Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Helal dairesi (1 Kullanıcı)

İrşadNur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eki 2007
Mesajlar
165
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
İstanbuL
Web Sitesi
hepimizfilistinliyiz.wordpress.com
Aziz hemşirelerim, katiyen biliniz ki, daire-i meşruanın haricindeki zevklerde, lezzetlerde, on derece onlardan ziyade elemler ve zahmetler bulunduğunu, Risale-i Nur yüzer kuvvetli delillerle, hadisatlarla ispat etmiştir Uzun tafsilâtını Risale-i Nur'da bulabilirsiniz
Ezcümle, Küçük Sözler'den Altıncı, Yedinci, Sekizinci Sözler ve Gençlik Rehberi benim bedelime sizlere tam bu hakikati gösterecek Onun için, daire-i meşruadaki keyfe iktifâ ediniz ve kanaat getiriniz Sizin hanenizdeki mâsum evlâtlarınızla mâsûmâne sohbet, yüzer sinemadan daha ziyade zevklidir
Hem katiyen biliniz ki, bu hayat-ı dünyeviyede hakikî lezzet İmân dairesindedir ve imandadır Ve amâl-i salihanın herbirisinde bir mânevî lezzet var Ve dalâlet ve sefahatte, bu dünyada dahi gayet acı ve çirkin elemler bulunduğunu Risale-i Nur yüzer katî delillerle ispat etmiştir Adeta imanda bir Cennet çekirdeği ve dalâlette ve sefahatte bir Cehennem çekirdeği bulunduğunu, ben kendim çok tecrübelerle ve hadiselerle aynelyakin görmüşüm ve Risale-i Nur'da bu hakikat tekrar ile yazılmış En şedit muannid ve muterizlerin eline girip, hem resmî ehl-i vukuflar ve mahkemeler o hakikati cerh edememişler Şimdi sizin gibi mübarek ve mâsum hemşirelerime ve evlâtlarım hükmünde küçüklerinize, başta Tesettür Risalesi ve Gençlik Rehberi ve Küçük Sözler benim bedelime sizlere ders versin
Ben işittim ki, benim size camide ders vermekliğimi arzu ediyorsunuz Fakat benim perişaniyetimle beraber hastalığım ve çok esbab, bu vaziyete müsaade etmiyor Ben de sizin için yazdığım bu dersimi okuyan ve kabul eden bütün hemşirelerimi, bütün mânevî kazançlarıma ve dualarıma Nur şakirtleri gibi dahil etmeye karar verdim Eğer siz benim bedelime Risale-i Nur'u kısmen elde edip okusanız veya dinleseniz, o vakit, kaidemiz mûcibince, bütün kardeşleriniz olan Nur şakirtlerinin mânevî kazançlarına ve dualarına da hissedar oluyorsunuz
Ben şimdi daha ziyade yazacaktım Fakat çok hasta ve çok zayıf ve çok ihtiyar ve tashihat gibi çok vazifelerim bulunduğundan, şimdilik bu kadarla iktifâ ettim
El-Bâkî Hüve'l-Bâkî
Duanıza muhtaç kardeşiniz
Said Nursî
Lemalar | Yirmi Dördüncü Lem´a | 205
 

İrşadNur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eki 2007
Mesajlar
165
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
İstanbuL
Web Sitesi
hepimizfilistinliyiz.wordpress.com
nurseherekim7oi7.jpg
 

İrşadNur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eki 2007
Mesajlar
165
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
İstanbuL
Web Sitesi
hepimizfilistinliyiz.wordpress.com
Aziz hemşirelerim, katiyen biliniz ki, daire-i meşruanın haricindeki zevklerde, lezzetlerde, on derece onlardan ziyade elemler ve zahmetler bulunduğunu, Risale-i Nur yüzer kuvvetli delillerle, hadisatlarla ispat etmiştir Uzun tafsilâtını Risale-i Nur'da bulabilirsiniz
Ezcümle, Küçük Sözler'den Altıncı, Yedinci, Sekizinci Sözler ve Gençlik Rehberi benim bedelime sizlere tam bu hakikati gösterecek Onun için, daire-i meşruadaki keyfe iktifâ ediniz ve kanaat getiriniz Sizin hanenizdeki mâsum evlâtlarınızla mâsûmâne sohbet, yüzer sinemadan daha ziyade zevklidir
Hem katiyen biliniz ki, bu hayat-ı dünyeviyede hakikî lezzet İmân dairesindedir ve imandadır Ve amâl-i salihanın herbirisinde bir mânevî lezzet var Ve dalâlet ve sefahatte, bu dünyada dahi gayet acı ve çirkin elemler bulunduğunu Risale-i Nur yüzer katî delillerle ispat etmiştir Adeta imanda bir Cennet çekirdeği ve dalâlette ve sefahatte bir Cehennem çekirdeği bulunduğunu, ben kendim çok tecrübelerle ve hadiselerle aynelyakin görmüşüm ve Risale-i Nur'da bu hakikat tekrar ile yazılmış En şedit muannid ve muterizlerin eline girip, hem resmî ehl-i vukuflar ve mahkemeler o hakikati cerh edememişler Şimdi sizin gibi mübarek ve mâsum hemşirelerime ve evlâtlarım hükmünde küçüklerinize, başta Tesettür Risalesi ve Gençlik Rehberi ve Küçük Sözler benim bedelime sizlere ders versin
Ben işittim ki, benim size camide ders vermekliğimi arzu ediyorsunuz Fakat benim perişaniyetimle beraber hastalığım ve çok esbab, bu vaziyete müsaade etmiyor Ben de sizin için yazdığım bu dersimi okuyan ve kabul eden bütün hemşirelerimi, bütün mânevî kazançlarıma ve dualarıma Nur şakirtleri gibi dahil etmeye karar verdim Eğer siz benim bedelime Risale-i Nur'u kısmen elde edip okusanız veya dinleseniz, o vakit, kaidemiz mûcibince, bütün kardeşleriniz olan Nur şakirtlerinin mânevî kazançlarına ve dualarına da hissedar oluyorsunuz
Ben şimdi daha ziyade yazacaktım Fakat çok hasta ve çok zayıf ve çok ihtiyar ve tashihat gibi çok vazifelerim bulunduğundan, şimdilik bu kadarla iktifâ ettim
El-Bâkî Hüve'l-Bâkî
Duanıza muhtaç kardeşiniz
Said Nursî
 

İrşadNur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eki 2007
Mesajlar
165
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
İstanbuL
Web Sitesi
hepimizfilistinliyiz.wordpress.com
Bir balık, bitkilerden ve cansızlardan farklı olarak, dilediği yöne doğru hareket etme hürriyetine sahip Ama bu hürriyet, deniz ile sınırlı Ondan dışarı çıkması yasaklanmış Karalar, ormanlar onun için yasak bölge Tilkilerle, aslanlarla arkadaşlık etmesi, sanki, haram kılınmış O, denizde yaşayacak ve ömrünü diğer balıklarla geçirecektir
İnsanın denizi de "helâl dairesi" dir

"Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir Harama girmeye hiç lüzum yoktur" (Sözler)

İnsan, bu daire içinde kalmak şartıyla, istediği gibi hareket edebilir, dilediği gibi safa sürebilir Ama bu dairenin dışı, onun için cehennem tarlasıdır Buna göre, hürriyeti şöyle de tarif edebiliriz: "Hürriyet, helâl ve haram dairelerinden dilediğini seçebilme yetkisi ve netice itibariyle de cennet ve cehennem yollarından istediğine girme serbestisidir"

Kul, hür olmaz, dedik Nasıl olsun ki, kölenin bile hürriyeti söz konusu değil Kulluk ise, kölelikten çok daha ileri bir bağımlılık Mutlak mânâda ve sınırsız bir hürriyete sahip olmadığımızı nefsimize iyice kabul ettirmek için şöyle bir düşünelim: İnsanoğlu, eliyle işitip, gözüyle koku alıp, kulağıyla görebiliyor mu? Hayır Aklıyla hıfzedip, kalbiyle anlayıp, hafızasıyla sevebiliyor mu? Cevap; yine hayır

Demek ki, insan her organını ve duygusunu yerinde kullanmaya mecbur Onu yaratan, organlarını yerli yerine koyan ve ruh âlemini akıl almaz bir şekilde tanzim eden, her duyguyu, her hissi ayrı vazifelerde çalıştıran biri var Şu var ki, bu organların ve duyguların önüne iki saha açılmış: Helâl ve haram meydanları

Ayağıyla dilediği yere gidip gözüyle istediği yöne bakabildiği gibi, aklını her sahada kullanabiliyor ve hafızasına, olur- olmaz, her şeyi doldurabiliyorBu sermayelerden her biri insanın akıl ve vicdanına emrediyorlar ki: "Bizi dilediğin gibi yönlendiremezsin! Sen irade sıfatını doğru değerlendirmeli ve bizi yaratılış gayemizde kullanmalısın!" İnsan iradesine tanınan bu hürriyet, bu serbesti, bu seçme hakkı, ne yazık ki, çoklarınca yanlış değerlendiriliyor

İnsanoğlu, babasına, amirine, devletine karşı gelme hürriyetine sahip olmadığını çok iyi bildiği halde, nasıl oluyor da, Rabbine, Hâlıkına, Mâlikine karşı kendini hür ve serbest sanabiliyor!?

Nur Müellifi, hürriyet konusunda çok önemli bir noktaya da şöyle parmak basıyor:

"Bazı sefih ve lâübaliler hür yaşamak istemediklerinden, nefs-i emmarenin esaret-i rezilesi altına girmek istiyorlar" (Hutbe-i Şamiye)

Hür olduğunu, dilediği gibi hareket edebileceğini iddia eden bir insan, gerçekte nefsinin esareti altına girmiştir Nefsi ona kötülüğü emreder; o da bu emre kayıtsız şartsız itaat eder

Ve bu esaret, rezil bir esarettir Bir alimin hizmetine girmiş bir insanla, bir soygun şebekesinde çalışan bir başka insan ilk bakışta aynı noktada birleşirler: İkisi de emir altındadır Ama birincisi büyük bir şereftir, sonu ilim ve irfana çıkar Diğeri ise rezalettir; neticesi azap ve zindandır
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,441
Tepki puanı
7,783
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

"Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur." (Sözler)

Bir balık, bitkilerden ve cansızlardan farklı olarak, dilediği yöne doğru hareket etme hürriyetine sahip. Ama bu hürriyet, deniz ile sınırlı. Ondan dışarı çıkması yasaklanmış. Karalar, ormanlar onun için yasak bölge. Tilkilerle, aslanlarla arkadaşlık etmesi, sanki, haram kılınmış. O, denizde yaşayacak ve ömrünü diğer balıklarla geçirecektir.
İnsanın denizi de "helâl dairesi" dir.

İnsan, bu daire içinde kalmak şartıyla, istediği gibi hareket edebilir, dilediği gibi safa sürebilir. Ama bu dairenin dışı, onun için cehennem tarlasıdır. Buna göre, hürriyeti şöyle de tarif edebiliriz: "Hürriyet, helâl ve haram dairelerinden dilediğini seçebilme yetkisi ve netice itibariyle de cennet ve cehennem yollarından istediğine girme serbestisidir."

Kul, hür olmaz, dedik. Nasıl olsun ki, kölenin bile hürriyeti söz konusu değil. Kulluk ise, kölelikten çok daha ileri bir bağımlılık. Mutlak mânâda ve sınırsız bir hürriyete sahip olmadığımızı nefsimize iyice kabul ettirmek için şöyle bir düşünelim: İnsanoğlu, eliyle işitip, gözüyle koku alıp, kulağıyla görebiliyor mu? Hayır. Aklıyla hıfzedip, kalbiyle anlayıp, hafızasıyla sevebiliyor mu? Cevap; yine hayır.

Demek ki, insan her organını ve duygusunu yerinde kullanmaya mecbur. Onu yaratan, organlarını yerli yerine koyan ve ruh âlemini akıl almaz bir şekilde tanzim eden, her duyguyu, her hissi ayrı vazifelerde çalıştıran biri var. Şu var ki, bu organların ve duyguların önüne iki saha açılmış: Helâl ve haram meydanları.

Ayağıyla dilediği yere gidip gözüyle istediği yöne bakabildiği gibi, aklını her sahada kullanabiliyor ve hafızasına, olur- olmaz, her şeyi doldurabiliyor.Bu sermayelerden her biri insanın akıl ve vicdanına emrediyorlar ki: "Bizi dilediğin gibi yönlendiremezsin! Sen irade sıfatını doğru değerlendirmeli ve bizi yaratılış gayemizde kullanmalısın!" İnsan iradesine tanınan bu hürriyet, bu serbesti, bu seçme hakkı, ne yazık ki, çoklarınca yanlış değerlendiriliyor.

İnsanoğlu, babasına, amirine, devletine karşı gelme hürriyetine sahip olmadığını çok iyi bildiği halde, nasıl oluyor da, Rabbine, Hâlıkına, Mâlikine karşı kendini hür ve serbest sanabiliyor!?..

Nur Müellifi, hürriyet konusunda çok önemli bir noktaya da şöyle parmak basıyor:

"Bazı sefih ve lâübaliler hür yaşamak istemediklerinden, nefs-i emmarenin esaret-i rezilesi altına girmek istiyorlar." (Hutbe-i Şamiye)

Hür olduğunu, dilediği gibi hareket edebileceğini iddia eden bir insan, gerçekte nefsinin esareti altına girmiştir. Nefsi ona kötülüğü emreder; o da bu emre kayıtsız şartsız itaat eder.

Ve bu esaret, rezil bir esarettir. Bir alimin hizmetine girmiş bir insanla, bir soygun şebekesinde çalışan bir başka insan ilk bakışta aynı noktada birleşirler: İkisi de emir altındadır. Ama birincisi büyük bir şereftir, sonu ilim ve irfana çıkar. Diğeri ise rezalettir; neticesi azap ve zindandır.

Alıntı: Prof. Dr. Alaaddin Başar

Elinize, emeğinize sağlık kardeşim...
Katkıda bulunayım dedim...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt