İlahi, hamdini sözümüze Sertaç ettik zikrini kalbimize miraç ettik kitabını kendimize minhac edindik. Biz yoktuk var ettin varlığından haberdar ettin aşkınla gönlümüzü bi karar ettin. Yardımına sığındık kapına geldik, hidayetine sığındık lütfuna geldik, kulluk edemedik affına geldik. Şaşırtma bizi doğruyu söylet, neşeni duyur hakikati öğret.
Sevdir bize hep sevdiklerini yerdir bize hep yerdiklerini yar et bize hep erdirdiklerini. Sevdin Hz Muhammet (s.a.v.)’i kâinata sevdirdin sevdin de peygamberlik kaftanı giydirdin. Makamı İbrahim’den makamı Mahmud’ a erdirdin. Serverı Asfiya hatemul enbiya ve Muhammet Mustafa kıldın. Salât ve selamlar tahiyat ve ikramlar her türlü ihtiramlar ona onun mübarek âline ve ashabına olsun. ÂMİN
Basit ve seviyesiz kanaati uyandıracak bu karma karışık cümleleri kendi düşük seviyemde olan insanlara yazıyorum. Bilimsel bir değeri yoktur. Şu anda hâkim olan fikir ve düşüncelere olan itirazlarımı sunmak istiyorum. Buraya yazacağım yazıların şu anda bir temeli yoktur.
Her dinin her ideolojinin insanları iyiye güzele mutluluğa ulaştırmak için çeşitli emirleri (dinler için geçerli ) fikir ve görüşleri vardır. Bu, din ve ideolojilerin hepsinin çok büyük bir iddiasıdır. Kimin bunu başardığını küçük bir araştırmayla anlamak mümkündür. Bunu dinler başarmıştır. Emirlerle ve manevi eğitim yollarıyla birçok insanı etkisi altına almış ve muazzam insan topluluklarının yetişmesini sağlamışlardır. Özellikle son din olan İslam dini bunu sağlamıştır. İlk devrinden günümüze kadar birçok insanın dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamıştır. Onun için bu dinin getirdiklerini şeksiz ve şüphesiz kabul ediyoruz. Ve böylelikle şan ve şerefimiz yükseliyor. İnsan imanı ve ibadetiyle ancak şeref kazanır. Haysiyet ancak bunlarla oluşur insanda. Açıkça iman etmeyen insanlar şereflerini ve haysiyetlerini kaybetmişlerdir.
İslam’ın günümüzde huzuru bozan, insanları sebepsiz öldüren insan topluluklarıyla birlikte anılmasının sebebi kesinlikle ön yargılardan kaynaklanmaktadır. Yanlışlar yapılmıştır ama yapılan bu yanlışlar din kaynaklı değil temsil edenlerden kaynaklanmaktadır. Dinimizin bunda bir suçu yoktur. Doğru temsil edemediğimizden dolayı biz suçluyuz. Yalnız mahkeme kuranlar hüküm verenler direk dini hedef almaktadırlar. Bu bir haksızlıktır.
Dinler dışındaki bütün ideolojiler insanların savaş sebebi olmuşlardır. Milyonlarca insanın ölümüne sebep olan iyilik hareketi ideolojiler günümüzde de mevcuttur. Komünizm kapitalizm ve sayısız izimler dünyamıza ne getirmişlerdir.
Bu başka yazının konusu nerden başlayalım tamam buldum bilgi edinme yolumuz nedir. Bilginin kaynağı nedir. Doğru bilgiye nasıl ulaşılır. Buradan başlarsam iyi olur herhalde konuya. Benim bilgi edinme yolum yüce kitabımız Kur’andır. Çünkü onun içerisinde dünya ve ahiretin bilgisi birlikte verilmiştir. Hiçbir akıl sahibi onun bilgisine yetişememiştir. Hatta toplu olarak akılların hepsi onun ilminin yanında sıfırdır. Bütün bu akılların verdiği yargıların beni sapıtacağı kanaati oluşmuştur. Onun için doğru bilginin tek kaynağı daha doğrusu bilgilerin hepsinin kaynağı bu kitaptır. Bu kaynağa ulaşmışken başka kaynaklara itibar edemezsiniz.
Size bir soru sormak istiyorum siz bir hazine avcısısınız. Ve bir gün içi altınla dolu bir sandık bulduğunuzu düşünün. Bu altın dolusu sandığı daha fazlasını bulmak için orada bırakıp gider misiniz? Bırakmazsınız tabiî ki. İşte bende altın dolu bir hazineden daha değerli bir bilgi kaynağı bulmuşum. Bırakıp başka yerlerdeki bilgi kaynaklarına bakamam. Bakmam. Ha bu bilgi kaynaklarının belki bir kısım doğruları vardır. Benim bilgi kaynağım zaten onu kapsamaktadır. Onun için hiçbir maceraya atılmam bu konuda. Tavsiyemde başka kimselerinde elindeki hazineyi bırakıp maceraya atılmamalarıdır.
Yaşamaktan daha önemli şeylerden birisi doğru bilginin var olmasıdır. Bence insan için su kadar değerli bir şeydir doğru bilgi. Rabbimizin bize rahmetidir bizi susuz bırakmadığı gibi suyu bizim için var ettiği gibi hidayet kaynağı olan hikmetli ve doğru bilginin kaynağı olan kitabını da bize rahmet olarak indirmiştir. Peygamberlerini rahmet olarak göndermiştir. Binlerce hamd ve şükürler olsun ona.
Durum bu iken ne yiyeceğinizi ne içeceğinizi ne giyeceğinizi dahi bu bilgi kaynağına sormaz mısınız? Bu dine girip ilim sahibi olanlarının tevatüren bu soruya verdikleri cevap evet ona sorarızdır. Astronomi ile matematikle kimya ile ve birçok ilim dalıyla uğraşan âlimlerimiz kaynak olarak kitabımızı göstermişlerdir.
Bunları sorgulamamın sebebi benim gibi akıl sahibi olan insanların dünyanın var oluşu insanların var oluşu bitkilerin var oluşu ile ilgili yanlış bilgiler verip insanları sapıtmalarıdır. Bir akıl milyon yıl önce gerçekleşmiş dünyanın yaratılmasıyla ilgili bir şey bilebilir mi? Benim aklım bunu bilemiyor bunun şahidiyim hiçbir fikrim yok bu konuda. Milyar akıl gelse benim akılımın yanına konsa bilemez bunu. Kendisi sağlıksız bakan bir anlayışa sahip olan insanların dünyanın nasıl yaratıldığı konusunda araştırma yapmak için icat ettikleri araçlarda sağlıksız sonuç elde edeceklerdir. Sonuçta bu araçlarında kendilerinin beyinlerinin içindeki sonuç olan evrim teorisini meşrulaştırmak için bir veri bulacağı kesindir.
Varlığın kaynağı nedir? Sorusunun cevabı her şeyin sahibi sultanı maliki olan ALLAH, bütün kâinatın evrenin zerreden kürreye her şeyin yaratıcısıdır. Birdir, diridir. “Deseniz biz araştırdık aletler ürettik laboratuarlar yaptık milyar dolarlar harcadık sonuçta karar verdik yaratıcı yoktur. Bunlar kendi kendine oluyor. Her şey bir evrim geçirerek buralara geldi ve gelişti. İnsanda maymundan evrimleşerek bu hale geldi.” El cevap ben bu konuda size değil kitabıma itibar ederim çünkü sizin için bilginin kaynağı onlar olduğu için bu sonuca vardınız. Benim içinde bilginin kaynağı tevatür bir nakille gelmiş olan yüce kitabımızdır vahiydir. Bu bilimsel değil derseniz evet doğrudur bu kalp ve gönül işidir. Gözleri baktığı halde görmeyenler kavrayamazlar. Vardır varlığından şüphe yoktur. Vardır yüz bin, milyar iman eden şahitleri her yerdedir. Elhamdülillah olmaya devam edecektir. İnsanların en şereflisi Muhammed (s.a.v) şahittir buna. Kuşlar, balıklar, arılar, örümcekler, gökler ve yerler şahittir. Seslerini duyuyor musunuz ne diyorlar Allah diyorlar.
44. Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O'nu tespih eder. O'nu övgü ile tespih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tespihini anlamazsınız. O, halimdir, bağışlayıcıdır.
Ahlak görüşümüz insanların aklı ile ahlaklı bir tavır sergileme yetisi yoktur. Vardır desek bu insanlık tarihine baktığımızda bütün akılların ancak bir arpa boyu yol aldıklarını görebiliriz. Ama ilahi vahye baktığımızda güzel ahlakın kaynağının orada olduğunu hemen anlarız. Güzel ahlakın kaynağı da ilahi vahiydir. Onun uygulayıcısı Habib i Edip Muhammed Mustafa (s.a.v) efendimizdir. Bizler güzel ahlakı ondan öğrenebiliriz. O’na talebe olmaktan daha güzel bir şey yoktur şu dünyada. Rabbim bütün eğitim faaliyetinde bizi öğretmenimiz( s.a.v)’e layık talebe eylesin. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim bütün felsefe tarihinin felsefecilerinin ahlak anlayışı peygamberimizin( s.a.v)’in ahlakla ilgili bir sözünü bile yakalayamamıştır. Bu sözümde iddialıyım. Okudum biliyorum en ahlaklısı yazdıklarını kendisi dahi uygulamamıştır. Peygamberimiz ise bizzat yaşayarak güzel ahlaklı olmayı öğretmiştir.
Felsefenin konularından bilgi felsefesi, varlık felsefesi ve ahlak felsefesiyle ilgili bunları düşünmekteyim. Bu fikirlerimle bütün felsefe anlayışlarına karşıyım. En üstün düşünce sistematiğini kitabımız getirmiştir. Siz istediğiniz kadar tartışın bizim tartışmamız son bulmuştur. Bu fikirleri dağınıkta olsa büyüklerimiz dile getirmişlerdir. Ben onların söylediklerini buyurduklarını sadece tekrar ediyorum. Bununla da gurur duyuyorum.
Aristo’dan başlayarak günümüze kadar gelen felsefecilerin görüşlerini okudum. Makul olan bazı fikirler var aralarında bunu inkâr etmiyorum. Okunmasında demiyorum. Sadece bizim elimizde olan kaynağın güneş kadar aydınlık onların getirdiklerinin ise her türlü etkiden rüzgârdan yağmurdan hatta kendi nefesinden etkilenip sönen bir mum kadar sönük olmasıdır. Siz olsanız hangisine ilgi duyarsınız? Tercih sizindir.
Şimdi atlayalım başka bir konuya ilimleri sınıflandıracak olursak
1-Pozitif ilimler: Gözlem ve deneye dayanan ilimlerdir. Matematik fizik kimya astronomi gibi ilimler pozitif bilimlerdir. Hesaba dayalı ilimlerdir yanlışlığı ve yanlışlaşabilirliği kanıtlana bilen ilimlerdir. Bu bilimler bütün insanların kabul ettiği bilgileri insanların faydasına sunmuşlardır. Ve bütün bu ilimler rabbimizi tanıtmaktadır. Bu konuyu bediuzzaman hazretleri bakın nasıl kanıtlamış bizim gibi cahillerin bakışını nerelere ilerletmiştir. Allah ondan ve bu kadar ince anlayış ve kavrayış sahibi olan bütün büyüklerimizden razı olsun. Rabbim onların hepsinin kana kana içtikleri ilim kabındaki sudan bir damla da bize nasip et. Et ki güzellikleri görelim güzel günler görelim. İlimle bitsin bu karanlıklar bu zorluklar. Âmin
Sevdir bize hep sevdiklerini yerdir bize hep yerdiklerini yar et bize hep erdirdiklerini. Sevdin Hz Muhammet (s.a.v.)’i kâinata sevdirdin sevdin de peygamberlik kaftanı giydirdin. Makamı İbrahim’den makamı Mahmud’ a erdirdin. Serverı Asfiya hatemul enbiya ve Muhammet Mustafa kıldın. Salât ve selamlar tahiyat ve ikramlar her türlü ihtiramlar ona onun mübarek âline ve ashabına olsun. ÂMİN
Basit ve seviyesiz kanaati uyandıracak bu karma karışık cümleleri kendi düşük seviyemde olan insanlara yazıyorum. Bilimsel bir değeri yoktur. Şu anda hâkim olan fikir ve düşüncelere olan itirazlarımı sunmak istiyorum. Buraya yazacağım yazıların şu anda bir temeli yoktur.
Her dinin her ideolojinin insanları iyiye güzele mutluluğa ulaştırmak için çeşitli emirleri (dinler için geçerli ) fikir ve görüşleri vardır. Bu, din ve ideolojilerin hepsinin çok büyük bir iddiasıdır. Kimin bunu başardığını küçük bir araştırmayla anlamak mümkündür. Bunu dinler başarmıştır. Emirlerle ve manevi eğitim yollarıyla birçok insanı etkisi altına almış ve muazzam insan topluluklarının yetişmesini sağlamışlardır. Özellikle son din olan İslam dini bunu sağlamıştır. İlk devrinden günümüze kadar birçok insanın dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamıştır. Onun için bu dinin getirdiklerini şeksiz ve şüphesiz kabul ediyoruz. Ve böylelikle şan ve şerefimiz yükseliyor. İnsan imanı ve ibadetiyle ancak şeref kazanır. Haysiyet ancak bunlarla oluşur insanda. Açıkça iman etmeyen insanlar şereflerini ve haysiyetlerini kaybetmişlerdir.
İslam’ın günümüzde huzuru bozan, insanları sebepsiz öldüren insan topluluklarıyla birlikte anılmasının sebebi kesinlikle ön yargılardan kaynaklanmaktadır. Yanlışlar yapılmıştır ama yapılan bu yanlışlar din kaynaklı değil temsil edenlerden kaynaklanmaktadır. Dinimizin bunda bir suçu yoktur. Doğru temsil edemediğimizden dolayı biz suçluyuz. Yalnız mahkeme kuranlar hüküm verenler direk dini hedef almaktadırlar. Bu bir haksızlıktır.
Dinler dışındaki bütün ideolojiler insanların savaş sebebi olmuşlardır. Milyonlarca insanın ölümüne sebep olan iyilik hareketi ideolojiler günümüzde de mevcuttur. Komünizm kapitalizm ve sayısız izimler dünyamıza ne getirmişlerdir.
Bu başka yazının konusu nerden başlayalım tamam buldum bilgi edinme yolumuz nedir. Bilginin kaynağı nedir. Doğru bilgiye nasıl ulaşılır. Buradan başlarsam iyi olur herhalde konuya. Benim bilgi edinme yolum yüce kitabımız Kur’andır. Çünkü onun içerisinde dünya ve ahiretin bilgisi birlikte verilmiştir. Hiçbir akıl sahibi onun bilgisine yetişememiştir. Hatta toplu olarak akılların hepsi onun ilminin yanında sıfırdır. Bütün bu akılların verdiği yargıların beni sapıtacağı kanaati oluşmuştur. Onun için doğru bilginin tek kaynağı daha doğrusu bilgilerin hepsinin kaynağı bu kitaptır. Bu kaynağa ulaşmışken başka kaynaklara itibar edemezsiniz.
Size bir soru sormak istiyorum siz bir hazine avcısısınız. Ve bir gün içi altınla dolu bir sandık bulduğunuzu düşünün. Bu altın dolusu sandığı daha fazlasını bulmak için orada bırakıp gider misiniz? Bırakmazsınız tabiî ki. İşte bende altın dolu bir hazineden daha değerli bir bilgi kaynağı bulmuşum. Bırakıp başka yerlerdeki bilgi kaynaklarına bakamam. Bakmam. Ha bu bilgi kaynaklarının belki bir kısım doğruları vardır. Benim bilgi kaynağım zaten onu kapsamaktadır. Onun için hiçbir maceraya atılmam bu konuda. Tavsiyemde başka kimselerinde elindeki hazineyi bırakıp maceraya atılmamalarıdır.
Yaşamaktan daha önemli şeylerden birisi doğru bilginin var olmasıdır. Bence insan için su kadar değerli bir şeydir doğru bilgi. Rabbimizin bize rahmetidir bizi susuz bırakmadığı gibi suyu bizim için var ettiği gibi hidayet kaynağı olan hikmetli ve doğru bilginin kaynağı olan kitabını da bize rahmet olarak indirmiştir. Peygamberlerini rahmet olarak göndermiştir. Binlerce hamd ve şükürler olsun ona.
Durum bu iken ne yiyeceğinizi ne içeceğinizi ne giyeceğinizi dahi bu bilgi kaynağına sormaz mısınız? Bu dine girip ilim sahibi olanlarının tevatüren bu soruya verdikleri cevap evet ona sorarızdır. Astronomi ile matematikle kimya ile ve birçok ilim dalıyla uğraşan âlimlerimiz kaynak olarak kitabımızı göstermişlerdir.
Bunları sorgulamamın sebebi benim gibi akıl sahibi olan insanların dünyanın var oluşu insanların var oluşu bitkilerin var oluşu ile ilgili yanlış bilgiler verip insanları sapıtmalarıdır. Bir akıl milyon yıl önce gerçekleşmiş dünyanın yaratılmasıyla ilgili bir şey bilebilir mi? Benim aklım bunu bilemiyor bunun şahidiyim hiçbir fikrim yok bu konuda. Milyar akıl gelse benim akılımın yanına konsa bilemez bunu. Kendisi sağlıksız bakan bir anlayışa sahip olan insanların dünyanın nasıl yaratıldığı konusunda araştırma yapmak için icat ettikleri araçlarda sağlıksız sonuç elde edeceklerdir. Sonuçta bu araçlarında kendilerinin beyinlerinin içindeki sonuç olan evrim teorisini meşrulaştırmak için bir veri bulacağı kesindir.
Varlığın kaynağı nedir? Sorusunun cevabı her şeyin sahibi sultanı maliki olan ALLAH, bütün kâinatın evrenin zerreden kürreye her şeyin yaratıcısıdır. Birdir, diridir. “Deseniz biz araştırdık aletler ürettik laboratuarlar yaptık milyar dolarlar harcadık sonuçta karar verdik yaratıcı yoktur. Bunlar kendi kendine oluyor. Her şey bir evrim geçirerek buralara geldi ve gelişti. İnsanda maymundan evrimleşerek bu hale geldi.” El cevap ben bu konuda size değil kitabıma itibar ederim çünkü sizin için bilginin kaynağı onlar olduğu için bu sonuca vardınız. Benim içinde bilginin kaynağı tevatür bir nakille gelmiş olan yüce kitabımızdır vahiydir. Bu bilimsel değil derseniz evet doğrudur bu kalp ve gönül işidir. Gözleri baktığı halde görmeyenler kavrayamazlar. Vardır varlığından şüphe yoktur. Vardır yüz bin, milyar iman eden şahitleri her yerdedir. Elhamdülillah olmaya devam edecektir. İnsanların en şereflisi Muhammed (s.a.v) şahittir buna. Kuşlar, balıklar, arılar, örümcekler, gökler ve yerler şahittir. Seslerini duyuyor musunuz ne diyorlar Allah diyorlar.
44. Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O'nu tespih eder. O'nu övgü ile tespih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tespihini anlamazsınız. O, halimdir, bağışlayıcıdır.
Ahlak görüşümüz insanların aklı ile ahlaklı bir tavır sergileme yetisi yoktur. Vardır desek bu insanlık tarihine baktığımızda bütün akılların ancak bir arpa boyu yol aldıklarını görebiliriz. Ama ilahi vahye baktığımızda güzel ahlakın kaynağının orada olduğunu hemen anlarız. Güzel ahlakın kaynağı da ilahi vahiydir. Onun uygulayıcısı Habib i Edip Muhammed Mustafa (s.a.v) efendimizdir. Bizler güzel ahlakı ondan öğrenebiliriz. O’na talebe olmaktan daha güzel bir şey yoktur şu dünyada. Rabbim bütün eğitim faaliyetinde bizi öğretmenimiz( s.a.v)’e layık talebe eylesin. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim bütün felsefe tarihinin felsefecilerinin ahlak anlayışı peygamberimizin( s.a.v)’in ahlakla ilgili bir sözünü bile yakalayamamıştır. Bu sözümde iddialıyım. Okudum biliyorum en ahlaklısı yazdıklarını kendisi dahi uygulamamıştır. Peygamberimiz ise bizzat yaşayarak güzel ahlaklı olmayı öğretmiştir.
Felsefenin konularından bilgi felsefesi, varlık felsefesi ve ahlak felsefesiyle ilgili bunları düşünmekteyim. Bu fikirlerimle bütün felsefe anlayışlarına karşıyım. En üstün düşünce sistematiğini kitabımız getirmiştir. Siz istediğiniz kadar tartışın bizim tartışmamız son bulmuştur. Bu fikirleri dağınıkta olsa büyüklerimiz dile getirmişlerdir. Ben onların söylediklerini buyurduklarını sadece tekrar ediyorum. Bununla da gurur duyuyorum.
Aristo’dan başlayarak günümüze kadar gelen felsefecilerin görüşlerini okudum. Makul olan bazı fikirler var aralarında bunu inkâr etmiyorum. Okunmasında demiyorum. Sadece bizim elimizde olan kaynağın güneş kadar aydınlık onların getirdiklerinin ise her türlü etkiden rüzgârdan yağmurdan hatta kendi nefesinden etkilenip sönen bir mum kadar sönük olmasıdır. Siz olsanız hangisine ilgi duyarsınız? Tercih sizindir.
Şimdi atlayalım başka bir konuya ilimleri sınıflandıracak olursak
1-Pozitif ilimler: Gözlem ve deneye dayanan ilimlerdir. Matematik fizik kimya astronomi gibi ilimler pozitif bilimlerdir. Hesaba dayalı ilimlerdir yanlışlığı ve yanlışlaşabilirliği kanıtlana bilen ilimlerdir. Bu bilimler bütün insanların kabul ettiği bilgileri insanların faydasına sunmuşlardır. Ve bütün bu ilimler rabbimizi tanıtmaktadır. Bu konuyu bediuzzaman hazretleri bakın nasıl kanıtlamış bizim gibi cahillerin bakışını nerelere ilerletmiştir. Allah ondan ve bu kadar ince anlayış ve kavrayış sahibi olan bütün büyüklerimizden razı olsun. Rabbim onların hepsinin kana kana içtikleri ilim kabındaki sudan bir damla da bize nasip et. Et ki güzellikleri görelim güzel günler görelim. İlimle bitsin bu karanlıklar bu zorluklar. Âmin