Hz. Nuh Peygamber
Nuh Peygamber de diğer peygamberler gibi kavmini yani içinde yaşadığı topluluğu doğru yola çağırmıştır. Allah’a inanmalarını, herşeyin Yaratıcısının Allah olduğunu, başka şeylere tapmamalarını, aksi takdirde Allah’ın kendilerini cezalandıracağını söylemiştir. Bu olay, Kuran’da şöyle anlatılır:
Andolsun, biz Nuh'u kavmine gönderdik. (Onlara "Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıp-korkutucuyum."
"Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Ben size (gelecek olan) acı bir günün azabından korkarım" (dedi). (Hud Suresi, 25-26)
Fakat çok az kişi haricinde kendisine inanan olmamıştır. Bunun üzerine Allah Nuh Peygambere büyük bir gemi yapmasını emretmiştir. İnananların bu gemi sayesinde kurtulacağını bildirmiştir.
Nuh Peygamberin, etrafta hiç deniz yokken gemi yapması Allah’a inanmayanları çok şaşırtmış ve bu yüzden onunla alay etmişlerdir. Oysa inanmayanlar başlarına gelecekleri bilmemekte fakat Allah bilmektedir. Gemi bitince, günlerce süren çok şiddetli yağmurlar yağmış, her tarafı sular kaplayıp karalar denize dönüşmeye başlamıştır. O zaman gerçekleşen bu felaket günümüzde bilim adamları tarafından da doğrulanmıştır. Ortadoğu bölgesinde şimdi dağ olan birçok yerin bir zamanlar sularla kaplı olduğuna dair deliller bulunmuştur.
Televizyonda çeşitli ülkelerde olan sel felaketlerini görmüşsünüzdür. Böyle felaketlerde, insanlar çatılara çıkıp yardım gelmesini beklerler, onlara ancak deniz motorları ya da helikopterlerle yardım ulaştırılabilir. O dönemde ise Hz. Nuh’un gemisinden başka onları kurtaracak hiçbir şey olmamıştır. İşte Nuh Peygamber zamanında olan ve ‘Nuh Tufanı’ olarak adlandırılan bu olay, o dönemdeki peygambere inanmayan, inançsız insanları cezalandırmak için Allah’ın özel olarak meydana getirdiği bir cezadır. Allah’ı dinlemeyen, O’nun Nuh Peygamber aracılığı ile gönderdiği uyarılara yüz çeviren, şımarık, kötü huylu insanların hiçbiri o gemiye binmemiş, kendilerini Allah’tan başka şeylerin koruyacağını zannetmişlerdir. Allah’a değil başka varlıklara güvenmişlerdir.
Halbuki Allah dilemezse bizi hiçbir şey koruyamaz. Bu gerçeği bilmeyen insanlar tepelere, yüksek yerlere çıkmalarına rağmen dev dalgalar onlara da ulaşmış, böylece boğulup gitmişlerdir. Çok az sayıda insan Allah'a inanıp güvenmiş, Nuh Peygamberle beraber gemiye binmiş ve kurtulmuştur. Yanlarına da yine Allah'ın emri ile dişi ve erkek çeşitli türden hayvanlar almışlardır. Kuran'da bu konu şöyle anlatılmaktadır:
Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz (Nuh)u yalanladılar ve: "Delidir" dediler. O 'baskı altına alınıp engellenmişti.'
Sonunda Rabbine dua etti: "Gerçekten ben, yenik düşmüş durumdayım. Artık Sen (bu kafir toplumdan) intikam al."
Biz de 'bardaktan boşanırcasına akan' bir su ile göğün kapılarını açtık.
Yeri de 'coşkun kaynaklar' halinde fışkırttık. Derken su, takdir edilmiş bir işe karşı (hükmümüzü gerçekleştirmek üzere) birleşti.
Ve onu da tahtalar ve çiviler(le inşa edilmiş gemi) üzerinde taşıdık; Gözlerimiz önünde akıp-gitmekteydi.İnkâr edilmiş-nankörlük edilmiş olan (Nuh)a bir mükafat olmak üzere.
Andolsun, Biz bunu bir ayet olarak bıraktık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?
Şu halde Benim azabım ve uyarıp-korkutmam nasılmış? (Kamer Suresi, 9-16)
Bütün peygamberler gönderildikleri toplumlara benzeri şekilde aynı konuları anlatmışlar ve onları Allah’a ibadet etmeye çağırmışlardır. Bu görevlerini yaparken de o insanlardan herhangi bir karşılık istememişlerdir. Çünkü Allah’ın sözlerini kendi toplumlarına ileten bu insanların hiçbir çıkarları yoktur. Sadece Allah onları görevlendirdiği için ve Allah’ı çok sevdikleri, O’nun da kendilerini sevmesini istedikleri ve O’ndan korkup çekindikleri için bu görevi yaparlar. Ve bu sırada başlarına birçok olay gelir; sıkıntıya, eziyete, iftiraya uğrarlar. Hatta geçmişte bazı peygamberler inkarcılar tarafından öldürülmek istenmiş, içlerinden öldürülenler de olmuştur. Ancak peygamberler yalnızca Allah’tan korkan insanlar oldukları için, karşılaştıkları hiçbir zorluk onları doğru yoldan döndürmemiştir. Yaşadıkları zorlukların karşılığını Allah’ın dünyada ve ölümden sonraki ahiret hayatında eksiksiz olarak vereceğini hiçbir zaman unutmamışlardır.
Nuh Peygamber de diğer peygamberler gibi kavmini yani içinde yaşadığı topluluğu doğru yola çağırmıştır. Allah’a inanmalarını, herşeyin Yaratıcısının Allah olduğunu, başka şeylere tapmamalarını, aksi takdirde Allah’ın kendilerini cezalandıracağını söylemiştir. Bu olay, Kuran’da şöyle anlatılır:
Andolsun, biz Nuh'u kavmine gönderdik. (Onlara "Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıp-korkutucuyum."
"Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Ben size (gelecek olan) acı bir günün azabından korkarım" (dedi). (Hud Suresi, 25-26)
Fakat çok az kişi haricinde kendisine inanan olmamıştır. Bunun üzerine Allah Nuh Peygambere büyük bir gemi yapmasını emretmiştir. İnananların bu gemi sayesinde kurtulacağını bildirmiştir.
Nuh Peygamberin, etrafta hiç deniz yokken gemi yapması Allah’a inanmayanları çok şaşırtmış ve bu yüzden onunla alay etmişlerdir. Oysa inanmayanlar başlarına gelecekleri bilmemekte fakat Allah bilmektedir. Gemi bitince, günlerce süren çok şiddetli yağmurlar yağmış, her tarafı sular kaplayıp karalar denize dönüşmeye başlamıştır. O zaman gerçekleşen bu felaket günümüzde bilim adamları tarafından da doğrulanmıştır. Ortadoğu bölgesinde şimdi dağ olan birçok yerin bir zamanlar sularla kaplı olduğuna dair deliller bulunmuştur.
Televizyonda çeşitli ülkelerde olan sel felaketlerini görmüşsünüzdür. Böyle felaketlerde, insanlar çatılara çıkıp yardım gelmesini beklerler, onlara ancak deniz motorları ya da helikopterlerle yardım ulaştırılabilir. O dönemde ise Hz. Nuh’un gemisinden başka onları kurtaracak hiçbir şey olmamıştır. İşte Nuh Peygamber zamanında olan ve ‘Nuh Tufanı’ olarak adlandırılan bu olay, o dönemdeki peygambere inanmayan, inançsız insanları cezalandırmak için Allah’ın özel olarak meydana getirdiği bir cezadır. Allah’ı dinlemeyen, O’nun Nuh Peygamber aracılığı ile gönderdiği uyarılara yüz çeviren, şımarık, kötü huylu insanların hiçbiri o gemiye binmemiş, kendilerini Allah’tan başka şeylerin koruyacağını zannetmişlerdir. Allah’a değil başka varlıklara güvenmişlerdir.
Halbuki Allah dilemezse bizi hiçbir şey koruyamaz. Bu gerçeği bilmeyen insanlar tepelere, yüksek yerlere çıkmalarına rağmen dev dalgalar onlara da ulaşmış, böylece boğulup gitmişlerdir. Çok az sayıda insan Allah'a inanıp güvenmiş, Nuh Peygamberle beraber gemiye binmiş ve kurtulmuştur. Yanlarına da yine Allah'ın emri ile dişi ve erkek çeşitli türden hayvanlar almışlardır. Kuran'da bu konu şöyle anlatılmaktadır:
Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz (Nuh)u yalanladılar ve: "Delidir" dediler. O 'baskı altına alınıp engellenmişti.'
Sonunda Rabbine dua etti: "Gerçekten ben, yenik düşmüş durumdayım. Artık Sen (bu kafir toplumdan) intikam al."
Biz de 'bardaktan boşanırcasına akan' bir su ile göğün kapılarını açtık.
Yeri de 'coşkun kaynaklar' halinde fışkırttık. Derken su, takdir edilmiş bir işe karşı (hükmümüzü gerçekleştirmek üzere) birleşti.
Ve onu da tahtalar ve çiviler(le inşa edilmiş gemi) üzerinde taşıdık; Gözlerimiz önünde akıp-gitmekteydi.İnkâr edilmiş-nankörlük edilmiş olan (Nuh)a bir mükafat olmak üzere.
Andolsun, Biz bunu bir ayet olarak bıraktık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?
Şu halde Benim azabım ve uyarıp-korkutmam nasılmış? (Kamer Suresi, 9-16)
Bütün peygamberler gönderildikleri toplumlara benzeri şekilde aynı konuları anlatmışlar ve onları Allah’a ibadet etmeye çağırmışlardır. Bu görevlerini yaparken de o insanlardan herhangi bir karşılık istememişlerdir. Çünkü Allah’ın sözlerini kendi toplumlarına ileten bu insanların hiçbir çıkarları yoktur. Sadece Allah onları görevlendirdiği için ve Allah’ı çok sevdikleri, O’nun da kendilerini sevmesini istedikleri ve O’ndan korkup çekindikleri için bu görevi yaparlar. Ve bu sırada başlarına birçok olay gelir; sıkıntıya, eziyete, iftiraya uğrarlar. Hatta geçmişte bazı peygamberler inkarcılar tarafından öldürülmek istenmiş, içlerinden öldürülenler de olmuştur. Ancak peygamberler yalnızca Allah’tan korkan insanlar oldukları için, karşılaştıkları hiçbir zorluk onları doğru yoldan döndürmemiştir. Yaşadıkları zorlukların karşılığını Allah’ın dünyada ve ölümden sonraki ahiret hayatında eksiksiz olarak vereceğini hiçbir zaman unutmamışlardır.