Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

HERGÜN BİR HADİS (3 Kullanıcı)

MEHMET_1960

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Tem 2006
Mesajlar
273
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
64
Konum
GaziAntep
Web Sitesi
www.ravza-imutahhara.com
B)






B)
8f5e6a10b9.jpg
B)





B)
 

MEHMET_1960

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Tem 2006
Mesajlar
273
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
64
Konum
GaziAntep
Web Sitesi
www.ravza-imutahhara.com
RE: 40 HADİS

RE: 40 HADİS

40 HADİS

1
اَلدِّءنء النَّصِءحَةء قءلْنَا: لِمَنْ )ءَا رَسءولَ اللَّهِ ؟( قَالَ: لِلَّهِ وَلِكِتَابِهِ وَلِرَسءولِهِ وَلأئِمَّةِ الْمءسْلِمِءنَ وَعَامَّتِهِمْ

(Allah Rasûlü) “Din nasihattir/samimiyettir” buyurdu. “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk. O da; “Allah’a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi.

Müslim, Ymân, 95.
2
اَلإِسْلاَمء حءسْنء الْخءلءقِ

İslâm, güzel ahlâktır.

Kenzü’l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225.
3
مَنْ لاَ ءَرْحَمِ النَّاسَ لاَ ءَرْحَمْهء اللَّهء


İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.

Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16.
4
ءَسِّرءوا وَلاَ تءعَسِّرءوا وَبَشِّرءوا وَلاَ تءنَفِّرءوا

Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.

Buhârî, Ylm, 12; Müslim, Cihâd, 6.
5
إنَّ مِمَّا أدْرَكَ النَّاسء مِنْ كَلاَمِ النّءبءوَّةِ:

إذَا لَمْ تَسْتَحِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ

İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür.

Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6.
6
اَلدَّالّء عَلىَ الْخَءْرِ كَفَاعِلِهِ


Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.

Tirmizî, Ylm, 14.
7
لاَ ءءلْدَغء اْلمءؤْمِنء مِنْ جءحْرٍ مَرَّتَءْنِ

Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz.(Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez)

Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.
8
اِتَّقِ اللَّهَ حَـءْثءمَا كءنْتَ وَأتْبِـعِ السَّـءِّـئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحءهَا

وَخَالِقِ النَّاسَ بِخءلءقٍ حَسَنٍ
Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran.

Tirmizî, Birr, 55.
9
إنَّ اللَّهَ تَعَالى ءءحِبّء إذَا عَمِلَ أحَدءكءمْ عَمَلاً أنْ ءءتْقِنَهء


Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur.

Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, 1/275; Beyhakî, fiu’abü’l-Îmân, 4/334.
10
اَلإِءمَانء بِضْعٌ وَسَبْعءونَ شءعْبَةً أفْضَلءهَا قَوْلء لاَ إِلهَ إِلاَّاللَّهء وَأدْنَاهَا إِمَاطَةء اْلأذَى عَنِ الطَّرِءقِ وَالْحَءَاءء شءعْبَةٌ مِنَ اْلإِءـمَانِ


İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır.
Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58.

11
مَنْ رَأَى مِنْكءمْ مءنْكَرًا فَلْءءغَءِّرْهء بِءَدِهِ فَإِنْ لَمْ ءَسْتَطِـعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ ءَسْتَطِـعْ فَبِقَلْبِهِ وَذَلِكَ أضْعَفء اْلإِءـمَانِ


Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanyn en zayıf derecesidir.

Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.
12
عَءْنَانِ لاَ تَمَسّءهءمَا النَّارء: عَءْنٌ بَـكَتْ مِنْ خَشْءَةِ اللَّهِ وَعَءْنٌ

بَاتَتْ تَحْرءسء فِء سَبِءلِ اللَّهِ
İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz.

Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 12.
13
لاَ ضَرَرَ وَلاَ ضِرَارَ

Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur.

Ybn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta’, Akdyye, 31.
14
لاَ ءءؤْمِنء أحَدءكءمْ حَتَّى ءءحِبَّ لأخِءهِ مَا ءءحِبّء لِنَفْسِهِ


Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü’min) karde?i için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.

Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.
15
اَلْمءسْلِمء أخءو الْمءسْلِمِ لاَ ءَظْلِمءهء وَلاَ ءءسْلِمءهء مَنْ كَانَ فِء حَاجَةِ أخِءهِ كَانَ اللَّهء فِء حَاجَتِهِ وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مءسْلِمٍ كءرْبَةً فَرَّجَ اللَّهء عَنْهء بِهَا كءرْبَةً مِنْ كءرَبِ ءَوْمِ الْقِءَامَةِ وَمَنْ سَتَرَ مءسْلِمًا سَتَرَهء اللَّهء ءَوْمَ الْقِءَامَةِ


Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.

Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.
16
لاَ تَدْخءلءونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تءؤْمِنءوا وَلاَ تءؤْمِنءوا حَتَّى تَحَابّءوا


İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız.
Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Syfâtu’l-Kıyâme, 56.
17
اَلْمءسْلِمء مَنْ سَلِمَ النَّاسء مِنْ لِسَانِهِ وَءَدِهِ

Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.

Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.
__________________
"Allah ve Peygamber sevgisi; dinimizin esası, Allah'a varmanın en kestirme yoludur.."
________________________________________

________________________________________
16
لاَ تَدْخءلءونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تءؤْمِنءوا وَلاَ تءؤْمِنءوا حَتَّى تَحَابّءوا
İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız.
Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Syfâtu’l-Kıyâme, 56.
17
اَلْمءسْلِمء مَنْ سَلِمَ النَّاسء مِنْ لِسَانِهِ وَءَدِهِ
Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.
Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.
18
لاَ تَبَاغَضءوا وَلاَ تَحَاسَدءوا وَلاَ تَدَابَرءوا وَكءونءوا عِبَادَ اللَّهِ إخْوَانًا
وَلاَ ءَحِلّء لِمءسْلِمٍ أنْ ءَهْجءرَ أخَاهء فَوْقَ ثَلاَثِةِ اَءَّامٍ
Birbirinize bu?uz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.
Buhârî, Edeb, 57, 58.
19
إنَّ الصِّدْقَ ءَهْدِء إلَى الْبِرِّ وَ إنَّ الْبِرَّ ءَهْدِء إلَى الْجَنَّةِ وَإنَّ الرَّجءلَ لَءَصْدءقء حَتَّى ءءكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدِّءقًا وَ إنَّ الْكَذِبَ ءَهْدِء إلَى الْفءجءورِ وَ إنَّ الْفءجءورَ ءَهْدِء إلَى النَّارِ وَ إنَّ الرَّجءلَ لَءَـكْذِبء حَتَّى ءءكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ كَذَّابًا
Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır.
Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.
20
لاَ تءمَارِ أخَاكَ وَلاَ تءمَازِحْهء وَلاَ تَعِدْهء مَوْعِدَةً فَتءخْلِفَهء
(Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme.
Tirmizî, Birr, 58.
21
تَبَسّءمءكَ فِء وَجْهِ أخِءكَ لَكَ صَدَقَةٌ وَأمْرءكَ بِالْمَعْرءوفِ وَ نَهْءءكَ عَنِ الْمءنْكَرِ صَدَقَةٌ وَإِرْشَادءكَ الرَّجءلَ فِء أرْضِ الضَّلاَلِ لَكَ صَدَقَةٌ وَإِمَاطَتءكَ الْحَجَرَ وَالشَّوْكَ وَالْعَظْمَ عَنِ الطَّرِءقِ لَكَ صَدَقَةٌ
(Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.
Tirmizî, Birr, 36.
22
إِنَّ اللَّهَ لاَ ءَنْظءرء إِلَى صءوَرِكءمْ وَأمْوَالِكءمْ وَلـكِنْ ءَنْظءرء إِلَى قءلءوبِكءمْ وَأعْمَالِكءمْ
Allah sizin ne dış görünü?ünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.
Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;
Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.
23
رِضَى الرَّبِّ فء رِضَى الْـوَالِدِ وَسَخَطء الرَّبِّ فء سَخَطِ الْـوَالِدِ
Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır.
Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.
Tirmizî, Birr, 3.
24
ثَلاَثء دَعَوَاتٍ ءءسْتَجَابء لَهءنَّ لاَ شَكَّ فِءهِنَّ:
دَعْوَةء الْمَظْلءومِ، وَدَعْوَةء الْمءسَافِرِ ، وَدَعْوَةء الْوَالِدِ لِوَلَدِهِ
Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir:
Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın evladına duası.
Ybn Mâce, Dua, 11.
25
مَا نَحَلَ وَالِدٌ وَلَدًا مِنْ نَحْلٍ أَفْضَلَ مِنْ أدَبٍ حَسَنٍ
Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir
hediye veremez.
Tirmizî, Birr, 33.
__________________
"Allah ve Peygamber sevgisi; dinimizin esası, Allah'a varmanın en kestirme yoludur.."

________________________________________
26
خِءَارءكءمْ خِءَارءكءمْ لِنِسَائِهِمْ


Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır.

Tirmizî, Radâ’, 11; ‹bn Mâce, Nikâh, 50.
27
لَءْس مِنَّا مَنْ لَمْ ءَرْحَمْ صَغِءرَنَا وَءءوَقِّرْ كَبِءرَنَا

Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı
göstermeyen bizden değildir.

Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.
28
كَافِلء الْءَتِءمِ لَهء أوْ لِغَءْرِهِ أنَا وَ هءوَ كَهَاتَءْنِ فءِ الْجَنَّةِ وَأشَارَ بِالسَّبَّابَةِ وَالْوءسْطَى


Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur.

Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.
29
اِجْتَنِبءوا السَّبْعَ الْمءوبِقَاتِ قَالءوا ءَا رَسءولَ للهِ وَمَا هءنَّ قَالَ: اَلشِّرْكء بِاللَّهِ وَالسِّحْرء وَ قَتْلء النَّفْسِ الَّتِء حَرَّمَ اللَّهء إلاَّ بِالْحَقِّ وَأكْلء الرِّبَا وَأكْلء مَالِ اْلءَتِءمِ وَالتَّوَلِّء ءَوْمَ الزَّحْفِ وَقَذْفء الْمءحْصَنَاتِ الْغَافِلاَتِ الْمءؤْمِنَاتِ


(İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu.
Buhârî, Vasâyâ, 23, Tybb, 48; Müslim, Îmân, 144.
30
مَنْ كَانَ ءءؤْمِنء بِاللَّهِ وَالْءَوْمِ الآخِرِ فَلاَ ءءؤْذِ جَارَهء وَمَنْ كَانَ ءءؤْمِنء بِاللَّهِ وَالْءَوْمِ الآخِرِ فَلْءءكْرِمْ ضَءْفَهء وَمَنْ كَانَ ءءؤْمِنء بِاللَّهِ وَالْءَوْمِ الآخِرِ فَلْءَقءلْ خَءْرًا أوْ لِءَصْمءتْ

Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun.
Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75.
31
مَا زَالَ جِبْرِءلء ءءوصِءنِء بِالْجَارِ حَتَّى ظَنَنْتء أنَّهء سَءءوَرِّثءهء


Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki;
ben (Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.

Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141.
32
اَلسَّاعِء عَلَى الأرْمَلَةِ وَالْمِسْكِءنِ كَالْمءجَاهِدِ فِء سَبِءلِ اللَّهِ

أوِ الْقَائِمِ اللَّءْلَ الصَّائِمِ النَّهَارَ

Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden
veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle
geçiren kimse gibidir.
Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41;
Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78.
33
كءلّء ابْنِ آدَمَ خَطَّاءٌ وَخَءْرء الْخَطَّائِءنَ التَّوَّابءونَ

Her insan hata eder.
Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.

Tirmizî, Kyyâme, 49; Ybn Mâce, Zühd, 30.
34
عَجَبًا لأمْرِ الْمءؤْمِنِ إِنَّ أمْرَهء كءلَّهء خَءْرٌ وَلَءْس ذَاكَ لأحَدٍ إِلاَّ لِلْمءؤْمِنِ: إِنْ أصَابَتْهء سَرَّاءء شَـكَرَ فَـكَانَ خَءْرًا لَهء وَإِنْ أصَابَتْهء ضَرَّاءء صَبَرَ فَـكَانَ خَءْرًا لَهء


Mü’minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.
Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.
35
مَنْ غَشَّـنَا فَلَءْس مِنَّا


Bizi aldatan bizden değildir.
Müslim, Îmân, 164.
36
لاَ ءَدْخءلء الْجَنَّةَ نَمَّامٌ

Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden ya da affedilmedikçe)
cennete giremezler.
Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79.
37
أعْطءوا الأجِءرَ أجْرَهء قَبْلَ أنْ ءَجِفَّ عَرَقءهء


İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz.
Ybn Mâce, Ruhûn, 4.
38
مَا مِنْ مءسْلِمٍ ءَغْرِسء غَرْسًا أوْ ءَزْرَعء زَرْعًا فَءَـأكءلء مِنْهء

طَءْرٌ أوْ إِنْسَانٌ أوْ بَهِءمَةٌ إِلاَّ كَانَ لَهء بِهِ صَدَقَةٌ
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.
Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.
39
إِنَّ فِء الْجَسَدِ مءضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدء كءلّءهء

وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدء كءلّءهء ألاَ وَهِءَ الْقَلْبء
İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.
Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.
__________________
"Allah ve Peygamber sevgisi; dinimizin esası, Allah'a varmanın en kestirme yoludur.."
________________________________________

________________________________________
40
اِتَّقءوا اللَّهَ رَبَّـكءمْ وَصَلّءوا خَمْسَـكءمْ وَصءومءوا شَهْرَكءمْ وَأدّءوا زَكَاةَ أمْوَالِكءمْ وَأطِءعءوا ذَاأمْرِكءمْ تَدْخءلءوا جَنَّةَ رَبِّـكءمْ
Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz.
Tirmizî, Cum’a, 80.
__________________
"Allah ve Peygamber sevgisi; dinimizin esası, Allah'a varmanın en kestirme yoludur
 

MEHMET_1960

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Tem 2006
Mesajlar
273
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
64
Konum
GaziAntep
Web Sitesi
www.ravza-imutahhara.com
RE: ARAPÇA TÜRKÇE HADİSLER

RE: ARAPÇA TÜRKÇE HADİSLER

Arapça - Türkçe Hadisler

--------------------------------------------------------------------------------

* ARAPÇA - TÜRKÇE HADİSLER *

اَلدِّينُ النَّصِيحَةُ قُلْنَا لِمَنْ يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟ قَالَ لِلَّهِ وَلِكِتَابِهِ وَلِرَسُولِهِ وَلأئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ وَعَامَّتِهِمْ

* Allah Rasûlü Din nasihattır samimiyettir buyurdu. Kime Yâ Rasûlallah? diye sorduk. O da Allaha, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara diye cevap verdi *

[Müslim, İmân]


اَلإِسْلاَمُ حُسْنُ الْخُلُقِ

* İslâm, güzel ahlâktır *

[Kenzül Ummâl]


مَنْ لاَ يَرْحَمِ النَّاسَ لاَ يَرْحَمْهُ اللَّهُ

* İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez *

[Müslim - Tirmizî]


يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا وَبَشِّرُوا وَلاَ تُنَفِّرُوا

* Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz *

[Buhârî – Müslim]


إنَّ مِمَّا أدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلاَمِ النُّبُوَّةِ

إذَا لَمْ تَسْتَحِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ

* İnsanların Peygamberlerden öğrendikleri sözlerden biri de Utanmadıktan sonra dilediğini yap! Sözüdür *

[Buhârî – EbuDâvûd]


اَلدَّالُّ عَلىَ الْخَيْرِ كَفَاعِلِهِ

* Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir *

[ Tirmizî ]


لاَ يُلْدَغُ اْلمُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ مَرَّتَيْنِ

* Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz.Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez *

[Buhârî – Müslim]


اِتَّقِ اللَّهَ حَـيْثُمَا كُنْتَ وَأتْبِـعِ السَّـيِّـئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحُهَا

وَخَالِقِ النَّاسَ بِخُلُقٍ حَسَنٍ

* Nerede olursan ol Allaha karşı gelmekten sakın yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran *

[Tirmizî]


إنَّ اللَّهَ تَعَالى يُحِبُّ إذَا عَمِلَ أحَدُكُمْ عَمَلاً أنْ يُتْقِنَهُ

* Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur *

[Taberânî – Mucemül Evsat – Beyhakî]


اَلإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً أفْضَلُهَا قَوْلُ لاَ إِلهَ إِلاَّاللَّهُ وَأدْنَاهَا إِمَاطَةُ اْلأذَى عَنِ الطَّرِيقِ وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ اْلإِيـمَانِ

* İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü Lâ ilâhe illallah Allahtan başka ilah yoktur sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır *

[Buhârî – Müslim]


مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِقَلْبِهِ وَذَلِكَ أضْعَفُ اْلإِيـمَانِ

* Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir *

[Müslim - Ebû Dâvûd]


عَيْنَانِ لاَ تَمَسُّهُمَا النَّارُ عَيْنٌ بَـكَتْ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَعَيْنٌ

بَاتَتْ تَحْرُسُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ

* İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz *

[Tirmizî ]


لاَ ضَرَرَ وَلاَ ضِرَارَ

* Zarara zararla karşılık vermek yoktur *

[İbn Mâce – Muvatta]


لاَ يُؤْمِنُ أحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ

* Hiçbiriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için istemedikçe iman etmiş olamaz *

[Buhârî – Müslim]


اَلْمُسْلِمُ أخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ مَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

* Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmanına teslim etmez. Kim, mümin kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanın kusurunu örterse, Allah da Kıyamet günü onun kusurunu örter *

[Buhârî – Müslim ]




لاَ تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا

* İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız *

[Müslim – Tirmizî ].


اَلْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ النَّاسُ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ

* Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. *

[Tirmizî – Nesâî ]


لاَ تَبَاغَضُوا وَلاَ تَحَاسَدُوا وَلاَ تَدَابَرُوا وَكُونُوا عِبَادَ اللَّهِ إخْوَانًا

وَلاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أنْ يَهْجُرَ أخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثِةِ اَيَّامٍ

* Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin ey Allahın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla din kardeşi ile dargın durması helal olmaz. *

[Buhârî]


إنَّ الصِّدْقَ يَهْدِي إلَى الْبِرِّ وَ إنَّ الْبِرَّ يَهْدِي إلَى الْجَنَّةِ وَإنَّ الرَّجُلَ لَيَصْدُقُ حَتَّى يُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدِّيقًا وَ إنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إلَى الْفُجُورِ وَ إنَّ الْفُجُورَ يَهْدِي إلَى النَّارِ وَ إنَّ الرَّجُلَ لَيَـكْذِبُ حَتَّى يُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ كَذَّابًا

* Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk doğru sözlü diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb çok yalancı diye yazılır *

[Buhârî – Müslim]


لاَ تُمَارِ أخَاكَ وَلاَ تُمَازِحْهُ وَلاَ تَعِدْهُ مَوْعِدَةً فَتُخْلِفَهُ

* Mümin kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme *

[Tirmizî]


تَبَسُّمُكَ فِي وَجْهِ أخِيكَ لَكَ صَدَقَةٌ وَأمْرُكَ بِالْمَعْرُوفِ وَ نَهْيُكَ عَنِ الْمُنْكَرِ صَدَقَةٌ وَإِرْشَادُكَ الرَّجُلَ فِي أرْضِ الضَّلاَلِ لَكَ صَدَقَةٌ وَإِمَاطَتُكَ الْحَجَرَ وَالشَّوْكَ وَالْعَظْمَ عَنِ الطَّرِيقِ لَكَ صَدَقَةٌ

* Mümin kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır *

[Tirmizî]


إِنَّ اللَّهَ لاَ يَنْظُرُ إِلَى صُوَرِكُمْ وَأمْوَالِكُمْ وَلـكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ وَأعْمَالِكُمْ

* Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar *

[Müslim - Ahmed b. Hanbel]


رِضَى الرَّبِّ في رِضَى الْـوَالِدِ وَسَخَطُ الرَّبِّ في سَخَطِ الْـوَالِدِ

* Allahın rızası, anne ve babanın rızasındadır.
Allahın öfkesi de anne babanın öfkesindedir *

[Tirmizî].


ثَلاَثُ دَعَوَاتٍ يُسْتَجَابُ لَهُنَّ لاَ شَكَّ فِيهِنَّ

دَعْوَةُ الْمَظْلُومِ، وَدَعْوَةُ الْمُسَافِرِ ، وَدَعْوَةُ الْوَالِدِ لِوَلَدِهِ

* Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir
Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası *

[İbn Mâce]


مَا نَحَلَ وَالِدٌ وَلَدًا مِنْ نَحْلٍ أَفْضَلَ مِنْ أدَبٍ حَسَنٍ

* Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir
hediye veremez *

[Tirmizî]


خِيَارُكُمْ خِيَارُكُمْ لِنِسَائِهِمْ

* Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır *

[Tirmizî]

لَيْس مِنَّا مَنْ لَمْ يَرْحَمْ صَغِيرَنَا وَيُوَقِّرْ كَبِيرَنَا

* Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı
göstermeyen bizden değildir. *

[Tirmizî - Ebû Dâvûd]


كَافِلُ الْيَتِيمِ لَهُ أوْ لِغَيْرِهِ أنَا وَ هُوَ كَهَاتَيْنِ فيِ الْجَنَّةِ وَأشَارَ بِالسَّبَّابَةِ وَالْوُسْطَى

* Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız buyurmuştur *

[Buhârî – Müslim]

اِجْتَنِبُوا السَّبْعَ الْمُوبِقَاتِ قَالُوا يَا رَسُولَ للهِ وَمَا هُنَّ قَالَ اَلشِّرْكُ بِاللَّهِ وَالسِّحْرُ وَ قَتْلُ النَّفْسِ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إلاَّ بِالْحَقِّ وَأكْلُ الرِّبَا وَأكْلُ مَالِ اْليَتِيمِ وَالتَّوَلِّي يَوْمَ الزَّحْفِ وَقَذْفُ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلاَتِ الْمُؤْمِنَاتِ

* İnsanı helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine Allaha şirk koşmak, sihir, Allahın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu. *

[Buhâri – Müslim]


مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلاَ يُؤْذِ جَارَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيُكْرِمْ ضَيْفَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أوْ لِيَصْمُتْ

* Allaha ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allaha ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allaha ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun *

[Buhârî – Müslim]


مَا زَالَ جِبْرِيلُ يُوصِينِي بِالْجَارِ حَتَّى ظَنَنْتُ أنَّهُ سَيُوَرِّثُهُ

* Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki ben Allah Teâlâ komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim *

[Buhârî – Müslim]

اَلسَّاعِي عَلَى الأرْمَلَةِ وَالْمِسْكِينِ كَالْمُجَاهِدِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ

أوِ الْقَائِمِ اللَّيْلَ الصَّائِمِ النَّهَارَ

* Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri nafile oruç tutup, gecelerini nafile ibadetle
geçiren kimse gibidir *

[Buhârî – Müslim]

كُلُّ ابْنِ آدَمَ خَطَّاءٌ وَخَيْرُ الْخَطَّائِينَ التَّوَّابُونَ

* Her insan hata eder.Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir *

[Tirmizî - İbn Mâce]


عَجَبًا لأمْرِ الْمُؤْمِنِ إِنَّ أمْرَهُ كُلَّهُ خَيْرٌ وَلَيْس ذَاكَ لأحَدٍ إِلاَّ لِلْمُؤْمِنِ إِنْ أصَابَتْهُ سَرَّاءُ شَـكَرَ فَـكَانَ خَيْرًا لَهُ وَإِنْ أصَابَتْهُ ضَرَّاءُ صَبَرَ فَـكَانَ خَيْرًا لَهُ

* Müminin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır Onun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe nimete kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa musibete uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur *

[Müslim]


مَنْ غَشَّـنَا فَلَيْس مِنَّا

* Bizi aldatan bizden değildir *

[Müslim]


لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ نَمَّامٌ

* Söz taşıyanlar cezalarını çekmeden ya da affedilmedikçe
cennete giremezler. *

[Müslim – Tirmizî]


أعْطُوا الأجِيرَ أجْرَهُ قَبْلَ أنْ يَجِفَّ عَرَقُهُ

* İşçiye ücretini, alnının teri kurumadan veriniz *

[İbn Mâce]


مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَغْرِسُ غَرْسًا أوْ يَزْرَعُ زَرْعًا فَيَـأكُلُ مِنْهُ

طَيْرٌ أوْ إِنْسَانٌ أوْ بَهِيمَةٌ إِلاَّ كَانَ لَهُ بِهِ صَدَقَةٌ

* Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır *

[Buhârî – Müslim]


إِنَّ فِي الْجَسَدِ مُضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ

وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ ألاَ وَهِيَ الْقَلْبُ

* İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir *

[Buhârî – Müslim]


اِتَّقُوا اللَّهَ رَبَّـكُمْ وَصَلُّوا خَمْسَـكُمْ وَصُومُوا شَهْرَكُمْ وَأدُّوا زَكَاةَ أمْوَالِكُمْ وَأطِيعُوا ذَاأمْرِكُمْ تَدْخُلُوا جَنَّةَ رَبِّـكُمْ

* Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. Böylelikle Rabbinizin cennetine girersiniz *

[Tirmizî]
 

MEHMET_1960

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Tem 2006
Mesajlar
273
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
64
Konum
GaziAntep
Web Sitesi
www.ravza-imutahhara.com
RE: HERGÜN BİR HADİS

1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.






2-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.






3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.






4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.






5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.






6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.






7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.






8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.






9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.






10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.






11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.






12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.






13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.






14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.






15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.






16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.






17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.






18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.






19-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.





20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.






21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.







22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.






23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.







24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.







25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.







26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.






27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.






28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.






29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.






30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.






31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.






32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.






33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.






34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.





35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.






36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.







37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.






38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.






39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.






40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.
 

eliffff

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
193
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
RE: HERGÜN BİR HADİS

s.a.allah razı olsun.çok güzel olmuşlar.emegıne saglık.allaha emanet olB)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt