RE: Her Konu İle İlgili Ayetler
--------------------------------------------------------------------------------
Cennet-Cehennem
NÂZİÂT 37 – Artık kim azdıysa,
38 – Âhireti unutup dünya zevkini tercih ettiyse,
39 – Onun varacağı yer, olsa olsa cehennemdir!
40 – Ama kim Rabbinin divanında durmaktan korkarsa,
ve nefsini heva ve hevese uymaktan dizginlerse,
41 – Onun varacağı yer de olsa olsa cennettir
---
YûNUS 26 – İyi ve güzel davranışlarda bulunanlara en güzel mükâfat
yani cennet ile daha da fazlası (olarak Allah’ın cemalini görmek) var.
Onların yüzlerine ne bir leke bulaşır, ne de bir zillet! İşte onlar cennetliktir.
Onlar orada ebedî kalacaklardır
---
MÜ’MİNûN
104 – Orada yüzlerini alevler yalar da, ateş dudaklarını yaktığında, dişleri açıkta kalıverir.
---
TûR
17 – Müttakiler ise cennetlerde nimet içindedirler.
18 – Rab’lerinin kendilerine verdikleriyle sefa sürerler. Rab’leri onları yakıcı ateşin azabından korumuştur.
19-20 – Ve onlara denilir ki: “Dünyada yaptığınız güzel davranışlardan ötürü: Yiyin, için, afiyetler olsun!”
Onlar sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanırlar. Kendilerine temiz ve güzel hurileri de eş yaparız. [37,44]
21 – Kendileri iman edip zürriyetleri de iman ile kendilerinin izinden gidenlerin nesillerini de kendilerine kavuştururuz.
Onların emeklerinden hiçbir şeyin mükâfatını eksiltmeyiz. Onlardan her biri kazandığı güzel neticeleri ile daimdir. [74,38-40; 13,23]
Verdiğimiz mâna Ebu’s-suûd’un tercihidir. Müfessirlerin çoğu ise şöyle derler: “Her nefis, kazançları karşılığında bir rehindir.” Allah’ın insana bahşettiği sıhhat, mal, mülk, kabiliyetler âdeta O’nun kullarına verdiği borç durumundadır. Borçlunun teminatı ise kişinin nefsidir. Kim bu nimetleri meşrû şekilde kullanıp sevap kazanarak borcunu öderse rehin olan nefsini kurtaracak, aksi halde mahpus kalacaktır.
22 – Onlara canlarının istediği meyve ve et çeşitlerinden bol bol veririz. [56,20-21] {KM, Matta 8,11; Luka 13,29; Vahiy 19,9}
23 – Onlar orada meşrubat dolu kadehleri elden ele dolaştırırlar. Bunları içmede ne saçma sapan konuşma olur, ne de günaha girilir.
24 – Etraflarında kendi hizmetlerine tahsis edilmiş, sedef içinde saklı inci gibi pırıl pırıl civanlar dolaşır.
25 – Birbirlerinin yanına gelip şöyle sorup sohbet etmeye başlarlar.
26-27 – Biz dünyada, ailemiz içinde iken sonumuzdan endişe ederdik. Ama şükürler olsun ki Allah bize lütfetti ve bizi, o kavuran ateşten korudu.
Semûm: çok sıcak rüzgâr anlamına gelip cehennemden yükselecek olan yakıcı alevlerin sıcak rüzgârı, vücudun içine işleyen alev mânasına gelir.
28 – Çünkü biz daha önce Allah’a dua ve ibadet eder, bizi ateşten korumasını niyaz ederdik. Gerçekten O, berr’dir, rahîmdir (hayırların kaynağıdır, merhamet ve ihsanı boldur).
---
ENBİYÂ47 – Biz kıyamet gününe mahsus, öyle doğru ve hassas teraziler koyacağız ki hiçbir kimseye zerre kadar haksızlık edilmez. Hardal tanesi ağırlığınca da olsa, yapılan iyi veya kötü işi oraya getirip tartarız. Hesap görücü olarak Biz fazlasıyla yeteriz.
---
28 – Dalbastı kirazlar,
29 – Dolgun salkımlı muzlar,
30 – Yayılmış gölgeler... 31 – Şırıl şırıl akan sular... 32-33 – Tükenmeyen, eksilmeyen, hiçbir surette esirgenmeyen birçok meyveler içindedirler.
34-35 – Onlara, pek değerli eşler de verdik. Biz o eşleri, yepyeni bir yaratılışla yaratıp, sûret ve sîretlerini son derece güzelleştirdik.
Yepyeni yaratılışa mazhar olanlar, bir hadis-i şerife göre, dünyada kocakarı olarak vefat etmiş olan eşlerdir.
Yaşlı bir kadın Peygamber Efendimize: “Ya Resulallah, beni cennete yerleştirmesi için Allah’a dua eder misin?” dedi. O: “İhtiyarlar cennete giremez!” buyurunca kadın ağlayarak huzurundan ayrıldı. Az sonra Efendimiz: “Ona söyleyin ki cennete, bu yaşlı haliyle giremez. Zira Allah Teâla: “Biz, o eşleri yepyeni bir yaratılışla yarattık (...) buyurur.”
---
ENBİYÂ 46 –Eğer onlara Rabbinin azabından bir esinti bile dokunsa: “Eyvah, yazıklar olsun bize, biz gerçekten kendimizi bu azaba müstahak etmekle kendimize zulmetmişiz!” derler
---
TAHRîM 6 – Ey iman edenler! Kendilerinizi ve ailenizi yakıtı insanlarla taşlar olan o müthiş ateşten koruyun!
Onun başında heybetli, sert ve şiddetli melekler olup onlar asla Allah’a isyan etmez ve kendilerine verilen bütün emirleri tam yerine getirirler.
---
RA’D23-24 – O güzel âkıbet Adn cennetleri olup, onlar babalarından, eşlerinden ve nesillerinden iyi olanlarla birlikte o cennetlere girerler.
Öyle ki melekler de her kapıdan yanlarına varıp: “Sabretmenize karşılık size selamlar, selametler! Dünya diyarının ne güzel âkıbetidir bu!” diyecekler.
__________________
Cennet-Cehennem
NÂZİÂT 37 – Artık kim azdıysa,
38 – Âhireti unutup dünya zevkini tercih ettiyse,
39 – Onun varacağı yer, olsa olsa cehennemdir!
40 – Ama kim Rabbinin divanında durmaktan korkarsa,
ve nefsini heva ve hevese uymaktan dizginlerse,
41 – Onun varacağı yer de olsa olsa cennettir
---
YûNUS 26 – İyi ve güzel davranışlarda bulunanlara en güzel mükâfat
yani cennet ile daha da fazlası (olarak Allah’ın cemalini görmek) var.
Onların yüzlerine ne bir leke bulaşır, ne de bir zillet! İşte onlar cennetliktir.
Onlar orada ebedî kalacaklardır
---
MÜ’MİNûN
104 – Orada yüzlerini alevler yalar da, ateş dudaklarını yaktığında, dişleri açıkta kalıverir.
---
TûR
17 – Müttakiler ise cennetlerde nimet içindedirler.
18 – Rab’lerinin kendilerine verdikleriyle sefa sürerler. Rab’leri onları yakıcı ateşin azabından korumuştur.
19-20 – Ve onlara denilir ki: “Dünyada yaptığınız güzel davranışlardan ötürü: Yiyin, için, afiyetler olsun!”
Onlar sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanırlar. Kendilerine temiz ve güzel hurileri de eş yaparız. [37,44]
21 – Kendileri iman edip zürriyetleri de iman ile kendilerinin izinden gidenlerin nesillerini de kendilerine kavuştururuz.
Onların emeklerinden hiçbir şeyin mükâfatını eksiltmeyiz. Onlardan her biri kazandığı güzel neticeleri ile daimdir. [74,38-40; 13,23]
Verdiğimiz mâna Ebu’s-suûd’un tercihidir. Müfessirlerin çoğu ise şöyle derler: “Her nefis, kazançları karşılığında bir rehindir.” Allah’ın insana bahşettiği sıhhat, mal, mülk, kabiliyetler âdeta O’nun kullarına verdiği borç durumundadır. Borçlunun teminatı ise kişinin nefsidir. Kim bu nimetleri meşrû şekilde kullanıp sevap kazanarak borcunu öderse rehin olan nefsini kurtaracak, aksi halde mahpus kalacaktır.
22 – Onlara canlarının istediği meyve ve et çeşitlerinden bol bol veririz. [56,20-21] {KM, Matta 8,11; Luka 13,29; Vahiy 19,9}
23 – Onlar orada meşrubat dolu kadehleri elden ele dolaştırırlar. Bunları içmede ne saçma sapan konuşma olur, ne de günaha girilir.
24 – Etraflarında kendi hizmetlerine tahsis edilmiş, sedef içinde saklı inci gibi pırıl pırıl civanlar dolaşır.
25 – Birbirlerinin yanına gelip şöyle sorup sohbet etmeye başlarlar.
26-27 – Biz dünyada, ailemiz içinde iken sonumuzdan endişe ederdik. Ama şükürler olsun ki Allah bize lütfetti ve bizi, o kavuran ateşten korudu.
Semûm: çok sıcak rüzgâr anlamına gelip cehennemden yükselecek olan yakıcı alevlerin sıcak rüzgârı, vücudun içine işleyen alev mânasına gelir.
28 – Çünkü biz daha önce Allah’a dua ve ibadet eder, bizi ateşten korumasını niyaz ederdik. Gerçekten O, berr’dir, rahîmdir (hayırların kaynağıdır, merhamet ve ihsanı boldur).
---
ENBİYÂ47 – Biz kıyamet gününe mahsus, öyle doğru ve hassas teraziler koyacağız ki hiçbir kimseye zerre kadar haksızlık edilmez. Hardal tanesi ağırlığınca da olsa, yapılan iyi veya kötü işi oraya getirip tartarız. Hesap görücü olarak Biz fazlasıyla yeteriz.
---
28 – Dalbastı kirazlar,
29 – Dolgun salkımlı muzlar,
30 – Yayılmış gölgeler... 31 – Şırıl şırıl akan sular... 32-33 – Tükenmeyen, eksilmeyen, hiçbir surette esirgenmeyen birçok meyveler içindedirler.
34-35 – Onlara, pek değerli eşler de verdik. Biz o eşleri, yepyeni bir yaratılışla yaratıp, sûret ve sîretlerini son derece güzelleştirdik.
Yepyeni yaratılışa mazhar olanlar, bir hadis-i şerife göre, dünyada kocakarı olarak vefat etmiş olan eşlerdir.
Yaşlı bir kadın Peygamber Efendimize: “Ya Resulallah, beni cennete yerleştirmesi için Allah’a dua eder misin?” dedi. O: “İhtiyarlar cennete giremez!” buyurunca kadın ağlayarak huzurundan ayrıldı. Az sonra Efendimiz: “Ona söyleyin ki cennete, bu yaşlı haliyle giremez. Zira Allah Teâla: “Biz, o eşleri yepyeni bir yaratılışla yarattık (...) buyurur.”
---
ENBİYÂ 46 –Eğer onlara Rabbinin azabından bir esinti bile dokunsa: “Eyvah, yazıklar olsun bize, biz gerçekten kendimizi bu azaba müstahak etmekle kendimize zulmetmişiz!” derler
---
TAHRîM 6 – Ey iman edenler! Kendilerinizi ve ailenizi yakıtı insanlarla taşlar olan o müthiş ateşten koruyun!
Onun başında heybetli, sert ve şiddetli melekler olup onlar asla Allah’a isyan etmez ve kendilerine verilen bütün emirleri tam yerine getirirler.
---
RA’D23-24 – O güzel âkıbet Adn cennetleri olup, onlar babalarından, eşlerinden ve nesillerinden iyi olanlarla birlikte o cennetlere girerler.
Öyle ki melekler de her kapıdan yanlarına varıp: “Sabretmenize karşılık size selamlar, selametler! Dünya diyarının ne güzel âkıbetidir bu!” diyecekler.