_YUSUF_
Yönetici
- Katılım
- 26 Haz 2008
- Mesajlar
- 4,070
- Tepki puanı
- 1,043
- Puanları
- 113
- Yaş
- 43
Örtünme isteği yaratılışın sesidir. Hem de içten gelen, dışa vuran en güçlü bir sestir. Mini etekli bir bayanın farkında olmadan hep eteğini çekiştirip uzatmak istemesi, göbeği açık alan genç kızların badilerini uzatmaları buna en güzel örnektir.
Bu ifadeleri duyanlar ilk anda biraz garipseyebilirler. Ancak hakikaten ahlaken sukut etmemiş her kadın gerçekten örtünmek istiyor. Bu illaki çarşaf giymek veya başörtüsü örtmek şeklinde değil. Belli kalıplarda gerçekten kadınlarda örtünmeye meyil var. Mini etekli bir hanımın eteğini, badi giyen bir genç kızın badisini çekiştirmesi kadının fıtratında örtünme isteği olmasından kaynaklanıyor.
Günümüzde kadın, işyerinde patronu tarafından, sokakta sözlü olarak tacize maruz kaldığından dolayı rahatsız oluyor ve hiçbir dine mensup olmadığı halde kendisi zaman zaman kapanmak hatta sokağa nevresime bürünüp çıkmak istiyor.
Bunlar erkeklerle bir arada spor yapmaktan, bilhassa da yüzmekten hoşlanmazlar. Orasını burasını, onun görmesini istediği insan dışında, kimsenin görmesini istemezler.
Ya kadınların içinde gizli bir örtünme duygusu ya da ALLAH'tan korktukları için örtünmeye karşı bir meyil var. İşte bütün bunlar kadının içinde olan örtünme isteğinin birer örneği, fıtratının sesi...
Fakat günümüzde birçok kadın örtünmüyor. Örtünmenin önünde iki engel olduğu söylenebilir. Birincisi kişinin şahsıyla ilgili... Mesela örtünürsem çevrem bana ne der, güzelliğim kaybolur mu, örtünmek önemli değil kalbim temiz olsun, örtüneceğim ama yaşlanınca, ya evde kalırsam ve eşim örtünmemi istemiyor gibi müdafaalar yapılıyor. Bunlar kadınların günlük yaşamda örtündükleri takdirde karşılaşacaklarını zannettikleri durumların korkuların sonucu oluşuyor.
Bir de yasaklar var. Bu ikincisi ve en önemlisi... Malum ülkemizde 1939'lardan beri örtü yasağı var. Kadının içindeki örtünme isteği yok edilmeye çalışılıyor. Kimiler laikliği, kimileri Atatürkçülüğü kullanıyor. Eskiden eller aya giderken siz başörtüsüyle uğraşıyorsunuz, denirdi. Şimdi ise bu siyasi simge oldu. Başörtüsüne karşı olanlar sürekli bir şeyler ortaya çıkarıyorlar ve insanların örtünmesine engel oluyorlar. Başörtülülerle başı açıklar arasında bir problem yok. Fakat bu şekilde yaparak bir kutuplaşma oluşturmak istiyorlar. Daha önce üniversitelerde başörtüsüyle girebilme gibi bir sorun yoktu. Ama şimdi var. On binlerce genç kız okulundan ediliyor ve kimileri yurtdışına gitmek zorunda kalıyor, kimileri psikolojik travma yaşıyor. Gidemeyenler de perukla aç komedisini yaşıyorlar. Bunun en büyük sıkıntısını fertlerle birlikte millet çekiyor.
Bu yasağı gündemde tutanlar, doğuda öğretmen, doktor, hemşire bekleyen milyonlarca insanları görmeyen, bilmeyen ve bunun sıkıntısını yaşamayanlar. Batıda konfor içinde yaşayan bu insanlar, acaba konforumuz elimizden alınır mı diye böyle bir senaryo üretiyorlar. Yok, mahalle baskısı, yok Afganistan, İran veya Malezya gibi oluruz masallarıyla, hem insanlara hem de o yardım bekleyen topluma ve devlete zarar veriyorlar.
Yapılan çeşitli araştırmalar başörtülü kadınların büyük çoğunluğunun İslâmi emirden dolayı örtündüklerini ortaya koyuyor. Bir de bin 400 yıldır dünyanın çeşitli bölgelerinde örtünen Müslüman kadınlar hangi siyasi partinin simgesi olarak örtünüyor? Başörtüsü siyasi simge ise Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizin zamanında da mı 'siyasi simge'ydi? Ondan bu tarafa gelen bütün büyük zatların hanımları, kızları örtünüyorlardı. Bugün Amerika'da her yıl yirmi bin kadın örtünüyor. Bu kadınlar hangi siyasi simgenin gereği olarak örtünüyorlar?
Türkiye'de ayıplanmadan yaşamak isteyen bir kesim var o da başörtülü kesim. Belirli bir yere gelmiş insanlar daima gerici, yobaz, taşralı, zaten başörtüsünün türbana dönüşmesinin en önemli sebeplerinden birisi genç kızlar annelerinin alınlarına yazılan bu gerici, taşralı sözünden kurtulmak için başörtülerini modernleştirdiler. Esas baskı yıllardan beri örtülülerin üzerinde var, böyle bir mahalle baskısı. Yoksa hiçbir zaman başı açık olan biri için mahalle baskısı yok, bu gazetelerde gösterilenler tamamen senaryo ve uydurma.
Mehmet Talu
Bu ifadeleri duyanlar ilk anda biraz garipseyebilirler. Ancak hakikaten ahlaken sukut etmemiş her kadın gerçekten örtünmek istiyor. Bu illaki çarşaf giymek veya başörtüsü örtmek şeklinde değil. Belli kalıplarda gerçekten kadınlarda örtünmeye meyil var. Mini etekli bir hanımın eteğini, badi giyen bir genç kızın badisini çekiştirmesi kadının fıtratında örtünme isteği olmasından kaynaklanıyor.
Günümüzde kadın, işyerinde patronu tarafından, sokakta sözlü olarak tacize maruz kaldığından dolayı rahatsız oluyor ve hiçbir dine mensup olmadığı halde kendisi zaman zaman kapanmak hatta sokağa nevresime bürünüp çıkmak istiyor.
Bunlar erkeklerle bir arada spor yapmaktan, bilhassa da yüzmekten hoşlanmazlar. Orasını burasını, onun görmesini istediği insan dışında, kimsenin görmesini istemezler.
Ya kadınların içinde gizli bir örtünme duygusu ya da ALLAH'tan korktukları için örtünmeye karşı bir meyil var. İşte bütün bunlar kadının içinde olan örtünme isteğinin birer örneği, fıtratının sesi...
Fakat günümüzde birçok kadın örtünmüyor. Örtünmenin önünde iki engel olduğu söylenebilir. Birincisi kişinin şahsıyla ilgili... Mesela örtünürsem çevrem bana ne der, güzelliğim kaybolur mu, örtünmek önemli değil kalbim temiz olsun, örtüneceğim ama yaşlanınca, ya evde kalırsam ve eşim örtünmemi istemiyor gibi müdafaalar yapılıyor. Bunlar kadınların günlük yaşamda örtündükleri takdirde karşılaşacaklarını zannettikleri durumların korkuların sonucu oluşuyor.
Bir de yasaklar var. Bu ikincisi ve en önemlisi... Malum ülkemizde 1939'lardan beri örtü yasağı var. Kadının içindeki örtünme isteği yok edilmeye çalışılıyor. Kimiler laikliği, kimileri Atatürkçülüğü kullanıyor. Eskiden eller aya giderken siz başörtüsüyle uğraşıyorsunuz, denirdi. Şimdi ise bu siyasi simge oldu. Başörtüsüne karşı olanlar sürekli bir şeyler ortaya çıkarıyorlar ve insanların örtünmesine engel oluyorlar. Başörtülülerle başı açıklar arasında bir problem yok. Fakat bu şekilde yaparak bir kutuplaşma oluşturmak istiyorlar. Daha önce üniversitelerde başörtüsüyle girebilme gibi bir sorun yoktu. Ama şimdi var. On binlerce genç kız okulundan ediliyor ve kimileri yurtdışına gitmek zorunda kalıyor, kimileri psikolojik travma yaşıyor. Gidemeyenler de perukla aç komedisini yaşıyorlar. Bunun en büyük sıkıntısını fertlerle birlikte millet çekiyor.
Bu yasağı gündemde tutanlar, doğuda öğretmen, doktor, hemşire bekleyen milyonlarca insanları görmeyen, bilmeyen ve bunun sıkıntısını yaşamayanlar. Batıda konfor içinde yaşayan bu insanlar, acaba konforumuz elimizden alınır mı diye böyle bir senaryo üretiyorlar. Yok, mahalle baskısı, yok Afganistan, İran veya Malezya gibi oluruz masallarıyla, hem insanlara hem de o yardım bekleyen topluma ve devlete zarar veriyorlar.
Yapılan çeşitli araştırmalar başörtülü kadınların büyük çoğunluğunun İslâmi emirden dolayı örtündüklerini ortaya koyuyor. Bir de bin 400 yıldır dünyanın çeşitli bölgelerinde örtünen Müslüman kadınlar hangi siyasi partinin simgesi olarak örtünüyor? Başörtüsü siyasi simge ise Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizin zamanında da mı 'siyasi simge'ydi? Ondan bu tarafa gelen bütün büyük zatların hanımları, kızları örtünüyorlardı. Bugün Amerika'da her yıl yirmi bin kadın örtünüyor. Bu kadınlar hangi siyasi simgenin gereği olarak örtünüyorlar?
Türkiye'de ayıplanmadan yaşamak isteyen bir kesim var o da başörtülü kesim. Belirli bir yere gelmiş insanlar daima gerici, yobaz, taşralı, zaten başörtüsünün türbana dönüşmesinin en önemli sebeplerinden birisi genç kızlar annelerinin alınlarına yazılan bu gerici, taşralı sözünden kurtulmak için başörtülerini modernleştirdiler. Esas baskı yıllardan beri örtülülerin üzerinde var, böyle bir mahalle baskısı. Yoksa hiçbir zaman başı açık olan biri için mahalle baskısı yok, bu gazetelerde gösterilenler tamamen senaryo ve uydurma.
Mehmet Talu