İLK VAHİY
Kayıtlı Kullanıcı
Hayata baktığımda İnsan’ı, İnsan’a baktığımda aile’yi görüyorum…
Hayat İnsan için ihya oluyor, İnsan’ın her an yeniden inşası için her şey yeniden yeniye varediliyor…
İnsan’ın en yalın anlamıyla İnsan gibi İnsan olması ancak aile ile mümkün gözüküyor…
İnsan suretinde hayvanlar bir başka bahis…
Karşılıksız ve katıksız, bedel istemeyen hakiki sevgi ancak aile ortamında tadılabilir…
Kendinden geçerek karşılıksız yardımlaşma ancak ailede olabilir…
Dokunmanın büyüsü, sihirli dokunuşlar aile sıcağında sözkonusu…
İnsanın hamurunu yoğuran ilk yoğun tecrübeler ailede…
İlk talim ve terbiye, samimi edep aileyle…
İnsanı içeriden inşa eden tüm hasletler evvela ve bizzat aileden…
En doğal halimizle kendimiz gibi kendimiz olabildiğimiz tek yer aile…
Aileye lanet okuyanlar oldu, ailesiz toplum oluşturma çabasında olanlar oldu…
Ama hiçbiri aileye alternatif olabilecek, kalıcı ve huzur bahşedici bir model öneremedi, geliştiremedi…
Geliştirilen plastik modellerde insansılar üretebildiler ama Hazret-i İnsan’ı kalbinden başlayarak ihya ve inşa edemediler…
Ne yazıkki insan mayasının bileşenlerini anlayamadılar…
Toplumu muhayyel bir tanrı gibi her şeyin belirleyicisi tayin ettiler…
Halbuki toplum bir soyutlamadır…
Her şeyin ölçüsü olarak toplumu ve toplumsallığı tayin ettiler…
Bir şeyi normal ve anormal kılan faktör çoğunluk ve dolayısıyla toplumdu, toplumsal kurallara uyarak mutlu olabilirdik.
Peki ama toplum hangi kurallara uyardı, ya uyulan kurallar İnsan’a karşıysa ne olurdu? Toplum için insan dediler, insan için toplum değil…
Toplumculuğu, ferdin topluma kurban edilmesi olarak anladılar ki bu kurban töreninde ailenin hiç yeri yoktu…
Bugün azı dişlerimizle tutunarak aileye sahip çıkmak zorundayız…
Aileye yani İnsan’a…
Aileyi tekrar bir medrese, bir tekke, bir okul, bir eğlence merkezi haline getirmekle mükellefiz…
Aileden çalan ebeveyn kör atın arpasından çaldığının farkında olmalı…
Ailenin odağına ilim ve iman talimini koyduğumuzda, ailenin maddi yanına yani cesedine ruh üfleyip manevi aileyi elde edeceğiz…
Aksi takdirde aile, maddi bir mekan hapishanesi olmaktan öteye geçemeyecek…
Aile toprağına ilim ve amelin çekirdeğini diktiğimizde, imanının gür ağacı daha bir serpilecek ve insan böylece hakikaten İnsan olacaktır, yani hazret-i insan…
‘İman insanı insanı eder, belki sultan eder’ diyen Hazret’i hatırlamak gerek… İman ağacının dikildiği toprak olarak aileyi anıp bir daha yenibaştan düşünmek gerek…
* Hazret; sayın, muhterem, saygıdeğer gibi anlamları da içerir…
Yusuf Özkan Özburun