nakşibendi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 12 Mar 2006
- Mesajlar
- 1,946
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Hendek bir çizgidir. Hayata bakışın bir diğer adıdır. Kısaca duruştur. Sahip olunan gücün ifadesidir. Küresel güçlerde bir hendek tasavvur etmekte. Bugün Filistin, Lübnan ve İran önlerinde kazılan bu hendek ümmetin duruşunun bir ifadesidir. Asıl sorunda buradadır zaten. Hendeğin ne tarafında yer alacağımız noktasında vahyin söylemleriyle, beşerin söylemleri karsı karsıyadır.
Bugün kendini mustazaf halk kitlelerinin önünde görenler hendekler kazıp, oralara inmektense adeta uhud savaşındaki okçular gibidirler. Dünyayı sevmekte, köşe başlarında mustazaf yığınların ihlaslı gayretleriyle oluşturulan kurumlarda köşe başlarını tutarak kendi tasavvurlarındaki hikmet adı ile adeta hikmete müşteri aramaktadırlar.
Hendekler kazan küresel güçler ne hazindir ki, bu hendeklerin işçiliğinide mustazaflara yaptırmaktadır. Hendek belli bir coğrafyanın bir köşesinde toprak üzerindeki şekilsel değişiklikler değildir. Hendek hayatın kendisidir. Öyleki bu yol hendeklerle çevrilmiştir. Ve bu çember her geçen gün daha da daralmaktadır. Kerbela bir hendektir. Hüseyin ve yaranlarının hendeği. Yezid ve taifesi imam Hüseyin(as) ve yaranlarına karşı bir hendek hazırlarken imam ve yaranları ne yapmıştır? Tevhidi içselleştirmiş gönüllerin bu hendekler karşısındaki onurlu duruşları, ödedikleri bedelleri bugün görsel ve yazılı basında izlemekteyiz. Bu duruş kerbela aslanlarının duruşundan farklımıdır? Yiğitlerimizin duruşları hüseyni, bacılarımızın duruşları zeynebi olmadan bu küresel girdabdan çıkış mümkünmü? Küresel iblisler ABD ve İşgalci israil'in ortadoğu da estirdiği terör neticesinde Filistin , Lübnan adeta çağın kerbelasına dönüştürülmüş değilmidir?
Hendek bir siperdir. Zulme sömürüye, Allah'dan başka otoritelere, kulluğa çağıran olgulara karşı direniş yeridir. Küresel bu güçler uzun vadeli projelerinin bir uzantısı olan Filistin ve G.Lübnanın işgalinin ardından estirilen Suriye ve İranın işgal senaryoları bugün ümmetin burnunun dibine kadar yaklaşmış ABD ve İsrail'in kazdığı çağdaş hendekten başka bir şey değildir. Ilımlı islam projeleriyle küresel hendekler kazmaya çalışan bu işgalciler, şimdi de bölgesel hendekler kazmakta ne hazindir ki bu hendeklerin işçiliğinide bölgenin mustazaf insanlarına yaptırmak istemektedir. Şeytani olan bu projelerin mahiyetini vahye göturmedikçe, vahyle sağlamasını yapmadıkçada ümmetin bir çıkar yol bulmasıda mümkün olmayacaktır.
Ilımlı islam projeleriyle özelde ortadoğu genelde dünya halklarının düşünce dünyalarını işgal edip bu halkların iradelerini kendi tasarrufu altına alma süreci, küresel bu güçlerin akide ve eylem birlikteligi ile halihazırda hayatta yerini bulmakta sahne ve dekorlar hazırlanıp oyun tekrar sahneye konulmak istenmektedir. 11 Eylül saldırılarıyla başlayan bu süreç bugüne değin aşama aşama irdelenip, mercek altına alındığında küresel şeytani güçlerin hiçte başarısız olmadıkları anlaşılacaktır. Esasen asıl korku G.Lübnan'ın Hizbullahi güçleriyle, İran'ın inkilabi düşüncesidir. G.Lübnandaki hesapları altüst olan bu iblisi güçler oyunun bu kısmını adeta dondurmakta belkide senaryonun bir gereği bu bölgeye BM güçlerini peşkeş çekerek adeta gelebilecek saldırılara karşı uluslararası, güvenli, tampon bir bölge kurmak istemekte. Belki de Filsitinde çektiği bu duvarları burada da şimdilik BM askerleri ile örmek istemektedir.
Ilımlı islam özelde ortadoğu genelde tüm beşeriyet için öylesine tehlikeli bir süreçtir ki, topyekün bir bölge şeytanizmin sağdan yaklaşımı ile iradesini abluka altına aldırmakta; vahyin ortaya çıkardığı o güzide sahabe nesli gibi bir neslin tekrar inkişafının önüne hendekler kazılarak geçilmek istenmektedir. İslam dünyasında milliyetçi, mukaddesatçı, dialoğcu velhasıl hedefe giden her yolu meşru gören makyavelist düşüncelerin tohumları ekilmekte neticede mevcut sistemlerin kaygan zemininde çırpınan ama çırpındıkçada daha bir küfür sistemine entegre olup, asimile olan insan tipleriyle karşılaşabiliyoruz. Artık bölge insanı vahyin sunduğu tedric-tertil sürecine uygun davet ve mücadele yöntemlerini elleriyle bir köşeye itip, beşeri sistemlerin lanse ettiği hatta bazen dikte ettirdiği yol ve yöntemlerle varlıklarını sürdurmekte adım adım batıla dalanlarla beraber batıla dalınmaktadır.
Asrı saadetin vahiyle beslenen o güzide insanları zamanın gelişen olaylarına feraset ile bakmakta, yaşadıkalrı coğrafyanın şeytani sistemelerine karşı "hendek kazma" fikrini Rasul(as) teklif edebiliyorlardı. Allah Rasulü'de dahil olmak üzere topyekün bir halk hendek kazmak için yeri geldiğinde toprağı elleriyle kazmaktadır. Rasul(as) ın eli,yüzü toz toprak içerisinde kalmaktadır. Hendek savaş stratejisidir. O güzide neslin erleri hendekleri bizatihi kendileri oluşturup kazarken bugün ümmetin önüne şeytan ve dostlarınca kazılan hendekler düşündürücü olmakla beraber, bizatihi mustazafların bu hendeklerin kazılmasında işçi olarak kullanılması üzücüdür.
Günümüzde "aldatıcılar sizi allah adı ile aldatmasın" ilahi buyruğu karşısında vahyin bütünlüğü içerisinde bir tavır geliştirememektedir. Aldatıcı bu güçler kimi zaman farklı gündemler oluşturup halkların önüne sunmakta, büyük projelerini gerçekleştirme arefesinde kitlelerin dikkatini farklı noktalara kanalize edebilmektedir. G.Lübnandaki Hizbullahilerin küresel güçlere verdiği korku BM gibi artık ne olduğu, kime hizmet ettiği ayyuka çıkmış bir teşkilatın bünyesinde farklı milletlerden oluşan bir grup silahlı güc, BOP un bir uzantısı olarak adeta zamanın farklı bir hendeği olarak G.Lübnan önlerinde konuşlandırılmak istenmektedir. Sözde Hizbullahın silahsızlandırılmasına katılmayacaktır bu güç. Ama Hizbullahın askeri kıyafetleri içerisinde bir kaç silahlı mossad yada CIA elemanlarının oraya asker gönderen ülke askerlerine karşı girişebileceği provakatif bir saldırının sonuçları düşünülmemekte, belkide İrana yapılması düşünülen olası bir harekat için maşa olarak kullanılabilecek bölgedeki bir ülke ile İranın arası açılmak istenmektedir.
Küresel güçlerce hendeklerin kazıldığı böylesi hassas bir dönemde bölgenin müslüman halkları önlerine konulan gündemlerle meşgul olmakta, bunlarla uyutulmaktadır. Ümmetin biliçli muvahhidlerince orataya konulan düşünceler ne hazindir ki irdelenip vahyle sağlaması yapılmaksızın, vahdeti birliği bozucu tanımlarla ifadelendirip gözardı edilmektedir. İçerisinde bulunduğumuz bu girdabdan çıkış ancak zamanın Selmani Farisilerine bağlıdır. Birilerinin hendek kazılmasını teklif etmesi gerekmektedir. Biz Rasül(as) ın ashabıyla beraber bilfiil bu kazma eylemine katıldığını görmekteyiz. Açlığa, susuzluğa ve binbir zorluğa rağmen geceli gündüzlü uğraşı ile 6 günde kazılan hendek mantığı bugüne taşınmalı, vahyi hayata taşıyan Rasül(as) ve ashabı gibi toplum içerisindeki statülerimiz her ne olursa olsun çağdaş hendeklerin kazılmasında yerimizi alıp vahyin gölgesinde bir sürece girmemiz artık kaçınılmazdır.
Emperyalist güçlerin kazdığı bu hendekler karşısında hangi hendeğe taraf olduğumuzu düşünce ve eylemlerimizle ortaya koymalıyız. Unutulmamalı ki bu kara ve suskun mezarlıkta bir kıvılcımın belirmesi gerekmektedir. Taki Merhum Ali Şeriati'ninde ifade ettiği gibi Karamsarlığın karanlık gecesinde aydın ve güçlü bir ümidin yüzü parıldasın...
Bugün kendini mustazaf halk kitlelerinin önünde görenler hendekler kazıp, oralara inmektense adeta uhud savaşındaki okçular gibidirler. Dünyayı sevmekte, köşe başlarında mustazaf yığınların ihlaslı gayretleriyle oluşturulan kurumlarda köşe başlarını tutarak kendi tasavvurlarındaki hikmet adı ile adeta hikmete müşteri aramaktadırlar.
Hendekler kazan küresel güçler ne hazindir ki, bu hendeklerin işçiliğinide mustazaflara yaptırmaktadır. Hendek belli bir coğrafyanın bir köşesinde toprak üzerindeki şekilsel değişiklikler değildir. Hendek hayatın kendisidir. Öyleki bu yol hendeklerle çevrilmiştir. Ve bu çember her geçen gün daha da daralmaktadır. Kerbela bir hendektir. Hüseyin ve yaranlarının hendeği. Yezid ve taifesi imam Hüseyin(as) ve yaranlarına karşı bir hendek hazırlarken imam ve yaranları ne yapmıştır? Tevhidi içselleştirmiş gönüllerin bu hendekler karşısındaki onurlu duruşları, ödedikleri bedelleri bugün görsel ve yazılı basında izlemekteyiz. Bu duruş kerbela aslanlarının duruşundan farklımıdır? Yiğitlerimizin duruşları hüseyni, bacılarımızın duruşları zeynebi olmadan bu küresel girdabdan çıkış mümkünmü? Küresel iblisler ABD ve İşgalci israil'in ortadoğu da estirdiği terör neticesinde Filistin , Lübnan adeta çağın kerbelasına dönüştürülmüş değilmidir?
Hendek bir siperdir. Zulme sömürüye, Allah'dan başka otoritelere, kulluğa çağıran olgulara karşı direniş yeridir. Küresel bu güçler uzun vadeli projelerinin bir uzantısı olan Filistin ve G.Lübnanın işgalinin ardından estirilen Suriye ve İranın işgal senaryoları bugün ümmetin burnunun dibine kadar yaklaşmış ABD ve İsrail'in kazdığı çağdaş hendekten başka bir şey değildir. Ilımlı islam projeleriyle küresel hendekler kazmaya çalışan bu işgalciler, şimdi de bölgesel hendekler kazmakta ne hazindir ki bu hendeklerin işçiliğinide bölgenin mustazaf insanlarına yaptırmak istemektedir. Şeytani olan bu projelerin mahiyetini vahye göturmedikçe, vahyle sağlamasını yapmadıkçada ümmetin bir çıkar yol bulmasıda mümkün olmayacaktır.
Ilımlı islam projeleriyle özelde ortadoğu genelde dünya halklarının düşünce dünyalarını işgal edip bu halkların iradelerini kendi tasarrufu altına alma süreci, küresel bu güçlerin akide ve eylem birlikteligi ile halihazırda hayatta yerini bulmakta sahne ve dekorlar hazırlanıp oyun tekrar sahneye konulmak istenmektedir. 11 Eylül saldırılarıyla başlayan bu süreç bugüne değin aşama aşama irdelenip, mercek altına alındığında küresel şeytani güçlerin hiçte başarısız olmadıkları anlaşılacaktır. Esasen asıl korku G.Lübnan'ın Hizbullahi güçleriyle, İran'ın inkilabi düşüncesidir. G.Lübnandaki hesapları altüst olan bu iblisi güçler oyunun bu kısmını adeta dondurmakta belkide senaryonun bir gereği bu bölgeye BM güçlerini peşkeş çekerek adeta gelebilecek saldırılara karşı uluslararası, güvenli, tampon bir bölge kurmak istemekte. Belki de Filsitinde çektiği bu duvarları burada da şimdilik BM askerleri ile örmek istemektedir.
Ilımlı islam özelde ortadoğu genelde tüm beşeriyet için öylesine tehlikeli bir süreçtir ki, topyekün bir bölge şeytanizmin sağdan yaklaşımı ile iradesini abluka altına aldırmakta; vahyin ortaya çıkardığı o güzide sahabe nesli gibi bir neslin tekrar inkişafının önüne hendekler kazılarak geçilmek istenmektedir. İslam dünyasında milliyetçi, mukaddesatçı, dialoğcu velhasıl hedefe giden her yolu meşru gören makyavelist düşüncelerin tohumları ekilmekte neticede mevcut sistemlerin kaygan zemininde çırpınan ama çırpındıkçada daha bir küfür sistemine entegre olup, asimile olan insan tipleriyle karşılaşabiliyoruz. Artık bölge insanı vahyin sunduğu tedric-tertil sürecine uygun davet ve mücadele yöntemlerini elleriyle bir köşeye itip, beşeri sistemlerin lanse ettiği hatta bazen dikte ettirdiği yol ve yöntemlerle varlıklarını sürdurmekte adım adım batıla dalanlarla beraber batıla dalınmaktadır.
Asrı saadetin vahiyle beslenen o güzide insanları zamanın gelişen olaylarına feraset ile bakmakta, yaşadıkalrı coğrafyanın şeytani sistemelerine karşı "hendek kazma" fikrini Rasul(as) teklif edebiliyorlardı. Allah Rasulü'de dahil olmak üzere topyekün bir halk hendek kazmak için yeri geldiğinde toprağı elleriyle kazmaktadır. Rasul(as) ın eli,yüzü toz toprak içerisinde kalmaktadır. Hendek savaş stratejisidir. O güzide neslin erleri hendekleri bizatihi kendileri oluşturup kazarken bugün ümmetin önüne şeytan ve dostlarınca kazılan hendekler düşündürücü olmakla beraber, bizatihi mustazafların bu hendeklerin kazılmasında işçi olarak kullanılması üzücüdür.
Günümüzde "aldatıcılar sizi allah adı ile aldatmasın" ilahi buyruğu karşısında vahyin bütünlüğü içerisinde bir tavır geliştirememektedir. Aldatıcı bu güçler kimi zaman farklı gündemler oluşturup halkların önüne sunmakta, büyük projelerini gerçekleştirme arefesinde kitlelerin dikkatini farklı noktalara kanalize edebilmektedir. G.Lübnandaki Hizbullahilerin küresel güçlere verdiği korku BM gibi artık ne olduğu, kime hizmet ettiği ayyuka çıkmış bir teşkilatın bünyesinde farklı milletlerden oluşan bir grup silahlı güc, BOP un bir uzantısı olarak adeta zamanın farklı bir hendeği olarak G.Lübnan önlerinde konuşlandırılmak istenmektedir. Sözde Hizbullahın silahsızlandırılmasına katılmayacaktır bu güç. Ama Hizbullahın askeri kıyafetleri içerisinde bir kaç silahlı mossad yada CIA elemanlarının oraya asker gönderen ülke askerlerine karşı girişebileceği provakatif bir saldırının sonuçları düşünülmemekte, belkide İrana yapılması düşünülen olası bir harekat için maşa olarak kullanılabilecek bölgedeki bir ülke ile İranın arası açılmak istenmektedir.
Küresel güçlerce hendeklerin kazıldığı böylesi hassas bir dönemde bölgenin müslüman halkları önlerine konulan gündemlerle meşgul olmakta, bunlarla uyutulmaktadır. Ümmetin biliçli muvahhidlerince orataya konulan düşünceler ne hazindir ki irdelenip vahyle sağlaması yapılmaksızın, vahdeti birliği bozucu tanımlarla ifadelendirip gözardı edilmektedir. İçerisinde bulunduğumuz bu girdabdan çıkış ancak zamanın Selmani Farisilerine bağlıdır. Birilerinin hendek kazılmasını teklif etmesi gerekmektedir. Biz Rasül(as) ın ashabıyla beraber bilfiil bu kazma eylemine katıldığını görmekteyiz. Açlığa, susuzluğa ve binbir zorluğa rağmen geceli gündüzlü uğraşı ile 6 günde kazılan hendek mantığı bugüne taşınmalı, vahyi hayata taşıyan Rasül(as) ve ashabı gibi toplum içerisindeki statülerimiz her ne olursa olsun çağdaş hendeklerin kazılmasında yerimizi alıp vahyin gölgesinde bir sürece girmemiz artık kaçınılmazdır.
Emperyalist güçlerin kazdığı bu hendekler karşısında hangi hendeğe taraf olduğumuzu düşünce ve eylemlerimizle ortaya koymalıyız. Unutulmamalı ki bu kara ve suskun mezarlıkta bir kıvılcımın belirmesi gerekmektedir. Taki Merhum Ali Şeriati'ninde ifade ettiği gibi Karamsarlığın karanlık gecesinde aydın ve güçlü bir ümidin yüzü parıldasın...