edilir ya... İşte o hesap, bugün olup biten her türlü karışık iş "Fethullah Gülen komplosu" olarak açıklanıyor... "Yargıda ’F Tipi’ yapılanma" diyorlar... "Medyada ’F Tipi’ yapılanma" diyorlar... "Poliste ’F Tipi’ yapılanma" diyorlar... Diyorlar da diyorlar... Nasıl ki mukaddesatçı zihinler, kısa devre yapıp koca imparatorluğun çöküşünü tek bir etkene bağlamaya yatkın ise... Bugün bazı çevrelerin zihinleri de, her türlü alengirli işin arkasında sizin parmağınızı aramaya yatkın... "Bu iş Gülen’in işidir" diyorlar, başka da bir şey demiyorlar... Buna mukabil... Cemaatiniz önde gelenleri ise, ya susuyorlar, ya da "Ne alakası var kardeşim... Hocaefendi, Amerika’da ikamet eden kendi halinde halim selim bir zattır" diyorlar... İşte bu tutum hocam, komplocu zihinleri daha da kışkırtıyor... "F Tipi" kodlamasının popülaritesini artırıyor...

Sayın Hocam... Eğer bunu bir "kıskaç" olarak görüyorsanız... Eğer "Bırak Ahmet kardeşim... Biz böyle güçlü görünmekten mesuduz" demiyorsanız... Gelin, bu işe bir el atın... Hesaplaşın bu görüşle... Ama her şeyden önce şeffaf olun, açık olun... Geçiştirmeyin... Sessiz kalmayın...

Ve şu meşhur "Fethullah Gülen komplosu"nu muhatap alıp hakkıyla sorgulayın...

Mesela... Siz bir zamanlar "Milli Görüş" partilerinden uzak durup Ecevit’e, Demirel’e
yaklaşmayı denerdiniz... Neden şimdi AKP’ye tam siper destek olduğunuzu açıklayın...

Mesela... Sizin bir "Altın Nesil" yetiştirme fikriniz vardı... Bir nesil gelecek ve memleketi
kurtaracaktı... O nesil geldi mi? Memleketi kurtarıyor mu? Bunlara açıklık getirin...

Mesela... Siz haksız bir şekilde "terör örgütü lideri" olarak yargılandınız ve beraat
ettiniz... Ama sanki beraat etmemişsiniz gibi ABD’de kalmaya devam ediyorsunuz... Bu
durum, işin içinde bir "karanlık nokta" varmış gibi algılanıyor... Bu algıyı değiştirecek bir
şey yapın...

Mesela... "Ergenekon operasyonu"nda bir rolünüzün olup olmadığı meselesiyle açıkça
hesaplaşın...

Mesela... Amerika ile ne türden bir ilişkiniz olduğuyla ilgili herkesi tatmin edecek bir yanıt
geliştirin...

Mesela... Siyasi gücünüz ya da bağlantılarınız hakkında topluma bilgi verin...

Mesela... Bir zamanlar siz "tolerans" teorisini ortaya atmış, "devletin makbul İslamcısı"
idiniz... Neden her şey tersine döndü meselesine girin...

* * *

Kısacası hocam...

Madem "komplo", aklın kısa devre yapmasıdır...

O halde devreleri elden geçirin...

Açık olun, şeffaf olun...

"Fethullah Gülen" konusunu, "dokunulmaz bir konu" olmaktan çıkarın...

Tabii eğer, "Bırak böyle kalsın... Biz bu durumdan gayet memnunuz" demiyorsanız...

SÖYLEYENE DEĞİL SÖYLETENE BAKIN.....Bence güzel sorular sormuş bu dönek...
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
akıncı YAZDI ...


.Dinler arası diyalogculuk,ergenekonculuk; ,Ergenekoncular ılımlı islamcılar ile kavga da bugün halbuki ikisi de AMERİKAN cı ...Amerika eski işbirlikçilerini tasfiye ederken Yeni İşbirlikçisi olan ılımlı ve diyalogcu taifeye yer açmakta....Ilımlı İslam da Fetullahın Diyalogculuk oyunları da ve aynı zamanda bel bağladıkları BOP projesi de çökmüştür....

Denenmemiş tek nizam İslam ama gerçek İSLAM dır ..

Ocak 24, 200 ...alıntı...
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Müslümanlar!.. Gerçek Alimlere Tâbi Olunuz...

--------------------------------------------------------------------------------

Mehmet Şevket Eygi / 25 OCAK 2009 PAZ
Müslümanlar!.. Gerçek Alimlere Tâbi Olunuz...

ALLAH'tan en fazla korkanlar gerçek alimlerdir. En takvalı kimseler gerçek alimlerdir. Kur'ân'ı en iyi anlayan ve yorumlayanlar onlardır. Peygamberimizin risaletini, sünnetini, mesajını en iyi anlayanlar, bilenler, anlatanlar onlardır. Tek hak din olan İslâm'a en büyük ve verimli hizmeti yapanlar onlardır.
Kur'ân'ı ve sünneti en iyi anlayanlar ve kavrayanlar mutlak müctehidlik derecesine çıkmış, ilim ve irfanda ucu bucağı olmayan bir okyanusa benzeyen büyük alimlerdir.
Kur'ân'dan kendi kafasına, re'yine, hevasına göre hüküm çıkartmak isteyen cahiller hem yanılırlar, hem de yanıltırlar. Kur'ân'dan hüküm çıkartmak çocuk oyuncağı değildir.
Al eline bir meal ve kendi kafana göre mâna ver... Bundan daha yanlış bir metod olamaz. İnsî ve cinnî şeyâtîn cahilleri, gafilleri, hafif akıllıları bu şekilde aldatmaktadır.
İslâm'da bir hiyerarşi (silsile-i merâtib) vardır.
Bilenlerle bilmeyenler bir değildir.
Cahille alim bir değildir.
Müctehid ile mukallid bir olmaz.
Alimlerin de kendi aralarında mertebeleri, tabakaları, dereceleri vardır.
En üst rütbe mutlak müctehidliktir.
Ondan sonra müctehid fi'l-mezheb olanlar...
En alt tabaka (yedinci sınıf) fetva ashabıdır.
Bu tasnife tabakat-ı fukaha denir.
Fetva ashabı içtihad yapmaz.
Şöyle böyle ilim okumuş, Zeyd ile 'Amr'ın kavgasını öğrenmiş fakat âlî ve 'âlî ilimlerden icazet almamış ve gerçek din alimi olmamış kişiler kesinlikle Kur'ân'ı tefsir edemezler. Ondan hüküm çıkartamazlar, hatta fetva bile veremezler.
Bir şehirde İmamü'l-müslimînin tâyin ettiği, berat verdiği bir müftü olur ve fetva ondan istenir. Önüne gelen fetva veremez.
İçtihad yapmak, fetva vermek ayağa düşerse Ümmet-i Muhammed arasında fitne ve fesat çıkar, dehşetli bir kaos ve anarşi oluşur.
Fakih olmayan, avam tabakasına ve mukallid sınıfına mensup bulunan bir kimse nass ile fukaha (müctehid) sözü arasında bir aykırılık görse hangisine tabi olur? Usul-i fıkıh ilmine göre fukahaya tabi olur. Niçin? Çünkü onun aykırılık gibi gördüğü şey cehlinden kaynaklanmaktadır. Ya nâsih mensuh, ya tevcih, yahut bir tahsis vardır da onun bunlardan haberi, ilmi ve bilgisi yoktur.
Dinde reform ve yenilik yapmak isteyenler dâll ve mudildir.
İtikadları sahih olmayanların ilmine itibar yoktur.
Târik-i salât olanın ictihad yapmaya ve fetva vermeye yeltenmesi gülünçtür. Onların Şeriat mahkemesinde kadı huzurunda şehadetleri bile makbul olmaz.
Fâsık-ı mütecâhir ve mütecâsir olanlârdan fetva isteyenler ebleh ve ahmaktır. Onlardan bırakın fetva istemek, bucak bucak kaçmak gerekir.
Dinini dünyasını satan, ahiretini berbat eden adamların fetvalarına itibar yoktur.
Vaktiyle Hindistan'da Müslümanlığı, Hinduluğu, Hıristiyanlığı halt ederek yeni bir din çıkartan, selam'ı yasaklayıp onun yerine Allahu Ekber diye yeni bir selam koyan Ekber Şah adındaki ekfer hükümdarının etrafında bir sürü yalaka, dalkavuk, sapkın, dall ve mudil ulema vardı. Sâlih, muttaki, firasetli, uyanık, sadık Müslümanlar onlardan fetva istemediler, dinlerini onlardan öğrenmediler.
Bu devirde fetva, merhum Ömer Nasuhi Bilmen, merhum Ahmed Davudoğlu (Bulgaristan kökenli, Ezher mezunu) ve benzeri icazetli hocalardan sorulur ve alınır.
Tevhid ile Teslis birdir diyen sapıklardan fetva alanların akıbetleri iyi olmaz.
İctihad kapısı kapanmamıştır ama bu devirde ictihad yapacak derecede ilmi olan yoktur.
Horozdan kurban olur, icabında abdestsiz namaz kılınır, hayızlı kadınlar namaz kılabilir, Peygamberi inkar ve tekzib edenler ehl-i necat ve cennettir, ekâbir-i Ashab-ı kiramdan Ebu Hureyre radiyallahu anh hadîs uydurmuştur, Kur'ân'ın kesin emir ve yasaklarının bir kısmı bugün geçerli değildir gibi içtihadlar yapan, fetvalar veren adamlara tâbi olanlar sapıtır.
Fıkhı inkâr edenler çok yanlış bir yoldadır.
Fıkıh mezheplerini put olarak görenler büyük bir dalalet içindedir.
Evliyaullah'a evliyauşşeytan diyenler iyice şaşırmıştır.
Kur'ân, Sünnet, icmâ-i ümmet, cemaat yolundan sapanlarda hayır yoktur.
Tabib-i hâzık ve Müslime tedavi olmayıp mütetabbîblere (doktor müsveddelerine) gidenler ya canlarından olur, ya sakat kalır.
Ey sevgili Müslümanlar!.. Gerçek, takvalı, sâlih, müteverri, muhlis, icazetli, dinini dünyasına değişmeyen din ve mukaddesat uğrunda her çileye göğüs geren, icabında canını bile feda eden, ucu Resullerin Seyyidi'ne ulaşan nurânî bir silsilenin halkası olan ulema-i İslâm'a tabi olunuz, onlardan fetva isteyiniz, dininizi onlardan öğreniniz.
Sakın ola ki, yanlış yollara, çıkmaz sokaklara, dar patikalara sapmayınız.
Allah bize seçme hakkı vermiştir. Seçimimizi iyi yapalım.
Birinci Mesele Eğitim
TÜRKİYE'NİN birinci meselesi eğitim meselesidir. Yazık ki, bu mesele üzerinde gereği gibi durulmuyor. Fırtına bir lisenin damını uçurmuş, avluya düşürmüş, bunu haber yapıyorlar; asıl eğitim meseleleri üzerinde kafa yormuyorlar.
Ülkemizdeki millî eğitim temelden bozuktur, A'dan Z'ye kadar bozuktur.
Tevhid-i tedrisat sistemi Tevhidî eğitime karşıdır.
Bu sistem yeni nesilleri atalarının mezar taşlarını okuyamayacak derecede cahil bırakmaktadır.
Bu sistem gençliğe yazılı, edebî, zengin kültür Türkçesini öğretememektedir.
Bu sistem okullarda ahlâk ve karakter terbiyesi verememektedir.
Bu sistem yeni nesillere mantık öğretememektedir.
Görgü, vatandaşlık ve komşuluk hak ve vazifelerini öğretememektedir.
Eğitim sistemi iyi, yeterli, vasıflı, güçlü, üstün olmayan bir ülke, maddî bakımdan zenginleşse de ayakta duramaz.
Bugünkü eğitim sistemimiz millî kültür ve millî kimlik üzerine kurulu değildir.
Bu sistem ideolojik bir eğitim sistemidir.
Bu eğitim toplumsal barış ve mutabakatı güçlendiremiyor.
Japonya'yı, Güney Kore'yi, Tayvan'ı, Singapur'u ilerleten, güçlü kılan eğitim sistemidir.
Ülkemizdeki müzmin krizlerden, hercümercten, yetersizliklerden, bütün olumsuzluklardan eğitim sorumludur.
Bugünkü eğitim sistemi Türkiye'nin dertlerine çareler ve çözümler arayıp bulacak nesiller yetiştiremiyor.
Bugün Türkiye'de, İngiltere'deki Eton koleji ayarında bir tek okul yoktur.
Eton Koleji'nin son sınıf öğrencileri Shakespeare'in eserlerini okuyabilir, bu kıraatten zevk ve haz alabilir, o eserlerle ilgili ciddî kompozisyonlar yazabilir.
Bizim liselerimizde Fuzulî'yi orijinal metninden okuyup anlayacak, kıraatinden zevk ve haz alacak bir tek, evet bir tek öğrenci bulamazsınız.
Haçlılar, Siyonistler, emperyalistler, sömürgeciler, yabancılaşmışlar ve onların içimizdeki destekçileri Kriptolar milletimizi cahillikle terbiye etmektedir.
Bizdeki eğitim krizi, Ergenekon davasından çok daha vahimdir, çok daha önemlidir.
Bunun farkında bile değiliz
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
--------------------------------------------------------------------------------

Mehmet Şevket Eygi / 24 OCAK 2009 CMT
Elbette Ehl-i Sünneti Savunacağım

DİNÎ, ilmî, kültürel konularda küfür edenler, hakaret savuranlar, yalan ve iftiraya başvuranlar, seviyesiz bir üslupla konuşup yazanlar fitne ve fesat çıkartmaktadır.
Ehl-i sünnetten, hak mezheplerden, bid'at fırkalarından bahs etmek Ümmet'i bölmek değildir. Ümmet zaten bölünmüştür. Peygamber ne buyurmuş?.. "Ümmetim (benden sonra) yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır, biri müstesna bunlar cehennemliktir..." Kendisine sorulmuş: "Kurtulacak olan Fırka-i Nâciye hangisidir?" Şu cevabı vermiş: "Benim ve ashabımın itikadında olanlar, yolunda gidenler..."
İslâm ümmeti içinde usûle, esaslara, temellere aykırı olmayan müsbet çeşitlilikler vardır.
Bir de usûle aykırı tarafları olan, az veya çok doğru yoldan ayrılmış bulunan bozuk, bid'atçi, aşırı giden fırkalar vardır.
Her fırka, kendisinin doğru ve hak olduğunu iddia ediyor.
Dünya üzerinde sayıları çok az ama Haricîler, hak yolda olan grubun kendileri olduğunu sanıyor, öteki Müslümanlara kızıyor ve acıyor.
Onlar da abdest alıyor, namaz kılıyor, oruç tutuyor, hattâ nafile ibadet ediyor. Şiîler hak ve doğru mezhebin Şiîlik olduğuna inanıyor.
Vehhabîlere göre hak yol Muhammed ibn Abdülvehhab'ın yolu ve açtığı çığırdır.
Bendeniz bir Ehl-i Sünnet Müslümanı olarak elbette Sünnîliği savunacağım. Bu, benim hem hakkımdır, hem de vazifemdir.
Ehl-i Sünneti savunduğum için beni, fitne ve fesat çıkartmakla suçlamak insafa ve adalete sığmaz.
Bazıları "Din baronları" tâbirine bozuluyor, öfkeleniyor. İsim vermediğime göre kızmaya hakları yoktur. Gerçek ve 'âmil (bildiğini, ilmini hayatına uygulayan) ulemaya ve hocalara samimî ve derin hürmetim vardır. Gerçek şeyhlere de hürmet ederim. Hepsinin ellerinden öperim. Benim baron dediğim kimseler Kur'ân'a, Sünnet'e, Şeriat'a ve ahlâka aykırı olarak Müslümanların paralarını ve mallarını toplayıp zimmetlerine geçiren, şahıslarını putlaştıran kimselerdir.
Şimdi soruyorum:
Herkes kendi fırkasını savunuyor da ben niçin Ehl-i Sünneti savunamayacakmışım?
Yumuşak ve terbiyeli bir üslupla yazıyorum. Tenkitlerim anonimdir. İsim vermeden, kimlik belirtmeden eleştiriyorum.
Birtakım kimseler "Mezhepler puttur... Mezheplere bağlı olanlar onları din haline getirdiler..." şeklinde delilsiz, gerekçesiz, insafsız bir şekilde konuşuyor. Asıl fitneyi onlar çıkartıyor.
Tasavvuf büyükleri, evliyaullah için "Onlar Allah'ın velileri değil (hâşâ) şeytanın velileridir" diyenlere cevap vermek hakkım değil midir?
Dört hak mezhep Müslümanları bölmez... Fıkıh Müslümanları bölmez... Aksine birleştirir.
İslâm dinini, Muhammedî Şeriatı tehdit eden en tehlikeli bid'at mezhepsizliktir.
Ehl-i Sünnet İslâm'ın ana caddesidir. Bu cadde-i kübrayı bırakıp da çıkmaz sokaklara, dar patikalara, bid'at yollarına sapanlar helâk olurlar.
Bendeniz amatör bir yazarım, profesyonel gazeteci değilim. Kendime yaptığım programın ana maddeleri şunlardır:
1. Kur'ân için çalışmak. Kur'ân'ın cahiller ve kötü niyetliler tarafından re'y ve hevaya uyularak yanlış yorumlanmasına karşı çıkmak.
2. Peygamberimizin Sünnetini ve Ashabını müdafaa etmek.
3. Şeriat-i garra-i Ahmediyyeyi savunmak.
4. Tashih-i itikad için çalışmak.
5. Bid'at ve dalaletlerle mücadele etmek.
6. Müslümanların doğru yolda birlik ve beraberlik içinde olmaları için propaganda yapmak.
7. İmamet-i Kübra için çalışmak.
8. Din sömürüsüne karşı çıkmak, Müslümanları bu konuda uyarmak.
9. Fırka asabiyeti ile mücadele etmek, Ümmet şuurunun kuvvetlenmesi için sa'y ü gayret göstermek.
10. Müslüman toplumda ahlâkın, faziletin, hikmetin hakim olması için propaganda yapmak.
Biri soruyor: Müslümanlara başkan mı olmak istiyorsun? Bu zat benim önceki yazılarımı okumamış. Müslümanlıkta (istisnâî ve zarurî haller dışında) başkanlığa talip olmak haramdır. Talip olmasa, matlup (istenen) olsa, şayet ehil ve layık değilse kabul etmek yine haramdır. Olgun bir Müslüman olduğumu iddia etmem ama şu halimde ve bu yaşımda başkanlık emeline sahip olacak kadar da ham, hırslı, azgın değilim. Hiçbir rütbesi, derecesi, fazileti, iddiası, emeli olmayan sıradan bir Müslümanım. O kadar...
Ehl-i Sünneti savunmaya devam edeceğim... Ehl-i bid'ati tenkit edeceğim... Bozuk fırkaların propagandalarına karşı çakacağım... Din sömürüsü yapanlara muhalif olacağım.
İslâm'a ve Ümmete en büyük zarar din sömürücülerinden gelmektedir.
İslâm'ın önündeki en büyük engel cahil ve bid'atçi Müslümanlardır.
Din sömürüsü, mukaddesat bezirganlığı yapanlar kadın satanlardan daha alçaktır.
İslâm bedeviyet dini değil, medeniyet dinidir.
İslâm ilim, irfan, ahlâk, fazilet, hikmet, adalet, insaf, edep, terbiye, mürüvvet ve fütüvvet dinidir.
Kurtulmaya Niyetimiz ve İrademiz Var mı?
1. Binlerce vatandaş yargısız olarak feci şekilde öldürülmüş ve cesetleri kuyulara atılmış, çukurlara gömülmüş.
2. Binlerce vatandaşa hukuka ve insan haklarına aykırı olarak işkence yapılmış.
3. Ülkenin yüzlerce yerinde toprağa çeşitli silahlar, cephane gizlice gömülmüş.
4. Serbest seçimlerle halkın seçmiş olduğu sivil iktidarı devirmek için planlar yapılmış, teşkilat kurulmuş.
5. Laik kesimi harekete geçirmek için o kesimin göz bebeği gazeteciler, akademisyenler, aydınlar acımasızca öldürülmüş.
6. Binlerce fail-i meçhul cinayet dosyası var.
7. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat darbeleriyle hukukun beli kırılmış, millet iradesi gemlenmiş, ülke kalkınması engellenmiş.
8. Üniversiteler malum bir zihniyetin fideliği haline getirilmeye çalışılmış.
9. Din, vicdan, inandığı gibi yaşamak hürriyeti ayaklar altına alınmış.
Bunlar ve bunlara benzer kötülükler yapılırken birileri anormal şekilde zenginleşmiş, kara ve kirli servet edinmiş.
Büyük medya tekelleşmiş ve kartelleşmiş.
Kirli, karanlık, hukuk dışı, ahlâka aykırı dosyalar yığınlarla.
Bu saydığım pislikler, kanunsuzluklar, vicdansızlıklar Norveç'te, İsveç'te, Finlandiya'da var mı?
Türkiye'ye bildiğimiz normal devlet yetmiyor mu ki, bir de derin devlet kurdular, ensemizde boza pişirdiler.
Birileri kanun kanun diyerek kanunun, hukukun, adaletin ırzına geçti.
Bütün bu kötülükler yüzünden Türkiye geri kaldı.
Türkiye bir Japonya, bir Güney Kore olamadı.
Yeni okullar açıldıkça cezaevleri kapanacak diyorlardı. Tam aksi oldu. Yeni okullar çoğaldıkça cezaevleri de çoğaldı. Çünkü eğitim sistemi bozuktu, genç nesilleri iyi yetiştiremediler.
İman bir nasip meselesidir. Bunlar, kendileri dinsiz imansız diye milletin dinine imanına savaş açtılar.
Türkiye'deki başörtüsü krizi gibi bir kriz var mı, dünyanın medenî ülkelerinde?
Üniversiteye niçin başörtülü Müslüman kızları almıyorlar?
Müslümanlar okumasın, Müslümanlar kadro kuramasın, Müslümanlar cahil kalsın.
Bu kafadakiler ne demokrasiye, ne hukuka, ne de insan haklarına inanır.
Düşmüşüz bir çukura, debelenip duruyoruz.
Kurtulabilecek miyiz?
Kurtulmak için bilmek gerekir. Bildikten sonra kurtulmaya niyet etmek gerekir. Kuru niyetle olmaz. Bir kurtuluş plan ve programı olması gerekir. Bunu hayata geçirecek bir irade gerekir. İmkanlar gerekir.
Bunlar bizde var mı?
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Kurtulmak için bilmek gerekir. Bildikten sonra kurtulmaya niyet etmek gerekir. Kuru niyetle olmaz. Bir kurtuluş plan ve programı olması gerekir. Bunu hayata geçirecek bir irade gerekir. İmkanlar gerekir.
Bunlar bizde var mı?
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Sesi Çıkmayan Millete ne Olduda Filistin Halkının Yanında Oldu ??

--------------------------------------------------------------------------------

Sesi Çıkmayan Millete ne Olduda Filistin Halkının Yanında Oldu ??
Gazzenin yok edilmesine milletimizin tepkisi çok doğal
Ama insan düsünmeden edemiyor bugüne kadar onlarca
olayda bu denli sesi çıkmayan bir millete ne oldu da
7 den 70 e filistin halkının yanında olduğunu ve hatta
siyonist israilin karsısında durusunu haykırabildi.

Bu milletin mayası sağlam ve israil vahşeti narkozun
etkisisiz hale getirdi.Ekonomik sıkıntılarla da birleşip
ciddi bir dışa vurum yaşandı mı desek..

Her yerde Erbakan Hocanın yıllardır anlattığı siyonizm
anlatılıyor ve lanet okunuyor israile.Derin manuplasyonu
yırtarcasına siyasi talepler yüksek sesle dile getiriliyor
Büyükelçi gönderilsin , çağrılsın , anlaşmalar iptal edilsin
v.s.

Yardım kampanyalarının haddi hesabı yok.Herkes yarıs icinde
kermesler ,geceler düzenliyor..


Ancak insani yardım kampanyalarının , vahşet kınamalarının
siyasi taleplerin unutturmaması gereken gercekler var
İktidar menfaatleri uğruna yaşananlar var.



İsrail Cumhurbaskanı katil simon perez mecliste vekillerimiz tarafından ayakta alkışlandı.

Katil, vampiri alkışlayanları meclise sen mi Gönderdin EY Milletim ?

Başbakanımız yahudi strateji kurulusundan üstün cesaret ödülü aldı

Amerikan Yahudi Kongresi'nden 2004'te Cesaret ödülü alan Başbakan-o ödülü geri VER


İsrail dostluk grubunun 275 üyesi ak partiliydi.

22 islam ülkesinin sınırlarını değiştirecek BOP un eş başkanı başbakanımızdı.

İsrailin ölü askerlerinin kemikleri ve suriyenin irandan koparılıp etkisizleştirilmesi
icin arabuluculuk yapan hükümetimizdi.

Irak işgali sırasında "reel politik" masalları anlatan 3 aylık memur maaşlarından dem vurup
işbirlikçiliğe soyunan da hükümetimzdi.
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Ilımlı islam taraftarları seçimle işbaşına gelmiş Hamasın radikalliğinden dem vuracak
nasıl olurda Hamas muhafazakarlastırılıp uyumlu hale getirilir ile ilgili yazılar yazacak
Ateşkesi Hamasın soba borularından yaptığı roketleri atmasının bozduğunu söyleyecek
ve suçu Hamasa atacaktı.

FETHULLAH GÜLEN (İSRAİLİ)KINADI


Bir israilli cocugun ölümüne geceler boyu ağladığını söyleyen hocaefendiler , kadim medeniyetin
kurduğu devletin meşruiyetine zarar vermeden Hamas sorunu çözebileceğini söyleyerek müritlerinin
zihinlerini bizim midemizi bulandıracaktı.

insan olarak

Bizler israil savunmasız bebekleri , kadınları , yaşlıları vahşice öldürdüğü için lanetliyoruz.

Müslüman olarak

"Bizler israil hiç sivil öldürmese bile Hamaslı bir mücahidin parmaklarından akacak kan icin
üzülür ve intikam ateşini yükseltiriz."
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
İsrail çetesinin Başkonsolusu Fatih Üniversitesi’nde ağırlandı. Üniversite’de dün bir konferans veren Siyonist terör rejiminin Başkonsolosu Mihail Gur Aryeh, Fatih Üniversitesi Politika Kulübü’nün hazırladığı bir konferansta Türkiye ve İsrail ilişkilerini anlattı. Her iki ülkenin de terörle mücadele ettiğini iddia eden Aryeh, iyi derecede Türkçe bildiği halde, İngilizce konuşması da dikkati çekerken, Öğrencilerin çocuğunun tam manasıyla anlayamadığı gözlemlendi. İran’ın nükleer programının Bölge için bir tehdit oluşturduğunu da iddia eden Aryeh'in, konferansında öğrencilerin soru sormasına da izin verilmedi.

Öğrencilerin soru sormamaları için mazeretler üreten yetkililer, bir sonraki konuşmacının rötarlı olarak geldiğini, saygın biri olduğunu, iptal edemediklerini ve yetişmesi gereken yer olduğunu söylediler. Konsolosa bu sefer iyi davranılması telkinlerinin yapıldığı konferansta, Konsolosun Üniversiteye bir kez daha çağrılacağını ve soruların o zaman sorulması gerektiğini ifade ederek, herhangi bir tepki verilmemesini istediler.

İsrail Başkonsolosu Aryeh Türkiye’nin yemeklerinden bahsederek, kültürümüzün yakın olduğunu da iddia etti.

Haber 5'in kamuoyuna sunduğu kirli oyuna ev sahipliği yapan Fatih Üniversitesi’nde Başörtülü bir üniversite öğrencisi eli kanlı İsrail Çetesi’nin başkonsolosuna çiçek verdi.
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Ilımlı İslam! ; Tesettüre Hakaret, Ümmete İhanet, .......?

Bu fotoğraf neden önemlidir?

Birincisi ırkçı emperyalistlerin dünyamızı yaşanılmaz bir hale getirdikleri bir dönemdeyiz. Sayılarının azlığına aldırış etmeden dünya üzerindeki nimetlerin büyük bölümüne iktisadi ve askeri zorbalıklarla sahip olan Siyonist güçlerin yaptıkları zulümlerin haddi hesabı yok. Irak, Afganistan, Sudan Filistin ve kan ve göz yasının olduğu her yerde kendini gösteren Siyonist güçlerin planlarına karsı çıkabilecek olan yegâne güç olan İslam’ın içini boşaltma projesi olan ılımlı İslam safsatasının hazin sonucu olması nedeniyle önemlidir
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
İkincisi kurtuluş savasının başlatılmasında bile önemli bir yere sahip olan, milletin namus olarak gördüğü, yıllardır üniversitelerde başörtüsü yasağına karsı yapılan mücadelenin anlamını yitirmesidir.

Eli Müslüman kardeşlerinin kanıyla sulanmış birisine çiçek veren başörtülü Müslüman bir üniversite öğrencisi

Burada problem hüsniyetle çiçek veren kardeşimiz değildir. Onu bu denli şuursuz bir kimliğe sokan ılımlı İslam projesinin masalarıdır.
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
McDonald's'dan zorunlu açıklama

--------------------------------------------------------------------------------

McDonald's'dan zorunlu açıklamaMcDonald's zorunlu bir açıklama yaparak, herhangi bir politik ya da dini bağlantısı olmadığını açıkladı.


McDonald's zorunlu bir açıklama yaparak, herhangi bir politik ya da dini bağlantısı olmadığını açıkladı. McDonald's'tan yapılan açıklamada herhangi bir ülkeyi ya da bölgeyi kesinlikle desteklemediğinin altı çizilerek, McDonald's Türkiye'nin yüzde 100 Türk sermayesi ile yönetildiği belirtildi.
McDonald's'ın Türk ekonomisine her yıl önemli katkılarının olduğunun hatırlatıldığı açıklamada, kullanılan ürünlerin Türkiye'de üretim yapan tedarikçilerden karşılandığı vurgulandı.
McDonald's'ın yaptığı bu açıklamanın, İsrail'in Gazze katliamının hemen arkasından gerçekleşmesi farklı yorumlara neden oldu
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
yüzde 100 Türk sermayesi diye ilan etmişler bir de, gören de mahalle dönercisi zannedecek, yahu siz dışarıdaki Mc Donalds'ın kolu değil misiniz?
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Müslümanın yanında mıyız ?

--------------------------------------------------------------------------------

Oğlan veya kız kardeşinizin evini kurşunlayan ve çocuklarıyla beraber öldüren katille ticaretinizi devam ettirirken kardeşinizin cenazesinde ağlasanız size kim inanır?

Kız kardeşinizin karnındaki bebenin beynini dağıtan cani ile alışverişe devam etseniz sizin gözyaşlarınız ne anlama gelir?

Rabbimiz buyurur: "Mü'minler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'tan sakının ki, merhamet olunasınız." (Hucurat 10)

Oğlan veya kız kardeşimizin bizim kardeşimiz olduğunu anneniz, babanız, komşularınız ve bir de nüfus kütüğünün filan cildinin filan sıra nosunda söyler.

Ama dünyanın herhangi bir yerinde Müslüman olan bir insanın benim kardeşim olduğunu Rabbimiz söyle ve Kur'an'ın, Hucurat suresinin on numaralı ayetinde söyler.

Hangisinin verdiği haber daha sağlamdır?

"Kişi sevdiğiyle beraberdir" doğru ama sevdiğinizin katili ile beraber yaşarken, onun silah gücünü artırırken kardeşinizin cenaze evinde ağlamanız neyi ifade der?

Sınır komşularımıza sorulsa acaba bizim hakkımızda ne derler.

Müslüman'ın yanında mıyız, yoksa canımıza ve dinimize kastedenlerin yanında mıyız?

- Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş sayılmaz. Vallahi mümin olmaz.

- Kim ya Rasülellah?

- Zulmünden komşusu güvende olmayan kişi (iman etmiş sayılmaz) (Buhari, Edep, hadis 5670, Ahmed, Müsned 4/32)

"Filistin için yardım paraları topluyoruz, yürüyüşler yapıyoruz, gözyaşları döküyoruz daha ne yapalım?" denebilir.

Bütün kuruluşların topladığı yardımların yüksek tahmini rakamları, İsrail'e ödediğimiz rakamın yanında beş yüzde bir durumunda değil.

Filistin'e yaptığımız yardımlar, kefen parası, ilaç parası, ekmek parası olarak varıyor. İsrail'e verdiğimiz paralar öldürücü silahlara dönüşüyor.

Yazılarda ve konuşmalarda Filistin, İran, Irak, Suriye, Mısır'daki Müslümanlardan konuşurken kullandığımız ifadelerle, Amerikan ve İngilizler hakkında kullandığımız kelimeler saygınlıkta aynı mıdır?

Allah Rasülü buyurur: ".... Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz. Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, yardımsız bırakmaz, onu aşağılayıp hakaret etmez..." (Müslim, Birr, hadis 2564)

BOP adına gidip gelirken Müslümanlar arasında birlik ve beraberlik mi sağlıyoruz yoksa ayrılıklara sebep olarak birilerinin, topuna yağ, motoruna petrol mü sürüyoruz?

İspanya'da Müslümanlar topluca katliama uğratıldıktan sonra dünyanın en güzel eserleri taş taş sökülerek kilise yapıldığı gibi bu günlerde bizi birbirimizden ayırarak kendilerine payanda yapanlara karşı ne yapıyoruz, kısaca kimin yanındayız, kafirin yanında yer alarak Müslüman'ın namusu çiğnenirken kendi namusumuz çiğnemiyor muyuz?

Sevgili peygamberimiz buyurur: "Müminler, birbirlerini sevmede, merhamette ve şefkatte bir vücudun organları gibidirler. Organın biri şikayette bulunduğunda diğer organlar uykusuzlukta ve ateşte ona yardıma koşarlar" (Buhari, Edeb, hadis 5665, Müslim, Birr, 2586)

Sevgili peygamberimiz, mübarek parmaklarını birbirine geçirerek şöyle dedi: "Mümin diğer mümin için bir binanın tuğlaları gibidir, birbirlerini tutarak kuvvetlendirirler." (Buhari, mezalim ve Edep, Müslim, Birr)

Kendi insanlarımızın ve topraklarımızın düşman topları altında dövülmesini ister miyiz?
Sevgili peygamberimiz buyurur: "Sizden biri kendisi için arzu ettiğini kardeşi için de arzu etmedikçe (gerçekten) iman etmiş olmaz" buyurmuş. (Buhari, Sahih, İman, Müslim, İman, Ahmet, Müsned, 3/176, 272, 278)

İncitenin, incitene yardım edenin incitileceğini biliyor muyuz?
"Yapmadıkları bir şeyle mü'min erkek ve mü'min kadınları incitenler muhakkak bir iftira ve apaçık bir günahı yüklenmiş olurlar." (Ahzab 58)

Allah'ın yardımının Müslümana yardım etmekle geleceğini biliyor muyuz?

Sevgili peygamberimiz buyurur: "Herhangi bir Müslüman'ın canına, malına saldırıldığı, namusunun çiğnendiği bir zamanda ona yardım etmeyen Müslümanı da yardıma muhtaç olduğu yerde Allah yardımsız bırakır. Herhangi bir Müslüman'ın namusunun çiğnendiği, canına ve malına saldırıldığı bir zamanda yardımına koşarsa o Müslümanın da yardıma muhtaç olduğu zaman da Allah ona yardım eder.Bu sözü sevgili peygamberimiz söylemiş, Cabir bin Abdullah dinlemiş ve Ahmed Müsned'inde 4/30, Ebu Davud Sünen'inde 4716 nolu hadis olarak rivayet etmiş.

"Yardım etmeye gücü yettiği halde yanında bir mümin ezilip alçaltıldığında ona yardım etmezse kıyamet gününde bütün halkın önünde Allah onu zelil eder"

Bu hadisi de Ebu Ümame, sevgili peygamberimizden dinlemiş ve Ahmed Müsned'inde 3/487 de rivayet etmiş.

Sevgili peygamberimiz,S.a.v efendimiz hakkımızda en doğru sözü söylüyor

"Kişi sevdiğiyle beraberdir" (Buhari, Edep, hadis 5816, 5817, 5818, 5819) Kişi...HEPSİ ALINTI...
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Ergenekon'un Asıl Hamisi FETHULLAH GÜLEN Çıktı

--------------------------------------------------------------------------------

Ergenekon iddianamesi ile beraber Zaman Gazetesi ve STV tarafından sürekli olarak Ergenekon'un kara kutusu olarak kamuoyuna lanse edilen Tuncay GÜNEY ifadelerinde Fethullah Gülen ve Veli Küçük'ün arasındaki gizli bağlantıya ortaya koyarak Emniyetteki Fethullahçı polislere dikkat çekti.

Fethullahçılara şunu söyleriz...


1.Kendi kirli yüzünüzü saklamak için mazlumlara attığınız iftiralar boynunuza dolandı.Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste

2.Fethullah, İslam'ın en büyük düşmanı olan ABD'de ne işi var.Türkiye'ye neden gelmiyor hapisten mi korkuyor ? Halbuki sözde kendine örnek aldığı Bediüzzaman said Nursi 27 Sene hapis ve sürgün hayatı yaşamadı mı ?

3.Kirli ilişkileriniz Allah izniyle ortaya çıktığında mazlum halka ve en önemlisi Allah'a nasıl hesab verecesiniz ?

4.Köhne ve yıkılmak üzere olan kutsadığınız küfri kemalist rejim için yaptığınız hamiyetlerin Allah katında bir değeri var mı ?

5.Yurt dışında insanları mistik bir din ile tanıştırıp, onların gerçek islamdan uzlaştırdığınızın ne zaman farkına varacaksınız

6.İslami kaygılarınızın ölçüsü nedir ? Yada islami kaygınız var mı ?


Yüzlerce soru var, Ama Allah'tan niyazımız, Hakikatı görmenizdir....ALINTI...
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Büyük Doğucular rahatsız!..

20/1/2009 ·

Mehmetçik Gazze'ye !...

Devlet Bahçeli Filistin bayraklarını sallayan tipi bozukların maksadını aşan protestolarına dikkat çekmiş!.. Millî ya, milliyetçi ya, milliyetçi hareket ya...

Açık yazalım, Devlet Bahçeli, maksadını aşan vasıflandırmasıyla, carî rejim yerine İslam şeriatına dayalı bir rejim hasretini kast ediyor. Filistinli liderlerin posterlerine kıl kapmış, rahatsız olmuş. Filistinli liderlerden, öyle tahmin ediyorum en fazla, Şeyh Ahmed Yasin'inin posterlerine kıl kapmış olmalı!.. Malûm kelimenin tam anlamıyla şehid olan Şeyh Yasin, düpedüz şeriatçı, fundamantalist, köktenci!..

Şeyh Ahmed Yasin şeriatçı bu tespit doğru, pekiyi Devlet Bahçeli ülkücü müdür? Millîyetçi midir?

Filistin için, "ancak benimle savaşarak alabilirsiniz" cevabını veren Ulu Hakan Abdulhamit Han acaba kendisine göre nedir?

İslam Ümmetinin birliğinin, kaynaşmasının önüne, Müslüman Türk'ü (ülkücülüğü) koyanlar ne yaptığının farkında mı? Veya ne kadar milliyetçi?

Büyük Doğu Mimarı'nın hazırladığı bildiriyi bastırıp dağıttıran, sonra bu bildiriye ters esen rüzgarların tesiriyle rüzgar gülü gibi dönenlerin milliyetçiliği ne kadar makbul milliyetçiliktir?

Bunlar milliyetçi değil!.. Daha doğrusu Büyük Doğu milliyetçilik anlayışı karşısında bunlar gecekondu milliyetçileri. İsrail ile oturup koklaşırken, milliyetçiliği, millîliği nerdeydi bunların? Akp'si, Mhp'si bir tiyatro oynuyor?

Ya TSK'nın milliyetçiliğine, mehmetçikliğine ne demeli?

Biliyoruz ki, Akp, Mhp içinde çaresizlikten bunalmış "mehmetçikler var". TSK'nın içinde "Müslüman Subaylar " da var. Mesele de bu, bunlar adeta mahkûm edilmiş, baskı altında adeta kuşatılmış "gazze" müslümanlarının kaderini paylaşıyorlar.

Ya kemalist ulusalcı-millici olacaksın ve gıkını çıkarmayacaksın, yada Akpci-Fettullahçı ılımlı İslamcı olacaksın ve gıkını çıkarmayacaksın. Bunların dışında " Necip Fazıl - Şeyh Ahmed Yasin" gibi "müslümanlar var". İşte bunlara BOPculuğun - Ulusalcılığın köksüzlüğüne mukabil, Büyük Doğucular diyoruz. Tüm ehl-i sünnet dosdoğru müslümanlarının en geniş ve kâmil teklifi olarak, Büyük Doğucu.

Osmanlı Büyük İslam Devlet'inde, en ucra köşede, kavalına üfleyen bir çobanın "Osmanlı" olmakla ifade ettiği müslümanlık aiddiyeti nasıl en red edilemez bir bedahat ise, ister haberli ister habersiz olsun, bugün damar damar tüm kuruluş ve yapılarda, Büyük Doğuculuk da uyuyan ve zamanını gözleyen bir ruh!..

Aşağıda alıntıladığımız yazının ifade ettiği ihanete karşı, Büyük Doğu ruhuna bağlı olan tüm ehl-i vatanı, hangi kurum içinde olurlarsa olsunlar müdahale etmeye davet ediyoruz. Evet tepinseler de, saç baş yolsalar da "Müslüman Subaylar-Müslüman Türkler- Müslüman Kürtler- Müslüman Ülkücüler" velhasılı kelam Büyük Doğucular rahatsız!..

Tepin Devlet,
Tepin Tayyip,
Tepin Ergenekon,
Tepin İtikadı bozuk Diyalogcular
Tepin Ulusalcı sapıklık
Tepin yobazlık

velhasılı kelam Büyük Doğucular rahatsız!.. ( Mehmetçik Gazze'ye... sesini duyan ve manasını kuşanan onlar çünkü!)
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
|::..HABEROLA.COM Medyanın Deccali..::| dan Aslan Değirmenci'nin yazısından bir alıntı)

Kara Kuvvetleri Komutanlığı füze sistemleri ihalesine teklif veren firmalar arasında, Gazze'de masum insanları katleden İsrail’den de iki firma var. Ve bu iki firma TSK’nın tesis ve birliklerinin nokta savunmasının sağlanması amacıyla yapılan Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemleri ihalesine katılacak. Geçen ay Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nca açılan ihalede çağrı dosyası alan firmalar arasında yer alan Rafael Advanced Defence Systems ve IAI'nın ürettiği füzeleri soykırımcı İsrail kullanıyor. Yani önce Gazze halkı üstünde deneniyor sonra piyasaya sunulan füzeleri üreten bu iki firma, Türkiye’de ilan edilen takvim gereği, 19 Şubat 2009 yılında son tekliflerin alınacağı ihalede yarışacak.

Şu ana kadar bir açıklama yapılmadığına göre takvimde bir değişiklikte söz konusu değil. Bu ihaleye 11 yabancı firma ve aralarında AKSA, ASELSAN, Havelsan, Otokar olmak üzere 19 Türk firma katılacak. Uzmanlardan aldığım bilgiye göre ise ihalede öne çıkan firma IAI… Yani Siyonistlerin savunma sanayisinde en önde gelen devlerinden biri olan şirket… Gözetleme görevi ile gece gündüz koşullarında uçabilen, görüntüleri eş zamanlı olarak karargâha ileterek Gazzelilerin katledilme emrini veren İnsansız hava araçlarını üreten firma… Hani Aktütün ile gündeme gelen İnsansız hava uçakları var ya işte bu firmanın eseri. Bu firmaya büyük ihalelerde sponsor olan ülke ise ABD… Hani şu Irak’ı yakan, yıkan, Afganistan’da toplu katliamlar yapan, kafası estiğinde mevcut iktidarları yıktırıp ‘turuncu devrimler yaptıran’, Gazze’de ki katliama en büyük desteği veren ve Afrika halkını asırlardır sömüren ülke ABD…

Kaynak: Abdullah Kuloğlu - Blogcu
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Öyle olsa bile, İsrail'le iyi ilişkilerimizin uzun vadede hiçbir fayda sağlamayacağını iddia edemezsin.

- Gazze ahalisi katliamdan geçirilirken hiçbir işe yaramayan ilişkilerin faydasına tüküreyim! Hava sahamızı İsrail'e peşkeş çekiyorsunuz, tarım sektöründe İsrail firmalarını baş tacı ederek topraklarımızı da bu alçaklara peşkeş çekiyorsunuz, askeri ihalelerde İsrail'e milyarlarca dolar para kazandırıyorsunuz, Akdeniz'de her sene İsrail'le ortak askeri tatbikat yapıyorsunuz, Şimon Peres'i Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde konuşturuyorsunuz; ama Türkiye'nin İsrail üzerinde etkili olmasına en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde bu jestler hiçbir işe yaramıyor. İsrail üzerinde, bir tek Gazzelinin canını kurtaracak kadar bile 'etkili' olamadınız. Hal bu iken, 'İsrail üzerinde etkili olabilmek ve bu sayede Filistinlilere yardım edebilmek için İsrail'le mevcut ilişkilerimizi korumamız lazım' hikâyesine inanmamızı nasıl beklersiniz?...ALINTI...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt